SERΑ

Aruz sisteminde bir bahir.

Müellif:

Halîl b. Ahmed’in aruz sisteminde “müştebihe” denilen dördüncü dâiredeki altı bahrin (serî‘, münserih, hafîf, muzâri, muktedab, müctes) birincisi olup genel sıralamada dokuzuncu bahir olarak geçer. Tef‘ileleri sübâiyye (yedi harfli) olan bahirlerdendir (مستفعلن). İllet ve zihaf kaidelerinin uygulanmadığı, dâiredeki tam ve sahih şekli, bir beytin yarısı (şatr) için – – – (müstef‘ilün) / – – – (müstef‘ilün) / – – – (mef‘ûlâtü) tarzında üç tef‘ileden ibaret olup bunların ikinci şatrda tekrarı ile bir beyitte altı tef‘ileye ulaşır. Halîl b. Ahmed’in sistemine farklı bir yorum getiren İsmâil b. Hammâd el-Cevherî’nin değerlendirmesine göre serî‘, basît bahrinden ve müseddes (altı tef‘ileli) şeklin aruz ve darb cüzlerinde geçen “mef‘ûlâtü” (– – – ) tef‘ilesi de basîtin “müstef‘ilün” (– – –) tef‘ilesinin, mefrûk vetid ile biten “müstef‘inlü” (– – – ) şeklinden çevrilerek oluşturulmuştur. Bu tef‘ilenin tek başına tekrarından oluşmuş bir bahir bulunmadığı gerekçesiyle de onu Halîl’in belirlediği sekiz aslî tef‘ile arasından çıkarır (Kitâbü’l-ʿArûżi’l-varaḳa, s. 55). Dâire sisteminde aslî bir cüz olan “mef‘ûlâtü” tef‘ilesi -hareke ile son bulan لات “lâtü” (– ) mefrûk vetidinin zayıf kalışı dolayısıyla- bahrin aruz ve darblarında bu şekliyle geçmez. Zihaf kaidelerinden tay (ikinci hafif sebebin sakin harfinin hazfi) ve sonra kesf veya keşf (mefrûk vetidin son harekeli harfinin hazfi) ile “mef‘ulâ”, buradan da uygulamadaki okunuşu ile “fâilün” (– –) şekline girer. Her bir şatrında vetidlere nazaran daha süratli olduğu kabul edilen hafif sebeplerden yedişer adet bulunması, ayrıca akıcı, çabuk ve kolay telaffuz edilebilen bir vezin oluşturması sebebiyle serî‘ (süratli) diye isimlendirilmiştir. Bilhassa insanın his ve tepkilerini dile getirip kendini ifade edebildiği ve tasvir hususunda çok elverişli olduğu kabul edilen bu bahir Câhiliye ve sonraki devir şairleri tarafından nâdiren kullanılmış olsa da bazı Abbâsî şairleri ve özellikle Mütenebbî mersiyelerinin birçoğunu bu bahirle nazmetmiştir.

Serî‘ bahrinin dâiredeki tam ve sahih şekline pek rastlanmaz. İllet ve zihaf kaidelerinin uygulandığı tam ve meştûr beyitlerinin üç aruzu ve altı darbı vardır. Buna göre: A) Tam beyit (üçer cüzden oluşup her iki şatr da mevcut): a) I. aruz (matvî: İkinci hafif sebebin sâkin harfi atılmış; meksûf: Vetid mefrûkun son harfi atılmış). 1. darb (matvî + mevkuf = vetid mefrûkun son harfinin sâkin okunmuş şekli) ile – – – / – – – / – – // – – – / – – – / – = (fâilân). b) I. aruz (matvî + meksûf) ve 2. darb (matvî + meksûf) ile: – – – / – – – / – – // – – – / – – – / – – (fâilün). c) I. aruz (matvî + meksûf) ve 3. darb (matvî + aslem= sondaki mefrûk vetidin atılmış şekli) ile – – – /– – – / – – // – – – / – – – / – – (fa‘lün). II. aruz (mahbûl = hafîf sebeplerin sâkin harfleri atılmış) + meksûf = vetid mefrûkun son harfinin atılmış şekli ve 4. darb (mahbûl şekli) ile: – – – / – – – / – // – – – / – – – / – (feilün).

B) Meştûr beyit (bir şatrı düşmüş olmakla aruz ve darb cüzleri çakışık şekilde) III. aruz ve aynı zamanda 5. darb (mevkuf) – – – / – – – / – – = (mef‘ûlân). IV. aruz ve aynı zamanda 6. darb (meksûf) – – – / – – – / – – – (mef‘ûlün).

Aruz ve darbdaki muhtemel değişiklikler: Sadece 1. aruz ve 2. darbdaki “fâilün”ler (– –) habn ile “feilün” ( –) olabilir. Bu takdirde kâmil bahrinin II. aruz ve 4. darblı şeklindeki her bir “mütefâilün” ( –) idmâr (ilk hafif sebebin sükûnlanması) ile “müstef‘ilün” (– – –) olarak gelirse karışma ihtimali vardır. Ancak beyitte tek bir “mütefâilün” cüzünün varlığı bahrin kâmil olduğunun delilidir.

Haşivlerdeki muhtemel değişiklikler: a) مستفعلن / “müstef‘ilün” (– – –) tef‘ilesinde basit ve recez bahirlerindeki değişiklikler aynen geçerlidir: 1. Habn (ilk hafîf sebebin sükûnunu atmak) ile متفعلن, uygulamadaki okunuşu ile مفاعلن / “mefâilün” ( –); 2. Tay (ikinci hafîf sebebin sükûnunu atmak) ile مستعلن, uygulamadaki okunuşu ile مفتعلن (– –); 3. Habl (habn + tay) ile متعلن ve uygulamadaki okunuşu ile فعلتن / “feiletün” ( –). b) Meştûr beyitteki مفعولان ve مفعولن habn ile معولان ve معولن, uygulamadaki şekliyle de فعولان / “feûlân” ( – =) ve فعولن / “feûlün” ( – –) olurlar. c) Meczû (bir cüzü eksilmiş) ve menhûk (2/3 nisbetinde eksilmiş) beyit, recez bahri ile karışma ihtimalinden dolayı kullanılmamıştır (İbnü’d-Demâmînî, s. 199). Nitekim serî‘ ile recez bahirleri yalnız aruz ve darb cüzlerinin farklı oluşları ile ayrılırlar. Aslında serî‘ bahri recezin bir nevi olup “serî‘ recez” şeklinde isimlendirilmişken bu tertibin aruz ve darblarındaki farklılık ve özellikler dolayısıyla müstakil bir bahir olarak kabul edilmiştir.

Dört aruz ve altı darbdan oluşan bu serî‘ vezin kalıpları aruza dair klasik kitaplarda ve yeni eserlerde verilen şekillerdir. Bunun yanında nazım tekniğinde sanatkârların yaptıkları yenilikleri içeren bazı eserlerde bu bahrin başka vezin grupları da yer alır. Serî‘ bahrini sadece recezin başka bir şekli olarak gören Celâl Hanefî, yine de klasik anlayışa göre onu müstakil bir bahir kabul ederek yirmi dört vezin kalıbını tesbit etmiş ve bunları bedîlleri ile (illet ve zihaf kaidelerine göre aldıkları şekilleri) toplu olarak vermiştir (el-ʿArûż, s. 573-599). Aşağıda yirmi dört serî‘ vezni -müşterek tarafları olanlar tek şekil altında toplanmak ve farklı aruz ve darb tef‘ileleri de ilgili yerlerde parantez içinde verilmek suretiyle- sekiz madde halinde özetlenmiştir:

a) 1-4. – / – / – – (– –) //
– / – / – – (– –) (– =)

b) 5-12.  – / – – – (– –) (– =) //
– / – – (– –) (– =) (– =) فعلان

c) 13 ve 15. – / – – (– =) //
– – ( – =) مستفعلاتان

ç) 14. – / – = //
– – – / – = فعلان

d) 16-18. – – – / – – – / – – //
– – – / – – (– –) (– =) فعلان

e) 19-20. – / – – / – – //
– – ( – =)

f) 23. – / – – / – = //
– / – – / –

g) 21, 22, 24. – /– – / – – (– =) //
– / – – – (– – – =) (– –)

BİBLİYOGRAFYA
Lisânü’l-ʿArab, “srʿa” md.; Lane, Lexicon, IV, 1349-1350; Ahfeş el-Evsat, Kitâbü’l-Ḳavâfî (nşr. İzzet Hasan), Dımaşk 1390/1970, s. 48; İbn Abdürabbih, el-ʿİḳdü’l-ferîd, V, 464-467, 488; İsmâil b. Hammâd el-Cevherî, Kitâbü’l-ʿArûżi’l-varaḳa (nşr. Sâlih Cemâl Bedevî), Mekke 1406/1985, neşredenin girişi, s. 39-43, 55, 56; İbn Reşîḳ el-Kayrevânî, el-ʿUmde (nşr. Muhammed Karkazân), Beyrut 1408/1988, I, 269, 271, 272, 286, 287; Hatîb et-Tebrîzî, el-Vâfî fi’l-ʿarûż ve’l-ḳavâfî (nşr. Ömer Yahyâ – Fahreddin Kabâve), Dımaşk 1399/1979, s. 138-145; Zemahşerî, el-Ḳusṭâs (nşr. Fahreddin Kabâve), Beyrut 1410/1989, s. 107-111; İbnü’d-Demâmînî, el-ʿUyûnü’l-ġāmize ʿalâ ḫabâya’r-Râmize (nşr. Hassânî Hasan Abdullah), Kahire 1415/1994, s. 194-199; İbn Ebû Şeneb, Tuḥfetü’l-edeb, Paris 1954, s. 63-70; Safâ Hulûsî, Fennü’t-taḳṭîʿi’ş-şiʿrî ve’l-ḳāfiye, Beyrut 1966, s. 143-150; Celâl el-Hanefî, el-ʿArûż, Bağdad 1398/1977-78, s. 573-601; M. Ebû Ali – M. Saîd İsbir, el-Ḫalîl: Muʿcem fî ʿilmi’l-ʿarûż, Beyrut 1982, s. 60-64; M. Saîd İsbir – Bilâl Cüneydî, eş-Şâmil, Beyrut 1985, s. 527-529; Abdürrızâ Ali, el-ʿArûż ve’l-ḳāfiye, Musul 1409/1989, s. 61-67; Mahmûd Fâhûrî, Sefînetü’ş-şuʿarâʾ, Halep 1410/1990, s. 87-94; Emîl Bedî‘ Ya‘kūb, el-Muʿcemü’l-mufaṣṣal fî ʿilmi’l-ʿarûż ve’l-ḳāfiye ve fünûni’ş-şiʿr, Beyrut 1411/1991, s. 93-97; Gotthold Weil, “Arûz”, İA, I, 626; Nihad M. Çetin, “Serī”, a.e., X, 518-519; a.mlf., “Arûz”, DİA, III, 428-430; a.mlf., “Bahir”, a.e., IV, 484; G. Meredith-Owens, “ʿArūḍ”, EI2 (İng.), I, 677; W. Stoetzer, “Sarī”, a.e., IX, 54, 55.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2009 yılında İstanbul’da basılan 36. cildinde, 562 numaralı sayfada yer almıştır.