NAKKĀŞ, Muhammed b. Hasan

Ebû Bekr Muhammed b. el-Hasen b. Muhammed en-Nakkāş el-Mevsılî el-Bağdâdî (ö. 351/962)

Tefsir, kıraat ve hadis âlimi.

Müellif:

266 (880) yılında Bağdat’ta dünyaya geldi ve burada yetişti. İbnü’n-Nedîm, Musul’da doğduğunu söyler. Mevâlîden olup aslen Musulludur. Mesleği bina süslemeciliği olduğundan “Nakkāş” lakabı ile şöhret bulmuştur. Çok fazla seyahat eden Nakkāş gittiği yerlerde kıraat dinlemiş, hadis almıştır. Arabistan, Mısır, İran ve Mâverâünnehir bölgelerini kapsayan seyahatinde gördüğü yerler arasında Mekke, Medine, Kûfe, Basra, Musul, Kahire, Dımaşk, Humus, Antakya, Remle, Hulvân, Cizre, Horasan, Taberistan, Rey, Herat ve Nesâ gibi şehir ve bölgeler bulunmaktadır (Sem‘ânî, V, 517). Kıraat ilmini İdrîs b. Abdülkerîm, Hasan b. Hüseyin es-Savvâf, Ahfeş ed-Dımaşkī, İsmâil b. Abdullah en-Nehhâs gibi âlimlerden okumuş; kendisinden İbn Mihrân en-Nîsâbûrî, İbn Eşte, Şenebûzî, Ali b. Ca‘fer es-Saîdî ve İbrâhim b. Ahmed et-Taberî kıraat öğrenmiştir (Zehebî, Maʿrifetü’l-ḳurrâʾ, II, 578-579; İbnü’l-Cezerî, II, 119-120). Hadis alanında Keccî, Muhammed b. Ali es-Sâiğ el-Mekkî, Hüseyin b. İdrîs el-Herevî, İbrâhim b. Züheyr el-Hulvânî gibi âlimlerden faydalanırken İbn Mücâhid, Ebû Ali İbn Şâzân el-Bağdâdî, Dârekutnî, İbn Şâhin, Ebü’l-Kāsım el-Hurfî ve Ebû Ahmed el-Fereday ondan hadis dinlemiştir.

Nakkāş, 3 Şevval 351’de (4 Kasım 962) Bağdat’ta “li-misli hâzâ fe’l-ya‘meli’l-âmilûn” (Çalışanlar işte böyle bir kurtuluş için çalışsınlar) âyetini (es-Sâffât 37/61) üç defa yüksek sesle okuduktan sonra vefat etti ve Dârülkutn denilen yerde kendi evine defnedildi. İbnü’l-Cezerî, Nakkāş’ın evinin kitapla dolu olduğunu söyler. Fıkıhta Şâfiî mezhebini benimseyen Nakkāş’ın aynı zamanda Mu‘tezilî olduğu ileri sürülmüşse de (Bilgin, s. 124-128) kaynaklarda bu görüşü doğrulayacak bilgi bulunmamaktadır. Tefsirle ilgili görüşlerine daha sonraki tefsirlerin büyük bir kısmında yer verilmiş, dil yönünün güçlü olması sebebiyle kelime tahlilleri için kendisine atıfta bulunulmuş, Yâkūt el-Hamevî bir şiirini nakletmiştir. Ali b. İbrâhim en-Nâcim, Ebû Bekr en-Naḳḳāş ve menhecühû fî tefsîri’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm adıyla bir doktora tezi hazırlamıştır (1405/1985, Câmiatü Ümmi’l-Kurâ külliyyetü’ş-şerîa [Mekke]).

Nakkāş’ın kıraat ve tefsir ilimlerindeki yeri hadisçiliğinden üstündür. Ancak İbnü’n-Nedîm, onun biyografisine şâz kıraat âlimleri arasında yer verir. Tefsirinde kullandığı rivayetler ve üslûbu sebebiyle çeşitli eleştiriler almış, tefsiri hakkında Hibetullah el-Lâlekâî “Şifâü’s-sudûr” yerine “İşfâü’s-sudûr” (gönül törpüsü) tabirini kullanmıştır (Hatîb, II, 205). Ebû Amr ed-Dânî ise et-Teysîr’inde onun kıraatlerinden yararlanmış ve hakkında “makbûlü’ş-şehâde” değerlendirmesini yapmıştır. Zehebî de onun için “allâme, müfessir, şeyhü’l-kurrâ” ifadelerini kullanmakla birlikte Dânî’nin kanaatini naklettikten sonra, “Benim kalbim ona ısınmıyor, bana göre o itham altındadır” diyerek özellikle rivayet açısından güvensizliğini ortaya koymuştur (Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XV, 576). Hadis alanında da sika kabul edilmediği gibi tedlîs yaptığı, yalan söylediği ve münker rivayetler naklettiği yönünde ciddi eleştiriler almıştır. Nitekim Berkānî, Nakkāş’ın rivayet ettiği hadislerin tamamının münker olduğunu ileri sürmüştür. Talha b. Muhammed b. Ca‘fer eş-Şâhid onun hadis rivayetinde yalan söylediğini ve kıssacılığın onda galip geldiğini anlatır (Hatîb, II, 205).

Eserleri. Nakkāş’ın günümüze ulaşan tek eseri Şifâʾü’ṣ-ṣudûr (fî tefsîri’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm) adlı tefsiri olup Şifâʾü’ṣ-ṣudûr el-müheẕẕeb fî tefsîri’l-Ḳurʾân ve Kitâbü’t-Tefsîri’l-kebîr adlarıyla da zikredilmiştir. Yaklaşık 12.000 varak olduğu belirtilen kitabın Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunan (Hasan Hüsnü Paşa, nr. 40) ve Kur’an’ın başından Kehf sûresinin 65. âyetine kadarki kısmını ihtiva eden bir nüshasının (tanıtımı için bk. Mollaibrahimoğlu, s. 27-29) dışında dört nüshasına daha işaret edilmiştir (Zerkeşî, II, 300-301, dipnot 8; Brockelmann, I, 334; Sezgin, I, 45). Rivayet metodunun takip edildiği tefsirde yer yer İsrâiliyat’a yer verilmiş, kıssalar anlatılmış, bazan lugavî tahliller de yapılmıştır. Hatîb el-Bağdâdî bu tefsirde hiç sahih rivayet olmadığı yolunda abartılı bir bilgiye atıfta bulunur (Târîḫu Baġdâd, II, 205). Müellifin kaynaklarda adı geçen diğer eserleri şunlardır: el-Mûżıḥ (el-Muvażżaḥ) fi’l-Ḳurʾân ve meʿânîh, el-Mûżıḥ fi’l-ḳırâʾât, el-İşâre fî ġarîbi’l-Ḳurʾân, el-Vücûh ve’n-neẓâʾir, el-Ebvâb fi’l-Ḳurʾân, el-Ḳırâʾât biʿilelihâ, el-Muʿcemü’l-aṣġar (es-Sebʿatü’l-aṣġar), el-Muʿcemü’l-evsaṭ, Kitâbü’s-Sebʿati’l-evsaṭ, el-Muʿcemü’l-kebîr fî esmâʾi’l-ḳurrâʾ ve ḳırâʾâtihim (el-Muʿcemü’l-ekber fî maʿrifeti’l-muḳriʾîn, es-Sebʿatü biʿilelihâ el-kebîr), Kitâbü Aḫbâri’l-ḳuṣṣâṣ, Delâʾilü’n-nübüvve, Kitâbü’l-Menâsik, Kitâbü Fehmi’l-menâsik, Kitâbü’l-ʿAḳl, Kitâbü Żıddi’l-ʿaḳl, Kitâbü Ẕemmi’l-ḥased, Kitâbü İreme ẕâti’l-ʿimâd.

BİBLİYOGRAFYA
İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Teceddüd), s. 36; Hatîb, Târîḫu Baġdâd, II, 201-205; Ebû Ca‘fer İbnü’l-Bâziş, el-İḳnâʿ fi’l-ḳırâʾâti’s-sebʿ (nşr. Abdülmecîd Katâmiş), Mekke 1422/2001, II, 792; Sem‘ânî, el-Ensâb, V, 517-518; Yâkūt, Muʿcemü’l-üdebâʾ, XVIII, 146-149; İbn Hallikân, Vefeyât, IV, 298; Zehebî, Maʿrifetü’l-ḳurrâʾ (Altıkulaç), II, 578-579; a.mlf., Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XV, 574-576; a.mlf., Târîḫu’l-İslâm: sene 351-380, s. 9, 61-63; Zerkeşî, el-Burhân fî ʿulûmi’l-Ḳurʾân (nşr. Yûsuf Abdurrahman el-Mar‘aşlî v.dğr.), Beyrut 1415/1994, II, 300-301; İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye, II, 119-121; İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, V, 132; Süyûtî, Ṭabaḳātü’l-müfessirîn, Beyrut, ts. (Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye), s. 81, 94; Dâvûdî, Ṭabaḳātü’l-müfessirîn, II, 131-133; Abdüllatîf b. Muhammed Riyâzîzâde, Esmâʾü’l-kütübi’l-mütemmim li-Keşfi’ẓ-ẓunûn (nşr. Muhammed Altuncî), Kahire, ts. (Mektebetü’l-Hancî), s. 47, 319; Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 28, 98, 760, 827; II, 1050, 1737, 1830, 1905, 2001; Brockelmann, GAL Suppl., I, 334; Sezgin, GAS, I, 45; Mustafa Bilgin, Tefsirde Mu‘tezile Ekolü (doktora tezi, 1991), UÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 124-128; Süleyman Mollaibrahimoğlu, Süleymaniye Kütüphanesinde Bulunan Yazma Tefsirler, İstanbul 2002, s. 27-29.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2006 yılında İstanbul’da basılan 32. cildinde, 328-329 numaralı sayfalarda yer almıştır.