Mustafa Diğler. Osmanlı Dönemi’nde Türk minyatürü. Yüksek lisans tezi (2001)

Tez KünyeDurumu
Osmanlı Dönemi’nde Türk minyatürü /
Yazar:MUSTAFA DİĞLER
Danışman: DOÇ. AHMET ATAN
Yer Bilgisi: Dicle Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Güzel Sanatlar Eğitimi Ana Bilim Dalı / Resim-İş Öğretmenliği Bilim Dalı
Konu:Sanat Tarihi = Art History
Dizin:Minyatür = Minyature ; Osmanlı Dönemi = Ottoman Period
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2001
260 s.
ÖZET Türk resim sanatının “klasikleri” olarak kabul edilen “minyatürler” çağdaş ilkelliğin stilizasyonunu taşıyarak, modern sanata ışık yakmışlardır, Özlerindeki temel niteliklerinden ötürü, çekim güçlerini günümüz sanatçılarına kadar ulaştırmış ve onlara esin kaynağı olmuşlardır, işte bu nedenlerden ötürü minyatürlere resim sanatımızın çıkış noktası demek yanlış olmaz Minyatür sanatında, dış dünyadaki diğer sanatları kavrama, yorumlama, betimleme ve yansıtma yetisi, Osmanlı dünyasının sahip olduğu fiziksel ve tinsel potansiyel ile doğru orantılı olarak gelişmişle zenginleşmiştir. Sanatçıların Batıda, derebeyi ve zenginlerden gördüğü himaye,Osmanlıda bizzat devlet tarafından sağlanmıştır. Batıda örnekleri görülen saray stüdyoları kurulmadan önce Osmanlıda sanatın himayesini sağlayan güçlü bir “usta-çırak” ilişkisi vardı ve buna Ehl-i Hiref adı veriliyordu. Osmanlıların minyatüre ve sanatçılara verdiği değer, bu konuda sağlanan imkanlar, Osmanlının minyatür sanatım ne kadar Ciddiye aldığının bir göstergesidir Osmanlı minyatürü Arap taslakçılığından, İran minyatürünün üslupçu ve süslemeci anlayışından daha farklı bir ekol içinde oldu. turuncular ve morlar Osmanlı minyatür sanatındaki hakim renkler iken Parlak renkler, tüm kırmızılar bu Avrupa da “Rouge Turk” olarak adlandırılmıştır. Osmanlı Türk minyatürünün büyük ölçüde gelişmesi yazmaların birbirinden güzel minyatürlerle süslenmesi, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u alışından sonra başlar. Hiçbir gelişim,daha önceki çalışmalara dayanmadan gerçekleşmeyeceğine göre, Osmanlıların beylik devrinde de bir resim sanatının varlığını kabul etmek yerinde olur. Türk resim sanatı, Fatih’in bütün yemlik çabalarına rağmen, eski geleneğine bağlı kalmış, bu yolda gelişerek eserlerini vermiştir. XVI. yüzyılda IH. Murat zamanında olgunluğunu bulan Türk minyatür sanatının hızlı gelişimi, Kanuni zamanında başlamıştır. Bu gelişim İran ve Türkistan’dan birçok ressam çekmiş, sarayda Nakkaşhane-i ram’un yanı başında, bir de Nakkaşhane-i acem kurulmuştur. Osmanlı imparatorluğunda resim sanatı, hiçbir din yasağı ile karşılaşmadan, minyatür estetiğine uygun fakat öbür islâm ülkelerinin minyatüründen farklı olarak gelişirken zaman, zaman duraklamalar geçirmiştir. Osmanlı Türk minyatüründe başlıca üç konu görülür. Bunlar tarih, edebiyat ve din alanına giren eserlere aittir. Osmanlı Türk minyatürünün asıl çekim merkezi sanatsal niteliğinin yanı sıra bu sanatın yaşamla iç içe olması ve zamanlarım belgeleyen bir tarihçe olarak yerini alması ve değer bulmasıdır. Batı sanatı etkisiyle bozulmaya yüz tutmuş minyatürcülüğün XVIII. Yüzyıl ortalarında kaybolduğu ve yerini resme bıraktığı görülür.
ABSTRAKT- Miniatures, regarder as^ “classic” of Turkish Draving Art, have always cast light on modern art, carrying stilization of contemporary primiüveness. hi miniature art, the cpability of conceiving, interpreting, describing and reflecting other arts in the out side world has developed and enriched in proportion wiht physical and spritaial potentiol deth Ottomon empire had. Ottoman Empire was in a more different ecole than stiylistic and decorative understanding of Persion miniature, and Araba modelling. Turkish Drawing Art, despite all innovetive efforts of Fatih, nas always held on its old tradition and produced masterpiecs, devoloping in this way. In Ottoman Turkish Miniature, there are theree ideas in general: the works in history, literature and Religion. It is noticed that miniaturization disappeared in the mids-XVIII. Centrury and left its place to the drawing.

Download: Click here