SERRÂC, Muhammed b. İshak

Ebü’l-Abbâs Muhammed b. İshâk b. İbrâhîm es-Serrâc es-Sekafî (ö. 313/925)

Hadis, ricâl ve kıraat âlimi.

Müellif:

216’da (831) Nîşâbur’da doğdu. Bu tarih 218 (833) olarak da zikredilmiştir. Sakīf kabilesinin âzatlısı olan büyük dedesine izâfetle Sekafî nisbesiyle, dedelerinden birinin eyerci olması sebebiyle Serrâc lakabıyla meşhur oldu. Küçük yaşta ilim meclislerine katılmaya başladı. Kendisinin belirttiğine göre Nîşâbur’da Yahyâ b. Yahyâ el-Minkarî’nin ders halkasına girmekle birlikte yaşı küçük olduğu için duyduklarından bir şey zaptedemedi (Ebû Ya‘lâ el-Halîlî, III, 828). Gençliği yokluk içinde geçti. Bununla birlikte Horasan, Rey, Kûfe, Basra, Bağdat ve Hicaz’a giderek İshak b. Râhûye, Bişr b. Velîd el-Kindî, Kuteybe b. Saîd, Muhammed b. Ebân el-Belhî, Ahmed b. Menî‘, Hennâd b. Serî et-Temîmî, Sevvâr b. Abdullah el-Kādī, Ya‘kūb b. İbrâhim ed-Devrakī ve Ahmed b. Saîd ed-Dârimî başta olmak üzere devrinin tanınmış âlimlerinden hadis dinledi. Ebû Ya‘lâ el-Halîlî onun 1500’den fazla hocadan hadis öğrendiğini söyler (a.g.e., III, 828). 234 (848) yılında gittiği Bağdat’ta kırk yıla yakın kalarak ilim yanında ticaretle de uğraştı ve büyük bir servet kazandı (Sem‘ânî, VII, 65). Servetini genellikle hayır işlerinde kullandı, bilhassa hadis ilmiyle meşgul olan âlim ve talebelere yardımcı oldu. Onun her hafta veya iki haftada bir hadis ehline ziyafet verdiği belirtilmektedir (Zehebî, Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ, II, 732-733). Ayrıca Hz. Peygamber adına 12.000 kurban kestiği nakledilmiştir. Bağdat’ta kaldığı dönemde çok az rivayette bulunan Serrâc 274 (887) yılı civarında Nîşâbur’a döndü ve burada bir ders halkası oluşturarak hadis nakletmeye başladı. Ünü kısa zamanda yayıldı ve pek çok talebe ondan hadis öğrenmek üzere Nîşâbur’a geldi. Rivayetleri daha çok Horasan bölgesinde yayıldığı için “Horasan’ın muhaddisi” unvanıyla anıldı (Sübkî, III, 108). Talebeleri arasında İbn Ebü’d-Dünyâ, Hasan b. Süfyân, Ebû Ali en-Nîsâbûrî, İbn Hibbân, İbn Adî, Ebû Ali el-Mâsercisî, Hâkim el-Kebîr gibi âlimler yer alır. Buhârî ve Müslim de kendisinden hadis dinlemekle birlikte el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’lerinde rivayetlerine yer vermemişlerdir. Serrâc, Rebîülâhir 313’te (Temmuz 925) Nîşâbur’da vefat etti ve Makberetülhüseyin’de defnedildi. Hatîb el-Bağdâdî kabrinin ziyaret edildiğini ve mezar taşında ölüm tarihinin 313 olarak yazıldığını nakletmektedir (Târîḫu Baġdâd, I, 252).

Hadis âlimleri tarafından imam ve hâfız gibi lafızlarla anılan Serrâc’ı İbn Ebû Hâtim sadûk ve sika ifadeleriyle değerlendirmiştir (el-Cerḥ ve’t-taʿdîl, VII, 196). Talebesi Su‘lûkî onun hadis ilmindeki mevkiine işaret ederken, “Serrâc sirâc (kandil) gibidir” ifadesini kullanır. Rivayet ettiği hadislerin âlî isnadlarına ulaşmak ve bunları bir araya getirmek için özel çalışmalar yapmış, bu sebeple yaşlılık döneminde de hadis toplamış ve daha önce yazdığı birçok hadisin âlî isnadıyla karşılaştıkça onları tekrar tekrar yazmıştır. Serrâc hadis ilmindeki derinliği yanında kıraat ilmiyle de meşgul olmuş, Ali b. Hamza el-Kisâî’nin kıraatini talebesi Ebü’l-Kāsım Humeyd b. Rebî‘ tarikiyle almış, kendisinden de Muhammed b. Hasan en-Nakkāş rivayet etmiştir (İbnü’l-Cezerî, II, 97). Mezhebi hakkında kaynaklarda bilgi bulunmamakla birlikte İmam Mâlik’in 70.000 meseleyle ilgili görüşünü bir eserde toplaması (Hatîb, I, 251) bu mezhebi benimsediğini düşündürmektedir. İyiliği emretme ve kötülükten sakındırma konusundaki hassasiyetiyle de bilinen Serrâc, Rey ekolünün görüşlerine itibar etmez, Kur’an’ın mahlûk olduğunu söyleyen fırka mensuplarına şiddetle karşı çıkardı. Özellikle Kur’an ve Sünnet çizgisinden ayrıldığını düşündüğü gruplara karşı tavır almış ve bu eğilimde olan öğrencilere hadis rivayet etmemiştir.

Eserleri. 1. el-Müsned. Ziyâeddin el-Makdisî tarafından Serrâc’ın talebesi Ebü’l-Hüseyin Ahmed b. Muhammed el-Haffâf’ın rivayetine dayanarak kaleme alınan bir eserdir. Konulara göre tasnif edilmekle birlikte rivayetler senedleriyle zikredildiği için bu adla anılmıştır. Tahâret ve abdest bahislerine dair altı bölümden sonra tamamı namaz konusuyla ilgili olan eser 1574 hadisi ihtiva etmektedir (nşr. İrşâdülhak el-Eserî, Faysalâbâd, ts.; nşr. Ahmed Fethî Abdurrahman, Beyrut 1426/2005). 2. Ḥadîs̱ü’s-Serrâc. Serrâc’ın rivayetlerinden meydana gelen eseri Horasanlı muhaddis Zâhir b. Tâhir kaleme almıştır. Çoğu namaza dair 2746 rivayeti içeren eserde herhangi bir tertip gözetilmemiştir. Eseri neşreden (I-IV, Kahire 1425/2005) Ebû Abdullah Hüseyin b. Ukkâşe b. Ramazan, IV. ciltte ilk üç ciltte geçen hadisleri sahâbî müsnedi tertibine göre yeniden tasnif etmiş ve bu cilde el-İbtihâc bi-eṭrâfi eḥâdîs̱i’s-Serrâc adını vermiştir. Nâşir, Ekrem es-Sindî (Ekrem Hüseyin Ali) tarafından el-Fevâʾid mine’l-Müstaḫrec ʿalâ Ṣaḥîḥi Müslim li’s-Serrâc adıyla tahkik edilip el-Câmiatü’l-İslâmiyye’ye doktora tezi olarak takdim edilen ve ardından yayımlanan esere (Medine 1406) bu ismin niçin verildiğini anlayamadığını, Serrâc’ın el-Müstaḫrec ʿalâ Ṣaḥîḥi Müslim’inin bundan farklı bir çalışma olduğunu söylemiştir (Ḥadîs̱ü’s-Serrâc, neşredenin girişi, I, 212). 3. Cüzʾü’l-Beytûte. Serrâc’ın, evinin önünde bir gece bekleyen talebelerine rivayet ettiği eser âlî isnadlı kırk bir hadis ihtiva eden cüz olup hadisler arasında konu bütünlüğü yoktur. Sabahattin Yıldırım tarafından Ebü’l-Abbâs es-Serrâc ve ‘Beytûte’ Diye Meşhur Hadis Cüz’ü adıyla yüksek lisans tezi olarak hazırlanan eser (1987, MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü) birkaç defa yayımlanmıştır (nşr. Ebü’l-Eşbâl ez-Züheyrî, Kahire 1408; nşr. Hasan el-Mendûh, Kahire, ts.). Serrâc’ın bunların dışında et-Tefsîr, et-Târîḫ, el-Emâlî, el-Müstaḫrec ʿalâ Ṣaḥîḥi Müslim, el-İḫve ve’l-eḫavât ve Ḥadîs̱ü Ḳuteybe b. Saʿîd adlı eserlerinin olduğu belirtilmektedir.

BİBLİYOGRAFYA
Serrâc, Müsned (nşr. Ahmed Fethî Abdurrahman), Beyrut 1426/2005, neşredenin girişi, s. 3-9; İbn Ebû Hâtim, el-Cerḥ ve’t-taʿdîl, VII, 196; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Teceddüd), s. 172; Hatîb, Târîḫu Baġdâd, I, 248-252; Ebû Ya‘lâ el-Halîlî, el-İrşâd fî maʿrifeti ʿulemâʾi’l-ḥadîs̱ (nşr. M. Saîd b. Ömer İdrîs), Riyad 1409/1989, III, 828-830; Zâhir b. Tâhir, Ḥadîs̱ü’s-Serrâc (nşr. Ebû Abdullah Hüseyin b. Ukkâşe b. Ramazan), Kahire 1425/2005, neşredenin girişi, I, 21-41, 207-215, 299-301, 311-318, 321-322; Sem‘ânî, el-Ensâb, VII, 65-66; İbnü’l-Cevzî, el-Muntaẓam (Atâ), XIII, 252-253; Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XIV, 388-398; a.mlf., Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ, II, 731-735; Sübkî, Ṭabaḳāt (Tanâhî), III, 108-109; İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye, II, 97; Kays Âl-i Kays, el-Îrâniyyûn, II/2, s. 364-367.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2009 yılında İstanbul’da basılan 36. cildinde, 570-571 numaralı sayfalarda yer almıştır.