TURAYHÎ

Fahrüddîn b. Muhammed b. Alî et-Turayhî en-Necefî (ö. 1085/1674)

İmâmiyye Şîası’na mensup Necefli âlim.

Müellif:

979’da (1571) Necef’te doğdu. Büyük dedesi Turayh b. Hafâcî’ye nisbetle Turayhî diye anılır. Kerbelâ’da Hz. Hüseyin’le beraber şehid düştüğü belirtilen, ailenin soy ağacının dayandığı sahâbî Habîb b. Müzâhir el-Esedî’ye nisbetle Esedî, Kanûnî Sultan Süleyman’ın Irak seferine katılan askerlerinden Irak’ta yerleşmek isteyenler için ayrılan ve 1112 (1701) yılında Fırat’ın taşması sonucu sular altında kalan Rummâhiye’ye nisbetle Rummâhî olarak da zikredilir. Bölgede ilme ve dine hizmetleriyle tanınan Turayhî ailesi, VI. (XII.) yüzyılın ortalarında siyasî baskılardan kurtulmak ve Hz. Ali’nin türbesine mücâvir olmak amacıyla Hille’den Necef’e göç etmiş, bir süre türbenin ve şehrin idaresiyle ilgili görev yapmıştır. Turayhî ilk eğitimini babasından ve amcası Muhammed Hüseyin’den aldı. Ayrıca Muhammed b. Câbir en-Necefî, Şeyh Mahmûd b. Hüsâm el-Cezâirî, Şerefeddin Ali eş-Şûlestânî gibi âlimlerden çeşitli ilimler okudu. Öğrencileri arasında oğlu Safiyyüddin et-Turayhî, Allâme Hâşim b. Süleyman el-Bahrânî, Muhammed Bâkır el-Meclisî, Muhammed Tâhir eş-Şîrâzî, Ni‘metullah el-Cezâirî el-Mûsevî, İnâyetullah el-Meşhedî gibi isimler bulunmaktadır.

Kûfe, Kerbelâ ve Kâzımiye gibi yerleri ziyaret eden Turayhî 1062’de (1652) hac için gittiği Mekke’de bir süre Harem-i şerif’e, daha sonra Meşhed’de sekizinci imam Ali er-Rızâ’nın türbesine mücâvir oldu. Ardından Tûs ve İsfahan’a geçti; bir süre sonra Necef’e döndü. Seyahatlerini ömrünün sonlarına doğru kaleme aldığı Mecmaʿu’l-baḥreyn için malzeme toplayarak değerlendirdi. Bu dönemde Kûfe Mescidi’nde itikâfa çekilerek ilim ve ibadetle meşgul oldu. Yaygın görüşe göre 1085 (1674) yılında Necef’in merkez kazalarından Hîre’ye bağlı Rummâhiye kasabasında vefat etti, Necef’e götürülerek Turayhî Mescidi yakınına defnedildi. 1087’de öldüğü de zikredilmiştir. Şeyh Fahreddin et-Turayhî diye bilinen müellif tefsir, hadis, fıkıh gibi ilimlerde yetkin bir âlim olduğu gibi şiir ve edebiyatla da ilgilenmiş, ayrıca ibadeti, takvâsı ve zühdüyle tanınmıştır. Gençlik yıllarında bir ramazan ayında kendisini Kûfe Camii’nde itikâf halinde gördüğünü söyleyen Mirza Abdullah el-İsfahânî onu dönemin en müttakisi olarak nitelendirir (Riyâżü’l-ʿulemâʾ, IV, 332). Âmilî de kendisinden fâzıl, zâhid, âbid, takvâ ehli, fakih, şair ve değerli bir zat diye söz eder (Emelü’l-âmil, II, 215). Turayhî muhtelif ilim dallarındaki eserleriyle XI. (XVII.) yüzyılda Necef’in ilim ve kültür hayatının canlanmasına önemli katkıda bulunmuştur. Şiî fıkıh düşüncesine yeni bir şekil veren, Usûliyye’nin önemli temsilcilerinden Muhakkık el-Hillî ile devrin müceddidi kabul edilen talebesi Allâme İbnü’l-Mutahhar el-Hillî’nin akaid, fıkıh ve fıkıh usulüne dair eserlerine şerh ve hâşiyeler yazmış, ayrıca İmâmiyye’nin Kütüb-i Erbaʿa’sında geçen bütün rivayetlerin sahih olup yakīn ifade ettiğini savunan, ictihadı reddedip dinî hükümlerin tek kaynağı olarak imamların rivayetlerini esas alan Ahbâriyye’yi temellendiren ve bu yönüyle ekolün kurucusu kabul edilen çağdaşı Muhammed Emîn el-Esterâbâdî için reddiyeler kaleme almıştır.

Eserleri. Turayhî telif, şerh, hâşiye, telhis, tertip, tekmile ve reddiye türünde kırkı aşkın eser kaleme almış olup bunların önemli bir kısmı kayıptır. Başlıca eserleri şunlardır:

1. Mecmaʿu’l-baḥreyn ve maṭlaʿu’n-neyyireyn. Müellifin en meşhur eseri olan bu çalışma Kur’an ve hadislerdeki garîb kelimelerin izahına dair olup 1079’da (1669) İmam Ali er-Rızâ’nın türbesini ziyareti sırasında yazılmıştır. Eser garîb kelimelerin açıklanmasını aşan bazı ayrıntıların bulunması, bu arada birçok garîb kelime ihmal edilirken izahı gerekmeyenlere yer verilmesi, bazı hataları, tahrif ve tashifleri sebebiyle eleştirilmiştir. Çeşitli baskıları bulunan (baskı yeri yok [Tahran ?] 1293; Tahran 1379/1960) ve ilmî neşri gerçekleştirilen kitap (I-VI, nşr. Ahmed Ali el-Hüseynî, Necef 1378/1959-1386/1967; Tahran 1395/1976, 1988; Beyrut 1985; I-III, nşr. ed-Dirâsâtü’l-İslâmiyye, Kum 1414-1416) son olarak Ali Nidâl’in tashihiyle yayımlanmış (Beyrut 2009), Mirza Mahmûd et-Tabâtabâî ve Seyyid Muhammed Murtazâ üzerine birer hâşiye yazmıştır (Âgā Büzürg-i Tahrânî, VI, 191).

2. Tefsîrü ġarîbi’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm (nşr. Muhammed Kâzım et-Turayhî, Necef 1953; Beyrut 1986).

3. el-Münteḫab fi’l-merâs̱î ve’l-ḫuṭab (Tebriz 1321; Necef 1384; Kum, ts.; Beyrut 2003). Mâsum imamlarla Ehl-i beyt’in yaşadığı acıklı olayları, bilhassa Hz. Hüseyin’in şehâdetini dile getiren mersiye ve methiyelerden ibarettir. Yirmi bölümden (meclis) oluşan eserin “Fahriyye” adıyla çeşitli ağıt törenleri ve hutbelerden önce okunması Şiî çevrelerinde yaygın bir gelenektir.

4. Câmiʿu’l-maḳāl fîmâ yeteʿallaḳu bi-aḥvâli’l-ḥadîs̱ ve’r-ricâl ve temyîzi’l-müşterekâti minhüm. İmâmiyye geleneğine göre yazılmış hadis usulüne dair olup Muhammed Kâzım et-Turayhî tarafından neşredilmiştir (Tahran 1955). Ricâlle ilgili on ikinci bölümünü Müşterekâtü Câmiʿi’l-maḳāl adıyla öğrencisi Muhammed Emîn el-Kâzımî şerhetmiş (Âgā Büzürg-i Tahrânî, XXI, 40), Abdülhüseyin b. Ni‘met en-Necefî de Mütḳanü’l-maḳāl fî telḫîṣi Câmiʿi’l-maḳāl adıyla telhis etmiştir.

5. el-Faḫriyyetü’l-kübrâ. Fıkha dair olan eseri (nşr. Muhammed Saîd et-Turayhî, Beyrut 1409/1989) müellif daha sonra el-Faḫriyyetü’ṣ-ṣuġrâ adıyla ihtisar etmiştir.

6. el-Erbaʿûne ḥadîs̱en (nşr. Muhammed Saîd et-Turayhî, Beyrut 1407/1987).

7. Ḍavâbiṭü’l-esmâʾ ve’l-levâḥiḳ (nşr. Muhammed Kâzım et-Turayhî, Tahran 1375/1956).

8. Câmiʿatü’l-fevâʾid fî is̱bâti ḥücciyyeti’ẓ-ẓan. İctihad ve taklidi reddeden Muhammed Emîn el-Esterâbâdî’ye reddiyedir (nşr. Muhammed Saîd et-Turayhî, Mecelletü’l-Mevsim, sy. 9-10, Lahey 1991, s. 567-588; eserlerinin bir listesi için bk. Âgā Büzürg-i Tahrânî, tür.yer.; , VIII, 395).


BİBLİYOGRAFYA

Turayhî, Tefsîrü ġarîbi’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm (nşr. M. Kâzım et-Turayhî), Necef 1372/1953, neşredenin girişi, s. 18-31.

a.mlf., Mecmaʿu’l-baḥreyn, Beyrut 1985, Giriş, s. 3-8.

Abdullah Efendi el-İsfahânî, Riyâżü’l-ʿulemâʾ ve ḥiyâżü’l-fużalâʾ (nşr. Ahmed el-Hüseynî), Kum 1401, IV, 332-335.

Hür el-Âmilî, Emelü’l-âmil (nşr. Ahmed el-Hüseynî), Necef-Bağdad 1385/1965, II, 214-215.

İbn Usfûr el-Bahrânî, Lüʾlüʾetü’l-Baḥreyn (nşr. M. Sâdık Âl-i Bahrülulûm), Beyrut 1406/1986, s. 66.

Hânsârî, Ravżâtü’l-cennât (nşr. Esedullah İsmâiliyyân), Kum 1392/1972, V, 349-353.

, tür.yer.

M. Ali Müderris, Reyḥânetü’l-edeb, Tebriz 1347 hş., IV, 54-55.

Âgā Büzürg-i Tahrânî, eẕ-Ẕerîʿa ilâ teṣânîfi’ş-Şîʿa, Beyrut 1403/1983, tür.yer.

, VIII, 394-395.

Ca‘fer Bâkır Âl-i Mahbûbe, Mâżi’n-Necef ve ḥâżıruhâ, Beyrut 1406/1986, II, 454-458.

Abdüsselâm Kâzım el-Ca‘ferî, Hidâyetü’ṭ-ṭâlib ilâ meṣâdiri kitâbi’l-Mekâsib, Kum 1428, s. 387-400.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2012 yılında İstanbul’da basılan 41. cildinde, 413-414 numaralı sayfalarda yer almıştır.