RAHMETULLAH el-HİNDÎ

Rahmetullāh b. Halîlirrahmân el-Hindî el-Keyrânevî ed-Dihlevî (ö. 1308/1891)

Hıristiyanlığa yönelik İẓhârü’l-ḥaḳ adlı reddiyesiyle tanınan Hintli âlim.

Müellif:

1 Cemâziyelevvel 1233 (9 Mart 1818) tarihinde Hindistan’ın Uttar Pradeş eyaletine bağlı Muzaffernagar’ın Keyrâne kasabasında doğdu. İlk öğreniminin ardından Delhi’ye giderek Mevlânâ Muhammed Hayât, Şah Abdülganî ed-Dihlevî ve Müftü Sa‘dullah gibi hocalardan ders aldı. Hocaları arasında Mevlânâ Ahmed Ali, Hâfız Abdurrahman Çiştî, Mevlânâ İmam Bahş Sehbâî, Hakîm Feyz Muhammed ve Lokarşem gibi âlimler de yer alır. Rahmetullah, öğrenimini tamamladıktan sonra kendi kasabasında açtığı medresede ders okutmaya başladı. Ancak ülkedeki misyoner faaliyetleri üzerinde yoğunlaşmak amacıyla hocalığı bıraktı. Bu arada Delhi’de babasının yerine Hintli racanın yardımcılığı görevine başladıysa da kısa süre sonra yerini kardeşi Muhammed Celîl’e bıraktı.

Rahmetullah el-Hindî, misyonerlik konusundaki eseri İzâletü’l-evhâm’ın neşrinden sonra Karl Gottlieb Pfander ile yazışmaya başladı. 23 Mart 1854 tarihli mektubunda Pfander’e önemli konuların tartışılacağı bir münazara yapılmasını teklif etti. Münazara konuları nesih, İncil’in tahrifi, Îsâ’nın ulûhiyyeti, teslîs, Hz. Muhammed’in peygamberliği ve Kur’an’ın Allah kelâmı oluşundan ibaretti (Seyyid Abdullah el-Hindî, s. 95-122). Agra’daki Church Missionary Society’e ait bir mekânda yapılan münazarayı ülkenin çeşitli yerlerinden gelen kalabalık bir dinleyici kitlesi izledi (Muhammed Selîm b. Muhammed Saîd, s. 33-36; DeHart, s. 45). Tartışmayı İngilizler adına bölgede bulunan ilim adamı Sir William Muir yönetti. Pfander’in yanında rahip Thomas Valpy French, Rahmetullah el-Hindî’nin yanında Hıristiyanlığa dair geniş birikimi olan tabip M. Vezîr (Vezîrüddin) Han bulunuyordu. 10-11 Nisan 1854’te gerçekleştirilen münazarada daha konular bitmeden Pfander tartışmadan çekildi. Bu durum Rahmetullah’ın üstün geldiği ve Pfander’in yenildiği şeklinde yorumlandı (münazaranın geniş bir özeti için bk. İmdâd Sâbirî, s. 214-221; DeHart, s. 45-49; Seyyid Abdullah el-Hindî, s. 123-167). Rahmetullah, teslîs inancının aklî bakımdan tutarsızlığı ve İncil’in ilâhî bir kitap olma vasfını kaybetmesi konularını öne çıkardığı münazarada rakibini Batı kaynaklarını kullanarak mağlûp etmiştir (Powell, Muslims and Missionaries, s. 255).

Rahmetullah ile Pfander arasındaki yazışma münazaradan sonra bir süre devam etti. Bu arada Pfander, münazarada karşı tarafın kullandığı Kitâb-ı Mukaddes eleştirisine ve Hz. Îsâ’ya dair kitapları İngiltere’den getirtip inceledi. Church Missionary Intelligencer dergisinde münazara ile ilgili bir rapor yayımladı (V, London 1854, s. 258). Bu hususta İḫtitâm Dînî Mübâḥas̱a ka adlı bir de kitabı çıktı (Agra 1855) (Powell, Muslims and Missionaries, s. 259-260). Seyyid Abdullah el-Hindî Ekberâbâdî yazışmaların ve münazaranın raporu niteliğinde Urduca iki ciltlik bir eser hazırladı (Agra 1854), bu eser Veḳāʾiʿu’l-münâẓara adıyla Arapça’ya çevrildi. Konuya ilişkin akademik çalışma yapan Joel DeHart münazaranın müslümanlar lehine büyük bir zafer olduğunu ifade eder (Muslim Polemics in India, s. 49). Benzer ifadelere Batılılar’a ait diğer kitaplarda da rastlanmaktadır. Şarkiyatçı misyonerlerin İslâm’la ilgili çalışmalarında 1854 Agra münazarası bir başlangıç sayılır. Tartışmanın izleri günümüzde de sürmektedir (Schirrmacher, XIII/1-2 [1994], s. 74).

Hindistan’da 1857 ayaklanmasının Rahmetullah el-Hindî’nin hayatında önemli bir yeri vardır. Ayaklanmada Rahmetullah, Keyrâne bölgesindeki kuvvetlerin başında İngilizler’e karşı savaştı ve İngilizler’in ülkeye fiilen hâkim olmasının ardından izini kaybettirdi. İngiliz yönetimi onun bulunması için 1000 rupi ödül koydu. İsmini Muslihuddin olarak değiştiren Rahmetullah deniz yoluyla Hicaz’a gidip Mekke’ye ulaştı. İngiliz hükümeti 30 Ocak 1862 tarihinde Rahmetullah ve ailesinin mal varlığına el koydu.

Rahmetullah, Sultan Abdülaziz ve II. Abdülhamid zamanında davet üzerine İstanbul’a gitti. 1858’de İstanbul’da görevlendirilen Pfander burada Agra münazarasında müslümanların yenildiğini ve Hıristiyanlığın Hindistan’da hızla yayıldığını söyleyince Sultan Abdülaziz, Mekke’de olduğunu öğrendiği Rahmetullah’ı İstanbul’a davet etti. Gerçeğin ortaya çıkması üzerine misyonerlerin faaliyetleri takip altına alındı ve kitaplarına el kondu. Bu arada Pfander bir bahane ile İstanbul’dan ayrıldı. 1863 yılı ortalarında tekrar İstanbul’a gelen Rahmetullah, Sultan Abdülaziz ve Sadrazam Tunuslu Hayreddin Paşa’nın isteği üzerine 1864 münazarasını kitap haline getirdi. Padişah, Rahmetullah’a hem maaş bağlattı hem de onu ikinci dereceden Mecîdî nişanı ile ödüllendirdi.

Mekke’ye dönen Rahmetullah tedris faaliyetine ağırlık verdi. Özellikle Hindistanlı göçmenlerin çocuklarıyla ilgilendi. Kalküta’dan hac için gelen Savletü’n-Nisâ adlı bir kadın onun teşvikiyle Mekke’de Medrese-i Savletiyye diye anılan bir medrese inşa ettirdi ve 1874’te eğitime başlayan medresenin harcamaları için bir fon oluşturdu. Osmanlı Devleti de medreseye zaman zaman tahsisat ayırmış ve görevlilerine maaş ödemiş (, Yıldız Esas Evrakı, Dosya nr. 5, Gömlek nr. 33; Dosya nr. 57, Gömlek nr. 6; , İrade-Dahiliye, Dosya nr. 1263, Gömlek nr. 99267), medresenin sorumluluğunu üstlenen Rahmetullah’ın yeğeni Muhammed Said Kayrânevî’ye beşinci rütbeden Mecîdî nişanı vermiştir (, İrâde-Taltifât, Dosya nr. 78, Gömlek nr. 1312/Za-046). II. Abdülhamid’in isteği üzerine Rahmetullah 3 Mart 1884’te tekrar İstanbul’a geldi ve Yıldız Sarayı’nda misafir edildi. İstanbul’da kaldığı süre içinde Sultan Abdülhamid ile görüştü ve devlet erkânı tarafından ziyaret edildi. II. Abdülhamid kendisine Haremeyn-i şerîfeyn pâyesi verdi, hil‘at giydirdi ve maaş bağlattı. Yeğeni Mevlânâ Bedrü’l-İslâm, Yıldız Sarayı’ndaki Hamidiye Kütüphanesi’nde görevlendirildi ve Meclis-i Maârif üyeliğine getirildi.

Mekke’ye dönen Rahmetullah’ın gözlerine katarakt inmesi üzerine Sultan Abdülhamid’in davetiyle 12 Haziran 1887 tarihinde tedavi için İstanbul’a gitti ve Yıldız Sarayı’ndaki Çadır Köşkü’ne yerleştirildi. Doktorlar tedavi edilebileceğini söyledilerse de o ameliyata yanaşmadı ve son günlerini Mekke’de geçirmek için tekrar Hicaz’a döndü. Burada 1888’de başarısız bir göz ameliyatı geçirdi, buna rağmen medresedeki hizmetini sürdürdü. 22 Ramazan 1308 (1 Mayıs 1891) tarihinde Mekke’de vefat etti ve Cennetü’l-muallâ’da defnedildi. Rahmetullah el-Hindî diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de iyi tanınan bir şahsiyettir (Muhammed Abdullah, s. 434-453). Mehmed Âkif Ersoy “Süleymâniye Kürsüsü”nde kendisinden övgüyle söz eder: “Besliyormuş, bereket versin o iklîm-i kadîm / Rahmetullāh’a muâdil daha yüzlerce hakîm / Rûh-i edyânı görür, hikmet-i Kur’ân’ı bilir / Ulemâ var ki huzûrunda bugün Garp eğilir” (Safahât, s. 156-157).

Eserleri. 1. İẓhârü’l-ḥaḳ. Rahmetullah el-Hindî’nin Pfander ile yaptığı münazarayı ayrıntılı biçimde içeren eser birçok defa basılmış (İstanbul 1281, 1304, 1306; Kahire 1294, 1305, 1309) ve başta Türkçe olmak üzere çeşitli dillere çevrilmiştir.

2. İzâletü’l-evhâm (Delhi 1269/1852). Bu hacimli kitap Pfander’in Mîzânü’l-ḥaḳ (The Balance of Truth) adlı eserine bir reddiyedir. Rahmetullah eseri önce Urduca yazmış, daha sonra Farsça olarak da kaleme almıştır. Kitap basılmadan önce Mevlânâ Nûrü’l-Hasan Kandehlevî’ye inceletilmiş ve onun görüşleri doğrultusunda tashihler yapmıştır. M. Takī Osmânî başkanlığında bir heyet tarafından üzerinde bazı düzeltme ve ikmal çalışmaları yapılan eser İʿcâz-ı ʿİsvî Cedîd adıyla Urduca yayımlanmıştır (Lahor [1986], İdâre-i İslâmiyât).

3. İʿcâz-ı ʿİsvî (Agra 1271; Delhi 1876; nşr. M. Takī Osmânî, Lahor 1408/1988). Urduca yazılan bu hacimli kitap Misḳala-i Taḥrîf adıyla da anılmaktadır. Eser İngilizce’ye çevrilmiştir (Agra 1856; Allahâbâd 1860). Papaz G. L. Thakur Dass, İẓhâr-ı ʿİsvî adlı kitabını (Lahor 1883) İʿcâz-ı ʿİsvî’ye cevap olarak yazmış (Wherry, s. 79-82), Papaz İmâdüddin Lâhiz ise Hidâyetü’l-müslimîn’in (Leknev, ts. [American Mission Press]) özellikle ikinci ve üçüncü bölümlerinde Rahmetullah’ın bu eserine eleştiriler yöneltmiştir (a.g.e., s. 16-21).

4. İzâletü’ş-şükûk (I-II, Madras 1288/1871, 1326/1908). 1853-1855 yıllarında kaleme alınan kitap, Sind bölgesinin tanınmış bir ailesinden gelen Abdullah Âsım’ın İslâm hakkındaki şüphelerini ve Hıristiyanlığın hak din olduğu yolundaki tahminlerini içeren, müslüman âlimlere yönelttiği yirmi üç sorunun (Çend Sevâlât İslâm ki Bâbet, Ludhiyana 1867) cevaplandırılması maksadıyla yazılmıştır. Rahmetullah’ın geniş eserinde soruların cevapları yanında Hıristiyanlığa dair başka konulara da yer verilmiştir.

5. Aḥsenü’l-eḥâdîs̱ (Evżaḥu’l-eḥâdîs̱) fî ibṭâli’t-tes̱lîs̱ (Delhi 1293/1876). 1271 (1854-55) yılında kaleme alınan bu muhtasar eserde Pfander eleştirilir ve onun Arapça bilgisinin yetersizliğine dikkat çekilir.

6. et-Tenbîhât fî is̱bâti’l-iḥtiyâc ile’l-biʿs̱eti ve’l-ḥaşr. Rahmetullah’ın ilk İstanbul ziyareti esnasında yazılan risâle Tunuslu Hayreddin Paşa tarafından bastırılmış ve Sultan Abdülaziz’in isteğiyle Türkçe’ye çevrilmiştir. Ayrıca İẓhârü’l-ḥaḳḳ’ın 1309, 1316, 1318 tarihli Mısır baskılarının kenarında da yer almıştır. Rahmetullah’ın bunların dışında tercümeleri ve basılmamış eserleri de vardır (Rahmetullah el-Hindî, İẓhârü’l-ḥaḳ, neşredenin girişi, I, 19-21; IV, 1367; İmdâd Sâbirî, s. 341-342; Muhammed Abdullah, s. 148-153). 6 Nisan 1980 tarihinde Delhi’de yapılan bir sempozyumda Rahmetullah el-Hindî bütün yönleriyle tanıtılmıştır. Karaçi’de çıkan Cerîdetü’l-eşref (V/1-2, 1413/1992) ve Delhi’de yayımlanan Ẕikr u Fikr (IV/5-6, 1409/1988) adlı dergiler Rahmetullah’a ve Medresetü’s-Savletiyye’ye dair özel sayılar neşretmiş, ayrıca hakkında birçok kitap, makale yazılmış ve akademik çalışma yapılmıştır.


BİBLİYOGRAFYA

Rahmetullah el-Hindî, İẓhârü’l-ḥaḳ (nşr. M. Ahmed M. Abdülkādir Halîl Melkâvî), Kahire 1422/2001, neşredenin girişi, I, 19-21.

, VIII, 160-162.

Mehmed Âkif Ersoy, Safahât (nşr. M. Ertuğrul Düzdağ), İstanbul 1987, s. 156-157.

E. M. Wherry, The Muslim Controversy, Madras 1905, s. 16-21, 79-82.

Muhammed Selîm b. Muhammed Saîd, Ekberü mücâhid fi’t-târîḫ (trc. Ahmed Hicâzî es-Sekkā), Kahire 1397/1977, s. 24, 26-37, 44-45, 53-57.

İmdâd Sâbirî, Firengiyôn ka Câl- Cihâd-ı Âzâdî key Rûşen Çerâġ, Delhi 1979, s. 214-221, 327-342, 349-353.

J. DeHart, Muslim Polemics in India: The Tahrif Issue in the Interaction Surrounding the 1854 Agra Debates (yüksek lisans tezi, 1981), University of Pennsylvania, Department of South Asia Regional Studies, s. 42-43, 45-49.

Avril A. Powell, Muslims and Missionaries in Pre-Mutiny India, Richmond-Surrey 1993, s. 219-226, 232-233, 255, 259-260.

a.mlf., “Maulana Rahmat Allah Kairanavi and Muslim-Christian Controversy in India in the Mid-19th Century”, (1976), s. 46-47, 54, 58.

Âtik b. Gays Bilâdî, Neşrü’r-riyâḥîn fî târîḫi’l-beledi’l-emîn, Mekke 1415/1994, II, 597-608.

Seyyid Abdullah el-Hindî, Veḳāʾiʿu’l-münâẓara elletî ceret beyne’ş-Şeyḫ Raḥmetullah el-Hindî ve’l-Ḳıssîs Fender el-İnkilîzî (trc. Rifâî el-Hûlî el-Kâtib), Beyrut 1417/1996, s. 95-167.

Muhammed Abdullah, Mevlânâ Raḥmetullah Keyrânevî ki ʿİlmî u Dînî Ḫidmât ka Tahḳīḳī Câʾize (doktora tezi, 1421/2000), İdâre-i Ulûm-i İslâmiyye, Pencab Yüniversiti, s. 71-73, 79-82, 84-90, 146-180, 304-317, 323-328, 434-491.

Abdülhamit Birışık, Oryantalist Misyonerler ve Kur’ân: Batı Etkisinde Hint Kur’ân Araştırmaları, İstanbul 2004, s. 141-145, 147-148.

Muhammed Hamîdullah, “Ḥażret-i Mevlânâ Raḥmetullah Ṣâḥib Keyrânevî ki Kitâb İẓhârü’l-ḥaḳ aôr Us ka Urdu Tercüme”, el-Belâġ, VII/3, Karaçi 1973, s. 20-27.

Ebü’l-Hasan Nedvî, “İẓhârü’l-ḥaḳ aôr Us key müʾellif Ḥażret-i Mevlânâ Raḥmetullah Ṣâḥib Keyrânevî”, Cerîdetü’l-Eşref (Savletiyye Number), V/1-2, Karaçi 1412/1991, s. 50-58.

Muhammed Senâullah, “Ḥażret-i Mevlânâ Raḥmetullah Ṣâḥib Keyrânevî ka Zamâne aôr Us Devr meyn Îsâʾiyyet ki Teblîġ meyn Engrisôn ki Serkgermiyân”, a.e., VII/3 (1993), s. 184-190.

Christine Schirrmacher, “Muslim Apologetics and the Agra Debates of 1854: A Nineteenth Century Turning Point”, The Bulletin, XIII/1-2, Hyderabad 1994, s. 74.

Üsâme Hâkānî, “Ḥażret-i Mevlânâ Raḥmetullah Kîrânvî raḥmetullahi ʿaleyh”, Mükâleme beyne’l-meẕâhib, I/1, Lahor 2006, s. 25-29.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2007 yılında İstanbul’da basılan 34. cildinde, 419-421 numaralı sayfalarda yer almıştır.