SEM‘ÂNÎ, Muhammed b. Mansûr

Ebû Bekr Muhammed b. Mansûr b. Abdilcebbâr es-Sem‘ânî el-Mervezî (ö. 510/1116)

Hadis ve fıkıh âlimi.

Müellif:

466 (1073) yılında Merv’de doğdu. Sem‘ânî ailesinin en meşhur âlimi kabul edilen, el-Ensâb adlı eserin müellifi Abdülkerîm b. Muhammed es-Sem‘ânî’nin babasıdır. Soyu Arap asıllı Temîm kabilesinden geldiği için Temîmî, Merv’de doğup burada vefat ettiği için Mervezî nisbeleriyle de anılmıştır. Sem‘ânî küçük yaştan itibaren ilim meclislerine katılmaya başladı. Merv’de babası başta olmak üzere Ebü’l-Hayr Muhammed b. Ebû İmrân es-Saffâr ve Abdullah b. Ahmed et-Tâhirî gibi âlimlerden hadis dinledi. Daha sonra uzun süre devam edecek olan ilmî yolculuklarına başladı. Nîşâbur’da Ebû Ali Nasrullah b. Ahmed el-Huşnâmî ve Abdülvâhid b. Abdülkerîm el-Kuşeyrî; Bağdat’ta Sâbit b. Bündâr, Ebü’l-Hüseyin Mübârek b. Abdülcebbâr İbnü’t-Tuyûrî ve Ebû Sa‘d Muhammed b. Abdülkerîm b. Huşeyş el-Bağdâdî; Kûfe’de Ebü’l-Bekā Muammer b. Muhammed el-Kûfî el-Habbâl ve Ebü’l-Ganâim Muhammed b. Ali en-Nersî; Mekke’de Ebû Şâkir Ahmed b. Muhammed el-Osmânî’den dinî ve edebî ilimler tahsil etti. Hanbelî âlimi Ebü’l-Vefâ İbn Akīl’den istifade etti. 497’de (1103) gittiği Bağdat’ta Ebû Muhammed Abdullah b. Ali İbnü’l-Abenûsî’den Hatîb el-Bağdâdî’nin Târîḫu Baġdâd’ını okudu. Burada kaldığı bir yıl içinde Nizâmiye Medresesi’nde hadis dersleri verdi, ayrıca vaaz ve irşad faaliyetlerinde bulundu. 498’de (1104) Hemedan’a geçti; İsfahan, Rey ve Herat’a uğradı. Buralarda Ebû Bekir Ahmed b. Muhammed İbn Merdûye, Ebü’l-Feth Ahmed b. Muhammed el-Haddâd ve Ebû Sa‘d Muhammed b. Muhammed el-Mutarriz gibi âlimlerle görüşerek kendilerinden yararlandı. Uğradığı yerlerde zaman zaman ders halkaları oluşturarak hadis rivayet etti. Seyahatleri sırasında satın alma ve istinsah yoluyla pek çok hadis eserine sahip oldu. Merv’e dönünce şehrin merkez camisinde ders halkası oluşturdu; bir yandan hadis okuttu, bir yandan halkı irşad etti. Talebeleri arasında Mü’temen b. Ahmed es-Sâcî, Ebü’l-Vefâ İbn Akīl ve Silefî gibi isimler bulunmaktadır. 509’da (1115) henüz dört yaşında olan oğlu Abdülkerîm’i yanına alarak Nîşâbur’a gitti. Merv’e döndükten kısa bir süre sonra 3 Safer 510’da (17 Haziran 1116) vefat etti ve Sencezân Kabristanı’nda babasının yanına defnedildi.

Şâfiî fıkhı, hadis, ilm-i ricâl, ensâb ve tarih konularında temayüz eden Sem‘ânî özellikle hadis ilmindeki derinliği sebebiyle münekkitler tarafından imam, muhaddis ve hâfız gibi vasıflarla anılmıştır. Arkadaşı ve aynı zamanda talebesi olan Silefî ondan asrının âlimi (Zehebî, Târîḫu’l-İslâm, s. 261), Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî de allâme (el-Muntaẓam, XVII, 150) diye söz eder. Merv Camii’ndeki vaazları sırasında okuduğu hadisleri senedleriyle birlikte ve ezbere naklederdi. Bir vaazında mecliste bulunanlardan birinin, senedleri o anda uydurması ihtimaliyle ilgili tereddüdünün kendisine ulaştırılması üzerine, “Kim bana yalan isnad ederse …” (men kezebe aleyye) hadisini doksan küsur tarikiyle ezberinden naklettiği, ardından hadis konularını bilen birinin on hadisin sened ve metinlerini birbirine karıştırmasını söylediği, yapılan değişikliklerin hepsini düzelttiği, böylece bilgisi konusunda ortaya çıkan tereddütleri giderdiği zikredilmiştir (Zehebî, Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ, IV, 1267-1268). Halk arasında itibarlı bir kişi olduğu belirtilen Sem‘ânî’nin bir sohbetinde talebelerine yardım edilmesi yolunda söylediği bir söz üzerine hemen 1000 dinar para tedarik edilip kendisine verildiği nakledilmektedir. Yazmaya başladığı birkaç eser ömrü yetmediği için yarım kalmış, ancak ders halkalarında şerhedip yazdırmak suretiyle rivayet ettiği hadislerden oluşan el-Emâlî adlı eseri tamamlanmıştır. Üç ciltten oluşan ve 142 imlâ meclisini ihtiva eden el-Emâlî’yi İbnü’s-Salâh eş-Şehrezûrî türü arasında daha önce benzeri yazılmamış bir eser diye nitelemektedir (İbn Kādî Şühbe, I, 295). Edebî değeri yüksek olduğu belirtilen şiirler de yazan Sem‘ânî hayatının sonlarına doğru şiirlerini imha etmiş, bunlardan sadece talebeleri tarafından muhafaza edilmiş olanlar günümüze ulaşmıştır (bk. İbnü’l-İmâd, IV, 30).

BİBLİYOGRAFYA
Sem‘ânî, el-Ensâb, VII, 140-141; İbnü’l-Cevzî, el-Muntaẓam (Atâ), XVII, 149-150; İbnü’l-Esîr, el-Lübâb, I, 13; Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XIX, 371-373; a.mlf., Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ, IV, 1266-1269; a.mlf., Târîḫu’l-İslâm: sene 501-510, s. 259-263; Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-nihâye (nşr. Ahmed Ebû Mülhim v.dğr.), Beyrut 1405/1985, XII, 192; İbn Kādî Şühbe, Ṭabaḳātü’ş-Şâfiʿiyye, I, 295-296; İbnü’l-İmâd, Şeẕerât, IV, 29-30.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2009 yılında İstanbul’da basılan 36. cildinde, 464-465 numaralı sayfalarda yer almıştır.