SERLEVHA

Yazma eserlerde metnin başladığı karşılıklı tezhiplenmiş sayfalar.

Müellif:

Sözlükte “baş” anlamındaki Farsça ser ile Arapça levha kelimelerinden oluşan ser-levha “bir yazının başlığı” demektir. Tezhip sanatında terim olarak el yazması kitapların zahriye sayfasından sonra karşılıklı iki sayfasına yapılan bezemeli başlığı ifade eder. Serlevha yerine levha denildiğine de rastlanır. Dîbâce adı da verilen bu sayfaların tezhibine “serlevha tezhibi” denir. Tezhip tığlı yapılmışsa buna “hâşiyeli levha” da denir. Çoğu zaman dikdörtgen iklil, kubbeli veya her iki formu birleştiren mürekkep biçimde olur. Genellikle Kur’ân-ı Kerîm’de Fâtiha ile Bakara sûresinin ilk âyetlerinin yer aldığı karşılıklı sayfalarda uygulanan serlevha tezhibi el yazması eserlerde mesnevi tarzında yazılmış eserlerin baş ve bölüm başlıklarında da görülür. Tezhipli kısım metnin başladığı ilk sayfada (vr. 1b) ve yalnız yazı sahasının üzerinde ise bu sayfaya “unvan sayfası” adı verilir. Unvan sayfalarının sayısı kitabın konu ve bölümlerinin sayısına bağlıdır. Serlevha ve unvan sayfası tezhibi renk, desen ve motif bakımından zahriye tezhibiyle uyum içinde olur.

Serlevha tezhibinde dönemlere göre özellikle mushaflarda farklı üslûplarla geliştirilerek İslâm süsleme sanatının en zengin örnekleri ortaya konmuştur. Hz. Osman zamanında yazılan ve bunları örnek alarak istinsah edilen mushaflar basit, harekesiz, noktasız kûfî hatla yazılmış, sûre başları ve durak işaretleri belirtilmemiştir. En erken süsleme örnekleri II. (VIII.) yüzyılda istinsah edildiği tahmin edilen mushaflarda sûre başlarında şerit, geçme, âyet sonlarında ise daire, renkli, altınlı, sade desenler şeklinde görülür. Daha sonraki dönemlere tarihlenen mushaf örneklerinde sûre başı yatay dikdörtgen tezhipli bir saha ile çerçevelenmiş, sayfanın kenar boşluklarına cetvele bitişik sûre başı gülü yarım daire veya damla biçiminde yapılmıştır. III ve IV. (IX-X.) yüzyıl mushafları çok sade geometrik desenlerle, sûre başları dar veya enli şeritlerle altın, kırmızı ve yeşil renkle boyanarak tezhip edilmiş, serlevha tezhibi oluşmaya başlamıştır.

V. (XI.) yüzyıldan sonra dikine dikdörtgen biçiminde serlevha tezhibi formları tasarlanmış, sûre başı tezhipleri metni kuşatan çerçeve haline gelmiştir. Desenlerde geometrik düzenlemeli geçmeler bu dönemin öne çıkan özelliklerindendir. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde bulunan (Hırka-i Saâdet, nr. 89) Selçuklu dönemine ait mushaf örneğinde süslemede altın ağırlıklı siyah, fes rengi, yeşil ve gri renk kullanılmıştır. VI. (XII.) yüzyılın ilk çeyreğine ait serlevha tezhibi örneklerinde altının yeşil, kırmızı, kahverengi ve koyu mavinin eşliğinde çok kullanıldığı görülür. VII. (XIII.) yüzyıla doğru renklerdeki azalmayla birlikte lâcivert öne çıkar. VIII. (XIV.) yüzyıl serlevha tezhibinde İlhanlılar ve bütün bir yüzyılı renk ve desenleriyle etkileyen Memlükler döneminde Osmanlı klasik çağına zemin hazırlanmıştır. Bu döneme ait pek çok eser arasında Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde yer alan mushafın (Emanet Hazinesi, nr. 248) serlevha tezhibinde sûre başı ve yazı sahası altın bir cetvel veya geçme desenli bir ara suyu ile çerçevelenmiş, VIII. (XIV.) yüzyılın ortalarında renkler değişmiş, lâcivert ve altın daha da önem kazanmıştır.

IX. (XV.) yüzyılda Fâtih Sultan Mehmed dönemi kitap sanatlarında sık görülen unvan sayfası tezhibi yanında serlevha tezhibi örnekleri de vardır (Süleymaniye Ktp., Turhan Vâlide, nr. 265). Bu dönemde serlevha tezhibinde iplik, altın geçmeli ara suları, foyalı halkârî, rûmî motifi, Selçuklu tezhibinin zemin rengi olan kahverengi, yeşil, siyah, zeminde beyaz üç benek, ana zemin rengi kobalt mavisi ve altın başta olmak üzere mavinin tonları, kiremit kırmızısı en çok kullanılan renklerdir. Üslûplaştırılmış çiçek motiflerinin kullanımı ve renklerdeki zenginlik XV. yüzyılın ikinci yarısında yaygınlaşır. Desenlerde üç boyutluluk hissi veren, taç yaprakları içe kıvrılmış hatâyî motifleri yer almış, tığlar sade geometrik şekillerden meydana gelmiştir.

XIV. yüzyıldan XVI. yüzyılın ikinci yarısına kadar Fâtiha ve Bakara sûresinin baş kısmının yer aldığı sayfalardaki tezhip yazının etrafında en mükemmel şeklini almıştır. Her iki sayfada tezhip yazı sahası dışında bütün sayfayı kaplayacak şekildedir ve birbiriyle aynı desene ve renge sahiptir. Bu dönemin mushaf örneklerinde bazan bu iki sûre metninin iki yanına koltuk denilen dikdörtgen veya kare biçiminde tezhipli kısımlar eklenmiştir (TSMK, Hırka-i Saâdet, nr. 5). Müzehhip bu çerçeve tezhibi içleri bezemeli ara suları, kenar suları ekleyerek, sayfa kenarlarına doğru kubbe şeklinde çıkmalar yaparak genişletir. Bu kubbeler bazan sadece uzun kenar üzerinde ortada, bazan da her kenarda birer adet olabilir (TSMK, Yeniler, nr. 913; TİEM, nr. 2191). Kitabın kıymetine veya takdim edilecek kişinin önemine göre tezhipli sayfaların ikiden fazla olduğu örnekler vardır. Bunlarda Fâtiha sûresi karşılıklı iki sayfaya yazılarak yazının okunmasını güçleştirecek yoğunlukta tam sayfa tezhiplenmiş, Bakara sûresinin bir kısmının yazıldığı bir sonraki sayfaya da unvan tezhibi yapılmıştır; bu ise daha çok İran sahasında yazılıp bezenmiş mushaflarda görülür. Bu devrin Osmanlı yazmalarında altın ve bedahşî lâciverdi başta olmak üzere renk ve motif zenginliği en olgun şekliyle tezhipteki yerini almıştır. Hatâyî grubu çiçekler, sarılma rûmî motifleri, yarı üslûplaştırılmış çiçekler, saz yolu üslûbunda motifler, tığlarda renk ve motif çeşitliliği altın ve lâciverdin dengeli kullanımı ile ve özenle işlenmiştir.

XVII. yüzyıl serlevha tezhibinin sayfa düzeni ve tasarımlarında önceki dönemlere göre motif ve renkler dışında farklılıklar görülmez (TSMK, Emanet Hazinesi, nr. 140) Özellikle lâcivert canlılığını kaybetmiş, soluk bir koyu maviye dönüşmüştür. Altın ve lâciverdin yanında fes renginin kullanılması yenilik olarak görülebilir. Hatâyî ve rûmî motifleri çok yaygındır. Devrin sonlarına doğru motiflerde irileşme ve inceliğini koruyamayan işçilikte kabalık görülür. XVIII. yüzyıl serlevhaları da sayfa düzeni bakımından klasik devrin özelliklerini devam ettirir (İÜ Ktp., AY, nr. 6543).

Osmanlı tezhibindeki sayfa tasarımında bir yandan gelenek sürerken bir yandan yeni biçimler eklenir. Motif ve desende Avrupa sanat anlayışının etkileri, rokoko sanatının motifleri ve renkleri kendini gösterir. Bunların başında gölgeli boyanarak hacim kazanmış, vazo içinde çiçekler, bükülüp kıvrılmış yapraklar, örgülü şeritler ve kurdeleler gelir. Tabii üslûptaki çiçekler bu devrin en önemli özelliklerindendir. Klasik dönem anlayışında yapılan tezhiplerde kullanılan motiflerin çok sadeleşerek tek biçimde kullanıldığı dikkati çeker. Tığlarda da kabalık ve yoğunlaşma vardır.

XIX. yüzyıl serlevha tezhiplerinde sayfa düzeni önceki devrin devamıdır. Sıvama altın ve iğne perdahtı çok kullanılmış, motifler sadeleşerek kabalaşmış, zerenderzer üslûbunun hâkimiyeti artmıştır. Barok üslûbun gölgeli boyama tarzı, motiflerdeki hareketlilik ve hacim bu devrin öne çıkan unsurlarıdır. Bu dönemde barok ve rokoko karışımı üslûba daha sonraları empire de eklenmiştir. Simetrisi bulunmayan vazo, saksı ve sepetler, perde ve kurdele çeşitleri, fiyonklar başta gelen motiflerdir (TSMK, Emanet Hazinesi, nr. 435). Altın kullanımı bütün sayfayı kaplayacak kadar artmış, bezemeler son derece yoğun biçimde klasikten tamamen farklı bir anlayışla uygulanmaya başlanmıştır. Altın, varak haliyle yapıştırma olarak uygulanmış, desen bunun üzerine işlenmiştir.

BİBLİYOGRAFYA
O. F. Akimushkin – A. A. Ivanov, “The Art of Illumination”, The Arts of the Book in Central Asia: 14th-16th Centuries (ed. B. Gray), London 1979, s. 38, 46; Gülnur Duran, Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki Türk Mushaflarında XVI. yy. Serlevha Tezhipleri (yüksek lisans tezi, 1990), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 73; Zeren Tanındı, “Tezhip Sanatı”, Başlangıcından Bugüne Türk Sanatı, Ankara 1993, s. 402; a.mlf., “Kitap ve Tezhibi”, Osmanlı Uygarlığı (haz. Halil İnalcık – Günsel Renda), İstanbul 2003, s. 865, 886, 890, 891; a.mlf., “Karamanlı Beyliğinde Kitap Sanatı: Konya Mevlana Müzesi’nde 677 ve 665 Yıllık Kur’anlar”, Kültür ve Sanat, III/12, Ankara 1991, s. 42; F. Çiçek Derman, “Osmanlı Asırlarında, Üslûp ve Sanatkârlarıyla Tezhip Sanatı”, Osmanlı, Ankara 1999, XI, 109, 115, 117; Banu Mahir, “İslâm Kitap Sanatı Tezhip Tasarımına Büyük Selçuklu Dönemi Katkılarının Bir Örneği”, I. Uluslararası Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Kongresi: Bildiriler, Konya 2001, II, 105; Uğur Derman, “Sultan Üçüncü Ahmed’in Yazdırdığı Mushaf”, Kültür ve Sanat, I/1 (1988), s. 72, 73.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2009 yılında İstanbul’da basılan 36. cildinde, 567-569 numaralı sayfalarda yer almıştır.