Post-Bizans Dönemi İstanbul kiliselerinde duvardan bağımsız ikonalar

Tez KünyeDurumu
Post-Bizans Dönemi İstanbul kiliselerinde duvardan bağımsız ikonalar /
Yazar:EVANGELİA ALEKSANDRA ŞARLAK
Danışman: PROF.DR. FİLİZ ÖZER
Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı
Konu:Sanat Tarihi = Art History
Dizin:Bizans Dönemi = Byzantine Period ; Kiliseler = Churchs ; İkonalar = Icons ; İstanbul = Istanbul
Onaylandı
Doktora
Türkçe
2001
388 s.
POST-BİZÂNS DÖNEMİ İSTANBUL KİLİSELERİNDE DUVARDAN BAĞIMSIZ İKONALAR ÖZET Bizans İmparatorluğu Döneminde gelişen Hıristiyan resim sanatında belirli bir program içinde uygulanmaya başlayan ikona sanatı çerçevesinde, duvardan bağımsız ahşap pano veya mermer üzerine resmedilen ikonalar önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle ikonografık program gelişimine ışık tutan duvardan bağımsız ikonalar Bizans dönemi dinsel resim sanatıyla paralellik taşıdığı bir gerçektir. İçerdiği teolojik ve litûrjik anlamının yanısıra bir sanat objesi olarak Bizans tarihçileri tarafından önemli bir platforma oturtularak incelenmeye başlanan ikonalar Bizans İmparatorluğu yıkılışından sonra da Post-Bizans dönemi taşınabilir ikona sanatı olarak gelişimini devam ettirmişlerdir. Bu gelişim Bizans İmparatorluğu’ nun sanat merkezi olan İstanbul dışında başka merkezlere kaymıştır. İstanbul’da varolan Osmanlı yönetimindeki Rum Ortodoks Kiliseleri Hıristiyan Rum toplumunun ibadet yapılan olarak onarılmış veya yeniden inşaa edilmiş olan bu yapıların özellikle duvardan bağımsız ikonalar olamaksızm litürjisi düşünülemez. Post-Bizans dönemi içinde İstanbul dışındaki Girit, Ege adaları, Makedonya ve Tessalya bölgeleri, Rusya, Balkan’lar ve diğer üretim merkezleri duvardan bağımsız ikonalar hakkında bir çok araştırma yapılmakla birlikte Post-Bizans döneminde Osmanlı İmparatorluğu Rum Kiliselerinde varolan duvardan bağımsız ikonalar ve buna paralel olarak bu ikonaları gerçekleştiren ikonograflar, üslûp ve teknikleri hakkındaki bilgiler oldukça sınırlıdır. Yüzeysel birkaç bilgi dışında Fener Rum Ortodoks Patrikhanesine bağlı Rum Kiliselerindeki ikonalar detaylı bir şekilde incelenmemiştir. Bu nedenle Post-Bizans döneminde İstanbul Kiliselerinde duvardan bağımsız ikonaların değişime uğrayan kültürel kimlik çerçevesinde bulunduğu konum, teknik özellik, boyut ve üslûp gibi somut verilerle incelenmiştir. İkona sanatı gelişiminde önemli rol alan politeist dünyanın tipolojileri ikonografık programda Hıristiyan dünyasının önemli kişiliklerine dönüşerek Bizans İmparatorluğunda dinsel resim sanatı olarak doğmuştur. Başta Hzİsa, Hz.Meryem ve onların yaşantılarından kesitler olmak üzere, Hıristiyanlık uğruna kurban edilen Aziz ve Azize ‘ler ve onların yaşamından sahneler, Eski Ahid Peygamberleri, Melekler, İncil’ciler monoteist dünyanın dinsel resimlerdeki yansımalarıdır. Bizans İmparatorluğu kuruluşundan yıkılışına dek politik ve sanatsal yönden çağdaşı kültürlere önemli izler bırakmıştır. Dinsel resim sanatının Bizans İmparatorluğun’daki politik çizgisiyle paralellik taşıdığı bir gerçektir. Buna paralel olarak duvardan bağımsız ikona sanatında erken Bizans dinsel resminin Hzİsa’nın yaşadığı dönemlerdeki varlığı bilinmekle birlikte Kostantin (324-337) döneminde ikonaların küçük mekanlardan anıtsal mekanlara ve naoslara taşındığıdır. Erken Bizans dönemine ait ikonaların önce arka planda mimari yapıtların oluştuğu Hellenistik sanat gelenekselliği daha sonraları altın fonla sembolizme dönüşmüştür. Doğu Roma İmparatorluğu’ nun zor dönemlerini kapsayan yedinci ve sekizinci yüzyıllar tasvir kırıcı tutumla ikonalar hakkındaki bilgiler sınırlı kalmaktadır. İ.S.842 yılından itibaren ikonografık program belirli kurallara oturtulur. İkonoklaznıın XIIyarattığı buhran devresinden sonra Bizans sanatında Orta Bizans ve Paleologos’lar devrinde duvardan bağımsız ikona sanatı en parlak dönemini yaşayacaktır. 1204 yılında Latin’lerin İstanbul’u işgal etmesiyle İstanbul’u terkeden ressamlar Yugoslavya, Bulgaristan ve Sırbistan gibi bölgelere giderek buralarda çalışmalarına devam etmişlerdir. 1261 yılında ise işgalin sona ermesiyle birlikte İstanbul’daki ikona üretimi devam eder ve ikona akın devrini yaşar. Aynı dönemlerde Ortodoks kültürlerde ikona yapımı gelişmektedir. Bizans gelenekselliğinin ön plana çıktığı bölgelerde daha geç devirlerde kendi bölgesel etkilerini ikonalara taşıyarak yeni okullar ve buna bağlı olarak yerel üslûplar ortaya çıkmaktadır. Rus, Balkan, Sırbistan, gibi kültürlerde duvardan bağımsız ikona özellikle İmparator’ luğun yıkılışından sonra önemli bir yer tutacaktır. İstanbul’un fethinden itibaren Post-Bizans dönemi dinsel resim sanatındaki gelişim İstanbul’dan farklı bölgelere kayarak devam etmiştir. İkona üretim devamlılığını sağlayan merkezler Girit’te kurulan okulla, Ege adaları, Balkan’lar, Rusya, Athos dağı gibi merkezlerdir. Bizans ve Ortaçağ gelenekselliğinin semrwlizmini yoğun olarak hissetiren ve bu özelliklerle birlikte yerel özellikler geliştiren Girit okulundan sonra adanın Osmanlı İmparatorluğuna geçmesiyle Ege adalarından Keiâlonia ve Zakynthos adalarında onsekizinci ve ondokuzuncu yüzyıllarda batı etkisinin yoğunluğu ikonalarda dikkati çekmektedir. Tabiat gerçekçiliği ve perspektifin ikonalarda üslüpsal olarak yansımasının dışında tematik olarak batı etkisi kendini hissetirmektedir. İstanbul’da varlığını sürdüren Fener Rum Patrikhanesine bağlı Rum Ortodoks Kiliselerinin önemli litürjik elemanları duvardan bağımsız ikonaların araştırılması sonucunda imzasız ikonaların yamsıra üzerinde ikonayı üreten ikonografin kimliğini belirleyen imzalı ikonaların da varlığı tespit edilmiştir. İkonayı tasvir eden kişinin kimliğinin varlığı, ikonaların üslûp analizinin belirlenmesiyle birlikte İstanbul’daki Osmanlı ikonograflarmm üslûp özelliklerini kavramamızı sağlamıştır. Araştırmanın sonucuna ulaşabilabilecek örneklerden de anlaşılacağı üzere İstanbul’daki Rum Ortodoks Kiliselerinde yer alan duvardan bağımsız ikonaların üslûp özellikleri analizinde ikonograflarm dört farklı üslûpla çalıştıkları tespit edilmiştir. İkonalarda Bizans ve Ortaçağ etkisinin altın fon, sabit bakış, yay şeklinde birbirine yakın kaşlar, kemerli buran gibi öğelerin sembolizm çerçevesinde devamlılığı, Neo-Rönesans üslûbunun tabiat gerçekçiliği ve perspektifle yer alması, Girit ve Rusya gibi önemli merkezlerin yerel özelliklerinden etkilenen üslûp ve birden fazla üslûbun birarada kullanıldığı eklektik yapıya sahip olan üslûp özellikleriyle karşılaşılmıştır. Gerçekleştirilen araştırma sonucunda özellikle farklı tutumların kronolojik bir çerçeve içinde geliştiği de gözlemlenir. Buna paralel olarak özellikle erken Post- Bizans olarak tanımladığımız onaltmcı ve onsekizinci yüzyıllara dek Bizans ve Ortaçağ dönemi üslûbunun yoğunluğunun yamsıra, ondokuzuncu yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu batılılaşma hareketleri sonucunda yapılanan Rum Kiliselerinin yemden inşaa edilmelerine imkan veren İmparatorluk programıyla birlikte bu dini yapıtlardaki ikonalarda Neo-Rönesans üslûbun ikonografları etkilediği belirlenmiştir. Üslûp kategorileri arasında yerel özellikler taşıyan yapıtların kişisel tercihleri, çalıştıkları ortam ve menşei olduğu bölgeyle paralellik taşıdığı görülmüştür. Bu Bahsi geçen kategorilerdeki yapıtlara onsekizinci yüzyıldan itibaren rastlamak mümkündür. Eklektik yapmm ikonalara yansıyışı İstanbul Kiliselerinde onsekizinci yüzyıldan itibaren gözlemlenir. Dikkati çeken en önemli özelliğin özellikle yirrninci xıııyüzyılın ikinci yarısının son çeyreğinde ikonograflann Bizans ve Ortaçağ sembolizmine geri dönüş eğiliminde oldukları görülmektedir. xıv
POST-BYZÂNTİNE ICONS-UNATTACHED FROM WALL- IN ISTANBUL GKEEK-OETHODOX CHURCHES SUMMARY The Christian art of Painting had started to evolve in the Byzantine Empire and out of this and in accordance with a specific program, had emerged the art of icons in which the icons-unattached from wall- constituted an important place. Especially, it is a feet that while shedding light to the evolution of iconographic program, icons-unattached from wall- run paralel to the religious painting of the Byzantine era. Besides the implication of its liturgical and theological meanings, icons had been placed on a pedestal and examined in detail as objects of art, and in fact icons continued their evolution as portable icons after the downfall of the Byzantine Empire and later on, in the Post-Byzantine era. Its evolution moved to some other places, rather than Istanbul, the art-center of the Byzantine Empire. Being considered as houses of worship for the Greek Christian Community, Greek Orthodox churches had been repaired or rebuilt under the Ottoman rule and without the presence of the icons- unattached from wall, one can hardly think of its liturgy. In the Post-Byzantine era, in some regions, outside İstanbul, such as Crete, Aegean isles, Macedonia and Thessalia, Russia, Balkans and some other production centers, although many researches were made on icons-unattached from wall- very little is known about the techniques, styles and iconographs that had made to realize the icons-unattached from wall- of Greek Churches in the Ottoman Empire. Aside from a few superficial information given, icons found in the Greek Churches had never been analyzed in detail. Therefore, in the Post-Byzantine era the icons-unattached from wall- found in the Greek churches in İstanbul, have to be researched on and analyzed k detail with respect to technical aspects, dimension, style and m context of cultural identity that is subject to change. Polytheist typologies, playing a crucial role in the evolution of the art of icons, were transformed into the important personages of the Christian world and were then reborn in the art of religious paintings in the Byzantine Empire. Primarily, the scenes taken from the life of Christ, Madonna and the dramatic representations of the Saints, undergone penalty of death for persistence in Christian faith, Old Testamament Prophets, Angels and Gospel scribers were the reflections of the monotheist world in the art of religious paintings. From its foundation until its downfall, Byzantine Empire had always played a major role and left-its trace in terms of politics and art over the other coeval cultures. It is a fact that, the political line of the Byzantine Empire carries similar attributes to the art of religious painting. In parallel to this, although Christ’s course of existence had been konwn in the early Byzantine religious paintings, the art of icons-unattached from wall- had moved from small scale places to monumental places and naos in the Constantine era (324-337 AD). In the examples of Icons dating from the Early xvByzantine era, the Hellenistic art tradition reflected in the depiction of architectural form in backgrounds had later been transformed to symbolism, reflected in the depiction of gold backgrounds. Information on icons were kept limited due to the iconoclastic attitude of the 7th and 8th centuries, those being the difficult periods of the Eastern Roman Empire. From the year 842 AD onwards, a set of rules had governed the iconograpbic program. At the close of Iconoclasm, being noted as a period of disturbance, in the Byzantine art and especially under the rule of mid- Byzantine and Palaeologan dynasties, icons -unattached from wall- experienced a revival in what has aptly been called as the golden age. In 1204, after the capture of Istanbul by the Latins, the artists had left the city and had fled to regions such as Yugoslavia, Bulgaria and Serbia. In 1261 AD, the period following the capture, production of icons in Istanbul were reestablished and the art of icons had its golden age. At the same time, icon production was developing in other Orhodox cultures. The regions where the Byzantine tradition had extended and deeply felt, icons were made with a new understanding and addition of regional influences, therefore in years to follow, the formation of new schools and new regional styles were no surprise. After the downfall of the Empire and especially in Russian, Balkan and Serbian cultures, the existence of icons-unattached from wall- had played a major role. The period following the fell of Istanbul to the turks in 1453, the evolution in the art of religious paintings of the Post-Byzantine era, continued its path by moving to regions other than Istanbul. The centers providing the continuation of icon production were namely, The Cretan school, Aegean isles, Balkans Russia and the mount Athos. The Cretan school not only made us feel the traditional Byzantine and Middle-Age Symbolism but also developed local attributes and after the fall of the island to the Ottoman Empire, in some other Greek isles such as Kefalonia and Zakynthos, a strong western influence was detected in the icons of the 18th and 19th centuries. It was not only the observation of naturalism or perspective reflected in the style of these icons but also the influence and depiction of west-oriented themes in the icons of this period. As a result of the research made on the important liturgical elements namely Icons, unattached from wall, found in the Greek Orthodox Churches in Istanbul, the presence of many signed icons -on which the iconograph’s identity are stated, were determined together with many unsigned icons. Detennining the style analysis of icons together with the identity of the person depicting the icon enable us to grasp the type of styles used in Ottoman iconographs. As is reflected in the samples used in this research, the overall analysis of style characteristics of the icons, unattached from wall, found in Istanbul Greek Orthodox Churches, determine the fact that the iconographs made use of 4 different styles. In the icons, the following 4 styles are observed: the continuation of the Byzantine and the Middle Age influences were reflected in the depiction of stable gaze, arch-shaped and closely lined eyebrows, Roman nose and the use of gold background; the Neo-Renaissance style which introduced naturalism and perspective; the style of some important centers such as Crete and Russia that are much affected by the local features and lastly the style of an eclectic structure. At the end of the research, one especially observes the fact that the variety of styles evolve in a chronological context. In parallel to this, the intensity of style in the era of the Byzantine and the Middle Ages -namely the Post-Byzantine era, covering the 16th to the 18th centuries- and the westernizing attempts of the Ottoman XVIEmpire had paved the way to the application of a program in which the Greek churches were rebuilt and it became definite that the influence of the NeoRenaissance style over the iconographs were reflected on the icons of these religious buildings. Among the variety of styles, personal choices embedded in the works that have local features run parallel to the region and environment in which they produce these works. The reflection of the eclectic structure on the icons started to be observed in the 18th Century. The most striking aspect of the research is the fact that in the last quarter of the 20th Century, iconographs were in a tendency to return back to the symbolism of the Byzantine era and the Middle Ages. xvu

Download: Click here