RİYÂZÜ’n-NÜKABÂ

Sahaflar Şeyhizâde Ahmed Nazif Efendi’nin (ö. 1275/1858-59 [?]) nakîbüleşrafların biyografisine dair eseri.

Müellif:

Osmanlı devlet teşrifatında çok önemli yere sahip olan nakîbüleşrafların biyografisine dair ilk eserdir. Müderrislik yapan, Kudüs, Şam, Mekke kadılıklarında bulunan ve Anadolu kazaskeri olan Ahmed Nazif Efendi’nin bundan başka mensur-manzum yirmiye yakın eseri vardır (Levend, s. 373-374). Riyâzü’n-nükabâ kısa bir mukaddimeyle başlamaktadır. Müellif burada Kâtib Çelebi ve Müstakimzâde’nin eserlerinden etkilenerek bir yâdigâr bırakmak arzusuna kapıldığını söyler; Osmanlılar’da bu konuda bir eser bulunmadığını ve sâdât-ı kirâma duyduğu muhabbetle böyle bir eser ortaya koymayı düşündüğünü belirtir. Ayrıca Ârif Hikmet Beyefendi’nin kitabın ortaya çıkmasına vesile olduğunu ifade eder.

Eserin nakîbüleşrafların biyografisine ayrılan kısmı “Zikr-i Zuhûr-ı Nasb-ı Nikābet” başlığını taşır. Burada nikābet makamının tarihçesinin ardından ilk nakîbüleşraf Seyyid Mahmud Efendi’den (ö. 944/1537 [?]) başlayıp Seyyid Abdürrahim Efendi’ye kadar elli altı nakîbüleşrafın biyografisine yer verilir. Telif tarihi belli olmayan kitapta son nakîbüleşraf Abdürrahim Efendi’nin biyografisinde nikābet görevine devam ettiği bildirildiğine göre eserin onun görevde bulunduğu 14 Haziran 1834 ile 9 Ocak 1837 tarihleri arasında yazıldığı anlaşılmaktadır. Riyâzü’n-nükabâ’nın bilinen dört nüshası vardır (bk. bibl.). Bunlardan Süleymaniye Kütüphanesi’nde kayıtlı nüshada (Esad Efendi, nr. 2275) boş bırakılmış kısımların yanında bazı karalama, düzeltme ve derkenarların bulunması dolayısıyla bunun müellif hattı olması ihtimali yüksektir.

Riyâzü’n-nükabâ’nın Topal Rifat Efendi’nin Devhatü’n-nükabâ’sına kaynaklık ettiği şüphesizdir. Ancak Rifat Efendi, altı nakîbüleşraf ilâvesiyle hazırladığı çalışmasında Riyâzü’n-nükabâ ve müellifinden bahsetmemektedir. Her iki eserde yer alan bilgiler arasında önemli farklılıklar vardır. Bununla birlikte Rifat Efendi’nin Riyâzü’n-nükabâ’yı görmediğini ve incelemediğini söylemek zordur. Fakat Rifat Efendi’nin bazı küçük değişikliklerle Riyâzü’n-nükabâ’yı aktarıp esere kendi zamanına kadar gelen altı nakîbüleşrafı eklediği bilgisi de (DİA, IX, 230) doğru görünmemektedir. Devhatü’n-nükabâ’nın kaynakları arasında Mehmed Mecdî Efendi’nin Hadâiku’ş-şekāik’i, Nev‘îzâde Atâî’nin Hadâiku’l-hakāik’i, Şeyhî Mehmed Efendi’nin Vekāyi’u’l-fuzalâ’sı, Müstakimzâde’nin Devhatü’l-meşâyih’i ve Süleyman Fâik’in Sefînetü’r-rüesâ zeyli bulunmaktadır. Hemen hemen aynı kaynaklardan istifade edilmesi iki eser arasında bir benzerlik olduğu intibaını uyandırsa da dikkatli bir karşılaştırmada Rifat Efendi’nin adı geçen kaynakları temel olarak aldığı farkedilir (kaynakların mukayesesi için bk. Ahmed Rifat Efendi, Osmanlı Toplumunda Sâdât-ı Kirâm ve Nakibüleşrâflar: Devhatü’n-nukabâ, s. 36-45). Bu konuda iki eser arasındaki fark, Devhatü’n-nükabâ müellifi kaynağını aynen veya çok az değişiklikle muhtasaran iktibas ederken Ahmed Nazif’in kısmen muhtasar olarak, fakat kendi cümleleriyle eserine aktarmasından ibarettir. Riyâzü’n-nükabâ’nın dili devrine göre oldukça ağır olup üslûbu yer yer süslü nesre yaklaşmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA
Ahmed Nazif Efendi, Riyâzü’n-nükabâ, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2275, 2276; Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 4590; Millet Ktp., Ali Emîrî, Tarih, nr. 723; Ahmed Rifat Efendi, Devhatü’n-nükabâ, İstanbul 1283; a.mlf., Osmanlı Toplumunda Sâdât-ı Kirâm ve Nakibüleşrâflar: Devhatü’n-nukabâ (haz. Hasan Yüksel – M. Fatih Köksal), Sivas 1998; Agâh Sırrı Levend, Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara 1973, s. 373-374; Ali Emîrî, “Hâdim ve Hâfız-ı Emânet-i Mübâreke Hulefâ-yi Osmâniyyenin Şeref-i Silsile-i Siyâdetleri”, Osmanlı Tarih ve Edebiyat Mecmuası, sy. 19, İstanbul 1330, s. 417-435; Mehmet İpşirli, “Devhatü’n-nükabâ”, DİA, IX, 230.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2008 yılında İstanbul’da basılan 35. cildinde, 145-146 numaralı sayfalarda yer almıştır.