SİY SERİYYESİ

Hz. Peygamber’in Hevâzin kabilesinin Benî Âmir b. Sa‘saa kolu üzerine gönderdiği seriyye (8/629).

Müellif:

Hevâzin kabilesinin önemli kollarından Benî Âmir b. Sa‘saa yaz aylarını Tâif’te, kış aylarını hayvanlarını otlatmak için Necid’de geçirirlerdi. Medine’ye beş, Mekke’ye üç günlük uzaklıktaki Siy arazisi onların hayvanlarını otlattığı topraklar arasındaydı. Hz. Peygamber, 8 yılı Rebîülevvel ayında (Temmuz 629) Şücâ‘ b. Vehb’in kumandasında yirmi dört kişilik bir seriyyeyi Siy bölgesindeki Benî Âmir b. Sa‘saa’dan bir topluluğun üzerine gönderdi. Gündüzleri gizlenip geceleri yol alan birlik bir gece sabaha karşı düşmana âni bir baskın düzenleyerek çok sayıda deve ve koyun ele geçirdi. Bu sırada birkaç kadının da esir alındığı rivayet edilir. Seriyyenin gidiş dönüşünün on beş gün sürdüğü, seriyyeye katılan her kişiye ortalama on veya on beş deve düştüğü, taksim sırasında on koyunun bir deveye eşit sayıldığı kaydedilir. Olaydan kısa bir süre sonra Benî Âmir b. Sa‘saa’dan bir heyet Medine’ye gelip Müslümanlığı kabul ettiklerini bildirdi ve esirlerinin iadesini istedi. Resûl-i Ekrem’in talebi üzerine Şücâ‘ ve arkadaşları paylarına düşen esirleri iade ettiler. Şücâ‘ın payına düşen bir câriye kabilesine geri dönmeyip Medine’de onun yanında kalmayı tercih etti.

Kaynaklarda Siy Seriyyesi’nin niçin düzenlendiği hakkında bir açıklama bulunmamaktadır. Bazı araştırmalarda seriyyenin 4 (625) yılında Münzir b. Amr başkanlığında gönderilen yetmiş kişilik davet ekibinin Benî Âmir b. Sa‘saa liderlerinden Âmir b. Tufeyl tarafından Bi’rimaûne’de şehid edilmelerine misilleme olduğu ileri sürülmektedir (Özdemir, s. 93; Mahmudov, s. 350). Ancak seriyyenin sebebi, bu üzücü hadiseden daha çok Hevâzin’in bazı kollarının Hz. Peygamber’e karşı şiddetli düşmanlıklarını devam ettirmeleri ve fırsat buldukça müslümanlara zarar vermeleri olmalıdır. Nitekim Hevâzin kabilesinin özellikle göçebe hayatı yaşayan bazı kolları Hudeybiye Antlaşması’yla sağlanmış olan yol güvenliğini ihlâl ederek kervanlar üzerine baskınlar düzenlemekten çekinmiyorlardı. Bu durum karşısında Resûl-i Ekrem 6 (627-28) yılında Hz. Ali, ertesi yıl Hz. Ömer ve Hz. Ebû Bekir kumandasında seriyyeler göndermişti. Dolayısıyla Şücâ‘ b. Vehb kumandasındaki Siy Seriyyesi’nin de bozgunculuk çıkaran Âmiroğulları’nın cezalandırılması maksadıyla gönderilmiş olması ihtimali kuvvetli görünmektir.

Hadis kaynaklarında Necid taraflarına düzenlenen, Abdullah b. Ömer’in de katıldığı ve bol miktarda ganimetin ele geçirildiği bir seriyyeden bahsedilmekte, adı zikredilmeyen kumandanın ganimeti her askere on iki deve olmak üzere paylaştırdığı, Medine’ye döndüklerinde Hz. Peygamber’in humusu ayırdıktan sonra askerlerin her birine birer deve daha verdiği ve kumandanı yapmış olduğu önceki taksimat sebebiyle sorgulamadığı ifade edilmektedir. Bu seriyyeyi Siy Seriyyesi olarak kabul edenlerin yanı sıra (İbn Hibbân, s. 317; İbn Kesîr, IV, 240) ayrı bir seriyye diye zikredenler de vardır (Zehebî, s. 476-477).

BİBLİYOGRAFYA
Mûsâ b. Ukbe, el-Meġāzî (nşr. Muhammed Bakşîş), Rabat 1994, s. 263; Vâkıdî, el-Meġāzî, I, 6; II, 753-754; İbn Sa‘d, eṭ-Ṭabaḳāt, II, 127; III, 94; Taberî, Târîḫ (Ebü’l-Fazl), III, 29; İbn Hibbân, es-Sîretü’n-nebeviyye ve aḫbârü’l-ḫulefâʾ (nşr. el-Hâfız es-Seyyid Azîz Bek v.dğr.), Beyrut 1991, s. 317; Bekrî, Muʿcem, I-II, 669-670; III-IV, 772, 1156; Yâkūt, Muʿcemü’l-büldân, III, 63, 301-302; V, 154; , II, 152; Zehebî, Târîḫu’l-İslâm: el-Meġāzî, s. 476-477; İbn Kesîr, el-Bidâye, IV, 240; Ali b. Muhammed el-Huzâî, Taḫrîcü’d-delâlâti’s-semʿiyye (nşr. Ahmed M. Ebû Selâme), Kahire 1401/1981, s. 188-189; Makrîzî, İmtâʿu’l-esmâʿ (nşr. M. Abdülhamîd en-Nümeysî), Beyrut 1420/1999, I, 336-337; İbn Hacer, el-İṣâbe (Bicâvî), III, 316-317; Şâmî, Sübülü’l-hüdâ, VI, 225-227; Nûreddin el-Halebî, İnsânü’l-ʿuyûn, Beyrut, ts. (Dârü’l-ma‘rife), III, 198, 501;Hamîdullah, İslâm Peygamberi (Tuğ), I, 488-489; a.mlf., “Huneyn Gazvesi”, DİA, XVIII, 376-377; Serdar Özdemir, Hz. Peygamber’in Seriyyeleri, İstanbul 2001, s. 93-94; Elşad Mahmudov, Sebep ve Sonuçları Açısından Hz. Peygamber’in Savaşları (doktora tezi, 2005), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 350.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2009 yılında İstanbul’da basılan 37. cildinde, 291 numaralı sayfada yer almıştır.