MÜFÎD

Muhaddis mertebesinden üstün, fakat hâfız derecesine ulaşamayan hadis âlimi.

Müellif:

Sözlükte “servet ve ilim elde etmek, bunlardan başkalarını faydalandırmak” anlamındaki ifâde masdarından türeyen müfîd kelimesi terim olarak hadisleri senedleriyle nakleden, bunların metinlerini ezbere bilen ve senedlerde adı geçen râvilerin güvenilir olup olmadığı konusunda görüşleri bulunan kimseyi ifade eder. Müfîd, muhaddisleri tanıdığı ve hangisinin isnadının daha âlî olduğunu bildiği için hadis talebelerine öncelikle hangi muhaddislerden hadis rivayet etmeleri gerektiği konusunda yol gösterir. Hadis hâfızlarının tertip ettiği imlâ meclislerinde hadis yazmak üzere toplanan pek çok talebe arasında hocanın okuduğu hadisleri ve yaptığı açıklamaları duyamayan veya anlamayanlara yardımcı olur. Nitekim Memlükler dönemi medreselerinde müfîdin ders çalışmaları esnasında öğrencilere yardım ettiği bilinmektedir (DİA, XXVIII, 326). Müfîdin zamanla hâfız mertebesine ve sahasında otorite demek olan imam seviyesine çıkması mümkündür. Bu terimi diğer tabakat yazarları gibi eserlerinde kullanan Zehebî bazı muhaddislerin sadece müfîd olduğunu belirtirken (Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ, III, 979; IV, 1227, 1354, 1355, 1444) Ebû Bekir eş-Şâfiî gibi âlimler hakkında “imam hüccet müfîd” (a.g.e., III, 880), İbn Nâciye ve Ebû Hafs Ömer b. Ca‘fer el-Basrî gibi âlimler için “hâfız müfîd” (a.g.e., II, 696; III, 845, 850, 934), İbnü’s-Simsâr diye bilinen Ebü’l-Abbas Muhammed b. Mûsâ ed-Dımaşkī gibi muhaddisler hakkında “hâfız sika müfîd” (a.g.e., III, 984), Hattâbî için “imam allâme müfîd” (a.g.e., III, 1018), İbn Hinzâbe hakkında “vezir kâmil hâfız müfîd imam” (a.g.e., III, 1022), çağdaşı İbn Râfi‘ için de “hâfız müfîd rehhâl mütkın” (el-Muʿcemü’l-muḫtaṣ bi’l-muḥaddis̱în, s. 229-230) tabirlerini kullanmıştır.

Zehebî, “Müfîd” lakabıyla anılan Ebû Bekir Muhammed b. Ahmed b. Muhammed el-Cercerâî’yi (ö. 378/988) tanıtırken bu lakabın III. (IX.) yüzyıldan önce kullanıldığını söylemekte (Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ, III, 979), Abdülfettâh Ebû Gudde hadis hâfızı Ebû İshak İbrâhim b. Ûrme el-İsfahânî (ö. 266/879) ve İbn Nâciye’nin de (ö. 301/914) müfîd olduğunu yine Zehebî’nin eserine dayanarak zikretmektedir (Leknevî, s. 60-63). IV. (X.) yüzyılda Ebû Bekir Ahmed b. Amr et-Tahhân (Zehebî, Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ, III, 845), Ebü’l-Kāsım Hafs b. Ömer el-Erdebîlî (a.g.e., III, 850), Ebü’l-Abbas el-Esam (a.g.e., III, 860) gibi birçok muhaddis hakkında aynı lakabın kullanıldığı, Şiî âlimlerinden Şeyh Müfîd’in bu lakapla tanındığı bilinmektedir. VI. (XII.) yüzyılda ise muhaddis olduğu söylenmekle birlikte rivayetleri pek önemsenmeyen Ebü’l-Berekât el-Bağdâdî (İbn Hacer, V, 11) müfîd lakabıyla anılmıştır. Müfîd kelimesi, Şehîd-i Sânî’nin Münyetü’l-mürîd fî âdâbi’l-müfîd ve’l-müstefîd adlı kitabında olduğu gibi (nşr. Rızâ el-Muhtârî, Kum 1409/1989) “öğretmen” anlamında da kullanılmıştır.

BİBLİYOGRAFYA
Münzirî, Cevâbü’l-ḥâfıẓ Ebî Muḥammed ʿAbdilʿaẓîm el-Münẕirî el-Mıṣrî (nşr. Ebû Gudde), Halep 1411, s. 128; Zehebî, Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ, II, 696; III, 845, 850, 860, 880, 934, 979, 984, 1018, 1022; IV, 1227, 1354, 1355, 1444; a.mlf., Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XII, 116-118; XVI, 269-270; XVII, 344-345; a.mlf., el-Muʿcemü’l-muḫtaṣ bi’l-muḥaddis̱în (nşr. M. Habîb el-Hîle), Tâif 1408/1988, s. 229-230; Sübkî, Muʿîdü’n-niʿam ve mübîdü’n-niḳam, Beyrut 1407/1986, s. 85; İbn Râfi‘, el-Vefeyât (nşr. Sâlih Mehdî Abbas – Beşşâr Avvâd Ma‘rûf), Beyrut 1402/1982, I, 32; İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, V, 11; Leknevî, er-Refʿ ve’t-tekmîl, s. 59-63; Abdülhâdî Ahmed el-Hüseysin, Meẓâhirü’n-nehḍati’l-ḥadîs̱iyye fî ʿahdi Yaʿḳūbe’l-Manṣûri’l-Muvaḥḥidî, Tıtvân 1402/1982, I, 224-225; Talât Koçyiğit, Hadis Terimleri Sözlüğü, Ankara 1992, s. 312; Mücteba Uğur, Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü, Ankara 1992, s. 258-259; Nebi Bozkurt, “Medrese”, DİA, XXVIII, 326.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2006 yılında İstanbul’da basılan 31. cildinde, 501 numaralı sayfada yer almıştır.