Türk toplumunda Suriyeli mülteci çocuklar algısı: Fatih ve Esenler örneği

Tez KünyeDurumu
Türk toplumunda Suriyeli mülteci çocuklar algısı: Fatih ve Esenler örneği / The perception of syrian refugee children in Turkish society: The case of Fatih and Esenler
Yazar:ERSİN DOYRAN
Danışman: PROF. DR. NURAY BOZBORA
Yer Bilgisi: Marmara Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı / Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı
Konu:Sosyoloji = Sociology
Dizin:Algı = Perception ; Algısal yargı = Perceptual judgement ; Mülteciler = Refugees ; Sosyal algı = Social perception ; Suriye = Syria ; Türk toplumu = Turkish society ; Çocuklar = Children ; İstanbul-Esenler = İstanbul-Esenler ; İstanbul-Fatih = İstanbul-Fatih
Onaylandı
Doktora
Türkçe
2017
191 s.
Son yıllarda küresel ölçekte yaşanan bir dizi gelişme göstermiştir ki içinde yaşadığımız yüzyılın en önemli meydan okumalarından birini artık ciddi bir insanlık dramına dönüşmüş olan mülteciler meselesi ve bu meseleyle doğrudan ilgili olarak farklılıklarla bir arada yaşam sorusu oluşturmaktadır. 2011 sonrası Suriye’de ortaya çıkan ve etki alanı giderek genişleyen iç savaşla irtibatlı olarak Türkiye de bu büyük meydan okumayla yüzleşmek durumunda kalmıştır. 3 milyonu aşkın Suriyeli mülteciyi topraklarında ağırlamaya çalışan bir ülke olarak Türkiye sadece sayılarla ifade edilebilecek büyük bir nüfusa kapılarını açmakla kalmamış, şu anda pek hissedilmese ve geniş ölçekte tartışılmasa da, sayıların çok ötesinde gerek düşünce boyutunda gerekse bizzat hayatın içinde muazzam bir etkileşim, iletişim ve bir arada yaşam pratiğinin oluşabilmesi adına büyük bir fırsata da kapı aralamıştır. Bu fırsatın gerçekleştirilebilmesi hem yerli halka (Türk toplumuna) hem de Suriyeli mülteci nüfusa önemli sorumluluklar yüklemektedir. Her şeyden evvel iki toplum arasında kalıcı iletişim kanallarının kurulması şarttır. Çocuklar, tabiatları gereği, farklılıklara karşı daha esnek ve daha rahat olabilmekte; iki toplum arasında adeta bir tercüman işlevi üstlenebilmektedirler. Bu çalışmada sayıları 1,5 milyonu aşan Suriyeli mülteci çocuklara yönelik olarak Türk toplumunun genel algısı, bu algının sebepleri ve zaman içerisindeki istikameti ölçülmeye, okunmaya ve değerlendirilmeye çalışılmıştır. İlk iki bölümde tarihsel ve felsefikavramsal boyutlarıyla daha geniş bir çerçeve içerisine oturtulmaya çalışılan; sekülerizm, misafirperverlik ve mekansallık tartışmalarından kimlik politikaları, ‘ben’ ve ‘öteki’ tasavvurlarına kadar bir dizi farklı alanla irtibatlandırılan tartışma üçüncü bölümde çalışma kapsamında gerçekleştirilen alan araştırmasının neticeleriyle değerlendirilmiştir. Netice itibariyle bu çocukların geleceğinin tüm coğrafyanın geleceği açısından hayati önemde olduğu, bu topraklarda hep birlikte ortaya koyulabilecek yeniden bir ‘bir arada yaşam tecrübesinin’ (convivencia) tüm dünyanın karşı karşıya bulunduğu bu büyük meydan okumayla yüzleşmede örnek bir model sunabileceği vurgulanmıştır. Anahtar Kelimeler: Uluslararası göç, zorunlu göç, mülteci, Suriyeli mülteci çocuklar, toplumsal algı, toplumsal kabul, şartlı misafirperverlik, sekülerizm, öteki, Türk toplumu, ‘ben’ idraki, güvenlikleştirme, kimlik politikaları, convivencia, Fatih, Esenler.
A number of crises and developments we have witnessed globally in recent times have manifested that one of the most important and biggest challenges of our age has been brought about by refugees question and the debate on living together with differences which is also directly related with the refugees question. With the civil war and other developments in Syria beginning from 2011, Turkey also has been forced to confront with this critical challenge. By hosting over 3 million Syrian refugees Turkey not only has opened its doors to a huge number of people from another country; but also it has seized a great opportunity to form a model of coexistence practice and an experience of sound interaction between the different societies. In order not to miss this opportunity both societies must bear some important responsibilities. Above all, establishment of permanent communication channels between the two societies is essential. The children due to their nature can behave in a more flexible and more comfortable way against the differences and usually they can almost act as an interpreter between the two communities. In this study, the general perception of the Turkish society towards the Syrian refugee children, whose numbers exceeds 1.5 million, has been tried to be measured, read and assessed. In the first two chapters, trying to discuss within a broader framework with historical and philosophical-conceptual dimensions; the debate on refugees has been related with a broad range of areas and processes from secularism to hospitality and the formation of public space, from identity politics to the conceptions of the ‘self’ and the ‘other’. This debate was tested with the findings of the field research conducted in two districts with a dense Syrian population of Istanbul, namely Fatih and Esenler. Finally, it has been emphasized that the future of these children and the future of this region are interconnected and to re-establish a ‘coexistence experience’ (convivencia) can provide a model for confronting this great challenge facing our world and the whole humanity. Key Words: International migration, forced migration, refugee, Syrian refugee children, social perception, social acceptance, conditional hospitality, secularism, the other, Turkish society, the self, securitization, identity politics, convivencia, Fatih,Esenler.

Download: Click here