SÂDIK MEHMED EFENDİ, Sadreddinzâde

(ö. 1121/1709)

Osmanlı şeyhülislâmı.

Müellif:

16 Cemâziyelevvel 1040’ta (21 Aralık 1630) doğdu. IV. Mehmed devri ulemâsından Sadreddinzâde Feyzullah Efendi’nin oğludur. Uzun Hasan Efendi ve Kürd İshak Efendi’den ders gördükten sonra Karaçelebizâde Mahmud Efendi’nin derslerine girdi ve ona intisap ederek mülâzemet aldı. Ardından öğretim hayatına başlayarak bazı medreselerde ders verdi. 40 akçelik medreseden mâzul iken Şâban 1067’de (Mayıs-Haziran 1657) yeni açılan Ahmed Kethüdâ Medresesi’ne hâriç derecesiyle müderris tayin edildi. Zilkade 1072’de (Haziran-Temmuz 1662) Kovacık Dede Medresesi’ne geçti. Şâban 1074’te (Mart 1664) Papasoğlu, Muharrem 1075’te (Ağustos 1664) Kadı Abdülhalim, Muharrem 1076’da (Temmuz-Ağustos 1665) Şeyhülislâm Hüseyin Efendi, Rebîülevvel 1079’da (Ağustos 1668) Hâfız Paşa, Rebîülâhir 1081’de (Ağustos-Eylül 1670) Hayreddin Paşa medreselerine ve Zilhicce 1081’de (Nisan 1671) Sahn-ı Semân medreselerinden birine müderris oldu. Muharrem 1083’te (Mayıs 1672) Beşiktaş Sinan Paşa, Safer 1085’te (Mayıs 1674) Gevherhan Sultan, Şâban 1086’da (Ekim-Kasım 1675) Hâkāniyye-i Vefâ medreselerine, Şevval 1089’da (Kasım-Aralık 1678) Süleymaniye Dârülhadisi’ne tayin edildi.

Daha sonra kadılık mesleğine geçerek Rebîülâhir 1091’de (Mayıs 1680) Halep kadılığına gönderildi. Receb 1092’de (Temmuz-Ağustos 1681) bu görevinden ayrıldı. Receb 1096’da (Haziran 1685) Kahire kadısı oldu ve bir buçuk yıl burada görev yaptı. Şevval 1099’da (Ağustos 1688) Edirne pâyesi ilâvesiyle Gemlik ve Bayındır kazaları kendisine arpalık verildi. Receb 1101’de (Nisan 1690) Mekke-i Mükerreme pâyesini alarak ikinci defa Kahire kadılığına tayin edildi. Zilkade 1102’ye (Ağustos 1691) kadar burada bulundu ve mâzuliyet döneminde Uzuncaova Hasköyü Gümülcine kazası arpalık olarak verildi.

Şâban 1104’te (Nisan 1693) Anadolu kazaskeri, Şevval 1105’te (Haziran 1694) Rumeli kazaskeri oldu. 28 Şevval 1105’te (22 Haziran 1694) Ebûsaidzâde Feyzullah Efendi’nin yerine şeyhülislâmlık makamına getirildi. Şeyhülislâmlığı sırasında II. Ahmed vefat edip yerine II. Mustafa padişah olunca durumu sarsıldı. Yeni padişah, hocası Seyyid Feyzullah Efendi’yi Edirne’den İstanbul’a davet edince Feyzullah Efendi’nin şeyhülislâm olacağı ve kendisinin nüfuzunun kırılacağı korkusuna kapılan Sadrazam Sürmeli Ali Paşa, çeşitli bahaneler ileri sürerek Sâdık Mehmed Efendi’yi 4 Şâban 1106’da (20 Mart 1695) görevden aldırıp Rumeli Kazaskeri İmam Mehmed Efendi’yi şeyhülislâm tayin ettirdi (Râşid, II, 312-313).

Sâdık Mehmed Efendi, kısa süren bu ilk şeyhülislâmlığının ardından kendisine tahsis edilen arpalıklarıyla geçindi. Bafra, Midilli ve Kuşadası kazaları, ardından Midilli yerine İslimye kazası verildi. İslimye daha sonra İstanköy’e çevrildi. 1705’te burası Tatarpazarı kazası arpalığı ile değiştirildi. On iki yıl kadar Fındıklı’daki evinde uzlete çekilen Sâdık Efendi, yaşlılığını ileri sürüp mazeret bildirmesine rağmen 27 Şevval 1118’de (1 Şubat 1707) yetmiş sekiz yaşında iken III. Ahmed tarafından ikinci defa şeyhülislâmlığa getirildi. Rebîülevvel 1119’da (Haziran 1707) kendisine Manisa kazası arpalığı tahsis edildi. Yaşlılığı sebebiyle bu ikinci görevinde herhangi bir iş göremedi. III. Ahmed’in kızı Hatice Sultan’ın cenaze namazını yanlışlıkla bayram namazı gibi her tekbirde ellerini kaldırıp kıldırması bahane edilerek 2 Zilkade 1119’da (25 Ocak 1708) azledildi (a.g.e., III, 238). 8 Ramazan 1121 (11 Kasım 1709) tarihinde vefat etti (a.g.e., III, 307-308) ve Fındıklı Camii hazîresine defnedildi. Osmanzâde Ahmed Tâib ölümüne, “Cennetü’l-me’vâ ola Sâdık Efendi’ye makam” (1121) mısraını tarih düşürmüştür. Bilgili, ilim adamlarıyla sohbete önem veren, tarikata meyilli bir âlim olup üç dilde şiir yazdığı belirtilmektedir.

BİBLİYOGRAFYA
Şeyhî, Vekāyiu’l-fuzalâ, II, 313-315; Râşid, Târih, II, 254, 312-313; III, 238, 307-308; Devhatü’l-meşâyih, s. 77-78; İlmiyye Salnâmesi, s. 495; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/2, s. 488; IV/2, s. 457, 458; Danişmend, Kronoloji2, V, 132, 135.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2008 yılında İstanbul’da basılan 35. cildinde, 395 numaralı sayfada yer almıştır.