NABLUSÎ, İsmâil b. Abdülganî

İsmâîl b. Abdilganî b. İsmâîl ed-Dımaşkī en-Nâblusî (ö. 1062/1652)

Hanefî âlimi.

Müellif:

10 Zilhicce 1017 (17 Mart 1609) tarihinde Dımaşk’ta doğdu. Aslen Filistin’de Nablus kasabasına bağlı Cemmâîn köyünden birçok Şâfiî âlimi yetiştiren İbn Cemâa el-Kinânî ailesine mensup olup dedeleri muhtemelen VI. (XII.) yüzyılda Dımaşk’a giderek Sâlihiye semtine yerleşmiştir (İbn Osmân el-Miknâsî, s. 184; krş. Abdülganî b. İsmâil en-Nablusî, et-Tefsîrü’l-ḥâvî, vr. 3a). Babası ve dedesi de âlim olan Nablusî, Abdülganî en-Nablusî’nin babası ve aynı zamanda Ḫulâṣatü’l-es̱er müellifi Muhibbî’nin akrabasıdır. On beş yaşında iken babasını kaybetti. Başta babası olmak üzere Dımaşk’ta Şerefüddin ed-Dımaşkī, Molla Mahmûd el-Kürdî, Ömer el-Kārî ve Abdurrahman el-İmâdî’den ders aldı. Abdüllatîf el-Câlikī’den fıkıh ve Necmeddin el-Gazzî’den hadis öğrenimi gördü. Nablusî, önceleri ataları gibi Şâfiî mezhebini benimsemiş ve bu mezhebe göre tahsil görüp İbn Hacer el-Heytemî’nin Tuḥfetü’l-muḥtâc bi-şerḥi’l-Minhâc adlı şerhine bir hâşiye yazmış iken fıkhî bir meselede yaptıkları tartışmada Hanefî bir öğrencinin kendisini bu mezhebi bilmemekle itham etmesinden duyduğu rahatsızlık üzerine Hanefî mezhebini inceledi ve bu mezhebe geçti.

1039 (1629) yılında Emeviyye Camii’nde ders vermeye başladı. Aynı yılın receb ayı sonlarında (Mart 1630 ortaları) İstanbul’a gidip Şeyhülislâm Zekeriyyâzâde Yahyâ Efendi’ye mülâzım oldu. Daha sonra Dımaşk’a döndüyse de İstanbul’a birçok defa gidip geldi. Dımaşk’taki Kaymeriyye Medresesi müderrisliğine getirildi. Halep’te bulundu; 1050’de (1641) hac dönüşü Kahire’ye uğradı; orada Şehâbeddin Ahmed eş-Şevberî el-Hanefî ve Hasan eş-Şürünbülâlî gibi Mısır ulemâsından öğrenim gördü; onlardan fetva verme, ders okutma ve eser telif etme icâzeti aldı. Ardından İstanbul’a gitti ve müderrislik görevine ilâveten Sayda kadılığına tayin edildi. Sâlihiye’deki Sultan Selim Camii müderrisliğine gönderildi (1056/1646). Daha sonra bu görevinden alındı ve İstanbul’a gidip görevine iade talebinde bulundu. Böylece Sahn-ı Semân müderrisliği pâyesi elde etti (1060/1650). Memleketine dönünce eser yazmak ve ders vermekle meşgul oldu. Emeviyye Camii’nde Beyzâvî tefsiri okuttu. Fıkıh, tefsir ve hadis ilimlerinde derin vukufu yanında tarih ve edebiyat alanlarında da bilgi sahibi idi. Öğrencileri arasında İbrâhim b. Mansûr el-Fettâl, Dımaşk Hanbelî müftüsü Ebü’l-Mevâhib Muhammed b. Abdülbâkī el-Hanbelî ve İbn İzzeddin diye tanınan Seyyid Ahmed el-Beyrûtî bulunmaktadır. 26 Zilkade 1062’de (29 Ekim 1652) Dımaşk’ta vefat etti ve Bâbüssagīr Kabristanı’nda Cerrâh Camii yakınında aile mezarlığına defnedildi. Vefatına birçok kimse tarafından mersiyeler yazılmıştır (bunlardan ikisi için bk. Muhibbî, I, 410; Abdülganî b. İsmâil en-.Nablusi, el-Ḥaḳīḳa ve’l-mecâz, s. 10-11).

Eserleri. 1. Ḥâşiye ʿalâ tefsîri’l-Ḳāḍî el-Beyżâvî. Envârü’t-tenzîl’in Hûd, Yûsuf ve Ra‘d sûreleri üzerine bir hâşiye olup bu eseri okuturken kaleme almıştır (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 231; Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, nr. 9861). 2. Risâle fî tefsîri ḳavlihî teʿâlâ: İnnallāhe yeʾmuruküm (el-Bakara 2/63; bk. Brockelmann, II, 476). 3. el-İḥkâm fî şerḥi Düreri’l-ḥükkâm. Molla Hüsrev’in fıkha dair eserinin şerhi olan bu çalışma Nablusî’nin en önemli kitabı kabul edilmektedir. Müellif, müsveddesi on iki cilt tutan eseri “Kitâbü’n-Nikâh”a kadar dört büyük cilt halinde temize çektikten sonra bitiremeden vefat etmiştir. Bir yazmanın ilk cildinin sonundaki kayıttan (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, nr. 7193) 1047 (1637) yılında Kahire’de tamamlandığı anlaşılmaktadır (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, nr. 5184, 5185, 7193, 9857, 9859). Oğlu Abdülganî en-Nablusî bu kitaptan başta Nihâyetü’l-murâd fî şerḥi Hediyyeti’bni’l-ʿİmâd olmak üzere birçok eserinde iktibaslar yapmıştır. 4. Mecmûʿ. Fıkıh, tefsir gibi konularla ilgili nesir ve şiirlerden oluşan bir eserdir (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, nr. 9132). 5. Ecvibetü’l-işkâli’l-meşhûr fi’ṣ-ṣalâti’l-İbrâhîmiyye (Risâle fî beyâni’t-teşbîh fi’ṣ-ṣalât ʿale’r-Resûl). Salli ve Bârik dualarında Hz. Peygamber’e salâtın Hz. İbrâhim’e salâta benzetilmesi konusunun ele alındığı risâlenin sonunda müellif aynı konuyu el-İḥkâm fî şerḥi Düreri’l-ḥükkâm adlı eserinde daha geniş biçimde işlediğini ifade etmektedir (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, Mecmû‘, nr. 177). 6. ʿUnvânü’l-âyât (Tertîbü âyâti’l-Ḳurʾâni’l-ʿaẓîm). Vardar müftüsü Hâfız Mahmud Efendi’nin Kur’an âyetlerini daha kolay bulmak için baş taraflarını alfabetik olarak sıraladığı Türkçe Tertîb-i Zîbâ adlı çalışmasının Arapça düzenlenmesidir (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, nr. 4267, 5387, 10081).

Ayrıca Taḥrîrü’l-maḳāl fî aḥvâli beyti’l-mâl, Manẓûme fî ʿilmi’l-ferâʾiż (Muhammed b. Muhammed es-Secâvendî’ye ait el-Ferâʾizü’s-Sirâciyye metnini manzum hale getirip bazı ilâvelerde bulunmuştur), Teẕkiretü efḳari’l-fuḳarâʾ li-ḥażreti emîri’l-ümerâʾ, el-Îżâḥ fî beyâni ḥaḳīḳati’s-sünne, Risâletân fî beyâni fażîleti leyleti’l-ḳadr bi-tefsîri sûretihâ, Tenvîrü’l-ʿayneyn ve eṣ-Ṣırâṭü’l-müstaḳīm fi’t-taṣavvuf adlı eserleri kaleme alan Nablusî, Kadı Muhibbüddin el-Hamevî’nin Manẓûme’siyle İbrâhim el-Halebî’nin Mülteḳa’l-ebḥur ve Muhammed b. Abdullah et-Timurtaşî’nin Tenvîrü’l-ebṣâr isimli kitaplarına kısmî şerhler yazmıştır. Kaside, makta‘, müveşşah gibi birçok türde şiirleri mevcuttur (bazı örnekler için bk. İbn Şâşû, s. 64-67; Abdülganî en-Nablusî, el-Ḥaḳiḳa ve’l-mecâz, s. 8-10). Abdülganî en-Nablusî, Şemseddin adında bir kişinin kendisine Mısır’da babasının şiirlerini içeren bir divanını gördüğünü söylediğini, ancak kendisi henüz ergenlik çağına ulaşmadan babası vefat ettiği için bundan haberdar olamadığını ve babasına ait kitapların çeşitli sebeplerle kaybolduğunu belirtir (el-Ḥaḳīḳa ve’l-mecâz, s. 116).

BİBLİYOGRAFYA
Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1199; Muhibbî, Ḫulâṣatü’l-es̱er, I, 408-410; İbn Şâşû, Terâcimü baʿżı aʿyâni Dımaşḳ min ʿulemâʾihâ ve üdebâʾihâ, Beyrut 1886, s. 63-67; Abdülganî b. İsmâil en-Nablusî, el-Haḳīḳa ve’l-mecâz fi’r-riḥle ilâ Bilâdi’ş-Şâm ve Mıṣr ve’l-Ḥicâz (nşr. Ahmed Abdülmecîd Herîdî), Kahire 1986, s. 3, 7-14, 19, 78, 82, 116, 188, 326, 338, 390, 447-449, 456, 458; a.mlf., et-Tefsîrü’l-ḥâvî ʿalâ Tefsîri’l-Beyżâvî, Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 199, vr. 3a; İbn Osman el-Miknâsî, Riḥletü’l-Miknâsî: İḥrâzü’l-muʿallâ ve’r-raḳīb fî ḥacci Beytillâhi’l-ḥarâm ve ziyâreti’l-Ḳudsi’ş-şerîf ve’l-Ḫalîl ve’t-teberrük bi-ḳabri’l-Ḥabîb (nşr. Muhammed Bû Kebût), Beyrut-Ebû-zabî 2003, s. 184; Brockelmann, GAL Suppl., II, 476; Îżâḥu’l-meknûn, I, 35, 155, 334; II, 66; Hediyyetü’l-ʿârifîn, I, 218; Ziriklî, el-Aʿlâm, I, 314; Kehhâle, Muʿcemü’l-müʾellifîn, II, 277; İzzet Hasan, Fihrisü maḫṭûṭâti Dâri’l-kütübi’ẓ-Ẓâhiriyye: ʿUlûmü’l-Ḳurʾân, Dımaşk 1381/1962, s. 377; M. Mutî‘ el-Hâfız, Fihrisü maḫṭûṭâti Dâri’l-kütübi’ẓ-Ẓâhiriyye: el-Fıḳhü’l-Ḥanefî, Dımaşk 1401/1980-81, I, 12, 22-25; II, 8-9, 146-147; a.mlf. – Nizâr Abâza, ʿUlemâʾü Dımaşḳ ve aʿyânühâ fi’l-ḳarni’l-ḥâdî ʿaşer el-hicrî, Dımaşk 1421, II, 112-115; Yâsin M. es-Sevvâs, Fihrisü maḫṭûṭâti Dâri’l-kütübi’ẓ-Ẓâhiriyye: el-Mecâmîʿ, Dımaşk 1403/1983, I, 103; Salâh M. el-Hıyemî, Fihrisü maḫṭûṭâti Dâri’l-kütübi’ẓ-Ẓâhiriyye: ʿUlûmü’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm, Dımaşk 1403-1405/1983-84, II, 77-78, 209-210; III, 227-228; İhsan bint Saîd Hulûsî, Aʿlâmü’l-fikr fî Dımaşḳ beyne’l-ḳarneyni’l-evvel ve’s̱-s̱ânî ʿaşer li’l-hicre, Dımaşk 1414/1994, s. 93-95.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2006 yılında İstanbul’da basılan 32. cildinde, 270-271 numaralı sayfalarda yer almıştır.