PERVÂNE BEY MECMUASI

Pervâne b. Abdullah (ö. 968/1560-61 [?]) tarafından derlenen nazîreler mecmuası.

Müellif:

Hakkında bilgi bulunmayan saray hizmetkârlarından Pervâne b. Abdullah tarafından 968 (1560-61) yılında derlenmiştir. Pervâne Bey Mecmuası olarak bilinen eser yazma nüshasının başındaki kayda göre Mecmûa-i Nezâir adını taşımaktadır. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’ndeki tek nüshası (Bağdat Köşkü, nr. 406) 627 yapraktan oluşmakta ve 520’nin üzerinde şairin 8000’e yakın şiirini ihtiva etmektedir. Bu özelliğiyle nazîre mecmualarının en hacimlisidir. Nüshanın baş tarafından birkaç yaprağı eksiktir. Mehmed b. Ramazan’ın istinsah ettiği eserde başlıklar kırmızı mürekkeple yazılmıştır. Sayfa kenarlarında yer alan manzumelerin bazıları farklı bir elden çıkmış izlenimi vermektedir. Celâlî isyanları ve Estergon’un fethi gibi olaylardan söz eden bu manzumelerin Bahtî’ye (I. Ahmed, ö. 1026/1617) ve onun övgüsünde şiirler kaleme alan vezirlerden Hâfız Ahmed Paşa’ya (ö. 1041/1632) ait olduğuna bakılırsa bu kısmın sonradan eklendiği ya da nüshanın I. Ahmed devrinde istinsah edildiği sonucuna varılabilir. Eser, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde 2001-2004 yıllarında öğrenciler tarafından yüksek lisans tezi olarak hazırlanmıştır.

Şiirlerin kafiyelerine göre alfabetik olarak sıralandığı mecmuada önce esas şiir, ardından buna yazılan nazîreler yer almaktadır. Gazel nazîrelerinin dizilişinde ise herhangi bir sıra gözetilmemiştir. Yeni bir bölüme geçişte, “Nev‘-i âhar der-bahr-i fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilât” ya da “Nev‘-i âhar der-bahr-i mezbûr” gibi ifadelerin ardından esas şiir “Ez-ân Şeyhî” ve “Necâtî fermâyed” gibi başlıklarla kaydedilmektedir. Mecmuada 650’den fazla esas şiir bulunmaktadır. Bunlar sayı bakımından sırasıyla Necâtî Bey, Ahmed Paşa, Zâtî ve Şeyhî’ye ait olup bunları Huffî ve Sâfî (Cezerî Kasım Paşa) takip etmektedir. En çok nazîrenin 128 şiirle Ahmedî’nin “âb” kafiyeli gazeline yazıldığı görülmektedir.

Muhtemelen birbiri ardınca gelen aynı vezin ve kafiyedeki şiirlerin meydana getirdiği tekdüzeliği kırmak için yeni bir şiire geçişte “Nev‘-i Dîger” başlığı altında farklı vezin ve kafiyede bir veya birkaç şiir konulmuştur. Diğer nazîre mecmualarında pek rastlanmayan ve sayısı 700’ü aşan bu şiirler mecmuanın ilk 108 yaprağında çoğunlukla Bahtî ve Hâfız Ahmed Paşa’ya, daha sonra Bâkî, Necâtî Bey, Yahyâ Bey ve Hayretî başta olmak üzere değişik şairlere aittir. Eserde nazîrelerin sıralanışında bir tutarlılık yoktur. Meselâ Muhibbî’nin (I. Süleyman) “ey dost” redifli gazeli esas şiir olarak alınıp (vr. 76b) arkasından bu şiire yazılan nazîreler arasında Ahmed Paşa, Cem Sultan, Şeyhî ve Huffî’nin gazelleri sıralanmaktadır. Yaşadıkları devir bakımından bu şairlerin Muhibbî’ye nazîre yazması mümkün değildir. Mecmuaya bir nevi tezkire özelliği kazandıran ve benzer eserlerde pek görülmeyen en önemli husus zaman zaman verilen değerli bilgilerin yer aldığı başlıklardır. Bu başlıklarda şairlerin adları, soyları, doğum yerleri, eğitimleri, meslekleri, gömüldükleri yerler, mahlaslarını alma sebepleri, hocaları, eserleri, kişilikleri, hangi padişah döneminde yaşadıkları ve şöhretleri gibi bilgiler kayıtlıdır. Böylece şiirin aynı mahlası kullanan şairlerden hangisine ait olduğu ve yazarının yaşadığı dönem belirlenebilmekte ve şairlerle ilgili önemli bilgiler elde edilmektedir. Meselâ, “Nazîre-i merhûm Kemalpaşazâde, kendüler müftî, babaları sancak beyi, dedeleri vezir idi, Edrene’de doğup İstanbul’da fevt oldu”; “Nazîre-i Hadîdî, üstad demirci olmağın Hadîdî tehallus etmişlerdir”; “Nazîre-i Müezzinzâde Bâkî, İstanbul’dan dânişmend kısmındandır”; “Nazîre-i Zeyneb Hatun, Kastamonu’dandır, mükemmel ra‘nâ divanı vardır”; “Nizâmî fermâyed Karamânîdir, tazece iken vefat etti”; “Nazîre-i Cezerî Kasım Paşa ki merhum Necâtî’nin üstadıdır derler”; “Nazîre-i Huffî, haffâf taifesindendir, Sultan Mehmed Han iki kere ağzını cevâhirle doldurdu” ve “Ez-ân Necâtî Beg, bunlar zuhur etmeyince diyâr-ı Acem’de Türkî şi‘r okunmadı” gibi ifadeler bulunmaktadır. Bu bilgiler arasında kaynaklarla çelişen, yanlış kabul edilebilecek olanlar da mevcuttur.

Pervâne Bey Mecmuası, divan tertip etmemiş ya da eserleri bugüne ulaşmamış şairlerin şiirlerini ihtiva etmesi, kaynaklarda geçmeyen şahısları tanıtması, Ahmedî’den Bâkî’ye kadar Türk edebiyatının yaklaşık iki yüzyıllık bir dönemine ışık tutması ve birçok şair hakkında önemli bilgiler içermesi bakımından Türk şiirinin zengin kaynaklarından biri sayılmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA
Pervâne b. Abdullah, Mecmûa-i Nezâir, TSMK, Bağdat Köşkü, nr. 406; Karatay, Türkçe Yazmalar, II, 240.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2007 yılında İstanbul’da basılan 34. cildinde, 244-245 numaralı sayfalarda yer almıştır.