MUSTAFA b. ALİ el-MUVAKKİT

(ö. 979/1571)

Osmanlı astronomi âlimi, astrolog ve muvakkit.

Müellif:

XVI. yüzyılın başlarında İstanbul’da doğdu. İsim zinciri Muslihuddin Mustafa b. Ali er-Rûmî el-Muvakkit şeklindedir. Geleneksel medrese eğitiminin yanı sıra Mîrim Çelebi ile dönemin önde gelen diğer âlimlerinden matematik ve astronomi dersleri aldı. Uzun süre Sultan Selim Camii’nde muvakkitlik yaptı ve bundan dolayı Selîmî nisbesiyle anıldı. 967’den (1560) sonra sarayda reîsülmüneccimîn olunca Müneccimbaşı Mustafa Çelebi diye tanındı; halk arasında ise daha çok Koca Saatçi lakabıyla biliniyordu. Vefatında yerine Takıyyüddin er-Râsıd tayin edildi (İhsanoğlu v.dğr., I, 161).

Mustafa b. Ali’nin 931’de (1525) İ’lâmü’l-ibâd ve 935’te (1529) Risâle-i Mukantarât’ı kaleme almasından hayatının erken bir döneminde eser vermeye başladığı anlaşılmakta ve onun, hocalarından Mîrim Çelebi gibi Farsça değil kendinden önceki Sultan Selim Camii muvakkiti Konevî Mehmed b. Kâtib Sinan gibi Türkçe yazdığı görülmektedir. Bunun gerekçesini birçok çalışmasının önsözünde bu alanda araştırma yapanların yazdıklarını kolayca anlamalarını sağlamak olduğunu belirtir. Bundan dolayı onun bilhassa astronomi aletlerinin kullanımına ilişkin eserleri Osmanlı muvakkitlerinin başvuru kaynakları haline gelmiş ve devletin son zamanlarına kadar güncelliğini korumuştur; günümüze ulaşan çalışmalarının çokluğu ve yaygınlığı da bunu göstermektedir. Amelî astronomi çizgisini takip eden Mustafa b. Ali’nin döneminin bilgi düzeyi çerçevesinde en zor geometri, trigonometri, özellikle küresel trigonometri ve nümerik analiz verilerini kullanması, ayrıca problemleri anlaşılır bir dille açıklayıp onlara daha basit ve uygulamalı çözümler getirmesi eserlerinin birer el kitabı haline gelmesine ve çok geniş bir coğrafyada uzun süre kullanılmasına sebep olmuştur.

Eserleri. Hemen hepsi astronomiyle ilgili olup üçü Arapça, diğerleri Türkçe yirmi dört eseri bilinmektedir. Osmanlı astronomi tarihi açısından önemlileri şunlardır: 1. Ferah Fezâ (Beyazıt Devlet Ktp., Veliyyüddin Efendi, nr. 2282/3). Kendi icadı olan rub‘-i âfâkî adlı bir astronomi aletinin yapım ve kullanımı hakkındadır. Bir mukaddime ile yirmi babdan oluşan kitap Sadrazam Makbul İbrâhim Paşa’ya ithaf edilmiştir. 2. Kifâyetü’l-vakt bi-ma‘rifeti’d-dâir ve fazlihi ve’s-semt (Viyana Kraliyet Ktp., nr. 1430/1, müellif nüshası). 935’te (1529) yazılan eser Risâle-i Mukantarât ve Risâle fi’l-mukantarât adlarıyla da bilinir. Rub‘-i mukantârat adlı astronomi aletinin özellikleriyle nasıl kullanılacağından bahseden risâlenin zamanımıza 120’ye yakın nüshası gelmiştir. 3. Risâle-i Usturlâb-i Selîmî (Süleymaniye Ktp., Serez, nr. 1923). 951 (1544) yılında kaleme alınan kitap kendi geliştirdiği bir usturlap türünün kullanılışıyla ilgilidir. Bir mukaddime ile kırk beş bab halinde düzenlenen eser, klasik astronominin en önemli aletlerinden olan usturlabın tarihi açısından büyük önem taşımaktadır. 4. Teshîlü’l-mîkāt (Kandilli Rasathânesi Ktp., nr. 44). 935’te (1529) rub‘ tahtasının (rub‘-i müceyyeb) yapımı, özellikleri ve kullanımı üzerine bir mukaddime ile yirmi beş bab olarak telif edilen eserin kütüphanelerde beş ayrı içerikli 100’e yakın nüshası vardır. Bu durum, müellifin zaman içerisinde çalışmasını tekrar ele alıp yeni tecrübelerini eklediğini göstermektedir. 5. İ‘lâmü’l-ibâd fî a‘lâmi’l-bilâd (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 5633, müellif nüshası). Fas’tan Çin’e kadar 100 büyük şehrin İstanbul’a kuş uçumu uzaklığını, enlem ve boylamını, kıblesinin sapma açısını, ayrıca en uzun ve en kısa günler gibi çeşitli astronomi ve coğrafya bilgilerini içerir; 931 (1525) yılında kaleme alınmış olup Kanûnî Sultan Süleyman’a ithaf edilmiştir. Müellif mukaddimede İstanbul’u dünyanın merkezi gördüğünü belirtmekte ve seçtiği şehirlerle bir anlamda Osmanlı hilâfet ufkunun sınırlarını çizmektedir. Eserin otuzdan fazlası İstanbul kütüphanelerinde olmak üzere pek çok nüshası bulunmaktadır. 6. Tuhfetü’z-zamân ve harîdetü’l-evân (İstanbul Arkeoloji Ktp., nr. 1087). Müellifin en önemli ve hacimli çalışmalarından biri olan eserde astronomi, coğrafya ve kozmografya ile ilgili konular ayrıntılı biçimde incelenirken yedi iklim, dağlar, denizler, nehirler ve önemli şehirlerden de bahsedilir. Mustafa b. Ali 932’de (1526) yazdığı bu kitabında Çağmînî’nin el-Mülaḫḫaṣ fi’l-heyʾe’si, Kadızâde-i Rûmî’nin bu esere şerhi, Demîrî’nin Ḥayâtü’l-ḥayevân’ı ve Zekeriyyâ el-Kazvînî’nin ʿAcâʾibü’l-maḫlûḳāt’ından geniş ölçüde faydalanmıştır (diğer çalışmaları ile ona ait olduğu düşünülen altı Türkçe eser için bk. İhsanoğlu v.dğr., I, 177-179).

BİBLİYOGRAFYA
Atâî, Zeyl-i Şekāik, s. 286; Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 118, 366, 407, 519; II, 1501; Sicill-i Osmânî, IV, 376-377; Osmanlı Müellifleri, III, 300-301; Brockelmann, GAL, II, 168; Suppl., II, 216; İbrahim Hakkı Akyol, “Tanzimat Devrinde Bizde Coğrafya ve Jeoloji”, Tanzimat I, İstanbul 1940, s. 518; Îżâḥu’l-meknûn, I, 203; Hediyyetü’l-ʿârifîn, II, 435; , s. 83, 92-93; Sâlim Aydüz, Osmanlı Devleti’nde Müneccimbaşılık ve Müneccimbaşılar (yüksek lisans tezi, 1993), İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 152-153; a.mlf., “Mustafa b. Ali Muvakkit”, Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, İstanbul 1999, II, 289-290; Ekmeleddin İhsanoğlu v.dğr., Osmanlı Astronomi Literatürü Tarihi, İstanbul 1997, I, 161-179; Cevat İzgi, Osmanlı Medreselerinde İlim, İstanbul 1997, I, 433, 440, 441, 446, 450; II, 254-255; F. Taeschner, “Osmanlılarda Coğrafya” (trc. Hamid Sadi), TM, II (1928), s. 285.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2006 yılında İstanbul’da basılan 31. cildinde, 287-288 numaralı sayfalarda yer almıştır.