NU‘MÂN b. MUKARRİN

Ebû Amr (Ebû Hakîm) Nu‘mân b. Mukarrin b. Âiz el-Müzenî (ö. 21/642)

Sahâbî.

Müellif:

Babasının adının Amr, dedesinin adının Mukarrin olduğu da kaydedilmektedir. 5. yılın Recebinde (Aralık 626) Medine’ye giderek müslüman oldu, babası ve altı kardeşiyle buraya yerleşti. Hendek Gazvesi’ne ve daha sonraki gazvelerle bazı seriyyelere katıldı. Mekke’nin fethinde, Huneyn Gazvesi ve Tâif Muhasarası’nda kabilesinin üç bayraktarından biriydi. Hz. Ebû Bekir devrinde ridde savaşlarında Tuleyha b. Huveylid’e karşı yapılan mücadelede kardeşleri Abdullah ve Süveyd ile beraber ordunun sağ kanadına kumanda etti. Hz. Ebû Bekir oradan ayrılıp Medine’ye dönerken Zülkassa’daki küçük muhafız birliğinin başında Nu‘mân’ı bıraktı. Hz. Ömer döneminde İran fetihlerine katıldı ve Kādisiye muharebelerinden önceki görüşmelerde Sâsânî Hükümdarı III. Yezdicerd’e gönderilen heyetin başkanlığını yaptı. Hanzale b. Rebî‘, Eş‘as b. Kays, Mugīre b. Şu‘be, Mugīre b. Zürâre ve Amr b. Ma‘dîkerib’in de bulunduğu heyete III. Yezdicerd ülkesine niçin geldiklerini sordu. Hitabetiyle ünlü Nu‘mân İslâm’dan önceki hayatlarını ve İslâmiyet’in kendilerine kazandırdıklarını anlattıktan sonra ya İslâmiyet’i kabul etmek veya cizye ödemek zorunda olduklarını, aksi takdirde kendileriyle savaşacaklarını bildirdi. Kisrânın İslâm heyetine hakaret etmesi üzerine Sâsânî ordu kumandanı Rüstem’le görüşüldü. Bundan da bir sonuç alınamayınca başlayan savaş müslümanların zaferiyle sonuçlandı.

Sa‘d b. Ebû Vakkās, halifenin teklifiyle Nu‘mân b. Mukarrin’i Dicle kıyılarının vergisini toplamakla görevlendirdi. Onun, babası ve kardeşi Süveyd ile beraber Dicle ve Fırat kıyılarının yönetimiyle görevlendirildiği de rivayet edilmektedir. III. Yezdicerd’in müslümanlara karşı savaş hazırlığına giriştiğinin duyulması üzerine Hz. Ömer, Sa‘d b. Ebû Vakkās’a Nu‘mân b. Mukarrin kumandasında bir ordunun Ahvaz bölgesine sevkini emretti. Nu‘mân, Basra’dan gelecek olan kuvvetleri beklemeden Râmhürmüz’deki âsileri mağlûp ederek Tüster’e (Şüşter) yürüdü ve Basra’dan gelen kuvvetlerle buluşarak şehri kuşattı. Uzun süren kuşatma ve çetin savaşlardan sonra şehri aldı; Râmhürmüz ve Sûs fethedildi (20/641). III. Yezdicerd’in Nihâvend’de bir ordu hazırladığını haber alan Hz. Ömer, Basra ve Kûfe halklarından meydana gelen yeni bir ordu hazırlatıp yine Nu‘mân b. Mukarrin’i kumandan tayin etti. Bu orduda Abdullah b. Ömer, Cerîr b. Abdullah el-Becelî, Huzeyfe b. Yemân, Mugīre b. Şu‘be, Amr b. Ma‘dîkerib, Tuleyha b. Huveylid gibi önemli kimselerle Nu‘mân’ın iki kardeşi Nuaym ve Süveyb de vardı. Keşif için görevlendirdiği Tuleyha’nın getirdiği habere göre düşman kuvvetleri kalelere ve siperlere çekilmişti. Nu‘mân yaptığı atlı hücumlarla düşmanı harp sahasına çekti. Hz. Peygamber’in bu durumda uyguladığı bir taktikle saldırı için en uygun zamanı bekledi. Sonunda Nihavend savaşı kazanıldı. Ancak savaşın başında birkaç yerinden yaralanan Nu‘mân b. Mukarrin atının sürçmesiyle yere düşerek şehid oldu (21/642). Hz. Ömer’in onun ölümüne çok üzüldüğü ve minberde şehâdetini duyurduktan sonra ağladığı zikredilir. Nu‘mân b. Mukarrin Resûl-i Ekrem’den altı hadis rivayet etmiştir.

BİBLİYOGRAFYA
Müsned, III, 119, 222; V, 50, 444-445; Dârimî, “Siyer”, 8, 82; Buhârî, “Cizye”, 1; Müslim, “Eymân”, 32, “Cihâd”, 3; Ebû Dâvûd, “Cihâd”, 82, 101; İbn Mâce, “Cihâd”, 38; Tirmizî, “Siyer”, 1, 46, 48; İbn Sa‘d, eṭ-Ṭabaḳāt, I, 291-292; VI, 18-19; Taberî, Târîḫ (Ebü’l-Fazl), bk. İndeks; İbn A‘sem el-Kûfî, Kitâbü’l-Fütûḥ, Beyrut 1406/1986, I, 209-217, 269-300; İbn Abdürabbih, el-ʿİḳdü’l-ferîd, I, 70-71, 86; III, 168, 263; İbn Abdülber, el-İstîʿab, III, 545-547; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe, V, 342-343; a.mlf., el-Kâmil, II, 179, 345, 519, 546-547; Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, I, 403-405; İbn Kesîr, el-Bidâye, VII, 38, 41, 85, 105-120; İbn Hacer, el-İṣâbe, III, 565; Ahmed b. Zeynî Dahlân, el-Fütûḥâtü’l-İslâmiyye, Kahire 1387/1968, I, 85-102, 118, 120-125; Şiblî Nu‘mânî, İslâm Tarihi: Asr-ı Saâdet (trc. Ömer Rıza [Doğrul]), İstanbul 1345/1927, VII, 114-135, 188-198; Ziriklî, el-Aʿlâm (Fethullah), VIII, 42.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2007 yılında İstanbul’da basılan 33. cildinde, 240 numaralı sayfada yer almıştır.