UKRAYNA

Doğu Avrupa’da ülke.

Bölümler İçin Önizleme
Madde Planı
  • 1/3Müellif: HALİL KURTBölüme Git
    Kuzeydoğu ve doğuda Rusya Federasyonu, güneybatıda Moldova ve Romanya, batıda Macaristan, Slovakya ve Polonya, kuzeyde Belarus’la (Beyaz Rusya) komşu …
  • 2/3Müellif: YÜCEL ÖZTÜRKBölüme Git
    II. TARİH Ortaçağ’da genel karakterini kazanan Ukrayna tarihini Kiyef/Kiev Prensliği, Litvanya-Lehistan ve Rus-Osmanlı hâkimiyeti, Kazaklar ve Hatmanl…
  • 3/3Müellif: RIZA KURTULUŞBölüme Git
    III. ÜLKEDE İSLÂMİYET Ukrayna topraklarında yer alan Kırım yarımadasına müslümanların ilk gelişi VII. yüzyıla kadar uzanır. Bu dönemde bölgenin yerlil…

Müellif:

Kuzeydoğu ve doğuda Rusya Federasyonu, güneybatıda Moldova ve Romanya, batıda Macaristan, Slovakya ve Polonya, kuzeyde Belarus’la (Beyaz Rusya) komşu olan, güneyde Karadeniz ve Azak denizi üzerinde 3783 kilometrelik bir kıyı şeridine sahip bulunan Ukrayna kapladığı alan bakımından Rusya’dan sonra Avrupa’nın ikinci büyük ülkesidir. Yüzölçümü 603.628 km2, nüfusu 46 milyondur (2010 tah.). Başşehri Kiev (2010 tahminlerine göre 2.698.000), nüfusu 1 milyonu aşan diğer şehirleri Harkov (1.630.000), Dinipropetrovsk (1.190.000), Odessa (1.127.000) ve Donetsk’tir (1.121.000).

I. FİZİKÎ ve BEŞERÎ COĞRAFYA
Topraklarının % 95 gibi önemli bir kesimi düzlüklerden oluşan Ukrayna’nın büyük bölümünü Doğu Avrupa düzlükleri kaplar. Kuzeydoğusunda Orta Rusya platosunun bir uzantısı yer alır. Yay biçiminde uzanan Karpat sıradağları ülkenin batısına sokulur. Karpatlar dışında en önemli dağlık kesimi Kırım’ın güneyindeki dağlık yöredir. Kuzeybatısında Beyaz Rusya sınırında Pripet ırmağı çevresinde geniş Pripet bataklıklarının yayıldığı ülkenin büyük bölümünde çok sert olmayan kara iklimi hüküm sürer. Güney ve güneybatı kesimlerinde bozkır, Kırım yarımadasının güneyinde ise Akdeniz iklimi görülür. Sıcaklık ortalamaları ocak ayında kuzeyde -8 °C, güneyde 4 °C arasında, temmuzda kuzeyde 18 °C, güneyde 24 °C arasında oynar. Bu iklim şartlarına uygun biçimde ülkenin kuzey ve kuzeybatısında ılıman bölgelerin yaprak döken ormanları, güney ve güneybatısında bozkırlar vardır. Orman-bozkır bölgesinde yayılış gösteren verimli kara topraklar (çernezyomlar) ülkenin başlıca toprak örtüsünü teşkil eder. Ukrayna akarsu potansiyeli bakımından zengin bir ülkedir. En önemli akarsuyu Karadeniz’e dökülen, üzerinde hidroelektrik santraller ve göletler bulunan Dinyeper nehridir. Tuna’nın kollarından Tisa ve Prut ırmakları ile Pripet (Dinyeper’in kolu), Dinyester ve Yujni Bug (Güney Bug) ırmakları Karadeniz havzasına aittir. Batı Ukrayna, Baltık ve Karadeniz havzalarına su gönderen hat üzerindedir. Bu bölgeden doğan Buğ ırmağı (Vistül’ün kolu) Baltık denizine, Donets ırmağı (Rusya’daki Don nehrinin kolu) Azak denizine dökülür.

24 Ağustos 1991’de bağımsızlığını kazanmasından sonra Ukrayna’nın nüfusu sürekli azalma ve yaşlanma eğilimi göstermektedir. 1989 sayımında 51.452.000 olan ülke nüfusu 2001 sayımında 48.457.000’e, 2010 yılı tahminî nüfusu ise 46 milyona inmiştir. Nüfus yoğunluğu kilometrekareye yetmiş altı kişidir. Nüfusun büyük bölümü doğudaki Donets kömür havzasıyla (Donbas) Dinyester yayında ve zengin bir tarım bölgesi olan orman bozkır kuşağında toplanmıştır. Nüfusun % 68’i şehirlerde, % 32’si kırsal kesimde yaşar. Slav etnik grubuna mensup bulunan ve Küçük Ruslar olarak da bilinen Ukraynalılar’ın ülke nüfusuna oranı 1989’da % 72,2 iken 2001 de % 77,8’e yükselmiş, aynı dönemde ülkedeki Rus nüfus oranı 22,1’den 17,3’e gerilemiştir. Öteki azınlık toplulukları arasında Beyaz Ruslar, Moldovalılar, Bulgarlar, Polonyalılar ve Kırım Tatarları yer alır. Resmî dil Ukraynaca’dır. Nüfusun yaklaşık % 72’si Ortodoks hıristiyan, % 15,8’i Katolik hıristiyan, % 2,4’ü Protestan’dır. Geriye kalan kısımda müslüman azınlığı oluşturan Kırım Tatarları, Dinyeper nehrinin batısında yaşayan Roman Katolikler ve Rus Ortodoks Ukraynalılar bulunur.

Ukrayna ekonomisinde tarım ve sanayi en önemli sektörleri teşkil eder. Ülke topraklarının yaklaşık % 55’i ekilebilir arazi niteliğindedir. Ukrayna’nın büyük bölümü tahıl tarımına elverişli, çernezyom adı verilen kara topraklarla kaplıdır. Sovyetler Birliği döneminde burası ülkenin “ekmek sepeti” diye nitelendirilmekteydi. Tarımda makine kullanımı yaygındır. Başlıca tarım ürünlerini buğday, mısır, şeker pancarı, ay çiçeği, patates ve sebzeler oluşturur. Ülke çapında yaklaşık 8000 kolektif çiftlikle (kolhoz) 1700 civarında devlet çiftliği (solhoz) vardır. Tarımın yanında hayvancılık da (sığır ve domuz) önemli paya sahiptir. Ukrayna’da en zengin yer altı kaynakları kömür (Donets havzası), demir (Kriyov-Rog), manganez (Nikopol), petrol ve doğal gazdır. Ancak petrol ve doğal gaz ihtiyacının önemli kısmı Rusya’dan ithal edilir. Ülkede ayrıca kaya tuzu, cıva, grafit, titanyum, boksit ve fosforit yatakları vardır. Demir ve maden kömürü bakımından zengin olduğundan demir çelik sanayii, ayrıca kimya ve gıda sanayii gelişmiştir. Elektrik üretiminde termik ve nükleer santrallerin payı fazladır. Ağır sanayi tesisleri Donets ve Dinyeper vadisinde toplanmıştır. Ülkede metalürji araçları, dizel lokomotifler, televizyon ve traktör üreten fabrikalar vardır. Suni gübre, sülfirik asit ve şeker fabrikaları ekonomide önemli yer tutar. Ukrayna’da ekonomik zenginlik olarak turizm gelişme göstermektedir. Elverişli iklim şartları sebebiyle Kırım’ın güney sahillerine Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği döneminde turistik tesisler inşa edilerek (özellikle Yalta ve Kefe kıyıları) burası Sovyet ileri gelenlerinin turistik kıyısı halini almıştı, bu durum günümüzde de devam etmektedir.


BİBLİYOGRAFYA

Faik Sabri Duran, Büyük Devletler Komşu Hükümetler, İstanbul 1938, s. 373.

Besim Darkot, Avrupa Coğrafyası, İstanbul 1969, s. 104.

İbrahim Güner – Mustafa Ertürk, Kıtalar ve Ülkeler Coğrafyası, Ankara 2005, s. 134-136.

H. J. de Blij – P. O. Muller, Geography: Realms, Regions and Concepts, New York 2006, s. 96-97.

Ramazan Özey, Avrupa Coğrafyası, İstanbul 2009, s. 130-131.

http://www.temha.net/cografya/siyasi/devletler/ukrayna.htm 2010.

https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/up.html 2010.

http://en.wikipedia.org/wiki/Ukraine 2010.

http://ukrcensus.gov.ua/2010.

Maddenin bu bölümü TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2012 yılında İstanbul’da basılan 42. cildinde, 72-73 numaralı sayfalarda yer almıştır.

Müellif:


II. TARİH
Ortaçağ’da genel karakterini kazanan Ukrayna tarihini Kiyef/Kiev Prensliği, Litvanya-Lehistan ve Rus-Osmanlı hâkimiyeti, Kazaklar ve Hatmanlık Devleti, XIX. yüzyıl millî ve kültürel uyanışı ve ulusal Ukrayna Devleti’nin doğuşu gibi farklı dönemlere ayırmak mümkündür. Kelime itibariyle “serhad, sınır bölgesi” anlamına gelen Ukrayna’nın geçmişte burada var olmuş bütün devlet ve toplulukların ortak tarihinin ülkesi ve halkının da bunların karışımından meydana geldiğini ileri sürmek tarihsel verilere ters düşmez.

Ukrayna coğrafyasının ilk sakinleri Kimmerler, İskitler ve Sarmatlar’dır. II. yüzyıla kadar süren Sarmat egemenliğine Alman asıllı Gotlar son verdi. 375’te Ukrayna’yı istilâ eden Hunlar, Got egemenliğini ortadan kaldırdı. Hun istilâsının yol açtığı Kavimler göçü sebebiyle boşalan Ukrayna arazisi V. yüzyılda Türk asıllı İdil Bulgarları, VI. yüzyılda Avarlar tarafından ele geçirildi. Ukrayna üzerinde bu şekilde başlayan Türk kavimleri etkisi VII-XIII. yüzyıllar arasında Hazarlar, Peçenekler, Uzlar (Tork) ve Kumanlar’la devam etti. Orta Dinyeper, Pripet nehri, Karpat dağları ve Vistül nehri sahaları eski Slavlar’ın ana yurdu olarak kabul edildi (Kurat, s. 4). Siyasî birliğe sahip olamayan Slavlar’ın büyük kısmı VIII. yüzyılın başlarında Hazar Hakanlığı’nın egemenliği altına girdi. Ukrayna’nın erken tarihi, Varegler tarafından kurulan ve 1240’ta Tatarlar tarafından yıkılan Kiyef Prensliği ile bağlantılıdır. Kiyef Prensliği’nin “Kiy, Koy, Kay” varyantlı bir Türk kabilesince oluşturulduğu, ilk knezlerin “kagan” unvanı taşıdığı, merkezleri Kiyef’in de bunların adına dayandığı ileri sürülür. Kiyef, Altın Orda Hanlığı’nın işgali sırasında Minkirman/Mankirman şeklinde anılıyordu; XVI. yüzyıl başlarında bazı Osmanlı belgelerinde bu adlandırmaya rastlanır. Doğudaki bölgeler Tatar hâkimiyeti altına girerken batı kısımları nisbeten bu ağır baskıya tahammül edebilmiştir. Kiyef Prensliği’nin dağılmasından sonra değişik yerlerde farklı prenslerin (knez) hüküm sürdüğü bir döneme girildi. Ukrayna knezliklerinin en önemlisi olan Galiçya ile (Haliç) Wlademir (Lodomerya) arasında meydana gelen birleşik prenslik 1323’te Litvanya tarafından zaptedildi, Galiçya ise 1352’de Polonya’nın eline geçti.

Litvanya ve Lehistan’ın iç ve dış etkenlerle başlattıkları birleşme sürecinin ürünü olan Krevo Birliği (1385) Ukrayna için bir dönüm noktası teşkil etti. Bu dönemde Litvanya ve Ukrayna, Leh soylu sınıfı (Szlachta) egemenliğinde Katolik inancı doğrultusunda yeni bir muhtevaya dönüştürüldü (Omeljan Pritsak Armağanı, trc. Fikrettin Yavuz, s. 85). Birliğin hâkimiyeti, XV. yüzyılın başlarından itibaren güneye doğru hızlı bir yayılma göstererek Karadeniz’e ulaştı. Litvanya Dukalığı’nı Lehistan içinde eritip gerçek bir birliktelik oluşturan Lublin İttihadı’nın kurulmasının ardından (1569) uygulanan yoğun asimilasyon politikaları, Ukrayna’nın ulusal tepkisini temsil edecek olan Kazaklar’ın tarih sahnesine çıkmasında etken oldu. Bu birliktelikten sonra Polonya soyluları, Ukrayna topraklarının tarımsal potansiyeline göz dikerek bölgenin Ortodoks ahalisi üzerinde Katolikliğin zorla yayılmasına yöneldiler. Ukrayna bu baskılara karşı verdiği mücadeleden Kiyef Akademisi’nin kuruluşu, Ortodoks kilise hiyerarşisinin tekrar ihdası (1620) gibi gelişmelerle millî ve dinî açıdan daha bilinçlenmiş olarak çıktı ve Ukraynalılık fikri kök salmaya başladı (Rhode, s. 242-243).

Lehistan cumhurunun (Rzeczpospolita) Ukrayna topraklarını Kırım Tatarları’nın akınlarına karşı korumaktan âciz kalması bölgedeki halkı savunma önlemlerine yöneltti. Askerî bir örgütlenme içinde Kazaklar’ın, başlarındaki “hatman” adı verilen seçilmiş önderleriyle XVI. yüzyıldan itibaren önemli bir güç faktörü şeklinde ortaya çıkması böyle gerçekleşti. Bunlar Lehistan-Rusya ve Osmanlı devletlerinden oluşan üç komşu güçle zorlu bir mücadele içine girdiler. Kazaklar, Leh soylu sınıfının (Szlachta) sosyal ve dinî baskıları sebebiyle pek çok defa ayaklandılar; bazan da sınır bölgelerinde kendi hâkimiyet alanlarını kurmak isteyen büyük soyluların (magnat) ihtiraslarına vasıta oldular. İlk önemli Kazak hatmanlarından Vişnevetski’nin (Dmytro Vyshnevetsky), Dinyeper (Özü nehri) üzerindeki Çağlayanlar (Porog) bölgesinde kurduğu (1552), Seç (Zaporožśka Sič / Zaporizka Sich) adı verilen müstahkem yerleşke kısa zamanda Kazaklar’ın merkezi haline geldi. XVI. yüzyıldan itibaren başta Kırım yarımadası olmak üzere bütün Karadeniz sahilleri, Güney Karadeniz’in İstanbul’dan Sinop’a uzanan bütün sahil şehirleri Kazak tehdidi ve talan saldırıları altında kaldı. 1624’te Boğaz’dan içeri girerek İstinye’ye kadar indiler ve çevreyi yağmaladılar. Bu gelişmeler Osmanlı-Lehistan ilişkilerini şiddetli ve sürekli bir gerilime soktu. Lehistan kendisine tâbi olan Kazaklar’a yönelik etkili ve kısıtlayıcı tedbirler almak zorunda kaldığında buna karşı büyük çaplı bir mücadeleye giriştiler ve Rusya tarafından desteklendiler.

Boğdan Hmelnitski (1648-1657) Kazak ayaklanmasını büyük bir ihtilâle dönüştürdü. Bütün Özü havzasını kaplayan bu olay bölgede XVII. yüzyılın en önemli gelişmesini teşkil etti. 1648’de Lehistan’ı iki savaşta kesin şekilde mağlûp eden Hmelnitski Kiyef’e girdi. Böylece Ukrayna artık bağımsız bir siyasî yapı haline geldi. Osmanlı Devleti ve Kırım Hanlığı ilk aşamada Hmelnitski’nin müttefiki olarak yanında yer aldı. Ukrayna Kazak Hatman Devleti ile Osmanlılar arasında Haziran 1648’de yapılan ittifak (Pritsak, İlmî Araştırmalar, sy. 7 [1999], s. 275-279) Kırım Hanlığı’nın muhalefeti yüzünden devam edemedi. Hmelnitski yoğun temaslar sonunda Osmanlı himayesinden ümidini kesince Moskova’ya yöneldi. Rusya bunu Ortodoks Slavları aynı çatı altında toplama siyaseti için bir fırsat kabul etti. Bu doğrultuda Moskova ve Hmelnitski arasında Pereslav Antlaşması imzalandı (1654). Antlaşmanın en önemli tarafı Ukrayna’yı Moskova hâkimiyetine sokmasıydı. Pereslav Antlaşması’nın Moskova’ya tanıdığı statü, Ukrayna üzerinde kuvvetle cereyan eden Lehistan-Moskova-Osmanlı rekabetini en üst noktaya çıkardı. Lehistan, Kazaklar üzerinde kurduğu baskı sonunda nihayet bunları tekrar kendi yanına çekmeyi başardığında (1658) bu gelişme Moskova tarafından Pereslav Antlaşması’nın ihlâli olarak değerlendirildi ve Lehistan’a savaş ilân edildi. Rus ordusu birleşik Leh, Kırım ve Kazak kuvvetleri tarafından yenilgiye uğratıldı (Öztürk, s. 263-265).

Leh, Moskova ve Türk yanlısı gruplar arasındaki ihtilâflar Hatman Devleti’nin idaresini imkânsız hale getirmekteydi. Bu sebeple kısa zaman içinde Ukrayna mücâvir devletlerin egemenliğinde üç parçalı siyasî bir yapıya dönüştü. Özü nehrinin batısı (Sağ Yaka Ukraynası) Lehistan’ın, doğusu (Sol Yaka Ukraynası) Kiyef dahil olmak üzere Rusya’nın hâkimiyetine girdi; güneyi ise Türk hâkimiyeti altındaydı. Sağ Yaka, 1665-1672 yıllarında hatmanlık yapan Petro Doroşenko’dan itibaren Türk idaresine geçti. Rusya ve Lehistan arasında yapılan 1667 tarihli Andrussuvo Antlaşması, Ukrayna tarihini yeni bir aşamaya soktu. Antlaşma ile Ukrayna bu iki devlet arasında paylaşılıyor ve Osmanlı Devleti dışlanıyordu. Bu oldu bittiyi tanımayan Osmanlı hükümeti Sağ Yaka Ukraynası hatmanı Doroşenko ile müştereken Lehistan üzerine yürüdü ve Lehistan bu bölge üzerinde Doroşenko’nun egemenliğini tanımak zorunda kaldı. Osmanlı kuvvetlerinin desteğini alan Doroşenko, Moskova egemenliğindeki Sol Yaka Ukraynası üzerinde de hâkimiyetini genişleterek bütün Ukrayna’nın hatmanı unvanını aldı (1668). Böylece Ukrayna, Türk nüfuzu altında birleşmiş oluyordu.

Doroşenko, Lehistan ve Moskova tarafından yürütülen şiddetli muhalefet yüzünden kalıcı bir başarı sağlayamadı. 1669’da Moskova Sol Yaka’yı işgal ederek kendi hatmanını tayin etti. Osmanlı Devleti, Doroşenko ile birlikte 1672’de Kamaniçe seferini gerçekleştirip Podolya üzerinde hâkimiyet kurdu, sınırlarını Kiyef dolaylarına kadar genişletti. Kamaniçe eyalet statüsüyle Osmanlı idaresine bağlandı (İnbaşı, s. 135). Lehistan’ı Ukrayna’dan dışlayan bu hadise, II. Viyana Kuşatması esnasında (1683) Lehistan’ın Türk karşıtı cephenin en hararetli savunucusu olması ve Türkler’e öldürücü darbeyi vurmasındaki temel etken oldu. Türkler, 1674-1678 yıllarında Rusya denetimindeki Sol Yaka Ukraynası üzerinde baskı uyguladılar ve bölgeye müdahale eden Ruslar’la savaşmak için Çehrin Seferi’ne giriştiler. Bu ilk Türk-Rus savaşı, Kırım Hanlığı ile Moskova arasında yapılan ve Osmanlı hükümetince onaylanan Bahçesaray Antlaşması’yla (1681) sona erdiğinde Kiyef dahil Sol Yaka Ukraynası Moskova’ya bırakıldı (Öztürk, s. 269 vd.). Karlofça Antlaşması’nın ardından (1699) Sağ Yaka Ukraynası da Lehistan’a iade edildi.

Ukrayna siyaseti, 1687-1709 arasında Ukrayna hatmanı olan İvan Mazepa döneminde şiddetli dalgalanmalara uğradı. Mazepa, iktidarının ilk yıllarında Moskova ile tam uyum içindeydi. Böylece Büyük Petro’nun garantörlüğünde iki yaka birleşiyor, ancak Moskova nüfuzunda bulunuyordu. Rusya’nın Lehistan, Litvanya ve İsveç’e karşı 1700-1721 yıllarında yürüttüğü Büyük Kuzey savaşında Mazepa’nın Moskova karşıtı cephe ile ittifaka yönelmesi üzerine bu uyum bozuldu. Poltava Muharebesi’nde (8 Temmuz 1709) İsveç Kralı XII. Şarl’ı ağır bir yenilgiye uğratan I. Petro kralı Osmanlı Devleti’ne sığınmak zorunda bıraktı. Yaşlı ve hasta olan Mazepa da üst düzey yöneticilerinden çok sayıda maiyeti ve 4000 Zaporog Kazağı ile Bender’e sığındı. Kazaklar Prut seferinde de (Temmuz 1711) Türkler’in yanında yer aldılar. Sadrazam Baltacı Mehmed Paşa savaş esnasında yakaladığı fırsatı değerlendiremedi. Ukrayna’da Türk nüfuzunun azalmasına paralel olarak Moskova’nın etkinliği arttı. I. Petro Ukrayna’nın özerkliğini tahdit etti, 1764’te hatmanlık unvanının kullanımı yasaklandı. II. Katherina, Ukrayna ve Rusya’yı tek çatı altında birleştirdiğini ilân etti (1764) ve güney bölgelerinde yeni eyaletler kurmak suretiyle Ukrayna’yı yeni bir idarî yapı içine soktu. Zaporog Kazakları’nın merkezi Seç’in Ruslar tarafından imha edilmesi (Haziran 1775) ve Ukrayna ulusal kilisesinin kapatılmasından (1786) sonra Ukrayna Sol Yaka Hatmanlığı tamamen tarihten silindi. Sağ Yaka Ukraynası’nda da durum olumsuzluklar içinde gelişti. 1714’te Sağ Yaka’da kontrolü yeniden ele geçiren Lehistan yıpratıcı bir sürgün politikasına girişti; aslî nüfus yerinden edilerek Kuzeybatı Ukrayna’dan göçler alındı. Bu sürece karşı sesini duyuran tek unsur Ortodoks Haydamaklar oldu. 1734, 1750 ve 1768’de çıkan Haydamak ayaklanmalarının sonuncunda yahudi ve Katolik nüfusu önemli kayıplar verdi.

Ukrayna (اوقرينا) kelimesi XVI. yüzyılın ilk yarısından kalma bazı Osmanlı belgelerinde göze çarpmakla beraber bu genelde coğrafî bir tanımlamadan öteye geçmez. Osmanlı dünyasında Ukrayna tanımlaması XVIII. yüzyılın ortalarına kadar genelde Rus, Urus kelimeleriyle karşılanır (“Urus palamkaları”, Râşid, I, 285) ve Mosko olarak zikredilen Rusya ile karıştırılmamalıdır. 1672 tarihli Bucaş Antlaşması’nın üçüncü maddesinde Ukrayna tanımlamasına yer verilir (Silâhdar, I, 612). Evliya Çelebi de “Rus Hatmanı Doroşenko” diyerek bu duruma açıklık getirir (Seyahatnâme, V, 127). XVIII. yüzyılın sonundan itibaren Rus ismi eski Moskova devleti anlamında Rusya’yı karşılamaya başlar. Siyasî bir kavram bağlamında Ukrayna kelimesi, Osmanlı kaynaklarında Hatman Doroşenko’nun Osmanlı hâkimiyetini kabul etmesi münasebetiyle kendisine yazılan 1672 tarihli nâmede geçer. 1678’de Yurii Hmelnitski’nin hatmanlığa tayininde şimdiye kadarki kullanımı olan Rus kelimesi yerini Ukrayna alır. Köprülü Ahmed Paşa, Leh Başvekili Olszewski’ye yolladığı ve Ukrayna üzerindeki hak iddialarını çürüttüğü, Ukraynalılar’ın kendi bağımsızlıkları için mücadele verdiklerine işaret ettiği 1672 tarihli mektubunda da (Silâhdar, I, 570-572) Ukrayna kelimesini siyasî anlamda kullanmıştır (Pritsak, İlmî Araştırmalar, sy. 7 [1999], s. 280, 283-284).

Ukrayna 1775-1918 yılları arasında Rus Çarlığı’nın hâkimiyeti altında kaldı. Ukrayna millî bilinci XIX. yüzyıldaki modern milliyetçilik döneminde yükselmeye başladı. Düşünce merkezi önceleri 1805’te kurulan Krakau Üniversitesi iken 1830’larda Kiyef Üniversitesi ön plana geçti. Avrupa’daki 1848-1849 ihtilâlleri Batı Ukrayna’da kuvvetli bir milliyetçi yansıma teşkil etti. Ukrayna halkının Ruslar’dan ayrı bir millet olduğu kanaati bu milliyetçilik faaliyetlerinin bir eseridir. I. Dünya Savaşı durumda önemli değişiklikler meydana getirdi. Rus Çarlığı’nın 1917 Ekim İhtilâli ile dağılması ve bir iç savaşın çıkması Ukraynalılar’a bağımsızlıklarını ilân etmek için beklenen fırsatı verdi. 17 Mart 1917’de toplanan Merkezî Ukrayna Radası çalışmaya başladı. Brest-Litovsk Antlaşması (3 Mart 1918) uyarınca Avusturya-Macaristan ve Almanya’nın Ukrayna’yı koruma iddiasıyla Batı Ukrayna’yı işgale yönelmesi sonucunda Ruslar çekildiler. Almanlar Hatmanlık Hükümeti adıyla yeni bir hükümet kurdular. Kasım 1918’de Alman birliklerinin çekilmesi Ukrayna garantörlüğünde boşluk doğurdu. Bolşevik idaresi yerel meclisleri feshederek Ukrayna’nın bağımsızlığına son verdi. Ukrayna Radası’nın direnişe geçmesi üzerine 1917-1921 yılları arasında Ukrayna-Rus savaşı cereyan etti. Bu kargaşa döneminde yaşanan şiddetli mücadeleler neticesinde Kiyef’te Ukrayna Millî Cumhuriyeti ilân edildi (26 Aralık 1918). Ukrayna Millî Cumhuriyeti Ocak 1919’da Batı Ukrayna Millî Cumhuriyeti’nin kurulduğunu bildirip Batı Ukrayna’yı bağımsızlık sürecine dahil etti. Polonya ile Sovyetler arasında imzalanan Riga Antlaşması’yla (18 Mart 1921) Polonya’nın Batı Ukrayna üzerindeki hâkimiyeti tanındı.

II. Dünya Savaşı’nın ardından Lehistan da Rus hâkimiyeti altına girdi; bu suretle Batı ve Doğu Ukrayna, Stalin yönetiminde hiçbir siyasî yapının yaşama imkânı bulamayacağı Sovyet egemenliği altında kaldı (Kratka Bǎlgarska Enčiklopedija, V, 222-224). Sovyet sisteminin XX. yüzyılın son çeyreğinden itibaren çökme emâresi göstermesi Ukrayna tarihinin son safhasını başlattı. Sovyet lideri Mihail Gorbaçov’un reformları neticesinde komünist idaresi altındaki milletler bağımsızlık sürecine girdiler. Sosyalistler ve demokratların temel bloklarını teşkil ettiği Ukrayna demokratik seçimleri Mart 1990’da gerçekleşti. Muhalefeti temsil eden Demokratik blok 16 Haziran 1990’da Ukrayna’nın bağımsızlığının ilânını sağladı. 19 Ağustos 1991’de Moskova’da komünizmin yeniden tesisini amaçlayan başarısız darbeden sonra nihayet tarihe karışan Sovyetler’de on beş yeni devlet bağımsızlığını ilân etti; 24 Ağustos 1991’de Ukrayna da bunlar arasına katıldı.


BİBLİYOGRAFYA

, V, 127.

, I, 410, 570-572, 612.

, I, 285.

W. E. D. Allen, The Ukraine: A History, Cambridge 1940, tür.yer.

M. Hrushevsky, A History of Ukraine, New Haven 1941, tür.yer.

Akdes Nimet Kurat, Rusya Tarihi, Ankara 1948, tür.yer.

G. Rhode, Kleine Geschichte Polens, Darmstadt 1965, s. 242-243.

G. P. March, Cossacks of the Brotherhood: The Zaporog Kosh of the Dniepr River, New York 1990, tür.yer.

Yücel Öztürk, Özü’den Tuna’ya Kazaklar-I, İstanbul 2004, tür.yer.

Mehmet İnbaşı, Ukrayna’da Osmanlılar: Kamaniçe Seferi ve Organizasyonu (1672), İstanbul 2004, tür.yer.

O. Pritsak, “Rusların Kökeni” (trc. M. Bilal Çelik), Omeljan Pritsak Armağanı (ed. Mehmet Alpargu – Yücel Öztürk), Sakarya 2007, s. 41-65.

a.mlf., “Kiev Rusyası ve Onaltıncı-Onyedinci Yüzyıl Ukraynası” (trc. Fikrettin Yavuz), a.e., s. 67-97.

a.mlf., “İlk Türk-Ukrayna İttifakı” (trc. Kemal Beydilli), İlmî Araştırmalar, sy. 7, İstanbul 1999, s. 254-284.

P. Bartl, “XVII. Yüzyılda ve XVIII. Yüzyılın İlk Yarısında Kazak Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu” (trc. Kemal Beydilli), a.e., sy. 6 (1998), s. 301-330.

A. Balevski v.dğr., “Ukrajinska Sovetska Socialističeska Republika, USSR (Ukrajna)”, Kratka Bǎlgarska Enčiklopedija, Sofia 1969, V, 222-227.

Maddenin bu bölümü TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2012 yılında İstanbul’da basılan 42. cildinde, 73-75 numaralı sayfalarda yer almıştır.

Müellif:


III. ÜLKEDE İSLÂMİYET
Ukrayna topraklarında yer alan Kırım yarımadasına müslümanların ilk gelişi VII. yüzyıla kadar uzanır. Bu dönemde bölgenin yerlileri olan Alan kabileleri arasında onların cenaze törenlerini İslâm’a göre yaptıklarına dair bazı deliller ortaya çıkmıştır. IX. yüzyılın ikinci yarısında Kiev (Kiyef) şehri civarında Vikingler tarafından kurulan Kiev Knezliği’nin (Kiev Dukalığı) İslâm dünyasıyla yakın ticarî ilişkileri vardı. İslâm coğrafyacısı İbn Hurdâzbih dukalığın merkezi Rus’tan tüccarların Bağdat’a kadar geldiğini yazmaktadır (el-Mesâlik ve’l-memâlik, s. 154). Araştırmalarda yine Rus şehriyle İslâm dünyası arasındaki ilişkileri gösteren bazı örneklere rastlanmıştır. Ukrayna topraklarının İslâmiyet’le asıl bağlantısı Kırım tarihiyle olan yakın ilişkisinden gelir. Kırım topraklarında ilk mescidin 1262’de yapıldığı rivayet edilir. Altın Orda Devleti’nin dağılmasından sonra ortaya çıkan devletler vasıtasıyla Müslümanlık ülkenin bazı yörelerinde yayıldı. Kırım Hanlığı ile başlayan bu süreç Ukraynalılar’ın yaşadığı topraklarda devam etti. 1591 yılı civarında bugünkü Ukrayna sınırları içindeki topraklarda 100.000’e yakın müslüman Tatar yaşıyordu. Polonya ve Belarus’un yanı sıra Batı Ukrayna’nın da içinde yer aldığı geniş bir alanda 400’e yakın cami ibadete açıktı. Buna rağmen buralarda yaşayan Tatar toplulukları tecrit edilmiş durumdaydı. Kırım Tatarları’yla olan savaş hali bunda en önemli etken olmuştur.

XVIII. yüzyılda Ruslar’ın Kırım’a girişiyle birlikte çok sayıda Tatar Türkü anayurtlarından ayrılıp Türkiye ile diğer İslâm ülkelerine göç etti ve bölgede İslâmiyet’in varlığı zayıfladı. Geride kalan müslümanlar Kırım’da müslüman bir topluluk halinde ayakta kalmaya çalıştı ve Tauric Ruhanî Muhammedî (Tavricheskoye dukhovnoye magometanskoye upravleniye) adıyla bir birlik meydana getirdi. Daha sonraki yüzyıllarda bu topraklar İslâmî açıdan bazı yeni gelişmelere sahne oldu. XIX. yüzyılda Gaspıralı İsmâil, Kırım’da İslâmî uyanışın başlamasında bir sembol haline geldi. Gaspıralı’nın İslâmî eğitim metotlarını modernleştirmesi ve sosyal yaşamdaki reformları Kırım’da yeni bir uyanışa (cedîdiye) yol açtı. Ukrayna’daki müslümanlar için en sıkıntılı dönem 1917 Sovyet İhtilâli’yle başladı. 1920’lerde ateizm politikalarının baskısıyla başta Kırım Tatarları olmak üzere müslümanların etnik ve dinî hakları kısıtlandı, camileri yıkıldı ve dinî kimlikleri yok sayılmaya başlandı. 1940’lara gelindiğinde bu politikalar en şiddetli noktaya ulaştı. Ancak Sovyetler’in diğer yerlerinde olduğu gibi Ukrayna şehirlerinde de bazı müslüman âlimlerin kişisel çabalarıyla İslâmî bilgi ve kültür kısmen nesilden nesile aktarıldı. Bu gelişmeler, Sovyetler’in dağılıp Ukrayna’nın bağımsızlığına kavuşmasından sonra İslâm topluluklarının yeniden yaşam bulmasında önemli bir alt yapı sağladı.

İslâmiyet’le ilgili gelişmeler ülkede Kiev, Donetsk ve Kırım’da yoğunlaştı. 2009 yılında devletin etnik ve dinî gruplarla ilgili bir raporuna göre Ukrayna’da 1135 İslâmî cemaat bulunuyordu. Kiev’de bu sayı elli dörttü. 1999’da 281’e çıktı. Müslüman nüfusu 445.000 civarındaydı (2010). Buna rağmen nüfuslar farklı kaynaklarda farklı sayılarla verilir (Houssain Kettani, s. 158). Ukrayna Şarkiyat Enstitüsü (Instytut Skhodoznavstva NAN Ukrainy) tarafından Ukrains’kyi tyzhden adlı dergide yapılan bir araştırmaya göre müslümanlar Ukrayna’daki farklı etnik gruplardan meydana gelmiştir. Bunlar 260-270.000 civarında Kırım Tatarı’ndan, 27.000 civarında Volga Tatarı’ndan, 19.000 civarında Âzerî, Türk, Filistinli, İranlı, Afganistanlı ve Pakistanlı müslümanlardan oluşuyordu.

1980’lerde Kırım Tatarları’nın kendi vatanlarına dönmeye başlamasından sonra nüfusta hızlı bir değişim meydana geldi. Yurda dönen Tatarlar’ın sayısı 250.000’den fazlaydı. Böylece Kırım’da 1989’da nüfusun dörtte birini Tatarlar oluşturuyordu. 1991’de Sovyetler’in dağılmasının ardından Mustafa Cemilev ve diğer liderlerin katılımıyla Kırım Tatar Meclisi (K’yrymtatar Milli Medzhlis), bir yıl sonra da Simperopol’de (Bahçesaray) Kırım Müslümanlarının Dinî Yönetimi (Dukhovnoye upravleniye musul’man Kryma [DUMK]) kuruldu. 1992’de bu cemiyetin başında bulunan kişinin unvanı kadıdan Kırım müftüsüne çevrildi. Kırım Müslümanlarının Dinî Yönetimi, Kırım Müslümanları Kongresi’nde bağlı bir unsur şeklinde yerini aldı. Cemiyetin resmî dinî gazetesi Khidaiyet Kırım Türkçesi’yle çıkmaktadır. Ukrayna’daki en büyük İslâm organizasyonu olan Kırım Müslümanlarının Dinî Yönetimi 352’si kayıtlı, 613’ü kayıtsız dinî cemaati temsil etmektedir. Kırım müslümanlarının ilk kongresi 1995’te, ikincisi 1999’da gerçekleştirildi.

Ukrayna Müslümanlarının Dinî Birliği (Dukhovnoye upravleniye musul’man Ukrainy [SAUM]) ülkede müslümanların ikinci büyük dinî organizasyonudur. Teşkilât 1992’de Kiev’de Lübnan kökenli bir Arap olan Şeyh Ahmed Temîm tarafından kuruldu. 2009’da bu birliğe bağlı yetmiş iki mahallî dinî grup vardı. Şeyh Ahmed, Ukrayna müftüsü sıfatıyla Ukrayna müslümanlarının resmî üst düzey temsilcisidir. 1994’te Ukrayna’da teşkil edilen Bağımsız İslâm Cemaatleri Birliği (Asotsiatsiya nezalezhnykh islams’kykh hromad v Ukraini), aynı yıl adını Ukrayna Müslümanları Ruhanî Merkezi (Dukhovny tsentr musul’man Ukrainy [SCUM]) şeklinde değiştirdi. Bu kuruluşa daha çok Volga Tatarları’ndan meydan gelen yirmi bir dinî cemaat bağlıdır. Ukrayna’da etkili bir diğer organizasyon 1997’de Arap kökenli müslümanların kurduğu Ukrayna Sosyal Teşkilâtlar Birliği er-Râid’dir (Vseukrainskaya assotsiatsiya obshchestvennykh organizatsii Alraid’). Merkezi Kiev’de olan bu organizasyon ülkenin çeşitli yerlerinde faaliyet gösteren yedi İslâm kültür merkezini kapsar. er-Râid sadece dinî bir teşkilât değil aynı zamanda ülkenin önde gelen bir sivil toplum kuruluşu kabul edilir. En son teşkil edilen İslâmî kuruluşlar içinde 2007’de Kiev’de kurulan Kiev Müftülüğü (Kiyevsky muftiyat) önde gelir. Bu teşkilât diğer İslâm merkezleriyle birlikte Ukraina i islamsky mir (Ukrayna ve İslâm dünyası) adıyla bir dergi çıkarmaya başladı. 2009’da Kiev Müftülüğü, Kırım Müslümanlarının Dinî Yönetimi, er-Râid ve el-Umme gibi İslâmî teşkilâtlar bir araya gelerek Ukrayna’da ilk defa ortak bir federasyon (Sovet dukhovnykh upravlenii i tsentrov musul’man Ukrainy) oluşturdular. Bunların dışında ülkede Beytüzzehre adıyla Doğu Ukrayna Şiî Müslümanlar Merkezi (Vostochnoukrainsky tsentr mysul’man-shiitov ‘Bait az-Zakhra’) mevcuttur. Hizbü’t-tahrîr hareketi çeşitli tartışmalara rağmen Kırım’da faaliyet göstermekte, Vozrozhdeniye adıyla Türkçe bir dergi yayımlamaktadır. Radikal ve siyasal İslâmî görüşleriyle öne çıkan bu hareket sık sık devletin takibatına uğramıştır. Hizbü’t-tahrîr, Vehhâbî mezhebi mensubu olarak tanımlandığından diğer İslâmî cemaatlerle arasında bir mesafe oluştu. Bu durum, ülkede anayasal dinî özgürlüklere rağmen Ukrayna basınında İslâm’a karşı ön yargıları besledi.

1989’da İslâmî cemaatlerin faaliyetlerinin görülmeye başlandığı Kırım’da 1991’de 44, 1996 ortalarında 170 cami ve mescid açık bulunuyordu. XIII. yüzyılın sonlarında 1700’ün üzerinde cami ve mescidin varlığı, Çarlık ve Sovyet dönemlerinde çoğunun tahrip edildiği veya cami olmaktan çıkarıldığı Kırım’da bu sayının eksik olduğunu göstermektedir. Tarihî camilerden sadece kırk sekizi yeniden ibadete açıldı. Yeni cami yapımı, 1991’de Türk hükümetinin desteğiyle Simferopol’de temeli atılan ve 1995’te ibadete açılan Kebîr Camii ile başladı. Ardından Ukrayna’da çeşitli İslâm ülkelerinin yardımlarıyla birçok cami inşa edildi. 2010 yılı sonu itibariyle resmî kaynaklara göre Ukrayna’da 81, Kırım’da 278 cami veya mescid ibadete açıktı. Ukrayna’da şarkiyatçılar tarafından Kur’an’la ilgili bazı çalışmalar yapılmıştır. Lviv, Batı Ukrayna’nın en önemli oryantalizm çalışmaları merkeziydi. Kur’an’ın Ukrayna diline ilk çevirisi Olexandr Abranchak-Lysyneckyi tarafından Avrupa dillerindeki bir çeviriden yapılarak 1913’te Lviv’de yayımlanmış, Kur’an’dan bazı âyetlerin tercümesini yine Lviv’de Arapça çalışmalarıyla ilgili bir makalede O. Dziuban ve J. Polotniuk gerçekleştirmiştir (“Z arabs’koi u Lvovi: Arabic language in Lviv”, Žovten’, III [1967], s. 134-135). Daha sonra Kur’an’ın kısmî tercümesi Ukraynalı şarkiyatçı Yarema Polotniuk tarafından yapılmıştır (“Koran. Pereklav z arabs’koi Yarema Polotniuk”, Vsesvit, VI [Kyiv 1990], s. 129). Valerii Rybalkin’in de Ukrayna dilinde kısmî olarak Kur’an’dan çevirileri vardır (Koran. Doslidzennia, pereklad [fragment] ta komentari, Kyiv 2002). Ukrayna’da İslâmî çalışmalar üniversitelerin dil, ekonomi ve hukuk bölümlerine bağlı özel bölümlerle sınırlıdır. 2009 yılında I. Dünya Kırım Tatar Kongresi’nde Kırım Bahçesaray’da tarihî Zincirli Medrese’de bir İslâm üniversitesi açılmasının planlandığı bildirilmiştir.


BİBLİYOGRAFYA

, s. 154.

A. V. Bogomolov v.dğr., Islamic Identity in Ukraine (Исламская идентичность в Украине), Kyiv 2006.

Gyorgy Lederer, “Islam in Ukraine”, The Internal Newsletter of Centrum Voor Islam in Europa of Universiteit Gent, II/1-2, Belgium 2000, s. 46-49.

A. Bogomolov – S. Danylov, “Is there Political Islam in Ukraine?”, Review of International Affairs, II/4, London 2003, s. 89-106.

A. Bogomolov, “Islamic Knowledge in Ukraine”, ISIM Newsletter, sy. 14, Leiden 2004, s. 20-21.

S. Czerwonnaja, “The Islamic Factor in the Crimean Tatar National Movement in the Late Twentieth and Early Twenty-First Centuries”, Religion, State and Society, XXXV/3, London 2007, s. 195-229.

Mykhaylo Yakubovych, “Ukrainian Translations of the Meaning of the Glorious Qur’an: Problems and Prospects”, Journal of Qur’anic Research and Studies, II/4, Madinah 2007, s. 29-54.

a.mlf., “Islam and Muslims in Contemporary Ukraine: Common Backgrounds, Different Images”, Religion, State and Society, XXXVIII/3, London 2010, s. 291-304.

E. Muratova, “He Who Pays the Piper Calls the Tune: Muslim Sponsors of Islamic Revival in Crimea”, a.e., XXXVII/3 (2009), s. 263-276.

R. I. Shiyan, “Preaching Politics: Anti-Muslim and Pro-Muscovite Rhetoric in the Sermons of the Ukrainian Orthodox Clergy (1660s-1670s)”, The Historian, LXXI/2, Tampa 2009, s. 318-338.

Houssain Kettani, “Muslim Population in Europe: 1950-2020”, International Journal of Environmental Science and Development, I/2, Singapore 2010, s. 158.

Zeyneb Temnenko, “Islam and Hizb ut-Tahrir’s Activities in Crimea, Ukraine”, http://www.caei.com.ar/es/programas/cei/41.pdf (1 Nisan 2011).

Maddenin bu bölümü TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2012 yılında İstanbul’da basılan 42. cildinde, 75-77 numaralı sayfalarda yer almıştır.