MUHAMMED b. KĀSIM es-SEKAFÎ

Muhammed b. Kāsım b. Muhammed b. el-Hakem b. Ebî Akīl es-Sekafî (ö. 96/715)

Sind’i fetheden Emevî kumandanı.

Müellif:

72 (691-92) yılında Basra’da doğdu. Babası Kāsım b. Muhammed, Haccâc b. Yûsuf es-Sekafî’nin Basra valisi ve akrabası idi. Henüz genç yaşta Haccâc tarafından Fars bölgesinin merkezi Şîraz’daki öncü kuvvetlerinin başına getirilen Muhammed, daha sonra Sind’in fethine memur edildi. Haccâc 91 (710) yılında Sind Racası Dâhir’in üzerine, Mekrân’daki müslümanlara ve müslüman ticaret gemilerine düşmanca tavır takınması ve Mekrân Valisi Saîd b. Eslem’i öldürenleri koruması sebepleriyle Ubeydullah b. Nebhân ve Büdeyl b. Tahfe el-Becelî’yi göndermiş, ancak yapılan savaşlarda her ikisi de şehid düşmüştü. Muhammed’in emrine 60 milyon dirhem ve 6000 kişilik bir ordu veren Haccâc, Şîraz’da karargâh kurup diğer birliklerin iltihakını beklemesini söyledi. Muhammed, ordunun her türlü ihtiyacını karşıladıktan sonra erzak ve teçhizatı, mancınıkları ve yeni gelen takviye birliklerini gemilerle Deybül’e gönderip arkasından orduyla Mekrân’a doğru yola çıktı. Mekrân’a varmasının (92/711) ardından Kannezbûr ve Ermâil’i fethetti; daha sonra da kendisine katılan müstakbel Sind valisi Muhammed b. Hârûn’un ordusuyla birlikte Ermâil’den Deybül’e gidip şehri kuşattı. Aynı günlerde, gemilerle yolladığı mancınık ve askerler de limana ulaşarak kuşatmaya katıldılar. Üç ay süren kuşatmanın sonunda müslümanlar tarafından Hindistan’da ilk defa kullanılan mancınıkla ünlü kulenin yıkılmasıyla şehir düştü (93/712). Muhammed emniyeti sağladıktan sonra Deybül’de bir cami yaptırdı ve merkezden gönderilen 4000 kişiyi burada iskân edip Sind’deki diğer şehirlere yöneldi; Nîrûn, Sivîstan (Sedûsân) ve Bağrûr’u kan dökmeden fethetti. Sivîstan geri alındıysa da Muhammed’in Dâhir’le yaptığı bir savaşta raca hayatını kaybetti (10 Ramazan 93 / 20 Haziran 712). Bu savaştan sonra Rûr (Arûr), Brahmanâbâd ve Mültan fethedilerek çok sayıda esir ve bol miktarda ganimetle birlikte Sind topraklarının tamamı ele geçirildi. Böylece 92-96 (711-715) yılları arasında gerçekleştirilen fetihlerle bugünkü Belûcistan’dan Hindistan’daki Kathiavar’a kadar bütün İndus vadisi İslâm hâkimiyetine girmiş oldu. Dâhir’in eşlerinden biriyle evlenen Muhammed bölge halkına can ve mallarının emniyet altında olduğunu bildirdi; Budist ve Hindular’a din hürriyeti tanıdı ve tapınaklarına dokunmadı. Mültan’ın fethinden etkilenen Bailman (Bhilamalla) racası da kendi arzusuyla İslâm hâkimiyetini benimsedi.

Muhammed b. Kāsım, Kannevc Krallığına karşı yürümek amacıyla hazırlık yaptığı sırada Haccâc b. Yûsuf es-Sekafî’nin, ardından da Halife I. Velîd’in ölümü üzerine bu planını gerçekleştiremedi. Süleyman b. Abdülmelik halife olunca (96/715) ağabeyi Velîd’in kendisini veliahtlıktan azletmesini desteklediği için kin duyduğu Haccâc’ın akraba ve adamlarına karşı bir harekât başlatarak onları görevlerinden uzaklaştırıp cezalandırma yoluna gitti. Bu arada Muhammed de yerine tayin edilen Yezîd b. Ebû Kebşe es-Seksekî tarafından zincire vurulup Irak’a gönderildi; Vâsıt’ta zindana atılarak işkence altında öldürüldü. İntihar ettiğine veya Dâhir’in intikamını almak isteyen yakınlarının suikastına uğradığına dair rivayetler de vardır. Zeki ve cesur bir kumandan, kabiliyetli bir idareci olan Muhammed b. Kāsım’ın ölümüne Sind’deki müslümanlar kadar gayri müslimler de üzüldü. Çünkü herkese din ve vicdan özgürlüğü tanımış, bütün insanlara hoşgörüyle yaklaşmıştır. Dönemin şairleri ülkeler fetheden bu genç kumandanın arkasından kasideler yazmışlardır.

BİBLİYOGRAFYA
Belâzürî, Fütûḥu’l-büldân, Leiden 1866, s. 435-438, 440-441; Ya‘kūbî, Târîḫ, II, 250, 256; Mes‘ûdî, Mürûcü’ẕ-ẕeheb, Beyrut 1973, I, 187; İbn Havkal, Kitâbü’l-Mesâlik (nşr. M. J. de Geoje), Leiden 1887, s. 476; Bîrûnî, Taḥḳīḳu mâ li’l-Hind, Beyrut 1403/1983, s. 19, 81; Ali b. Hâmid b. Ebû Bekir el-Kûfî, Fetḥu’s-Sind: Çeçnâme, Fetiḥnâme-i Sind (nşr. Süheyl Zekkâr), Beyrut 1412/1992; Nüveyrî, Nihâyetü’l-ereb, XXI, 304-310; H. Cousens, The Antiquities of Sind with Historical Outline, Calcutta 1929, s. 107-109; N. C. Majumdar, Explorations in Sind, Delhi 1934, s. 2; S. H. Hodivala, Studies in Indo-Muslim History, Bombay 1939, I, 89; Abdullah Mübeşşir et-Tarâzî, Mevsûʿatü’t-târîḫi’l-İslâmî ve’l-ḥaḍâreti’l-İslâmiyye li-bilâdi’s-Sind ve’l-Bencâb fî ʿahdi’l-ʿArab, Cidde 1403/1983, I, 164-226; H. M. Eliot – J. Dowson, The History of India as Told by Its Own Historians, Delhi 1990, I, 119-124, 157, 174, 180, 192, 210, 428, 432, 434, 437; Iqtidar Husain Siddiqui, Perso-Arabic Sources of Information on the Life and Conditions in the Sultanate of Delhi, New Delhi 1992, s. 44-46; Mahmûd Şît Hattâb, “Muḥammed b. Ḳāsım eş-Şeḳafî Fâtiḥu’s-Sind”, MMİIr., XVI (1968), s. 127-148; M. Yusuf Abbasi, “Muhammad bin Qasim’s Conquest of Sind (A Military Appraisal)”, Journal of Central Asia, II/1, Islamabad 1979, s. 159-188; Taswir Husain Hamidi, “Entry Route of Muhammad bin Qasim in South Eastern Sindh”, JPHS, XLV/4 (1997), s. 337-345; Y. Friedman, “Muḥammad b. al-Ḳāsim”, EI2 (İng.), VII, 405-406.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2005 yılında İstanbul’da basılan 30. cildinde, 548-549 numaralı sayfalarda yer almıştır.