SARAY CAMİİ

XV. yüzyılın ikinci yarısında Kütahya’da yaptırılan cami.

Müellif:

Germiyanoğlu II. Yâkub Bey’in subaşılarından Hisar Bey’in oğlu Mustafa Bey tarafından zengin vakıflar tahsis edilerek 893’te (1488) inşa edilmiştir. Başlangıçta kurucusunun adıyla Hisar Bey Camii / Bey Camii diye anılırken Anadolu eyaleti beylerbeyilerinin ikamet ettiği Paşa Sarayı’nın çok yakınında bulunmasından dolayı zamanla Saray Camii diye anılmıştır. Kanûnî Sultan Süleyman’ın vefatı sırasında Kütahya’da bulunan II. Selim cuma vaktinde yolda rastladığı Saray Camii hatibi Feyzullah Fakih’e, “Merhum ve mağfûrunleh babam hudâvendigâr rahmet-i rahmâna gittikleri haberi geldi. Hutbe-i şerifte bizim namımıza dua eyleyip cemâat-i müslimîne bildiresiz” demiş, böylece cami II. Selim’in sultanlığı ve halifeliği adına ilk defa hutbe okunan bir ibadethâne olmuştur. Camide ilk kapsamlı tamirat 1749-1752 yılları arasında Yahyâ Paşa tarafından gerçekleştirilmiş ve eski vakıflarına ilâveten yeni bir vakıf daha tesis edilmiştir. Ayrıca 1194’te (1780) Anadolu Beylerbeyi Yeğen Mehmed Paşa ile XIX. yüzyılın başında Anadolu Beylerbeyi Hacı Abdullah Paşa zamanında tamir görmüştür. Cami, 1940’lı yıllarda bakımsızlık ve ilgisizlikten tamamen harap olup son cemaat yeri yıkılmışsa da halkın gayretleriyle esaslı bir tamirat geçirerek 1957’de tekrar ibadete açılmıştır.

Caminin duvarlarında bir sıra düzgün kesme taş arasına üç sıra tuğla kullanılmıştır. 1957’de yeniden yapılan son cemaat yeri iki yanda pâye, ortada iki sütun üzerine oturan hafif sivri kemerli açıklıklı olup üç kubbelidir. Ancak önünde vaktiyle ahşap dikmelere oturan yuvarlak kemerli ve üzeri kiremit örtülü bir sundurma bulunduğu bilinmektedir. Harime geçişi sağlayan basık kemerli kapının üstünde yer alan sülüs hatlı inşa kitâbesinin etrafı XVIII. yüzyılda çinilerle kaplanmıştır. Daha üstte mozaik çinili kûfî besmele yer almaktadır. İki bölümlü olan harimde ilk bölüm kare planlı olup üzeri sivri tromplarla geçişi sağlanan, dıştan on ikişer kasnak üzerine oturan bir kubbe ile örtülmüştür. Mihrap bölümü bir sivri kemerle öndeki kubbeli bölüme açılmaktadır. Burası prizmatik üçgenlerle geçilen tonozumsu bir kubbe ile örtülmüştür. Yanlarda ve son cemaat yerine açılan sivri kemerli alınlıklı dikdörtgen şeklindeki alt sıra pencerelerin dışında kubbeli bölümde iki yanda birer ve kubbe kasnağında mihrap ekseninde iki kemerli pencere bulunmaktadır. Harimin kuzey ve doğu yönünde yer alan ahşap mahfile doğudaki merdivenlerle ulaşılmaktadır. Doğudaki mahfilin kıble duvarında 1163 (1750) tarihini ve Yahyâ Paşa’nın adını veren çini tamir kitâbesi yer almaktadır. Bu tamirde yapının duvarlarının alt kısmına ahşap lambriler, bunun üzerine 1 m. yükseklikte çiniler kaplatılmış, çinilerde benzer motiflerin etrafı ince bordürlerle çevrelenmiştir. Pencere alınlıklarından yalnızca kuzeybatıdakinde XVIII. yüzyıl çinileri mevcut olup diğerleri yok olmuştur. Yapının, üzeri taçlandırılmış mukarnas yaşmaklı mermer mihrabı orijinaldir. Etrafını çeviren iri rûmîli çini bordürle yazılı ve servili kandilli motifli üç parçadan oluşan diğer çiniler de ilk yapıdan kalmadır. Orijinal taş minber de çini kaplamalıdır. Bunların bir kısmı XV. yüzyıla ait çiniler olmakla birlikte aralarına XVIII. yüzyılda eklenenler de olmuştur. Vaktiyle caminin yanında sıbyan mektebi ve hazîre bulunmasına rağmen yalnızca bir kabir cami girişinin sol tarafında günümüze ulaşmıştır. Camiye akar olarak inşa edilmiş olan ve Küçük Hamam adıyla tanınan hamam ise faaliyetini vakıf mülkiyetinde sürdürmektedir.


BİBLİYOGRAFYA

, nr. 123/39.

, EV, nr. 11119, vr. 2a.

VGMA, nr. 739, s. 208-223, 243; Tercümesi: VGMA, nr. 1767, s. 345-356.

, I, 40.

İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Kütahya Şehri, İstanbul 1932, s. 112.

Hamza Güner, Kütahya Camileri, İstanbul 1969, s. 27-29.

Ara Altun, “Kütahya’nın Türk Devri Mimarisi”, Kütahya: Atatürk’ün Doğumunun 100. Yılına Armağan, İstanbul 1981-82, s. 242-247, 371-373.

Mustafa Çetin Varlık, “XVI. Yüzyılda Kütahya Şehri ve Eserleri”, , sy. 3 (1988), s. 198, 202.

Mustafa Güler, “Kütahya Hisarbeyoğlu (Saray) Camii Vakfiyeleri”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, sy. 4, Kütahya 2000, s. 226.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2009 yılında İstanbul’da basılan 36. cildinde, 125-126 numaralı sayfalarda yer almıştır.