ŞEYHÜŞŞÜYÛH

Hankah, zâviye ve ribâtların idaresinden sorumlu sûfî ve âlimlerle fütüvvet teşkilâtında en üst makam sahiplerine verilen unvan.

Müellif:

“Şeyhler şeyhi” anlamına gelen şeyhü’ş-şüyûh, herhangi bir ilimde otorite kabul edilen kişilerin yanı sıra özellikle Şehâbeddin es-Sühreverdî gibi önde gelen sûfîlere verilen bir şeref unvanı olarak kullanılmakla birlikte Zengîler döneminde sûfîlere ait müesseselerin idaresinden sorumlu kişilere unvan olarak verilmiştir (DİA, XXXVIII, 40). Bu müesseseye ise “meşîhatü’ş-şüyûh, meşîhatü’l-meşâyîh” denilmiştir. Resmî bir görev olarak şeyhüşşüyûh tayininin ilk defa Nûreddin Zengî devrinde gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Dönemin önde gelen fakih ve sûfîlerini çevresinde toplamak isteyen ve onlar için birçok yeni vakıf kuran Nûreddin Zengî’nin sûfî vakıflarının kontrolü amacıyla 568 (1172-73) yılında Dımaşk’a davet edip şeyhüşşüyûh tayin ettiği ilk kişi sûfî Ebü’l-Feth İmâdüddin Ömer b. Ali b. Muhammed b. Hameviyye’dir (Hameveyh). Dönemin meşhur inşâ kâtibi İmâdüddin el-Kâtib el-İsfahânî tarafından kaleme alınan menşurdan anlaşıldığına göre İbn Hameviyye Dımaşk, Hama, Humus, Ba‘lebek ve Halep’teki sûfî vakıflarıyla ilgili tek yetkili kişiydi (Münzirî, III, 16; Ebû Şâme el-Makdisî, II, 173, 264-265; İbn Vâsıl, III, 257).

Zengîler’den sonra Eyyûbîler ve Memlükler döneminde de Suriye ve Mısır’daki sûfî vakıflarından sorumlu bir şeyhüşşüyûh tayini geleneği sürdürüldü. Eyyûbîler devrinde Mısır’daki ilk şeyhüşşüyûh 569 (1173-74) yılında Selâhaddîn-i Eyyûbî tarafından tayin edildi (Makrîzî, el-Ḫıṭaṭ, III, 570). Böylece Mısır ve Suriye bölgelerine iki ayrı şeyhüşşüyûh görevlendirme uygulaması başlatılmış oldu, bu uygulama Memlükler’in son dönemlerine kadar devam etti. Zengîler devri boyunca görevinde kalan İbn Hameviyye, Eyyûbîler’in bölgede hâkimiyeti ele geçirmelerinden sonra Selâhaddîn-i Eyyûbî döneminde de Dımaşk şeyhüşşüyûhu olarak görevini sürdürdü. Selâhaddin’in ardından Eyyûbîler’in sürdürdüğü siyasî ve idarî açıdan parçalı yapı içinde Mısır şeyhüşşüyûhu Mısır’a, Dımaşk şeyhüşşüyûhu Dımaşk’a hâkim olan melikler tarafından göreve getirildi. Ayrıca bu dönemde Suriye bölgesi çoğu zaman birden fazla melik tarafından yönetildiğinden Dımaşk’taki şeyhüşşüyûhun görev alanında zaman zaman değişiklikler meydana geldi. Memlükler devrinde ise Mısır’da görev yapan şeyhüşşüyûhu bizzat sultan tayin ediyordu. Dımaşk şeyhüşşüyûhu çoğu zaman Mısır’daki sultan, bazan da onun Suriye’deki nâibi tarafından atanırdı (Kalkaşendî, XI, 370).

Dımaşk şeyhüşşüyûhu, aynı zamanda şehirdeki en önemli sûfî kurumu olan Sümeysâtiyye Hankahı’nın şeyhliğini de elinde bulundururdu. Zengîler, Eyyûbîler ve Memlükler devri boyunca Dımaşk şeyhüşşüyûhları burada ikamet etti (Makrîzî, es-Sülûk, I/3, s. 927; M. Mutî‘ el-Hâfız, s. 6, 11). Mısır’daki ilk şeyhüşşüyûh, Selâhaddin’in 569’da (1173-74) vakfettiği Kahire’deki Saîdüssuadâ (Salâhiyye) Hankahı’nın şeyhliğini uhdesinde bulundururdu, buranın şeyhi olan kimse Mısır’daki bütün sûfî vakıflarının idaresinden sorumluydu. Mısır’daki şeyhüşşüyûhun Saîdüssuadâ Hankahı’nın da şeyhliğini üstlenmesi ve burada ikamet etmesi geleneği Memlükler döneminde de bir süre devam etti. Muhammed b. Kalavun tarafından Kahire’nin hemen dışında Sîryâkūse (Siryakos) Hankahı’nın inşa edilmesinin ardından bu hankahın şeyhliğini üstlenen kimse aynı zamanda şeyhüşşüyûh unvanıyla anıldı ve bütün Mısır’daki sûfî vakıflarının yönetiminden sorumlu tutuldu. Memlükler devrinin sonlarına doğru Sîryâkūse şeyhüşşüyûhu, sadece Mısır’daki değil bütün Memlük coğrafyasındaki sûfî vakıflarının üst düzey görevlisi olarak kabul edildi (Kalkaşendî, XI, 370; Makrîzî, el-Ḫıṭaṭ, III, 570). Makrîzî şeyhüşşüyûh unvanını, Memlükler’in sonuna kadar “sûfî vakıflarının idaresinden sorumlu en üst düzey yönetici” anlamında kullanırsa da (a.g.e., III, 571) özellikle IX. (XV.) asırdan itibaren Mısır ve Suriye’deki sûfî vakıflarının başındaki bütün şeyhler için bu unvana rastlanmaktadır. Bölgedeki sûfîlerin temsilcisi kabul edilen Mısır ve Dımaşk şeyhüşşüyûhları hankah, zâviye ve ribâtların ve orada barınan dervişlerin bütün işleriyle ilgilenirdi. Sûfî vakıflarının idaresi ve buralara yapılacak tayinler onların sorumluluğundaydı. Ellerinde bütün sûfî vakıflarının bir listesi bulunurdu. Buralarda kimlerin kalmakta veya bu vakıflardan yararlanmakta olduğuna, hangi hankaha nelerin bağışlandığına, vakıf gelir giderlerine dair kayıtlar vardı, ayrıca bu hankahlar şeyhüşşüyûh tarafından sürekli kontrol edilmekteydi (Kalkaşendî, IV, 193; M. Mutî‘ el-Hâfız, s. 12).

Şeyhüşşüyûh özellikle ilk ortaya çıktığı dönemlerde sûfîler arasından tayin edilirken zamanla ulemâdan da bu göreve getirilenler oldu. Başlangıcından Memlükler’in sonuna kadar hem medresede müderrislik yapan hem de şeyhüşşüyûh olan çok sayıda âlim bulunmaktadır. İmâdüddin İbn Hameviyye’nin oğlu Sadreddin Muhammed (ö. 617/1220) Mısır’da hem şeyhüşşüyûhluk görevine getirildi hem de bazı medreselerde müderrislik yaptı. Yine Memlükler devrinde Dımaşk’ta kadılık/kādılkudâtlıkla şeyhüşşüyûhluk görevinin Bedreddin İbn Cemâa örneğinde olduğu gibi aynı şahsa verildiği de görülmektedir (Makrîzî, es-Sülûk, II/1, s. 287; DİA, XIX, 389). Kalkaşendî, Memlükler döneminde en önemli bürokratik görevlerden biri haline gelen şeyhüşşüyûhluğu dinî mertebelerin de en yükseği olarak gösterir (Ṣubḥu’l-aʿşâ, XII, 411).

İmâdüddin b. Hameviyye’nin soyundan gelen Benî Hameviyye ailesinden Eyyûbîler ve Memlükler döneminde şeyhüşşüyûhluğu üstlenen çok sayıda isim yetişti. İbn Hameviyye’den sonra oğlu Sadreddin Muhammed’in ve ardından onun oğulları Ebü’l-Feth İmâdüddin Ömer ve Tâceddin İbn Hameviyye bu görevi üstlendiler. VII. (XIII.) yüzyılın başlarında fütüvvet teşkilâtı hiyerarşisinde en üst makamda bulunanlara da şeyhüşşüyûh denilirdi (DİA, XXXII, 322).

BİBLİYOGRAFYA :

İbnü’l-Esîr, el-Kâmil (nşr. Halîl Me’mûn Şîhâ), Beyrut 1422/2002, IX, 710; Bündârî, Sene’l-Berḳı’ş-Şâmî (nşr. Ramazan Şeşen), İstanbul 1425/2004, s. 65; Münzirî, et-Tekmile, III, 16; Ebû Şâme el-Makdisî, Kitâbü’r-Ravżateyn (nşr. İbrâhim Şemseddin), Beyrut 2002, II, 173, 264-265; İbn Vâsıl, Müferricü’l-kürûb, III, 257; Kalkaşendî, Ṣubḥu’l-aʿşâ, IV, 193; XI, 370; XII, 411; Makrîzî, es-Sülûk (Ziyâde), I/3, s. 927; II/1-2, s. 287; a.mlf., el-Ḫıṭaṭ (nşr. Muhammed Zeynühüm), Kahire 1998, III, 570, 571; Gazzî, el-Kevâkibü’s-sâʾire, III, 51-53; M. C. Şehabeddin Tekindağ, Berkuk Devrinde Memlûk Sultanlığı, İstanbul 1961, s. 150; İsmail Yiğit, Siyasî-Dinî-Kültürel-Sosyal İslâm Tarihi: Memlûkler, İstanbul 1991, VII, 387; R. van Leeuwen, Waqfs and Urban Structures: The Case of Ottoman Damascus, Leiden 1999, s. 76-77; Ramazan Şeşen, Salâhaddin Eyyûbî ve Devri, İstanbul 2002, s. 456; J. P. Berkey, The Formation of Islam, Cambridge 2003, s. 242; M. Mutî‘ el-Hâfız, el-Ḫanḳāhü’s-Sümeysâṭıyye bi-Dımaşḳ: el-Medresetü’ṣ-ṣûfiyye, Beyrut 1427/2006, s. 6, 11, 12; Cemil Akpınar, “İbn Cemâa, Bedreddin”, DİA, XIX, 389; Gülgün Uyar, “Nakib”, a.e., XXXII, 322; Hasan Kâmil Yılmaz, “Sühreverdî, Şehâbeddin”, a.e., XXXVIII, 40.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2019 yılında Ankara’da basılan (gözden geçirilmiş 3. basım) EK-2. cildinde, 562-563 numaralı sayfalarda yer almıştır.