MUKABELE KAYDI

İslâm telif geleneğinde yazma eserlerin güvenilirliğini belirleyen kayıtlardan biri.

Müellif:

Tarihi çok eskilere kadar giden, hatta Resûl-i Ekrem’in zamanında varlığı tesbit edilebilen bu kayda II (VIII) ve III. (IX.) yüzyıllarda ırâz veya muâraza denirdi (muâraza için bk. Ritter, VI [1953], s. 86-87; ırâz ve mukabele kaydı için bk. Radıyyüddin es-Sâgānî, vr. 230b; ayrıca mukabelenin mânayla ilgili gelişmesi için bk. Sûlî, s. 120-122). Mukabele kaydı, bir yazma eserin sonundaki ketebe veya istinsah kaydının hâşiyesinde bazan tashih kaydıyla birlikte yer alır (meselâ bk. Müberred, nr. 1507, vr. 311a; nr. 1508, vr. 1a, 172a; Risâletü Ebî Bekr eṣ-Ṣıddîḳ ilâ ʿAlî b. Ebî Ṭâlib ve cevâbühû ʿanhâ, mukabele kaydı, vr. 12b). “Belega mukābeleten, belega’l-ırâzu, belega mukābeleten ve tashîhan, belegati’l-mukābele, kūbile (kūbilet), kūbile ve suhhiha (kūbilet ve suhhihat), ûriza, ârazahû, kābelehû, belega’l-arzu” gibi ibarelerle belirtilen bu kaydın zaman içinde bazı kuralları oluşmuş ve tarih boyunca genellikle şu iki şekilde işlenmiştir:

1. Mukabelenin en yaygın türü olan ilk tarz istinsah kaydının bir nevi devamı sayılır. Müstensih, yazdığı nüshada ekseriyetle cümle sonuna gelecek şekilde bazı aralıklarla ”ہ“ işaretini koyardı. İstinsah işi bittikten sonra tekrar başa dönerek yazdığı nüshayı istinsaha esas aldığı nüsha ile karşılaştırır ve bu arada atlamaları, tekrarları ve hataları tashih ederek ”ہ“ işaretine geldiğinde içine bir nokta (MUKABELE KAYDI) koyardı. Bazan ”ہ“ işaretiyle nokta karşılaştırma esnasında birlikte konurdu. Ancak bu işaret VI. (XII.) yüzyılda bu görevini yitirmiş ve artık süs olarak kullanılmaya başlanmış, zamanla noktalama işaretine dönüşmüştür. Diğer taraftan müstensihler özellikle bab, fasıl gibi kısımların sonuna denk getirmeye çalıştıkları ara verme yerlerinde kenara yukarıdaki ibarelerden birini yazarlardı. Eğer atlamalar varsa atlamanın olduğu yere “٦” veya “٢” işareti konur, işaretin yönündeki kenara atlanan kısım veya kelime yazılarak altına yahut yanına ”صحّ“ (düzeltildi) ibaresi yazılırdı. Bu şekilde eseri karşılaştıran kâtip, yazmanın en sonuna çok defa mukabele işinin bittiğini belirten kısa bir cümle ile birlikte bazan tarih eklerdi.

2. Bir yazmanın istinsaha esas olan nüshasından başka bir veya birden çok nüsha ile karşılaştırılması bugünkü edisyon kritik çalışmasına yakın bir tarz olan bu tür mukabelede hatadan çok karşılaşılan farklı hususlar bazan düzeltilerek, çok defa tashih edilmeden hâşiyeye kaydedilirdi. Bundan maksat karşılaştırılan eserin farklı yollarla gelen rivayetlerini ve eğer varsa farklarını işaretleyerek müellifin kaleminden çıkmış en doğru şekli bulmaktır. Bu tür mukabelede görülen farkın altına bir remiz konurdu. Bu remizler genellikle “bir başka nüsha” mânasına gelen ”حـ“, ”خـ“, ”ـخـ“ harflerinden ibarettir. Bu üç remiz karşılaştırılan üç değişik nüshaya işaret ederdi. Karşılaştırılan nüshada bir fazlalık varsa bir işaretle bunun da yeri belirtilirdi. Ayrıca yazma eser sahibi daha güvenilir bulduğu bir nüshayı elde ettiğinde yanlışın üstünü çizmek, üst kısmına çizgi çekmek, eksik kelime, beyit veya cümleyi sayfa kenarına yazıp yanına ”صحّ“ ibaresini koymak suretiyle kendi nüshasını düzelttiğini belirtirdi. XV. yüzyıldan itibaren özellikle Osmanlı sahasında edebî eserlerde bu uygulamaya daha çok rastlanmaktadır.

Mukabele kayıtlarında bazan tarih bulunur (meselâ bk. Zehebî, mukabele kaydı, vr. 349a), bazan da bulunmazdı (meselâ bk. Cemâleddin el-Konevî, mukabele kaydı, vr. 39b). Bu kayıt eserin dönemini tesbit bakımından araştırmacıya ışık tutmaktadır. Diğer taraftan eğer eserin istinsah tarihi mevcut değilse birinci tarza göre istinsah mukabele tarihinden önce yapılmış demektir. İkinci tarz bir mukabelede tarih varsa bu da nüshanın bu tarihten önce istinsah edildiğini belirtmektedir. Her iki mukabele tarzı bazan bir eserin cüz ve bablarının sonunda bulunurdu.

BİBLİYOGRAFYA
Lisânü’l-ʿArab, “ḳbl” md.; Müberred, el-Muḳteḍab, Köprülü Ktp., Fâzıl Ahmed Paşa, nr. 1507, mukabele kaydı, vr. 311a; nr. 1508, mukabele kaydı, vr. 1a, 172a; Sûlî, Edebü’l-küttâb, s. 120-122; Risâletü Ebî Bekr eṣ-Ṣıddîḳ ilâ ʿAlî b. Ebî Ṭâlib ve cevâbühû ʿanhâ maʿa şerḥihâ Şerḥu Ebî Ḥayyân et-Tevḥîdî, Köprülü Ktp., Fâzıl Ahmed Paşa, nr. 1600, mukabele kaydı, vr. 12b; Radıyyüddin es-Sâgānî, el-Cüzʾü’r-râbiʿ min Kitâbi’l-ʿUbâbi’z-zâhir ve’l-lübâbi’l-fâḫir, Köprülü Ktp., Fâzıl Ahmed Paşa, nr. 1551, mukabele kaydı, vr. 230b; Zehebî, Müştebihü’l-esmâʾ ve’l-ensâb ve’l-künâ ve’l-elḳāb, Köprülü Ktp., Fâzıl Ahmed Paşa, nr. 386, mukabele kaydı, vr. 349a; Cemâleddin el-Konevî, el-Muʿtemed fî eḥâdîs̱i’l-Müsned, Köprülü Ktp., Fâzıl Ahmed Paşa, nr. 419, mukabele kaydı, vr. 39b; Ramazan Şeşen v.dğr., Fihrisü maḫṭûṭâti Mektebeti Köprülü, İstanbul 1406/1986, I, 31-32; H. Ritter, “Autographs in Turkish Libraries”, Oriens, VI (1953), s. 86-87; F. Rosenthal, “Muḳābala”, EI2 (İng.), VII, 490-491 (maddenin yazımında ayrıca Nihad M. Çetin’in ders notlarından faydalanılmıştır).

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2006 yılında İstanbul’da basılan 31. cildinde, 102-103 numaralı sayfalarda yer almıştır.