SERİYYE

Hz. Peygamber’in bizzat katılmayıp görevlendirdiği kumandanlarla sevk ve idare ettiği sefer.

Müellif:

Sözlükte “gece yolculuğu yapmak veya yaptırmak, geceleyin yola çıkmak” anlamındaki serâ kökünden türeyen seriyye “askerî birlik, silâhlı tim, ordunun bir bölüğü” mânalarına gelir. Bu askerî birliklere görevlerinin gereği olarak çok defa geceleyin yol almaları, gizli hareket etmeleri ve baskın şeklinde harekât planı yürütmeleri dolayısıyla seriyye adı verilmiştir. Kelime terim olarak Resûl-i Ekrem’in hedef ve planlarını kendisinin belirlediği, ancak bizzat kumanda etmeyip sahâbeden birinin kumandasında gönderdiği askerî birlik ve harekâtlar için kullanılmıştır. Bu yönüyle Resûlullah’ın kumanda ettiği askerî seferleri ifade eden gazveden ayrılır. Harekât planları, asker sayısı ve operasyon biçimleri açısından gazve ile seriyye arasında fark varsa da bu iki terimin ayrılmasında en önemli belirleyici unsur Hz. Peygamber’in bizzat kumanda edip etmemesidir. Bununla birlikte Bi’rimaûne, Zâtüsselâsil ve Mûte gibi bazı seriyyelere kelimenin sözlük anlamından hareketle gazve adının verildiğini görmek mümkündür. Ayrıca bu durumun askerî harekâtın büyüklüğü ve özellikleriyle de ilgili olduğu söylenebilir. Öte yandan gazve ile aynı kökten türeyen ve “savaş, savaş yeri, savaş anı” anlamlarını taşıyan “megzâ”nın çoğulu “megāzî” de Resûl-i Ekrem’in gazve ve seriyyelerinin tamamını içeren bir terim olarak kullanılmış, bu konuda yazılan eserlere “kitâbü’l-megāzî” denilmiştir; bunların en meşhuru Vâkıdî’nin kitabıdır. Kaynaklarda seriyye karşılığında bazan “ba‘s” (göndermek, sevketmek) teriminin, ayrıca “vak‘a, yevm” gibi kelimelerin hem gazve hem seriyye için kullanıldığı görülür.

Hz. Peygamber’in hicretten kısa bir süre sonra başlattığı fiilî mücadele döneminin en önemli faaliyetlerinden olan seriyyeler gerek strateji ve savaş taktikleri gerekse dinî ve siyasî sonuçları bakımından büyük önem taşır. Ayrıca kalıcı ve düzenli askerî gücün oluşumunda planlı tatbikat rolü oynamış, askerî ve idarî açıdan uygulamalı eğitim imkânı sağlamıştır. Seriyyelerin amacı gazvelerle bütünlük içinde, İslâmiyet’in yayılmasına engel oluşturan unsurları bertaraf etmek, müslümanları maddî ve mânevî baskılardan kurtararak dinlerini özgürce yaşayabilecekleri bir ortam sağlamaktır. Bunun yanında seriyyelerin her biri özel stratejik amaçları olan askerî operasyonlardır ve bu açıdan bakıldığında sebep ve sonuçları itibariyle dört ana grupta toplanmaları mümkündür. Birincisi Suriye ticaret yolunu kontrol altına almaya yönelik, Kureyş kervanlarını takip eden seriyyelerdir. Hicretin ilk iki yılında yoğun biçimde sevkedilen bu seriyyelerle ekonomik ve siyasal ambargo stratejisi uygulayarak Kureyş’in ticareti engellenmeye, böylece bir taraftan onları iktisadî zayıflığa düşürürken bir taraftan da bölgede etkinliğin arttırılmasına ve üstünlüğün ele geçirilmesine çalışılmıştır. Hicretin birinci yılında gönderilen Hamza b. Abdülmuttalib kumandasındaki Îs Seriyyesi, Ubeyde b. Hâris kumandasındaki Râbiğ Seriyyesi ve Sa‘d b. Ebû Vakkās kumandasındaki Harrâr Seriyyesi bunların başlıcalarıdır.

İkincisi Medine’nin iç ve dış güvenliğini sağlamaya yönelik seriyyelerdir. Mekke müşriklerinden ve Medine civarındaki düşman kabilelerden gelen saldırıları karşılamak, yerinde bastırmak ya da gerçekleşen saldırılara cevap vermek amacını taşıyan bu seriyyelerin sayısı çoktur ve bunlarda önemli sonuçlar elde edilmiştir. Ebû Seleme el-Mahzûmî’nin Katan, Muhammed b. Mesleme’nin Kuratâ, Ukkâşe b. Mihsan’ın Gamre, Ebû Ubeyde b. Cerrâh’ın Zülkassa, Zeyd b. Hârise’nin Cemûm ve Alkame b. Mücezziz’in İslâm tarihinde ilk deniz seferi mahiyetindeki Habeş seriyyeleri bu türdendir. Üçüncüsü yine güvenlikle ilgili, istihbarat toplamak ve keşif yapmak için gönderilen seriyyelerdir. Hz. Peygamber’in askerî başarısında büyük payı olan bu tür seriyyelerin ilki ve en meşhuru, hicretin on yedinci ayına rastlayan recebin başında (Ocak 624) Abdullah b. Cahş’ın kumanda ettiği Nahle Seriyyesi’dir. Abdullah b. Revâha ve Abbâd b. Bişr’in Hayber seriyyeleri de bu gruptandır. Dördüncüsü özel görevlerle yollanan seriyyelerdir. Bunlardan Âsım b. Sâbit’in Recî‘, Münzir b. Amr’ın Bi’rimaûne ve Abdurrahman b. Avf’ın Dûmetülcendel seriyyeleri İslâm’a davet için gönderilmiştir. Özel görevli seriyyelerin bir başka türü de dine ve kutsal değerlere hakaret edenlerin bertaraf edilmesi amacıyla Umeyr b. Adî’nin Asmâ bint Mervân, Sâlim b. Umeyr’in Ebû Afek, Muhammed b. Mesleme’nin Kâ‘b b. Eşref ve Abdullah b. Üneys’in Hâlid b. Süfyân’ı (veya Süfyân b. Hâlid) cezalandırması örneklerinde olduğu gibi İslâm düşmanlarının üzerine sevkedilenlerdir. Hâlid b. Velîd Uzzâ, Sa‘d b. Zeyd el-Eşhelî Menât ve Ebû Süfyân ile Mugīre b. Şu‘be de Lât putlarını yıkmakla görevlendirilmiştir.

Seriyyelerin sayısı ve adlandırılması konusunda kaynaklarda farklı bilgilere rastlanmaktadır. Bu husustaki en ayrıntılı açıklamalar Vâkıdî’nin el-Meġāzî’si ve İbn Sa‘d’ın eṭ-Ṭabaḳāt’ında yer almaktadır. Her iki müellif de seriyyelerin sayısını kırk yedi olarak zikretmekle birlikte Vâkıdî elli beş, İbn Sa‘d elli yedi seriyye hakkında bilgi vermiştir (el-Meġāzî, I, 4-7; eṭ-Ṭabaḳāt, II, 5-6). Şemseddin eş-Şâmî’ye göre ise seriyyelerin sayısı yetmiştir (Sübülü’l-hüdâ, VI, 3). Seriyyeler genellikle gönderildikleri yerin ya da kumandanın ismiyle anılmıştır. Ancak aynı istikamete birden fazla seriyye yollandığı veya aynı kumandana birden fazla görev verildiği için isim karışıklıkları olmuş, bu sebeple bazı kaynak ve araştırmalarda yer ve kumandan isimlerini birlikte kaydetmek suretiyle adlandırma yoluna gidilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA
İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, I, 773; Lisânü’l-ʿArab, “sry”, “ġzv” md.leri; Vâkıdî, el-Meġāzî, I, 5-8 vd.; İbn Hişâm, es-Sîre2, II, 176, 179, 200-211; İbn Sa‘d, eṭ-Ṭabaḳāt, II, 5-6, 7 vd.; Belâzürî, Ensâb, I, 344, 477; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe, III, 385; İbn Kesîr, el-Bidâye, III, 248-252; Şâmî, Sübülü’l-hüdâ, VI, 3 vd.; Abdülhay el-Kettânî, et-Terâtîbü’l-idâriyye, I, 306; Hamîdullah, İslâm Peygamberi, I, 238; a.mlf., el-Ves̱âʾiḳu’s-siyâsiyye, Beyrut 1405/1985, s. 67-68; M. Muhsin el-Fakīh, el-Mevsûʿatü’l-kübrâ fî ġazavâti’n-nebiyyi’l-aʿẓam, Beyrut 1417/1996, I-V, tür.yer.; Serdar Özdemir, Hz. Peygamber’in Seriyyeleri, İstanbul 2001, s. 15 vd.; Elşad Mahmudov, Sebep ve Sonuçları Açısından Hz. Peygamber’in Savaşları (doktora tezi, 2005), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 14-16, 485-497, ayrıca bk. tür.yer.; Ahmed Emîn eş-Şinkītî, el-Buʿûs̱ ve’l-ġazavât mürettebe bi-ḥasebi’s-senevât, Kahire 1427/2006, tür.yer.; Mustafa Fayda, “Batn-ı Nahle Seriyyesi”, DİA, V, 202-203; Hüseyin Algül, “Gazve”, a.e., XIII, 488.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2009 yılında İstanbul’da basılan 36. cildinde, 565-566 numaralı sayfalarda yer almıştır.