MÜTTEFEKUN ALEYH

Bir hadisin hem Buhârî hem Müslim’in el-Câmi‘u’ṣ-ṣaḥîḥ’lerinde yer aldığını ifade eden terim.

Müellif:

Sözlükte “üzerinde ittifak edilen şey” anlamına gelen müttefekun aleyh tabiri, genellikle bir hadisin Buhârî ve Müslim’in Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’lerinde ittifakla rivayet edildiğini belirtir. Hadisler ilk iki asırda umumiyetle sahih-zayıf ayırımı yapılmadan tasnif edilmiş, sadece sahih hadisleri toplayan eserler ise III. (IX.) yüzyılda Buhârî ve Müslim tarafından kaleme alınmıştır. Daha sonra İbn Huzeyme ve İbn Hibbân da aynı maksatla birer eser yazmıştır. Rivayet dönemi olarak kabul edilen ilk dört asırda hadisler isnadlarıyla birlikte rivayet edilmekteydi. Hadislerin sağlamlık derecesi önce isnadlarına bakılarak, gerektiğinde de metin tenkidi yapılarak belirlenmekteydi. Hadislerin tamamının kayda geçirildiği rivayet döneminden sonra sağlamlık derecelerinin tesbitinde daha önce tasnif edilen eserler esas alınmaya başlanmıştır. Bu ölçüyü ilk defa kullanan Hâkim en-Nîsâbûrî, sahih hadislerin en üst mertebesine “müttefekun aleyh” dediği Buhârî ve Müslim’in ittifakla rivayet ettiği hadisleri yerleştirmiştir. Sahih hadisleri on kısma ayıran bu âlim, beşinin müttefekun aleyh, beşinin ise muhtelefün fîh olduğunu söyleyip bu tabiri geniş kapsamlı olarak kullanmıştır. Ona göre, seviyeleri farklı olsa da tâbiînin sahâbeden güvenilir râviler vasıtasıyla tek başına naklettiği hadisler, ayrıca tâbiînden güvenilir bir grubun sahâbeden rivayet ettiği, onlardan da sadece birer râvinin naklettiği hadisler, güvenilir râvilerin naklettiği ferd hadisler ve bazı hadis imamlarının babaları, dedeleri vasıtasıyla nakledip sadece kendilerinden tevâtür seviyesine ulaşan rivayetler de müttefekun aleyh grubuna girmektedir.

Hadislerin sıhhatinin tesbiti ve sahih hadislerin sınıflandırılmasında kitapların esas alınması anlayışı İbnü’s-Salâh ile yerleşmiş ve hadisin önceki eserlerde ittifakla rivayet edildiğini belirtmek üzere “ittefeka aleyhi’ş-şeyhân”, “müttefekun aleyh”, “ittefeka aleyhi ashâbü’s-süneni’l-erbaa” veya “ittefeka aleyhi’s-sitte” gibi tabirlere yer vermiştir. “Müttefekun alâ sıhhatihî” tabiri ise hadisin ittifak edilen sıhhat şartlarını taşıdığını ifade etmek üzere kullanılmıştır. Bir hadisin her iki eserde aynı sahâbîden nakledilmesi halinde lafızları farklı olsa bile aynı anlamı taşıması durumunda yine müttefekun aleyh sayılmaktadır. Cevzakī, farklı sahâbîlerden nakledilen hadisleri de anlamı aynı olmak şartıyla müttefekun aleyh kabul etmektedir. Müttefekun aleyh hadisler sahih hadislerin en üst mertebesinde yer almaktadır. Müttefekun aleyh hadislerin sayısının 1292 veya 2006 olduğu söylenmektedir. Cevzakī’nin bu rakamı 2326 olarak göstermesi, onun hadisin farklı sahâbîlerden nakledilmesini ittifaka engel görmemesinden kaynaklanmaktadır. Burada ayrıca Buhârî ile Müslim’in el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’lerindeki hadisleri bir araya toplayan kitap türü de hatırlanmalıdır (bk. el-CEM‘ BEYNE’s-SAHÎHAYN).

İbn Bâtîş diye tanınan Ebü’l-Mecd İsmâil b. Hibetullah el-Mevsılî’nin el-Beyân ʿamme’ttefeḳa ʿaleyhi’ş-Şeyḫân’ı (Âtıf Efendi Ktp., nr. 599), Ahmed b. Abdurrahman b. Muhammed el-Makdisî el-Harîrî’nin Müfîdü’s-sâmiʿ ve’l-ḳārî mimme’ttefeḳa ʿaleyhi Müslim ve’l-Buḫârî’si (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 575), Muhammed Habîbullah eş-Şinkītî’nin Zâdü’l-müslim fîme’ttefeḳa ʿaleyhi’l-Buḫârî ve Müslim’i (I-V, Dımaşk 1401/1981), Muhammed Fuâd Abdülbâkī’nin el-Lüʾlüʾü ve’l-mercân fîme’ttefaḳa ʿaleyhi’ş-şeyḫân’ı (I-III, Riyad-Beyrut 1400/1980) müttefekun aleyh hadisleri toplayan eserlerdir.

BİBLİYOGRAFYA
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Medḫal ilâ Kitâbi’l-İklîl (nşr. Fuâd Abdülmün‘im Ahmed), İskenderiye 1983, s. 33-41; Hâzimî, Şürûṭü’l-eʾimmeti’l-ḫamse (nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde, S̱elâs̱ü resâʾil fî ʿilmi muṣṭalaḥi’l-ḥadîs̱ içinde), Halep 1417/1997, s. 115-121, 183-184; İbnü’s-Salâh, ʿUlûmü’l-ḥadîs̱, s. 28; İbn Hacer, en-Nüket ʿalâ Kitâbi İbni’ṣ-Ṣalâḥ (nşr. Rebî‘ b. Hâdî Umeyr), Riyad 1408/1988, I, 298; Emîr es-San‘ânî, Tavżîḥu’l-efkâr (nşr. M. Muhyiddin Abdülhamîd), Medine, ts. (el-Mektebetü’s-Selefiyye), I, 86-91; Sezgin, GAS, I, 132, 143; Abdullah Aydınlı, Hadis Istılahları Sözlüğü, İstanbul 1987, s. 121-122; Mücteba Uğur, Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü, Ankara 1992, s. 296-297.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2006 yılında İstanbul’da basılan 32. cildinde, 224-225 numaralı sayfalarda yer almıştır.