N. Melis Özaktaş. Endüstri devriminin 1950 sonrası Türk heykel sanatına yansıması. Yüksek lisans tezi (2003)

Tez KünyeDurumu
Endüstri devriminin 1950 sonrası Türk heykel sanatına yansıması / The Reflection of industrial revolution to Turkish sculpture after 1950
Yazar:N. MELİS ÖZAKTAŞ
Danışman: PROF. DR. AYLA ÖDEKAN
Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı
Konu:Güzel Sanatlar = Fine Arts ; Sanat Tarihi = Art History
Dizin:Endüstri Devrimi = Industrial Revolution ; Heykel sanatı = Sculpture art ; Soyut heykel = Abstract sculpture ; Soyut sanat = Abstract art ; Türk heykel sanatı = Turkish sculpture art
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2003
78 s.
ENDÜSTRİ DEVRIMI’NIN 1950 SONRASI TURK HEYKEL SANATINA YANSIMASI ÖZET Sanatla toplumun sosyal ve ekonomik yapısı arasında sıkı bir ilişki vardır. Sanat yapıtı, tarih boyunca yaratıldığı ortamda meydana gelen değişimlere hep yeni bir biçim diliyle karşılık vermiştir. 18. yüzyılda İngiltere’de başlayan Endüstri Devrimi, 20. yüzyılda yeni enerji kaynaklarının devreye girmesi ve bilgisayarlardaki gelişmelerle bugünkü durumuna ulaşmıştır. Kendi içinde hem teknolojik hem sosyo ekonomik ve kültürel boyutlar taşımaktadır. 20. yüzyıl her alanda olduğu gibi sanatta da devrimler çağıdır. Kartelleri, sendikaları ile kapitalist düzen gelişmiş ve sanat da bu düzenin gerçekleri içinde şekillenmiştir. 20. yüzyılın sanat anlayışı da Endüstri Devrimi’yle oluşan yeni yaşam biçimi ve bundan kaynaklanan koşullara bağlı olarak gelişmiştir. Plastik sanatlarda geleneğin yerini yeni arayışlar almıştır. Artık en gelişmiş düzeyine ulaşmış olan figüre dayalı anlayış sorgulanmaya başlanmış böylece yeni akımlar ortaya çıkmıştır. 1910’larda ortaya çıkan ve bir dönüm noktası olan Kübizm, farklı dönemlerde var olan biçemleri de içine alarak yenilenen soyut sanat dönemini başlatmıştır. Soyut sanat, yapıtın ardındaki kavramın sanatçının teknik becerisinin önüne geçtiği, nesneler yerine görüşlerin ortaya konulduğu kavramsal sanat anlayışını da içine alarak bugünkü şekline ulaşmıştır. Heykel; konu, gereç, yöntem ve biçem açısından büyük bir çeşitlilik kazanmıştır. Türk Heykel Sanatı başlangıcında Batı’nın etkisi altında gelişmiştir. Batılılaşma döneminden başlayarak ülkemizde Batı sanatının teknikleri uygulanmıştır. 1950’li yıllardan itibaren Batı’daki sanat ve düşünce akımları daha hızlı bir tempoda izlenebilmiş ve bu yansımanın etkilerinin daha açık görülebihne olanağı ortaya çıkmıştır. Ülkemizde heykel sanatına ilgi 19. yüzyılda Batılılaşma döneminde naturalist anlayışla başlamıştır. 1882’de Sanayi-i Nefise Mektebi’nin açılmasıyla heykel resmen öğrenim konusu olmuştur. Cumhuriyetin kurulmasından sonra Batılılaşma süreci daha da hız kazanmıştır. Heykel sanatının yaygınlaştırılması ve halka benimsetilmesi amacıyla Atatürk heykelleri kentin meydanlarına dikilmiştir. Bu uygulamada ilk etapta yabancı heykeltraşlardan yararlanılmıştır. Rudolf Belling’e de Türk hey keltraşl arını yetiştirme görevi verilmiştir. Belling bu süre içinde figüre dayalı bir eğitim anlayışı üzerine kurulmuş bir sistem uygulamıştır. 19. yüzyılın ortalarından beri sanayileşme özleminin var olduğu Türkiye’de koşulların değişmesi ve toplumsal sınıfların yerli yerine oturması 1950’lere kadar sürmüştür. vı1950’li yıllardan sonra yurtdışına özellikle de Paris’e giden heykeltraşlar dikkatlerini modern sanat yapıtları üzerinde yoğunlaştırmışlardır. Zühtü Müritoğlu ve Hadi Bara’nin Akademi’nin Heykel Bölümü’nde atölye hocası olarak göreve başlamasıyla birlikte soyut eğilimlere kayan değişim süreci başlamıştır. Türk Heykel Sanatı, 1950’lerden günümüze varan süreçte toplumsal, ekonomik ve kültürel değişimlere paralel olarak şekillenen soyut anlayışı, Batı’daki çağdaşlarıyla koşut gelişen farklı yaklaşımları da içine alarak çeşitlenen geniş bir uygulama alam içinde yapıtlarını vermektedir. vıı
THE REFLECTION OF INDUSTRIAL REVOLUTION TO TURKISH SCULPTURE AFTER 1950. SUMMARY There is a close connection between art and the social and economic structure of the society. Throughout history, work of art always responded the changes occurring in the environment that it is created in, with different languages of form. Industrial Revolution, which began in the 18th century, reached its current level, with the discovery of new energy sources during the 20th century and the developments in information technology. It contains in itself, both technological, as well as social and cultural dimensions. As in all another areas, the 20th century is a century of revolutions in art. With its cartels and trade unions, capitalism developed and art was shaped within the realities of this order. The understanding of the 20th century art developed, in close link with the new life style shaped by the Industrial Revolution and the conditions related to it. In Plastic Arts, traditions were replaced with searches for novelties. The understanding based on figure, which had reached its highest level, began to be questioned, thus new trends developed. As a turning point, Cubism, which came into being in 1910, begins the renewed Abstract Art period, which entails the manners of the different periods. Abstract Art has reached its existing form, embracing also the conceptual understanding of art, where the concept behind the work overshadows the artist’s technical abilities and ideas, rather than objects, prevail. Sculpture gains much variety in terms of subject, material, method and manner. In the beginning, Turkish Sculpture developed under Western influence. The techniques applied in Western Art began to be used in our country, since the westernization period. In the 1950’s, trends in Western Art and thought could be followed at a much rapid pace and the reflection of these effects could be visibly observed. In our country, interest in sculpture began in the westernization period in the 1 9th century, with the naturalist style. With the establishment of the school of Fine Arts (Sanayi-i Nefise Mektebi) in 1882, sculpture officially became a subject of education. After the foundation of the Republic, westernization period gained further pace. In order to make Sculpture more widespread and to increase public awareness, Atatürk sculptures were placed in public squares. As a first step in implementation, foreign sculptors were employed. Rodolf Belling has given the task to train Turkish sculptors. In this period, Belling used a system of training based on figure. In Turkey, where industrialization had always been an aspiration since the mid- 19th century, the changing of conditions, as well as the establishment of social classes lasted until the 1950’s. VlllThe sculptors who went abroad after the 1950’s, especially to Paris, focused on modern work of art. When Zühtü Müritoğlu and Hadi Bara joined the staff of the Sculpture Department of the Academy as atelier masters, the process of change with abstract inclinations started. With its understanding of the abstract shaped in line with the social, economic and cultural changes taking place since the 1950′ s until today and embracing different approaches developed in parallel with those of its Western contemporaries, Turkish Sculpture continues to produce its work in a vast area of application. IX

Download: Click here