MU‘TEMİD-ALELLAH, İbn Abbâd

Ebü’l-Kāsım el-Mu‘temid-Alellah ez-Zâfirü’l-müeyyed Muhammed b. Abbâd el-Mu‘tazıd b. Muhammed b. İsmâîl el-Lahmî (ö. 487/1094 [?])

Son Abbâdî emîri (1069-1091).

Müellif:

Rebîülevvel 431’de (Kasım-Aralık 1039) Bâce’de (Beja) doğdu. Babası İşbîliye (Sevilla) Abbâdî Emîri Mu‘tazıd-Billâh olup annesi Dâniye (Denia) Emîri Mücâhid el-Âmirî’nin kızıdır. Babasının yakın ilgisiyle iyi bir devlet adamı olacak şekilde yetiştirildi ve küçük yaşlardan itibaren onun huzurunda düzenlenen edebî sohbet meclislerine katıldı. Henüz on üç yaşında iken emrine verilen orduyla Şilb (Silves) ve Şentemeriyetülgarp’ı (Santa Maria de Algarve / Faro) ele geçirdi (444/1052), bu başarısı üzerine bölgenin valiliğine tayin edildi. Ancak kendisi gibi aşırı eğlence düşkünü olan saray şairi İbn Ammâr’ı da beraberinde götürüp devlet işlerini ona teslim etmesi ve haklarında eğlence meclislerinden kaynaklanan çeşitli dedikoduların çıkması üzerine 450’de (1058) geri çağrıldı, İbn Ammâr da sürgüne gönderildi.

Babasına baş kaldıran ağabeyi İsmâil’in idam edilmesiyle veliaht olan Mu‘temid (455/1063), Gırnata’da hüküm süren Zîrî Hükümdarı Bâdîs b. Habbûs’a karşı ayaklanan Mâleka (Malaga) Arapları’nı desteklemek amacıyla görevlendirildiğinde ordusu bozguna uğradı ve kendisi Runde’ye (Ronda) kaçmak zorunda kaldı. Mu‘tazıd-Billâh bozgun haberini alınca çok öfkelenmiş, ancak daha sonra oğlu güzel bir şiirle özür dileyince onu affetmiştir. Babasının 461’de (1069) vefatı üzerine tahta çıkan Mu‘temid-Alellah sürgündeki eski nedimi İbn Ammâr’ı İşbîliye’ye çağırdı ve önce onu Şilb valiliğine tayin etti; birkaç ay sonra da yanına alıp vezirliğe getirdi. Bu defa ilk gençliğindeki gibi vaktini tamamen eğlence meclislerinde geçirmeyip devlet işleriyle de yakından ilgilendi ve hâkimiyet alanını genişletmek için yoğun bir faaliyet başlattı. 462’de (1070) Cehverîler’in elindeki Kurtuba’yı (Córdoba) aldı. Fakat beş yıl sonra Tuleytula (Toledo) Emîri Me’mûn’un kışkırtmasıyla İbn Ukkâşe adlı bir maceraperest şehri zaptetti ve Mu‘temid’in burayı tekrar yönetimi altına sokması 471 (1078) yılını buldu. Bu arada Vâdilkebîr (Guadalquivir) ile Vâdiiâne (Guadiana) arasındaki yerleri de topraklarına kattı. Emsalleri içinde en kudretli emîr olmasına rağmen siyasî birliğin yitirilmesiyle Endülüs coğrafyasında ortaya çıkan yirmi civarındaki mülûkü’t-tavâifin pek çoğu gibi Mu‘temid de Kastilya-Leon Kralı VI. Alfonso’ya yıllık vergi ödüyordu. Endülüs’ü müslümanlardan geri alma hareketini (reconquista) başarıya ulaştırma azmi içinde olan Alfonso yine de İşbîliye’yi almak istiyordu ve bunun için şehre iki defa saldırdı, fakat İbn Ammâr’ın siyasî mahareti sayesinde sadece vergisini iki misli alarak geri döndü. Aynı yıl İbn Ammâr, Mu‘temid’i İbn Tâhir’in hâkimiyetinde bulunan Mürsiye’yi (Murcia) alması için teşvik etti ve Barcelona (Berşelûne) Kontu II. Ramon Berenguer’den sağladığı yardımcı kuvvetin de dahil olduğu ordunun başında şehri ele geçirdi; ancak idaresini Mu‘temid’e bağlamak yerine orada bağımsızlığını ilân etti. Sekiz yıl kadar süren maceralı bir bağımsızlıktan sonra kendisini esir alan bir kale kumandanı tarafından İşbîliye’ye gönderildi ve bir süre zindanda tutulmasının ardından öldürüldü.

VI. Alfonso’nun 473 (1080) yılında Zünnûnîler’in elinde bulunan Endülüs’ün en önemli şehirlerinden Tuleytula’yı kuşatması ve beş yıl sonra ele geçirmesi Mu‘temid ve bütün Endülüs müslümanları için bir dönüm noktası oldu. Durumun gittikçe kötüleştiğini gören ve Endülüs’ün tamamen hıristiyan hâkimiyetine geçmesinden korkan Mu‘temid, Murâbıt Sultanı Yûsuf b. Tâşfîn’den yardım istedi. 15 Rebîülevvel 479 (30 Haziran 1086) tarihinde güçlü bir orduyla Cezîretülhadrâ’ya (Algeciras) geçen Yûsuf b. Tâşfîn, Mu‘temid ve müttefiki emîrler tarafından karşılandı. 12 Receb 479’da (23 Ekim 1086) Batalyevs’in (Badajoz) 12 km. kuzeydoğusunda bulunan Zellâka (Sagrajas) ovasında yapılan savaşta Murâbıt-Endülüs ortak ordusu sayı ve silâh bakımından daha üstün durumdaki hıristiyan kuvvetlerini ağır bir bozguna uğrattı. Fakat Yûsuf b. Tâşfîn’in ülkesine dönmesinden sonra VI. Alfonso yeni bir harekât başlattı ve Belensiye, Mürsiye, Lûrka (Lorca), Besta (Baza) şehirleri ciddi tehlikelere mâruz kaldı. Bunun üzerine bizzat Mu‘temid Merakeş’e giderek Yûsuf b. Tâşfîn’den tekrar yardım istedi. Yûsuf, Rebîülevvel 481’de (Haziran 1088) ikinci defa Endülüs’e geçtiyse de emîrler arasındaki anlaşmazlıkları görünce onlarla bir neticeye varılamayacağını anlayıp geri döndü (482/1089). Ancak Endülüs’te siyasî birliği sağlamadan hıristiyanlara karşı başarı kazanılamayacağını bildiğinden üçüncü defa Endülüs’e geçti (483/1090). Mu‘temid, Yûsuf’un Endülüs şehirlerini birer birer ele geçirdiğini görünce sıranın İşbîliye’ye geldiğini anladı ve hemen savunma hazırlıklarına başladı; Yûsuf b. Tâşfîn’in birleşme çağrılarını da reddetti. Bunun üzerine Mağrib’e geçen Yûsuf büyük bir ordu hazırladı ve dört kol halinde Endülüs’e sevketti. Murâbıt kuvvetleri Tarîf’i aldıktan sonra İşbîliye’ye yöneldi. Zor durumda kalan Mu‘temid Alfonso’dan yardım istedi. Bu arada önce Ceyyân, ardından Kurtuba Murâbıtlar’ın hâkimiyetine geçti (484/1091). Mu‘temid’in talebi üzerine Alfonso intikam almak için iyi bir fırsat yakaladığına inanarak 60.000 kişilik bir orduyu Murâbıt kuvvetlerinin üzerine gönderdiyse de askerleri Hısnülmüdevver yakınlarında meydana gelen savaşta yenildi (484/1091). Artık hiçbir yerden yardım alamayan Mu‘temid, İşbîliye’de halkın isyanıyla karşılaştı ve savunma çabaları sonuç vermeyerek şehirle birlikte Murâbıtlar’ın eline düştü (22 Receb 484 / 9 Eylül 1091). Böylece Mu‘temid, Abbâdîler hânedanına nihayet veren Yûsuf b. Tâşfîn tarafından bütün mal varlığına el konulduktan sonra ailesiyle birlikte Tanca’ya, ardından Miknâs’a ve daha sonra Merakeş yakınında bulunan Ağmât’a gönderildi. 11 Şevval 487’de (24 Ekim 1094) veya Zilhicce 488’de (Aralık 1095) vefat etti.

Mu‘temid’in ölümünün ardından başta Ebû Bahr İbn Abdüssamed olmak üzere pek çok şair mersiyeler yazarak onun kabiliyetlerini, âlicenap ve müsamahakâr kişiliğini, şairliğini, asalet ve kahramanlıklarını övdüler. Mu‘temid, Endülüs müslümanlarının önde gelen idareci ve bilgin kişilerinden biriydi. Babası Mu‘tazıd-Billâh kadar güçlü bir emîr olmadığı halde tarihçilerin kendisini III. Abdurrahman, II. Hakem ve İbn Ebû Âmir el-Mansûr gibi şahsiyetlerle birlikte andıkları görülmektedir ki bunun gerçek sebebi onun hazin âkıbetidir. Öte yandan İspanyol kaynaklarında Mu‘temid’in kızının VI. Alfonso ile evlendiğine dair bazı rivayetler yer almaktaysa da bu doğru değildir. Ancak Mu‘temid’in oğlu Feth el-Me’mûn’un eşlerinden Zâide’nin İşbîliye Murâbıtlar tarafından kuşatılınca Alfonso’ya sığındığı, Alfonso’nun da onunla evlendiği ve Sancho adında bir çocuklarının olduğu bilinmektedir (E. Lévi-Provençal, el-İslâm, s. 151 vd.). Mu‘temid-Alellah aynı zamanda Ortaçağ’ın en fazla ilgi gören şairlerinden biridir. Divanı tam olarak günümüze ulaşamamakla birlikte bazı şiirleri İbn Zeydûn’un divanında ve Ortaçağ Endülüs tarihiyle ilgili kaynaklarda muhafaza edilmiş, bunların bir kısmı yayımlanmıştır (Ahmed Ahmed Bedevî – Hâmid Abdülmecîd, Kahire 1951; Rızâ Habîb Süveysî, Tunus 1975, 1985; Maria Jesus Rubiera Mata, Madrid 1982 [İspanyolca tercümesiyle birlikte]).

BİBLİYOGRAFYA
Feth b. Hâkān el-Kaysî, Ḳalâʾidü’l-ʿiḳyân, Kahire 1354, s. 22-30; İbn Bessâm eş-Şenterînî, eẕ-Ẕaḫîre fî meḥâsini ehli’l-Cezîre (nşr. Sâlim Mustafa el-Bedrî), Beyrut 1998, II, 21; Abdülvâhid el-Merrâküşî, el-Muʿcib fî telḫîṣi aḫbâri’l-Maġrib (nşr. M. Saîd el-Iryân), Kahire 1383/1963, s. 190-228; İbn İzârî, el-Beyânü’l-muġrib, III, 21-44; İbn Ebû Zer‘, el-Enîsü’l-muṭrib (nşr. C. J. Tornberg), Rabat 1973, s. 143-155; Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XIX, 58-66; el-Ḥulelü’l-mevşiyye fî ẕikri’l-aḫbâri’l-Merrâküşiyye (nşr. Süheyl Zekkâr – Abdülkādir Zimâme), Beyrut 1399/1979, s. 38-45; Makkarî, Nefḥu’ṭ-ṭîb (nşr. Yûsuf M. el-Bikāî), Beyrut 1998, I, 139-142, 332-339; II, 28-30, 129-131; V, 37-43, 138-415; Yûsuf Eşbâh, Târîḫu’l-Endelüs fî ʿahdi’l-Murâbıṭîn ve’l-Muvaḥḥidîn (trc. M. Abdullah İnân), Kahire 1940, s. 73-107; A. Huici Miranda, Las crónicas Latinas de la reconquista, Valencia 1913, II, 279-292; a.mlf., Las grandes batallas de la Reconquista durante las invasiones Africanas, Madrid 1956, s. 19-34; E. Lévi-Provençal, el-İslâm fi’l-Maġrib ve’l-Endelüs (trc. Mahmûd Abdülazîz Sâlim – M. Selâhaddin Hilmî), Kahire, ts. (Dâru nehdati Mısr), s. 119-152; a.mlf., “al-Muʿtamid Ibn Abbād”, EI2 (İng.), VII, 766-767; Abdülvehhâb Azzâm, el-Muʿtemid b. ʿAbbâd, Kahire 1959; D. W. Lomax, The Reconquest of Spain, London 1967, s. 64-73; R. P. Scheindlin, Form and Structure in the Poetry of al-Muʿtamid Ibn ʿAbbād, Leiden 1974; a.mlf., “al-Muʿtamid Ibn ʿAbbād”, EI2 (İng.), VII, 767-768; Cebrâil Süleyman Cebbûr, el-Mülûkü’ş-şuʿarâʾ, Beyrut 1401/1981, s. 271-303; Emîn Tevfîk et-Tîbî, Dirâsât ve buḥûs̱ fî târîḫi’l-Maġrib ve’l-Endelüs, Tunus 1984, s. 156-199; M. Abdullah İnân, Devletü’l-İslâm fi’l-Endelüs: Düvelü’ṭ-Ṭavâʾif, Kahire 1408/1988, IV, 59-80, 91-93, 101-116 vd.; Muhammed el-Ya‘lâvî, Eştât fi’l-luġa ve’l-edeb ve’n-naḳd, Beyrut 1992, s. 159-166; Ali Edhem, el-Muʿtemid b. ʿAbbâd, Kahire, ts. (Vizâretü’s-Sekāfe); W. M. Watt, A History of Islamic Spain, Edinburgh 1992; H. Kennedy, Muslim Spain and Portugal, London 1996, s. 130-137; Abdülkādir Zimâme, “el-Muʿtemid b. ʿAbbâd”, el-Baḥs̱ü’l-ʿilmî, XI-XII (1967), s. 127-136.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2006 yılında İstanbul’da basılan 31. cildinde, 388-390 numaralı sayfalarda yer almıştır.