MÜFTÎZÂDE ABDÜRRAHİM EFENDİ

(ö. 1252/1837)

Osmanlı âlimi.

Müellif:

XVIII. yüzyılın ikinci yarısında doğdu. Alâiye (Alanya) müftüsü Yûsuf Efendi’nin oğlu, Mühendishâne-i Bahrî-i Hümâyun’un ilk hocalarından Palabıyık Mehmed Efendi’nin kardeşi ve Müneccimbaşı Osman Sâib Efendi’nin babasıdır. İsmâil Gelenbevî’nin çeşitli ilimlere dair birçok telifini ve Şerḥ-i Îsâġucî’nin bir kısmını üstadı Emîrzâde Mehmed Güzelhisârî’den okudu. Şeyhülislâm Hulûsi Efendi’nin açtığı ruûs imtihanında birinci geldiği bilinmektedir. Cevdet Paşa ondan övgüyle söz eder (Târih, VII, 128); riyâziyyâttaki müşküllerini halleden hocası Osman Sâib Efendi’den bahsederken de onun, babası Abdürrahim Efendi ile amcası Palabıyık Mehmed Efendi gibi İstanbul’un en meşhur âlimlerinden olduğunu belirtir (a.g.e., X, 212). Uzun yıllar Semâniye medreselerinden Ayak Kurşunlu Medresesi’nde müderrislik yapan Müftîzâde aynı zamanda sarayda da görevliydi ve 1822 yılında Sarây-ı Hümâyun’dan (Galata Sarayı) Topkapı Sarayı’ndaki Enderun Mektebi’nin Kiler Odası muallimliğine tayin edilmişti. Osmanlı Devleti’nde medreselerin çöküş, Batı tarzındaki eğitim ve bilim kurumlarından mühendishânelerin kuruluş devrinde yetişen âlimlerden biri olan Abdürrahim Efendi 15 Zilhicce 1252 (23 Mart 1837) tarihinde öldü ve Edirnekapı dışındaki İbrâhim Halebî sırtlarında toprağa verildi. Halkın arasına pek fazla girmemesi ve medresedeki odasında uzlet hayatı yaşamasıyla tanınıyordu.

Eserleri. 1. Şerḥu ʿUnḳūdi’z-zevâhir. Ali Kuşçu’nun eserine yazdığı bir şerhtir (İstanbul, ts.). Kitabın mukaddimesinde Ali Kuşçu’nun Arapça’nın lugat, iştikak ve sarftan bahseden bu kitabının şerhedilmediğini, nüshalarının da çok az olduğunu söyledikten sonra eseri Sarây-ı Hümâyun muallimliği sırasında şerhedip III. Selim’e sunduğunu belirtmektedir. 2. Terceme-i Eşkâlü’t-te’sîs. Muhammed b. Eşref es-Semerkandî’ye ait eserin tercümesidir. Müftîzâde önsözde riyâzî ilimlerin ülkeleri ele geçirmek ve elde tutmakta, gemiler yapıp yüzdürmekte, kale ve binaları onarmakta, savaş aletlerini kullanmakta, devlet işlerini düzenlemekte kuvvetli bir düstur olduğunu belirttikten sonra III. Selim’in bu ilimlerin öğrenilip yayılmasını istediğini, bunun için de geometride Osmanlı medreselerinde okutulan Eşkâlü’t-teʾsîs’in Türkçe’ye tercüme edilmesi işinin ağabeyi Palabıyık Mehmed Efendi’ye verildiğini, ancak bu işi kendisinin yaptığını söylemektedir. Eserin, İstanbul Teknik Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Tarihi Araştırma Merkezi Kütüphanesi’nde bulunan (nr. 11) ve üzerindeki kayıttan Hasköy’deki Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyun’a ait olduğu anlaşılan nüshasından 1209 (1794-95) yılında tamamlandığı öğrenilmektedir. Kitabın III. Selim devrinde istinsah edilen ve çizimlerinin güzelliğiyle dikkat çeken diğer bir nüshası da İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (TY, nr. 6838). 3. es-Sülûk ve’s-seyr (Hediyyetü’l-ʿârifîn, I, 565).

BİBLİYOGRAFYA
Hızır İlyas, Târîh-i Enderûn, İstanbul 1276, s. 216; Cevdet, Târih, VII, 128; X, 212; Lutfî, Târih, IV, 84; V, 72-73; Sicill-i Osmânî, III, 334; Osmanlı Müellifleri, I, 378-379; Hediyyetü’l-ʿârifîn, I, 565; Kehhâle, Muʿcemü’l-müʾellifîn, V, 215; Fethi İsfendiyaroğlu, Galatasaray Tarihi, İstanbul 1952, I, 439-440.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2006 yılında İstanbul’da basılan 31. cildinde, 507 numaralı sayfada yer almıştır.