RECΑ VAK‘ASI

Adal ve Kāre kabilelerinin kendilerine İslâm’ı öğretmek için davet ettikleri heyete düzenledikleri suikast (4/625).

Müellif:

Uhud Gazvesi’nden sonra Benî Hüzeyl’in bir kolu olan Benî Lihyân kabilesinin reisi Hâlid b. Süfyân (veya Süfyân b. Hâlid), Medine’ye saldırı hazırlığına girişerek komşu kabilelerden asker toplamaya başladı. Durumu öğrenen Hz. Peygamber, Hâlid b. Süfyân’ı ortadan kaldırması için Abdullah b. Üneys el-Cühenî’yi görevlendirdi. Abdullah, Hâlid’i Urene vadisinde pusuya düşürüp öldürdü, böylece Medine’ye saldırı tehdidi ortadan kalktı. Bu olay Benî Lihyân’ın müslümanlara karşı düşmanlığını daha da arttırdı. Kabilenin bazı mensupları akrabaları olan Adal ve Kāre kabilelerine giderek onlarla birlikte müslümanlardan öç almak için bir plan hazırladılar. Buna göre Adal ve Kāre, Resûl-i Ekrem’e bir heyet yollayıp kendilerine İslâm’ı öğretecek kimselerin gönderilmesini isteyecekler, bunların bir kısmını Hâlid’in intikamını almak için öldürecek, diğerlerini de Bedir ve Uhud’da yakınları öldürülen Mekkeli müşriklere satacaklardı (Vâkıdî, I, 354). Hâlid’in öldürülmesinden bir ay sonra Adal ve Kāre’den altı yedi kişilik bir heyet Medine’ye geldi. Resûlullah onların isteklerini kabul ederek 4. yılı Safer ayında (Temmuz 625) altı, yedi veya on kişilik bir heyeti kendileriyle birlikte gönderdi. Heyet müslüman olduklarını ilân eden bu kabilelere İslâmiyet’i öğretecek, onlardan zekât toplayacak (Belâzürî, I, 482), ayrıca Mekke yakınlarına kadar giderek Kureyş müşrikleri hakkında bilgi edinecekti (Buhârî, “Meġāzî”, 28; Vâkıdî, I, 354).

Mersed b. Ebû Mersed veya Âsım b. Sâbit’in başkanlığındaki heyette Hâlid b. Bükeyr, Hubeyb b. Adî, Zeyd b. Desine, Abdullah b. Târık ve Muattib b. Ubeyd’in bulunduğu kaydedilmektedir (a.g.e., I, 355; İbn Hişâm, III, 124). Mersed b. Ebû Mersed veya Âsım b. Sâbit Seriyyesi adıyla da bilinen ve geceleri yürüyüp gündüzleri gizlenen heyet, Mekke ile Usfân arasında Hüzeyl kabilesine ait Hedâ bölgesinde Recî‘ suyu yanında konakladığında Lihyânoğulları’ndan 100 kişilik bir birlik tarafından kuşatıldı. Müşrikler bunlara teslim oldukları takdirde kendilerine bir zarar vermeyeceklerini, Mekkeliler’den fidye almak için böyle davrandıklarını söylediler. Ancak onlar bu teklifi kabul etmeyip çarpışmaya girdiler. Mersed, Âsım, Hâlid ve Muattib şehid olunca Hubeyb, Zeyd ve Abdullah öldürülmeyeceklerine dair söz aldıktan sonra çıktıkları tepeden inerek teslim oldular. Mekke’ye götürülmek üzere yola çıkarılan bu üç sahâbîden Abdullah bağlı olduğu ipten kurtulup kılıcını çekerek mücadeleye giriştiyse de taşa tutularak şehid edildi. Hubeyb ile Zeyd, Mekke’ye götürülüp Bedir’de öldürülen yakınlarının intikamını almak isteyen Mekkeliler’e satıldı. Hubeyb ile Zeyd kendilerine yapılan baskılara rağmen İslâmiyet’ten dönmeyi reddettiler ve bir süre Mekke’de hapsedildikten sonra harem sınırları dışındaki Ten‘îm (Ye’cec) mevkiine götürülüp şehid edildiler.

Hz. Peygamber, Recî‘ Vak‘ası’ndan sonra Amr b. Ümeyye ed-Damrî’yi Cebbâr b. Sahr el-Ensârî (veya Seleme b. Eslem) ile birlikte, bazı kaynaklara göre ise Zübeyr b. Avvâm ile Mikdâd b. Amr’ı (Esved) öldürüldükleri yerde teşhir edilen Hubeyb b. Adî’nin cesedini defnetmeleri ve kendisine karşı suikast hazırlıkları içinde bulunan (Taberî, II, 542) Ebû Süfyân’ı cezalandırmaları için Mekke’ye gönderdi. Amr b. Ümeyye Seriyyesi adıyla bilinen bu seferde Amr arkadaşıyla birlikte gizlice şehre girerek Hubeyb’in cesedini defnetti ve Mekkeli bir casusu esir alıp Medine’ye döndü.

Vâkıdî, Recî‘ ve Bi’rimaûne ile ilgili haberlerin aynı gece Resûl-i Ekrem’e ulaştığını kaydeder (el-Meġāzî, I, 349). Her iki olaydan büyük üzüntü duyan Hz. Peygamber otuz veya kırk gün süreyle sabah namazlarında (bazı rivayetlerde beş vakit namazda) bu facialara yol açan kabilelere beddua etmiştir. Hassân b. Sâbit, Recî‘ Vak‘ası’nda şehid olanlar için bir mersiye söylemiş ve kendilerine gönderilen heyete ihanet eden Lihyânoğulları’nı hicvetmiştir (İbn Hişâm, III, 131-136). Bakara sûresinin 204-207. âyetlerinin, Recî‘ Vak‘ası hakkında nâzil olduğu rivayet edilir (İbn Hişâm, III, 129-131; Kurtubî, III, 15).

Recî‘ Vak‘ası’nın meydana geldiği yer, bugün Mekke-Medine eski yolu üzerinde, Usfân’a gelmeden 15 km. sağ taraftaki vadiden 5 km. kadar içeridedir.

Hz. Peygamber bu olaydan iki yıl sonra Lihyânoğulları’nı cezalandırmak için bir sefer düzenledi. Benî Lihyân Gazvesi adı verilen bu seferi önceden haber alan kabile mensupları dağlara çekildiler. Onların topraklarında iki gün kalan Resûl-i Ekrem Medine’ye döndü (6/627).


BİBLİYOGRAFYA

, II, 294.

, I, 349, 354-358; II, 658.

İbn Hişâm, es-Sîre (nşr. Ömer Abdüsselâm Tedmürî), Kahire 1987, III, 123-136, 278.

İbn Sa‘d, eṭ-Ṭabaḳāt (nşr. M. Abdülkādir Atâ), Beyrut 1410/1990, II, 42-43; III, 347.

, s. 43-45.

, I, 482.

, II, 538-542.

, II, 80.

, III, 15.

, VII, 379-380.

Diyarbekrî, Târîḫu’l-ḫamîs, İstanbul 1302, I, 511-513.

Nûreddin el-Halebî, İnsânü’l-ʿuyûn, Beyrut, ts. (Dârü’l-ma‘rife), III, 157-166.

, VI, 63-83.

L. Caetani, İslâm Tarihi (trc. Hüseyin Cahid), İstanbul 1924-27, IV, 110.

Elşad Mahmudov, Sebep ve Sonuçları Açısından Hz. Peygamber’in Savaşları (doktora tezi, 2005), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 412.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2007 yılında İstanbul’da basılan 34. cildinde, 510-511 numaralı sayfalarda yer almıştır.