MUHBİR

1867’de İstanbul’da, 1868’de Londra’da yayımlanan siyasî gazete.

Müellif:

İstanbul Devresi. İlk sayısı 25 Şâban 1283 (1 Ocak 1867) tarihinde çıkan ve haftada üç gün yayımlanan gazetenin sahibi Diyarbekirli Filip Efendi’dir. Filip Efendi İstanbul’a gelip matbaalarda hizmetli olarak çalışmaya başlamış, bir müddet sonra âdeta Osmanlı basınının patronu konumuna ulaşmıştır. Muhbir’den başka Hakāik, İstanbul, Veledü’l-cevâib, Mecmûa-i Maârif, Terakkî, Vakit gazetelerinin de sahibi olmuş, her dönemde gazetelerini sattıracak politikalar takip etmiştir (Filip Efendi’nin sahip olduğu yayın organları için bk. Ebüzziyâ Mehmed Tevfik, s. 56, 74, 77-78, 83).

Filip Efendi, Muhbir’i çıkarmaya karar verdiği sırada Şehzade Camii’nde vaaz ve ders veren Ali Suâvi’nin şöhretinden yararlanmak için ona muharrirlik teklif eder. Teklifi kabul eden Ali Suâvi ilk sayısından itibaren Muhbir’in sürekli yazarı, Londra devresinde de sahibi olur. Sade bir dil kullanmaya çalışan Ali Suâvi gazeteyi yalnız haber veren bir vasıta değil okuyucusunu uyandıran, bilgi kazandıran bir mektep olarak görür (Muhbir, nr. 28, 4 Mart 1867).

Muhbir’in neşri sırasında “Kararnâme-i Âlî” diye bilinen nizamnâme yürürlükteydi. Buna rağmen Ali Suâvi ihtiyatlı davranmıyor, padişah tarafından yurt dışına sürülmüş Mustafa Fâzıl Paşa’nın Belçika’daki Nord gazetesine yazdığı, kendisini Jön Türkler’in lideri diye tanıtan yazısını Courrier d’orient’dan iktibas edip yayımlıyor (Muhbir, nr. 20, 21 Şubat 1867), onun Girit’teki müslümanlara yaptığı yardımı gazetenin birinci sayfasında ilân ediyordu (Muhbir, nr. 31, 9 Mart 1867). Muhbir’in yine 31. sayısında Belgrad Kalesi’nin Sırbistan’a terkedilmesini eleştiren bir yazı yayımlanır. Bunun üzerine gazete 32. sayıda bir ay süreyle kapatılır ve Ali Suâvi Kastamonu’ya sürülür. Filip Efendi bir beyannâme neşrederek Bâbıâli’den gazetesinin niçin kapatıldığını sorar. Nâmık Kemal söz konusu beyannâmeyi Tasvîr-i Efkâr’da yayımlar, ayrıca kapatmayı eleştiren bir yorum ekler. 25 Nisan 1867’de yeniden çıkan gazete 55. sayıda (27 Mayıs 1867) tekrar kapatılır. Yine Kastamonu’ya sürülen Ali Suâvi’nin bu dönemde gazeteye yazı veremediği, ancak 47. sayıdan sonra Kaydü’l-mevcûd saydü’l-mefkūd adlı bir eserinin coğrafyayla ilgili kısmının tefrika edildiği görülmektedir.

Muhbir’deki yazıların ağırlığı eğitim konusundadır. İlkokullardan medreselere kadar eğitimin problemleri, müfredat, metot, fen derslerinin ihmalindeki yanlışlık, eski eğitim sisteminin eksiklikleri gibi konular gazetede “Maarif” başlığı altında ele alınmıştır. Politikaya da ağırlık veren gazetenin daha ilk sayısında Ali Suâvi’nin, çoğu o günkü Osmanlı toplumuna yabancı olan birtakım siyasî terimlerin açıklandığı “Ta‘rifât” isimli bir tefrikası çıkmıştır. “Dâhiliyye” genel başlığı altındaki yazılar genellikle Girit ve Mısır meseleleriyle Belgrad Kalesi’nin Sırbistan’a terkedilmesi konularına ayrılmıştır. Bunun yanında Girit’te müslüman ahaliye yardım toplamak amacıyla gazetenin açmış olduğu kampanyaya, ayrıca fakirlere ve hayır kurumlarına yardım etmeye dair olan yazılar Muhbir’de önemli bir yer tutar. Nâmık Kemal, daha sonra Tasvîr-i Efkâr’da çıkan bir mektubunda Muhbir’in yayımlarına ve Ali Suâvi’ye övgüler yağdırmış, Rûznâme-i Cerîde-i Havâdis’in nâşiri Alfred Churchill de gazeteye methiyeler düzmüştür (Rûznâme-i Cerîde-i Havâdis, nr. 455, 29 Ocak 1867). Muhbir bu döneminde yönetime karşı ciddi muhalefet yapabilen ilk Türk gazetesidir.

Londra Devresi. Sultan Abdülaziz’in iradesiyle Mısır Hidivliği’ndeki hakkından mahrum edilen, buna karşılık ağabeyi İsmâil Paşa’nın verdiği 4,5 milyon sterlinlik büyük servetiyle Avrupa’da yaşayan Mustafa Fâzıl Paşa, Osmanlı yönetimine karşı muhalefet amacıyla Nâmık Kemal ve Ziyâ Bey’le (Paşa) beraber Ali Suâvi’yi de yanına çağırır. Ali Suâvi, Mustafa Fâzıl Paşa’nın malî desteğiyle Muhbir’i Londra’da yeniden yayımlamaya başlar (31 Ağustos 1867). Gazete daha ilk sayısında, “Muhbir doğru söylemek yasak olmayan bir memleket bulur, yine çıkar” cümlesiyle Bâbıâli’ye meydan okuyordu. Haftada bir çıkan ve yayını kesintiye uğrayan Muhbir’in bu dönemi elli sayı devam etmiştir. Muhbir’in 1. sayısında Ali Suâvi gazetenin çıkarılış amacını iki maddede özetliyordu: Şark ahalisinin eğitim ve medeniyette ileri gitmesini sağlayacak yeni fikirleri serbestçe yazmak, Avrupalılar’ın Şarklılar hakkındaki yanlış telakkilerini düzeltmek. Gazete sadece Türkler’i değil Avrupa kamuoyunu da hedef alıyor, başlığını ayrıca “Le Mukhbir” şeklinde yazıyordu. 8-12. sayıların Fransızca özetleri gazeteye eklenirken 37. sayıda İngilizce özetler de gazeteye dahil edilmiş ve 38. sayıdan itibaren “Le Mukhbir” ibaresi “The Mukhbir”e çevrilmiştir.

Ali Suâvi, daha ilk sayıda Mustafa Fâzıl Paşa’nın ve diğer arkadaşlarının tepkisini üzerine çekmiş, gazeteyi hemen hemen kendine mal etmiştir. Yeni Osmanlılık’la ilgili anlayışı da Mustafa Fâzıl Paşa ve diğer arkadaşlarının anlayışından farklıdır. Bu durumda Nâmık Kemal ile Ziyâ Bey, Ali Suâvi’ye yazdıkları 22 Mayıs 1868 tarihli mektupta Muhbir’in son sayfasına basılan “Yeni Osmanlılar Cemiyeti” ambleminin kaldırılmasını isterler; ancak Ali Suâvi amblemi basmaya devam eder. Yeni Osmanlılar, 29 Haziran 1868 tarihinden itibaren Londra’da yine Mustafa Fâzıl Paşa’nın malî desteğiyle Hürriyet gazetesini çıkarmaya başlarlar. Bu arada baskı için kullanılan harfler Ali Suâvi’nin elinden alınır; 38. sayıdan itibaren gazetenin ebadı küçültülerek İncil Cemiyeti’nin Osmanlıca İncil basmak için kullandığı harflerle basılır. Neticede Ali Suâvi gazetenin neşrini sürdüremez ve 3 Kasım 1868 tarihli 50. sayısı ile yayımına son verir.

Londra devresinde Muhbir’de genellikle Osmanlı Devleti’nde gayri müslimlere kötü muamele yapıldığı iddialarına cevaplar, meşrutî bir idare kurulması, Bâbıâli yönetiminin sert bir dille eleştirilmesi, Girit’te baş gösteren isyan hareketiyle ilgili haber ve yorumlar, Osmanlı Devleti’nin dış devletlere borçlanmasının tenkidi gibi meselelere ağırlık verilmiştir. Gazetenin 19. sayısında başlayan “Emrâz-ı Dâhiliyye” serisinde çeşitli meseleler yanında taklitçilik, içki alışkanlığı, ülkede üzerinde anlaşılacak bir resmî dilin olmaması gibi konular ele alınmıştır.

Muhbir’in Osmanlı ülkesine sokulması da yasaklanmıştır (Bâbıâli ile İngiliz makamları arasında konuya dair yazışmalarla ilgili belgeler İngiliz Devlet Arşivi Public Record Office’de bulunmaktadır: PRO, FO 195/894, nr. 42; FO 195/893, nr. 35; FO 195/842; FO 195/876; FO 195/832; FO 195/898). İstanbul’da Muhbir okuyanlar takibata uğramış, zaman zaman gazeteler topluca imha edilmiştir. Bu sıkı takibattan dolayı Muhbir’in sayıları karaborsaya düşmüş ve bir sayısının 4 liraya satıldığı olmuştur (Pakalın, II, 36-37). Ebüzziya Tevfik’in bir mektubunda Ali Suâvi’nin resminin de yüksek fiyatla alıcı bulduğu ifade edilmektedir (Çelik, Ali Suavî ve Dönemi, s. 167, 748).

Gazetede basılan birçok başmakale, Londra’da çıkan Public Opinion gazetesi tarafından İngilizce’ye çevrilerek yayımlanmıştır (Public Opinion, 7 September 1867, 5 October 1867, 22 February 1868, 14 March 1868, 18 April 1868, 30 May 1868, 20 June 1868). Ayrıca The Levant Herald, La Turquie, Le Stamboul, Rûznâme-i Cerîde-i Havâdis, İstanbul, Journal des débats, Le Mémorial diplomatique gazetelerinde Muhbir’in yurda sokulmaması ve neşrettiği yazılarla ilgili pek çok haber ve yorum vardır.

Muhbir’in İstanbul baskılarının koleksiyonları çeşitli kütüphanelerde (Duman, Katalog, s. 278; Eski Harfli Türkçe Süreli Yayınlar Kataloğu, s. 178), Londra baskısı koleksiyonunun mikrofilmleri ise Millî Kütüphane’de bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA
Ebüzziyâ Mehmed Tevfik, Salnâme-i Hadîka, İstanbul 1290, s. 56, 74, 77-78, 83; M. Zeki Pakalın, Tanzimat Maliye Nazırları, İstanbul 1940, II, 36-37; Midhat Cemal [Kuntay], Sarıklı İhtilâlci Ali Suavi, İstanbul 1946, s. 25-35; Namık Kemal’in Husûsî Mektupları (haz. Fevziye Abdullah Tansel), Ankara 1967, I, tür.yer.; ayrıca bk. Dizin; Hasan Duman, Katalog, s. 278; Eski Harfli Türkçe Süreli Yayınlar Toplu Kataloğu, Ankara 1987, s. 178; Hüseyin Çelik, Ali Suavi, Ankara 1993, s. 8-10, 15-23; a.mlf., Ali Suavî ve Dönemi, İstanbul 1994, s. 71-80, 97-179, 748, ayrıca bk. tür.yer.; Zeki Taştan, Muhbir Gazetesinin Sistematik Tahlili (yüksek lisans tezi, 1994), Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Hasan Eren, “Muhbir”, TA, XXIV, 392-393; İhsan Sungu, “Muhbir Gazetesi”, AA, II, 401-404; Mustafa Kutlu – Tanju Oral, “Muhbir”, TDEA, VI, 426-427.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2006 yılında İstanbul’da basılan 31. cildinde, 32-34 numaralı sayfalarda yer almıştır.