SÂLİM b. AVF (Benî Sâlim b. Avf)

Hazrec kabilesinin bir kolu.

Müellif:

Hazrec’in kollarından biri olup adını Sâlim b. Avf b. Amr b. Avf b. Hazrec el-Kahtânî’den alır. Benî Sâlim’in tarihi Hazrec ile iç içedir (bk. HAZREC). Benî Sâlim’in İslâm tarihi sahnesine çıkışı Akabe biatlarıyla birliktedir; Müslümanlığı burada kabul etmiş ve Medine’de gelişmesine önemli katkılarda bulunmuştur. Hicret sırasında Kubâ’da Mekke’den gelecek olan Hz. Ali’yi ve beraberindekileri beklemek üzere birkaç gün kalan ve onlarla buluştuktan sonra 24 Eylül 622 Cuma günü yola çıkan Hz. Peygamber öğle vakti girince Rânûnâ vadisinde Sâlim b. Avf kabilesine misafir oldu ve bu vadideki namazgâhta ilk cuma namazını kıldırdı. Hicret kafilesi tekrar hareket ettiğinde Benî Sâlim’den İtbân b. Mâlik ve Abbas b. Ubâde (veya Nevfel b. Abdullah), Resûl-i Ekrem’in devesi Kasvâ’nın önüne geçip kendisini ve muhacirleri koruyacak güçte olduklarını söyleyerek onları yurtlarında misafir etmek istediler (İbn Sa‘d, I, 183; Semhûdî, I, 256).

Hz. Peygamber, Medine’ye yerleştikten sonra Kubâ’ya gidip gelişlerinde Benî Sâlim yurduna uğrar ve İtbân b. Mâlik gibi ileri gelenlere misafir olurdu. Sâlimoğulları hicretten sonra Resûl-i Ekrem’in en büyük destekçileri arasında yer aldılar ve katıldıkları gazve ve seriyyelerde önemli görevler üstlendiler. Hz. Peygamber’in münafıkların yaptırdığı Mescid-i Dırâr’ın yıkılması için emir verdiği iki kişiden biri Benî Sâlim’den Mâlik b. Duhşüm idi. Daha ziyade Medine’de yaşayan Sâlimoğulları özellikle Hulefâ-yi Râşidîn devrinde kabilelerinin adından çok ensar ya da Hazrec adlarıyla anılmıştır. Hulefâ-yi Râşidîn dönemindeki bütün savaşlara da katılan Sâlimoğulları, birçok şehid vermiştir. Harre Savaşı’nda ölenler arasında da bu kola mensup kişiler bulunuyordu (Halîfe b. Hayyât, s. 191).

Benî Sâlim yurdunda kılınan ilk cuma namazının hâtırasını yaşatmak için Ömer b. Abdülazîz, Medine valiliği sırasında namazgâhın yanına Mescid-i Cum‘a, Mescid-i Benî Sâlim, Mescid-i Âtike ve Mescid-i Vâdî adlarıyla meşhur olan bir mescid yaptırdı. Tarih boyunca aralarında Osmanlı Padişahı II. Bayezid’in de bulunduğu birçok yönetici tarafından tamir ve yeniden inşa ettirilen (son defa 1992’de) bu mescid Mescid-i Nebevî’ye yaklaşık 2,5 km, Mescid-i Kubâ’ya ise 350 m. uzaklıkta yer almaktadır.

BİBLİYOGRAFYA
İbn Şebbe, Târîḫu’l-Medîneti’l-münevvere, I, 68; İbn Sa‘d, eṭ-Ṭabaḳāt (nşr. M. Abdülkādir Atâ), Beyrut 1410/1990, I, 169, 182-183; ayrıca bk. İndeks; Halîfe b. Hayyât, et-Târîḫ (Zekkâr), s. 29, 75, 191; Kalkaşendî, Nihâyetü’l-ereb, Beyrut 1405/1984, s. 259; Fîrûzâbâdî, el-Meġānimü’l-müṭâbe fî meʿâlimi Ṭâbe (nşr. Hamed el-Câsir), Riyad 1389/1969, s. 13, 220, 381; Semhûdî, Vefâʾü’l-vefâ bi-aḫbâri dâri’l-Muṣṭafâ (nşr. M. Muhyiddin Abdülhamîd), Beyrut 1404/1984, I, 256; Yûsuf Ragdâ el-Âmilî, Meʿâlimü Mekke ve’l-Medîne beyne’l-mâżî ve’l-ḥâżır, Beyrut 1418/1997, s. 367-368; Ahmed b. Yâsîn el-Hıyârî, Târîḫu meʿâlimi’l-Medîneti’l-münevvere ḳadîmen ve ḥadîs̱en, Riyad 1419/1999, s. 162-164.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2009 yılında İstanbul’da basılan 36. cildinde, 48 numaralı sayfada yer almıştır.