MUHTEŞEM-i KÂŞÂNÎ

Şemsü’ş-şuarâ Kemâlüddîn Alî b. Ahmed Kâşânî (ö. 996/1588)

İranlı şair.

Müellif:

905’te (1500) Kâşân’da doğdu. Eserlerinden iyi bir eğitim aldığı anlaşılmaktadır. Öğreniminden sonra bir süre babasının mesleği olan kumaş ticaretiyle uğraştıysa da şairliğin daha kazançlı olduğunu düşünerek mesleğini bıraktı ve kendini şiir alanında yetiştirmek üzere dönemin ünlü şairlerinden Sıdkī-i Esterâbâdî’nin yanına gitti. Ayrıca Hayâtî-i Tûnî, Vahşî-i Bâfkī ve Zamîr-i İsfahânî gibi şairlerle mektuplaştı. Bir müddet sonra yazdığı şiirler Kazvin’i başşehir edinen Safevî hükümdarı I. Tahmasb’ın sarayında beğenildi. Muhteşem, I. Tahmasb ve çocuklarından İsmâil, Muhammed Hudâbende, Hamza ve kızı Perîhan için kasideler yazdı. Ayrıca kardeşi Abdülganî aracılığıyla Hindistan’da Bâbürlü Hükümdarı Ekber Şah’a ve onun ordu kumandanı Mirza Abdürrahim Han ile Dekken hükümdarına gönderdiği kasideler büyük takdir gördü. Ancak I. Tahmasb, dinî muhtevalı şiirleri kasidelere tercih ettiği için daha çok bu tür şiirlere yöneldi. Hz. Hüseyin’in şehid edilişi ve Kerbelâ Vak‘ası hakkında yazdığı on iki bendlik (kıta) mersiye ile büyük bir üne kavuştu. Mersiyesi günümüzde de tâziye törenlerinde okunmaktadır. Daha sonra gelen birçok şairin yetişmesi yolunda bir çığır açan bu mersiye dolayısıyla kendisine “Şemsüşşuarâ” unvanı verildi. I. Tahmasb’ın ardından tahta geçen oğlu II. İsmâil’in de hizmetinde bulunan Muhteşem-i Kâşânî Rebîülevvel 996’da (Şubat 1588) Kâşân’da vefat etti.

Muhteşem-i Kâşânî, Evhadüddîn-i Enverî ile Hâkānî-yi Şirvânî gibi şairlerin etkisinde yazdığı şiirlerinde son derece başarılı olmuştur. Bundan dolayı ikinci Hâkānî diye anılır. Şair, kaside ve mersiye türü dışında tarih ve muamma alanlarında da meşhur olmuştur. Muhteşem, ölümünden önce şiirlerinin düzenlenmesini öğrencilerinden Mîr Takī-i Kâşî’ye vasiyet ettiğinden Mîr Takī bunları külliyat halinde derlemiş ve esere bir de mukaddime eklemiştir. Külliyat yedi bölümden meydana gelmektedir. 1. Şeybiyye (dinî ve din dışı kasideler); 2. Şebâbiyye (gençlik dönemi şiirleri); 3. Sabâiyye (gazeller); 4. Celâliyye (Şâtır Celâl adlı rakkaseye olan sevgisini dile getirdiği gazellerle mektupları); 5. Nakl-i Uşşâk (gazeller ve nesirler); 6. Zarûriyyât (tarihler); 7. Muammeyât.

Külliyat önce taş basması olarak Bombay (1304) ve Tebriz’de (1320), daha sonra Tahran’da (1337 hş., 1344 hş.) basılmış, Mihr Ali Gürgânî tarafından Dîvân-ı Mevlânâ Muḥteşem-i Kâşânî adıyla neşredilmiştir (Tahran 1344 hş.). Abdülhüseyin Nevâî ve Mehdî Sadrî eseri Heft Dîvân-ı Muḥteşem-i Kâşânî adıyla yeniden yayımlamışlardır (Tahran 1380 hş.). Hz. Hüseyin’le ilgili mersiyesi de Devâzdeh Bend-i Muḥteşem (Tahran 1354 h., 1325 hş.) ve Terkîb-i Bend-i Mevlânâ Muḥteşem-i Kâşânî der Resâ ve Şehâdet-i Seyyidü’ş-şühedâ Ḥüseyn b. ʿAlî (Tahran 1365 hş.) adıyla neşredilmiştir. Muhammed Saîd Abdülmü’min Ramazan, Kahire Câmiatü Aynişems külliyyetü’l-âdâb’da Muḥteşem el-Kâşânî: ʿAṣruhû bîʾetühû şiʿruhû maʿa tercemeti kitâbihî bi-ʿunvân “Müctenâ ez Eşʿâr-i Muḥteşem-i Kâşânî” mine’l-Fârisiyye ile’l-ʿArabiyye adıyla bir doktora tezi hazırlamıştır (1970).

BİBLİYOGRAFYA
Sâm Mirza, Tuḥfe-i Sâmî (nşr. Vahîd-i Destgirdî), Tahran 1314 hş., s. 190; Muhammed Tâhir-i Nasrâbâdî, Teẕkire-i Naṣrâbâdî (nşr. Vahîd-i Destgirdî), Tahran 1361 hş., s. 517-518; Tebrîzî, Reyḥânetü’l-edeb, V, 225-231; Nefîsî, Târîḫ-i Naẓm u Nes̱r, I, 443-444; FME, I, 487-489; Browne, LHP, IV, 162, 172, 173-177; Rypka, HIL, s. 298; Münzevî, Fihrist, III, 1892-1897, 2514-2516; H. Massé, “Le chant funèbre de Mohtacham-e Kāchānī en mémoire de son frère Khādje Abd al-Ghani”, Yâdnâme-i Îrânî-yi Minorskî (nşr. Müctebâ Mînovî – Îrec Efşâr), Tahran 1348 hş., s. 131-138; a.mlf., Poèmes consacrés aux imāms (le shi’isme imamite), Paris 1970, s. 273-276; Hânbâbâ, Fihrist, II, 1568-1569, 2366-2367; IV, 4119; Safâ, Edebiyyât, V/2, s. 792-799; a.mlf., “Persian Literature in the Safavid Period”, CHIr., VI, 954, 958; Âgā Büzürg-i Tahrânî, eẕ-Ẕerîʿa ilâ teṣânîfi’ş-Şîʿa, Beyrut 1403/1983, V, 126; XV, 6; Dihhudâ, Luġatnâme, XXIV, 512; J. T. P. de Bruijn, “Muḥtas̲h̲am-ı Kās̲h̲ānī”, EI2 (İng.), VII, 477-478.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2006 yılında İstanbul’da basılan 31. cildinde, 77-78 numaralı sayfalarda yer almıştır.