MÜSTA‘LÎ-BİLLÂH el-FÂTIMÎ

Ebü’l-Kāsım el-Müsta‘lî-Billâh Ahmed b. el-Müstansır-Billâh Mead el-Fâtımî (ö. 495/1101)

Fâtımî halifesi (1094-1101).

Müellif:

20 Muharrem 467’de (15 Eylül 1074) Kahire’de dünyaya geldi. 468 (1075) veya 469 (1076-77) yıllarında doğduğu da rivayet edilir. Halife Müstansır-Billâh’ın en küçük oğludur. Babasının öldüğü, İsmâilîler’ce kutsal sayılan îdü’l-gadîr günü (18 Zilhicce 487 / 29 Aralık 1094) hilâfet makamına geçti. Ancak hilâfet, Müstansır-Billâh’ın Fâtımî akîdesine uygun biçimde veliaht tayin ettiği büyük oğlu Ebû Mansûr Nizâr’ın hakkıydı. Buna rağmen Fâtımîler’in güçlü veziri ve başkumandanı Efdal b. Bedr el-Cemâlî kendisine karşı davranışlarından rahatsız olduğu Nizâr’ın yerine kız kardeşi Sittülmülk ile evli olan Ahmed’i Müsta‘lî-Billâh lakabıyla halife ilân etti. Ebû Mansûr Nizâr da öldürülme korkusuyla İskenderiye’ye kaçtı. Burada Vali Nâsırüddevle Aftegin et-Türkî’nin de desteğiyle Mustafa-Lidînillâh lakabıyla halife ilân edildi. Durumu öğrenen Efdal b. Bedr el-Cemâlî süratle İskenderiye’ye hareket etti ve başlangıçta zorlanmasına rağmen isyanı bastırdı. Nizâr ve Nâsırüddevle Aftegin esir alınıp Kahire’ye götürüldü; Aftegin hemen öldürüldü, Nizâr hapse atıldı (488/1095). Fâtımî-İsmâilî davetinin tarihinde önemli bir dönüm noktası teşkil eden bu olaydan sonra Fâtımî İsmâilîliği Müsta‘liyye ve Nizâriyye olmak üzere birbirine düşman iki gruba ayrılmıştır. Mısır, Suriye, Yemen ve Hindistan’daki İsmâilîler Müsta‘lî-Billâh’ı, Hasan Sabbâh’ın liderliğindeki İran İsmâilîleri ise Nizâr’ı halife olarak tanımıştır.

Abbâsîler, Müsta‘lî-Billâh döneminde Selçuklu desteğine güvenerek Fâtımîler aleyhindeki faaliyetlerini sürdürdüler. 488’de (1095) Bağdat’ta Fâtımîler’in nesep ve şecerelerinin şüpheli olduğuna dair bir yazı hazırlayıp her tarafa gönderdiler. Müsta‘lî-Billâh devrinde Fâtımî-Selçuklu ilişkileri oldukça gerginleşti. İbnü’l-Esîr, Selçuklular’ın Gazze bölgesine kadar ilerleyip Suriye şehirlerine hâkim olduğunu gören Fâtımîler’in Suriye’yi işgal etmeleri için Haçlılar’a davette bulunduklarını kaydeder (el-Kâmil, X, 273). Bu dönemde Suriye ve Filistin’e hâkim olan Selçuklular Sünnîliği bölgede hâkim mezhep haline getirdiler. Bundan rahatsız olan Fâtımîler harekete geçip Kudüs’ü işgal ettiler, ardından bazı yeni siyasî ve askerî stratejiler geliştirmeye çalıştılar. Meselâ Müsta‘lî-Billâh, Halep Selçuklu Meliki Rıdvân b. Tutuş’a özel bir elçilik heyeti gönderip kendisini metbû tanımasını ve hutbeyi kendi adına okutmasını istedi, bunun karşılığında askerî ve malî yardımda bulunarak kardeşi Dukak’ın Dımaşk’ı almasını sağlayacaklarını bildirdi. Rıdvân da bu teklifi kabul ederek hutbeyi Müsta‘lî-Billâh adına okuttu. Bu durum Sünnî İslâm dünyasında tepkiyle karşılandı. Rıdvân, yakın dostları Yağısıyan ve Sökmen’in isteği üzerine dört hafta Fâtımîler adına okuttuğu hutbeye son verip tekrar Abbâsîler ve Selçuklular adına hutbe okutmaya başladı (12 Şevval 490 / 22 Eylül 1097).

Müsta‘lî-Billâh döneminde Suriye Haçlı istilâsına uğradı. Efdal b. Bedr el-Cemâlî, Haçlı istilâsından kısa bir süre önce Artuklular’dan Sökmen b. Artuk ve Necmeddin İlgazi’nin hâkimiyetinde bulunan Kudüs’ü ele geçirdi (Şâban 491 / Temmuz 1098). Ancak çok geçmeden Haçlılar Kudüs’ü Fâtımîler’den alıp binlerce müslümanı katlettiler (23 Şâban 492 / 15 Temmuz 1099), daha sonra Askalân’ı muhasara ettilerse de alamadılar. 493’te (1100) Kaysâriye ve Arsûf, 495’te (1101-1102) Yafa Haçlılar’ın eline geçti. Efdal b. Bedr ve Müsta‘lî-Billâh, güçlü ordulara ve malî imkânlara sahip olmalarına rağmen bölgeyi Haçlı istilâsından kurtaracak ciddi bir cihad harekâtına teşebbüs etmediler.

Müsta‘lî-Billâh 17 Safer 495’te (11 Aralık 1101) Kahire’de öldü. Çağdaşı tarihçi İbnü’l-Kalânisî onun övgüye değer güzel hasletlere sahip olduğunu, askerlere ve halka çok iyi davrandığını söyler (Târîḫu Dımaşḳ, s. 228). Müsta‘lî-Billâh devrinde Mısır halkı Efdal b. Bedr’in gayretleriyle refah ve huzur içinde yaşadı. Yerine oğlu Âmir-Biahkâmillâh geçti.

BİBLİYOGRAFYA
Ebü’l-Kāsım İbnü’s-Sayrafî, el-Ḳānûn fî dîvâni’r-resâʾil (nşr. Eymen Fuâd Seyyid), Kahire 1410/1990, s. 100-101; İbnü’l-Kalânisî, Târîḫu Dımaşḳ (Zekkâr), s. 228; Ali b. Zâfir, Aḫbârü’d-düveli’l-munḳaṭıʿa (nşr. A. Ferré), Kahire 1972, s. 82-86; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, VIII, 497-498; IX, 8, 46, 208, 255; X, 273; Müstansır-Billâh, es-Sicillâtü’l-Müstanṣıriyye (nşr. Abdülmün‘im Mâcid), Kahire 1954, s. 109-118, 140-152 (sicil nr. 35, 43); İbn Müyesser, el-Münteḳā min aḫbâri Mıṣr (nşr. Eymen Fuâd Seyyid), Kahire 1981, s. 99; İbn Hallikân, Vefeyât, I, 178, 180, 450; İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire, Kahire 1383/1963, V, 142-169; Hasan İbrâhim Hasan, Târîḫu’d-devleti’l-Fâṭımiyye, Kahire 1981, s. 171-173; a.mlf. – Ali İbrâhim Hasan, en-Nüẓumü’l-İslâmiyye, Kahire, ts. (Mektebetü’n-nehdati’l-Mısriyye), s. 133-135, 190; Ali Sevim, Suriye ve Filistin Selçukluları Tarihi, Ankara 1987, s. 168-169, 174-175; De L. O’Leary, A Short History of the Fatimid Khalifate, Delhi 1987, s. 211-217; Farhad Daftary, The Assassin Legends: Myths of the Ismaʿilis, London-New York 1994, s. 28-29, 176-179; a.mlf., Muhalif İslâm’ın 1400 Yılı İsmaîlîler: Tarih ve Kuram (trc. Ercüment Özkaya), Ankara 2001, s. 305-367; S. Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi (trc. Fikret Işıltan), Ankara 1998, I, 176; II, 13, 53, 60, 62; H. A. R. Gibb, “al-Mustaʿlī Billāh”, EI2 (İng.), VII, 725.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2006 yılında İstanbul’da basılan 32. cildinde, 115 numaralı sayfada yer almıştır.