RÂŞİD EFENDİ MATBAASI

İstanbul’da Müteferrika’dan sonra faaliyet gösteren ikinci matbaa (1782-1797).

Müellif:

İbrâhim Müteferrika’nın kurduğu matbaa ölümünden sonra (1160/1747) kendisinin kalfası olan Kadı İbrâhim Efendi tarafından çalıştırılmak istendiyse de bu girişim sürekli ve başarılı olmadı, nihayet bunun da ölümünün ardından matbaa işleri tamamen terkedildi ve zaman içinde unutuldu. Bu durum 1782 yılına kadar devam etti. Halil Hamîd Paşa’nın sadâreti esnasında (1782-1785) beylikçilik vazifesini sürdüren Mehmed Râşid Efendi ile Vak‘anüvis Ahmed Vâsıf Efendi, devlet hazinesine yük olmamak için masrafları müştereken karşılamak ve bazı şartlar dahilinde Evkāf-ı Hümâyun’a bağlanmak amacıyla matbaanın tekrar açılmasına teşebbüs ettiler ve sadrazamın da desteğiyle gerekli imtiyaz beratını aldılar (1197/1783). Matbaa için lüzumlu alet ve edevatın önemli bir kısmını Müteferrika Matbaası’nda kullanılanlar oluşturmaktaydı ve bunlar daha önceden Kadı İbrâhim Efendi’nin dul eşinden satın alınmıştı. Fransız elçiliği bünyesinde Arap harfleriyle Türkçe baskı yapacak bir matbaa kurulmasına teşebbüs edilmesi ve Müteferrika Matbaası’ndan arda kalanların elçilik tarafından satın alınmak istenmesinin Râşid ve Vâsıf efendileri harekete geçirmiş olduğu anlaşılmaktadır.

III. Selim, 1795’te Hasköy’de Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyun’u açtığında burada bir de matbaa kurulması gerekli görüldü. Matbaa için lüzumlu yeni hurufat ve basım tezgâhlarının tedarik edilmesi söz konusu olmakla birlikte yeni matbaanın ilk malzemelerinin Râşid Efendi’nin elindeki “âlât, edevât ve basmahâne takımları”nın satın alınmasıyla oluşturulduğunu, Mühendishâne’nin bağlı olduğu kurum olan Humbaracı ve Lâğımcı ocaklarının nâzırı Memiş Efendi’nin 15 Şubat 1797 tarihli bir takririnde belirtilmektedir. Buna göre matbaa için önce, Vâsıf Efendi ile olan ortaklığı fazla uzun sürmeyen Râşid Efendi ile irtibata geçildi, kendisinde mevcut bulunan matbaa levazımatının mahiyeti tahkik edildi. Râşid Efendi’nin ifadesine göre vaktiyle Müteferrika bakiyesi basım edevatı için Fransızlar Kadı İbrâhim’in hanımına 4000 kuruş teklif etmişlerdi. Râşid Efendi bunların yabancılara satılmasını uygun görmediğinden biraz daha fazlasını ödeyerek bakiyeyi satın aldı. Ardından basma sanatından anlayan ve Müteferrika emeklilerinden olup henüz hayatta bulunan birkaç ustanın peşine düştü. Bunların katkılarıyla satın alınan, ancak kapsamlı bir tamiratı gerektiren alet ve edevatın onarımına geçildi. Bu işler ustaların yetersiz kalmaları sebebiyle “bozarak-düzerek” gerçekleştirildi, dolayısıyla zaman kaybına yol açtı ve satın almak için ödenen meblağın iki katı masrafa girildi. Bu sebeple işin pahalıya mal olduğu bildirilmektedir. Matbaa nihayet kitap basacak duruma geldiğinde I. Abdülhamid’in de isteğiyle Naîmâ, Râşid ve Küçük Çelebizâde Âsım gibi basılmış tarihlerin devamı olmak üzere İzzî, Sâmi-Şâkir-Subhî tarihleri ve İʿrâbü’l-Kâfiye adlı dil bilgisi kitabı basıldı. Râşid Efendi’nin beyanına göre 50-60 kese masraf edildiğinden bu kitapların pek fazla tâlibi çıkmadı ve elde kaldı, dolayısıyla yatırılan sermaye geri dönmedi. Nihayet Râşid Efendi basmacılık işini zararla terketmek zorunda kaldı. 1783-1785 yıllarındaki bu basım işlerinden sonra 1207 (1792-93) yılına gelinceye kadar başka bir şey basılmadı. Bu tarihler arasında III. Selim’in isteği üzerine “Vauban tercümeleri” diye bilinen savaş sanatıyla ilgili üç eser basıldı ve bunların masrafları hazineden karşılandı. Eserlerin müellifi istihkâm ve strateji uzmanı Fransız Müstahkem Mevkiler Genel Müfettişi Sébastien le Prestre de Vauban’dır. Bu eserlerin tamamlanmasıyla Râşid Efendi de basmacılık işine kesin olarak son verdi. Elindeki mevcudat Mühendishâne Matbaası’nda kullanılmak üzere devlet tarafından satın alınmak istendiğinde Râşid Efendi mevcut alet ve tezgâhları için 13.000 kuruşu aşan masraf yaptığını ifade etti, ancak bunların satışa çıkarılması halinde en fazla 5-6000 kuruş verilebileceğini, dolayısıyla Müteferrika bakiyesi olarak 4000 kuruşa alıp işler hale getirebilmek ve yenileriyle takviye etmek için 9000 kuruş daha harcadığı mevcudata sarfettiği meblağın tamamını talep etmekten utandığını belirtti. Neticede elindeki basma edevatının devlet tarafından 7500 kuruşa satın alınmasına rıza gösterdi (bunların tam dökümü için bk. Beydilli, s. 122-124). Hazırlanan dökümde yer alan kırk sekiz adet şekilli bakır gravür levhanın Vauban tercümelerinde kullanılmak üzere hazırlandığı anlaşılmaktadır. Elindeki diğer kitabı, 916 adet Vauban nüshasını ve kâğıtları teslim edince, beratı iptal edildi (25 Şubat 1797).

Bu durumda Râşid Efendi Matbaası’nın çoğunlukla işlevsiz geçen on beş senelik basım hayatı süresinde 1783-1786 ve 1792-1794 arası üçer parça olmak üzere altı kalem eser basıldı: 1. Târîh-i Sâmi, Şâkir ve Subhî (basım tarihi: 1198/1784). 2. Târîh-i İzzî (basım tarihi: 1199). 3. İʿrâbü’l-Kâfiye (hazırlayan Zeynîzâde Hüseyin b. Ahmed, basım tarihi: 1200). 4. Fenn-i Harb. Müellifinin Vauban olduğu zannedilmekteyse de Bernard Forest de Belidor’a aittir. III. Selim’in isteği üzerine Fransızca’dan Konstantin Ipsilanti (1796’da taltifen Dîvân-ı Hümâyun tercümanı oldu) tarafından Türkçe’ye çevrildi (basım tarihi: 1207, 327 adet basılmıştır). 5. Fenn-i Lağım (Traité de mines; yazarı Sébastien le Prestre de Vauban, mütercimi Konstantin Ipsilanti, basım tarihi: 1208, 300 adet basılmıştır). 6. Usûl-i Harbiyye (Traité de attaque; yazarı Vauban, mütercimi Konstantin Ipsilanti, basım tarihi: 1208, 300 adet basılmıştır).

BİBLİYOGRAFYA :

Vâsıf, Târih (İlgürel), s. 132-134; Cevdet, Târih, I, 65; III, 120-121; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, IV/2, s. 520-521; Kemal Beydilli, Türk Bilim ve Matbaacılık Tarihinde Mühendishâne, Mühendishâne Matbaası ve Kütüphânesi (1776-1826), İstanbul 1995, s. 99, 104-105, 112-117, 121-124, 181-212.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2019 yılında Ankara’da basılan (gözden geçirilmiş 3. basım) EK-2. cildinde, 415-416 numaralı sayfalarda yer almıştır.