TAYÂLİSÎ

Ebû Dâvûd Süleymân b. Dâvûd b. el-Cârûd et-Tayâlisî (ö. 204/819)

Müsned sahibi, Basralı hadis hâfızı.

Müellif:

133 (750-51) yılında doğdu. İran asıllı olması dolayısıyla Fârisî, Zübeyr b. Avvâm ailesinin mevlâsı olduğu için Zübeyrî, Basra’da oturduğundan Basrî nisbeleriyle de anılır. Onun “taylasan” denen şala nisbet edilerek neden Tayâlisî diye anıldığı ise bilinmemektedir. Annesi Benî Nasr b. Muâviye’ye ait İranlı bir câriyedir. Abdullah b. Avn ve Hişâm ed-Destüvâî gibi hocalardan hadis öğrendi. 157’de (774) gittiği Bağdat’ta Şu‘be b. Haccâc’dan ve Abdurrahman b. Abdullah el-Mes‘ûdî’den hadis dinledi. Kûfe’de Verkā b. Ömer el-Yeşkürî, Süfyân es-Sevrî, İsrâîl b. Yûnus es-Sebîî, Medine’de Füleyh b. Süleyman el-Huzâî gibi âlimlerden hadis rivayet etti. Tayâlisî, Basra’da kendisinden yedi bin hadis dinlediği Şu‘be b. Haccâc’ın önde gelen öğrencilerindendir. Şu‘be’nin derslerinden sonra o derste okunan hadislerin Tayâlisî tarafından öğrencilere ezberden imlâ ettirilmesi (Hatîb, IX, 25) hâfızasının gücü kadar onun Şu‘be’nin müzakerecisi konumuna yükseldiğini de göstermektedir (İbn Ebû Hâtim, IV, 112). Vefat ettiğinde insanlar iyi bir müzakereciyi kaybettikleri için üzüldüklerine göre (Hatîb, IX, 27; Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, IX, 383) Tayâlisî’nin müzakereci yönü hep takdir edilmiş olmalıdır. Bin hocadan hadis yazdığını söyleyen Tayâlisî tâbiînden Eymen b. Nâbil’den başka İbn Ebû Zi’b, Hammâd b. Seleme, Hemmâm b. Yahyâ, Ebân b. Yezîd, Hammâd b. Zeyd, Kurre b. Hâlid, Cerîr b. Hâzim, İbrâhim b. Sa‘d, Zâide b. Kudâme ve Ebû Avâne el-Vâsıtî gibi muhaddislerden hadis rivayet etti. Öğrencileri arasında aynı zamanda hocası olan Cerîr b. Abdülhamîd ile Ahmed b. Hanbel, Ebû Bekir İbn Ebû Şeybe, Fellâs, İbn Sa‘d, Halîfe b. Hayyât, Abd b. Humeyd, Yûnus b. Habîb, Sahnûn gibi âlimler vardır. En son vefat eden öğrencisi (ö. 293/906) Taberânî’nin de hocası olan Muhammed b. Esed el-Medînî’dir. Tayâlisî 204 (819) yılında (bazı kaynaklarda 203) Basra’da vefat etti, cenaze namazı Basra Valisi Yahyâ b. Abdullah tarafından kıldırıldı.

Tayâlisî “ilim dağı” olarak nitelenmiş, hâfızasına çok güvendiği için genellikle ezberinden rivayette bulunmuştur. Hâfızasından otuz veya kırk bin hadis nakledebildiği kaynaklarda zikredilir. Rivayetlerinde yazılı metinlere dayanmadığından bin kadar hadiste hataya düştüğü ileri sürülmüştür. Bundan çok daha az sayıdaki hatanın bile bir hadisçiyi zayıf saymak için yeterli görülmesine rağmen Tayâlisî hakkında hiç kimsenin zayıf hükmü vermemesine bakılarak bu rakamın abartılı ve ileri sürülen hataların önemsiz olduğu kabul edilmiştir (İbn Adî, III, 1129; Hatîb, IX, 26; Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, IX, 382). Nitekim Ahmed b. Hanbel’e göre Tayâlisî, yazılı metinden rivayette bulunmaları dolayısıyla az hata yapan bazı râvilere nisbetle hadisleri daha iyi muhafaza etmiş bir muhaddistir (Hatîb, IX, 28). Tayâlisî ve arkadaşı Abdurrahman b. Mehdî’nin, hâfızalarını güçlendirmek amacıyla “baladur” (belâzür) ağacının meyvesinden yapılan bir şerbetten çok miktarda içtikleri için ciddi biçimde rahatsızlandıkları nakledilmiştir (a.g.e., IX, 26). Öte yandan Tayâlisî’nin, rivayetlerindeki hataları düzeltmek amacıyla kendisine ve başkalarına ait (DİA, III, 89) yazılı metinleri kullandığı bilinmektedir (meselâ bk. İbn Adî, III, 1127-1128). Onun rivayetleri Buhârî’nin el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’i dışında Kütüb-i Sitte’de ve diğer birçok eserde yer almıştır. Zehebî’ye göre Buhârî, Tayâlisî’nin akranı pek çok âlimden hadis öğrendiği için onun rivayetlerine ihtiyaç duymamış, el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’te sadece bir rivayetiyle istişhadda bulunmuştur (Aʿlâmü’n-nübelâʾ, IX, 383-384).

Eserleri. 1. el-Müsned*. Türünün ilk örneği sayılan bu eserde 2890 hadis vardır. Tayâlisî’nin rivayet ettiği bildirilen on binlerce hadise nisbetle el-Müsned’in hacminin bu kadar küçük oluşu çağdaş müelliflerin bazı yorumlarına yol açmıştır. Bu çerçevede ortaya atılan ve el-Müsned’in hacminin aslında çok daha geniş tutulduğu, ihtiva ettiği mevkuf ve maktû hadislerin sonradan çıkarılmış olabileceği şeklindeki varsayım (EI2 [İng.], X, 399) somut bir veriye dayanmadığı gibi müsned türünün mantığına da kısmen aykırıdır. Çünkü sahâbe isimlerine göre düzenlenen bir müsnedde mevkuf ve maktû rivayetlerin sayısının merfûlara göre çok daha fazla olması beklenemez. Muhammed Abdülmuhsin et-Türkî, eserin ilk iki neşrinde (Haydarâbâd 1321/1903; Beyrut 1406/1985) kullanılmayan yazma nüshaları da dikkate alarak hazırladığı yayımda (I-IV, Cîze 1419-1420/1999) eksikleri gidermiş, hadislerin sıhhat derecesini ve kaynaklarını göstermiş, eserin sonuna ayrıntılı fihristler eklemiştir. Ahmed b. Abdurrahman es-Sââtî ilk neşri esas alıp el-Müsned’i konularına göre tasnif edip Minḥatü’l-maʿbûd fî tertîbi Müsnedi’ṭ-Ṭayâlisî Ebî Dâvûd adıyla yayımlamışsa da (I-II, Kahire 1372-1373/1952-1953; I-II, Beyrut 1400/1980) ilk neşirde bulunmayan sekiz sahâbîye ait hadisleri Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’inden tamamladığı için eleştirilmiştir (Müsned, Muhammed b. Abdülmuhsin et-Türkî, neşredenin girişi, I, 57). Robert Marston Speight, eserdeki hadis metinlerini eserin yazıldığı dönemin şifahî nakil kültürünü yansıtan edebî özellikleri açısından incelediği bir doktora tezi hazırlamış (The Musnad of al-Tayalisi-A Study of Islamic Hadith as Oral Literature, Hartford 1970; içeriği için bk. Dissertation Abstracts International, XXXI, 6151-6152), ayrıca bu tezin bir bölümünü oluşturan el-Müsned’deki Ehl-i kitap’la ilgili hadisleri bir makalesinde ele almıştır (“Attitudes toward Christians as Revealed in the Musnad of Al-Ṭayālisī”, MW, LXIII/4 [1973], s. 249-268). 2. Maʿrifetü şüyûḫi Şuʿbe. Zehebî tarafından Tayâlisî’ye nisbet edilen eserin VI. (XII.) yüzyılda mevcut olduğu (Târîḫu’l-İslâm, s. 404; a.mlf., Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XIX, 458) ancak günümüze ulaşıp ulaşmadığı bilinmemektedir. Tayâlisî’ye izâfe edilen Maʿrifetü’l-evḳāt (Îżâḥu’l-meknûn, II, 512; İstidrâkât, VIII, 112) ve Feżâʾilü’l-enṣâr (Îżâḥu’l-meknûn, II, 195; İstidrâkât, VI, 90) gibi eserler hakkında da bilgi bulunmamaktadır.

BİBLİYOGRAFYA
Tayâlisî, Müsned (nşr. Muhammed b. Abdülmuhsin et-Türkî), Cîze 1419-20/1999, I-IV; ayrıca bk. neşredenin girişi, I, 19-21, 49-62; a.e., Beyrut 1406/1985; ayrıca bk. neşredenin notu, s. 392; İbn Ebû Hâtim, el-Cerḥ ve’t-taʿdîl, IV, 112; İbn Adî, el-Kâmil, III, 1127-1129; Ebû Nuaym el-İsfahânî, Ẕikru aḫbâri İṣbahân (nşr. S. Dedering), Leiden 1931, I, 82; Hatîb, Târîḫu Baġdâd, IX, 25-28; Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, VII, 95; IX, 378-384; XII, 592; XIX, 458; a.mlf., Târîḫu’l-İslâm: sene 501-510/511-520, s. 404; a.mlf., Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ, I, 350; Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-nihâye (nşr. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî), Cîze 1419/1998, XIV, 578; Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1679; Îżâḥu’l-meknûn, II, 195, 512; İstidrâkât ʿalâ Târîḫi’t-türâs̱i’l-ʿArabî (nşr. Hüseyin b. Kāsım b. M. en-Nuaymî – Hamza b. Hüseyin b. Kāsım en-Nuaymî), Cidde 1422, VI, 90; VIII, 112; Dissertation Abstracts International, XXXI, Ann Arbor 1971, s. 6151-6152; A. J. Wensinck, “Tayâlisî”, İA, XII/1, s. 68; G. H. A. Juynboll, “al-Tayālisī”, EI2 (İng.), X, 399; M. Yaşar Kandemir, “Amr b. Merzûk”, DİA, III, 89; Kâmil Çakın, “İbnü’l-Furât”, a.e., XXI, 44.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2011 yılında İstanbul’da basılan 40. cildinde, 188-189 numaralı sayfalarda yer almıştır.