RİKĀ‘

Altı çeşit yazıdan (aklâm-ı sitte) biri.

Müellif:

Sözlükte “hızlanmak, hızlı yürümek” mânasındaki rak‘ kökünden türeyen, “kâğıt ve deri parçası” anlamına gelen ruk‘a kelimesinin çoğulu olan rikā‘, hat sanatında boyutları belirlenmiş küçük kâğıt ve parşömen parçaları üzerine süratle yazılan yazının adı olmuştur. Emevîler döneminde genişleyen idarî kurumlarda mektup ve yazışmalarda, ayrıca ilmî sahada müellif, müstensih ve kâtipler tarafından kullanılmak üzere boyutları belirlenmiş parşömen, papirüs ve kâğıtlara uygun, kalem ağzı eni değişik, konusuna ve kâğıt ebadına göre adlandırılan yazılar geliştirilmiştir. Bu hızlı oluşum içinde II. (VIII.) yüzyılın ortalarında kâtip ve şair Yûsuf Lakve sülüs yazıdan yeni bir tarz çıkarmış, “riyâsî” ve daha sonra “kalemü’t-tevkīât” adı verilen bu yazıdan rikā‘ yazısı doğmuştur. Rikā‘ kalemi değişik olmakla beraber genelde tevkī‘ kaleminin yarısıdır ve nesih kalemi enindedir (bk. AKLÂM-ı SİTTE).

Harf ve harf birleşimleri tevkī‘ biçiminde olmakla beraber rikā‘ kaleminin ayrı özellikleri vardır. Elif harfinin boyu sülüste yedi nokta iken tevkī‘ ve rikā‘da kendi kalemine göre beş noktadır. Aklâm-ı sittenin diğer çeşitlerinde olduğu gibi rikā‘da da harflerin eni ve boyu, satıra olan açısı, meyli, kâselerin, küplerin genişlik ve derinliği, keşidelerin uzunluğu gibi estetik kurallar kendi kalemine göre belirlenmiştir. Tevkī‘ kalemine göre rikā‘da harfler daha yuvarlaktır (mukavver). Bitişmeyen elif, râ ve vâv gibi harflerin diğer harflere bağlandığı, kelimelerin birbirine iliştiği, yaklaştığı görülür. Bu birleşme ve toplanma isteği rikā‘ yazısına devamlılık ve akıcılık (seyyâliyet), eğri çizgiler ise canlılık ve hareket verir. Harflerin boyu tevkī‘ kalemine göre daha kısa, küçük, ince ve güzeldir. Kelimenin ortasında ve sonunda ayın, kāf, mîm, vâv harflerinin gözü belli belirsiz kapalı, tevkī‘ kaleminde açık, “lâmelif”in düğümü yok olmuştur; sâd, tâ harfinin gözü ile kelimenin başında ve yalnız yazıldığında ayın harfinin ağzı açık yazılır. “Vâv”ın başı ve kâsesi yuvarlak, bitişi yukarı doğru yükselir. Rikā‘ yazısına hat icâzetnâmelerinde kullanılması sebebiyle “hatt-ı icâze” de denilmiştir.

Yazım kuralları ve yazı özellikleri yönüyle tevkī‘ yazısına bağlı olan rikā‘ geniş kullanım alanı sebebiyle, gelişme safhalarına ait elde bulunan belge ve örneklerden hat sanatı tarihinde beliren ve gelişmesini ilk tamamlayan yazı tarzlarından olduğu anlaşılmaktadır. IV. (X.) yüzyılın başlarına kadar devam eden, “el-hattu’l-mevzûn” diye adlandırılan devrede tevkī‘ ve rikā‘ yazıları özellikle Dîvânü’l-inşâ’da işlenip geliştirilmiştir. Kâtiplerin üç asırlık tecrübe ve arayışlarını değerlendirerek hat sanatında “el-hattu’l-mensûb” denilen yeni bir dönem başlatan İbn Mukle ve kardeşi Ebû Abdullah Hasan yazı çeşitlerini sınıflandırarak belli geometrik ölçü ve kurallara bağlamış, Ebû Abdullah neshî, İbn Mukle ise özellikle tevkī‘ ve rikā‘ yazılarının nizam ve âhenginin elde edilmesinde büyük çaba göstermiştir. İbn Mukle’nin üslûbunu geliştiren İbnü’l-Bevvâb aklâm-ı sittenin oluşumunda yeni bir çığır açmış, bu yolu izleyen ve İbnü’l-Hâzin diye bilinen Ebü’l-Fazl Ahmed b. Muhammed ed-Dîneverî tevkī‘ ve rikā‘ yazılarının klasik ölçülerini ortaya koymuştur.

Müze ve kütüphanelerde günümüze ulaşan örneklerden Yâkūt el-Müsta‘sımî ekolünde diğer hat çeşitleriyle beraber rikā‘ yazısının da güzelleştiği görülür. Osmanlı hat ekolünde XX. yüzyıla kadar bu mektebe bağlı hattatların zevk ve sezişleriyle işlenerek değişikliğe uğrayan rikā‘ Osmanlılar’da tarihî gelişimini tamamlamıştır. Divanlarda resmî kayıt ve yazışmaların, hattat icâzetnâmeleriyle ketebe satırlarının, yazma eserlerde asıl metinden ayrı yazılan hüküm, mülahaza, mütalaa, mukabele, semâ‘, temellük, ketebe, ferâğ ve hâtime gibi kayıtların genelde rikā‘ kalemiyle yazılması gelenek halini almıştır. Kitap sanatlarında görülen bu kayıtlar, rikā‘ hattının ilk şekli hakkında bilgi veren ve XX. yüzyıla kadar geçirdiği gelişme safhalarını belgeleyen örneklerdir. Osmanlılar’da kadılığın düzenlediği borç alım satım senetlerinde, vakfiyelerde divanî yazının belirmesine ve İran’da ta‘likin ortaya çıkmasına kadar genelde resmî belgelerde rikā‘ yazısı kullanılmıştır.

BİBLİYOGRAFYA
İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Teceddüd), s. 11; Kalkaşendî, Ṣubḥu’l-aʿşâ, III, 115; Abdurrahman b. Yûsuf İbnü’s-Sâyiğ, Tuḥfetü üli’l-elbâb fî ṣınâʿati’l-ḫaṭ ve’l-kitâb (nşr. Hilâl Nâcî), Tunus 1967, s. 100; Kummî, Gülistân-ı Hüner, s. 16, 17; Âlî, Menâkıb-ı Hünerverân, s. 10; Müstakimzâde, Tuhfe, s. 11, 79; Habîb, Hat ve Hattâtân, İstanbul 1305, s. 48; Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu, Sanat, İstanbul 1934, s. 102; Mahmud Bedreddin Yazır, Medeniyet Âleminde Yazı ve İslâm Medeniyetinde Kalem Güzeli (haz. M. Uğur Derman), Ankara 1972-89, I, 95, 102; III, 331, 334; Yasin Hamid Safadi, Islamic Calligraphy, London 1978, s. 74; Habîbullah Fezâilî, Aṭlas-ı Ḫaṭ, İsfahan 1362 hş., s. 274; Nihad M. Çetin, “Hat Sanatının Doğuşu ve Gelişmesi”, İslâm Kültür Mirâsında Hat San’atı (haz. M. Uğur Derman), İstanbul 1992, s. 14-32; Mübahat S. Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili (Diplomatik), İstanbul 1994, s. 58, 59.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2008 yılında İstanbul’da basılan 35. cildinde, 109-110 numaralı sayfalarda yer almıştır.