UŞAKLI, Ömer Bedrettin

(1904-1946)

Cumhuriyet dönemi şairi.

Müellif:

24 Ağustos 1904 tarihinde Uşak’ta doğdu. Babası Amasya’nın Karahacip köyünden Ömer Lutfi Efendi, annesi Uşak’ın tanınmış ailelerinden Ali Mollazâdeler’den Hayriye Hanım’dır. Kadı olan babasının görevi dolayısıyla Uşak’ta başladığı öğrenimini Anadolu, Rumeli ve Suriye’nin çeşitli yerlerinde sürdürdü, bu arada babasından Arapça ve Farsça öğrendi. 1918’de İstanbul’a gönderildi; yatılı olarak Nişantaşı ve Kabataş sultânîlerinde, daha sonra ailesinin yanında Sivas Sultânîsi’nde okudu. Kabataş Lisesi’nden (1923) ve Mülkiye Mektebi’nden (1927) mezun oldu. Bursa’da maiyet memurluğu, Mudanya, Manavgat, Ünye, Şavşat, Artvin ve Edremit’te kaymakamlık yaptı; mülkiye müfettişi olarak Anadolu’nun değişik bölgelerini dolaştı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin VII. döneminde (1943-1946) Kütahya milletvekili iken verem hastalığından dolayı tedavi gördüğü Yakacık Senatoryumu’nda 24 Şubat 1946 tarihinde vefat etti. Önceleri Gökbelen soyadını kullanmış, daha sonra Uşaklı soyadını almıştır.

Sivas Sultânîsi’nde edebiyat öğretmeni Cenap Muhittin’den (Kozanoğlu) aldığı edebiyat zevkiyle aruz ve hece vezninde şiir denemelerine giren Ömer Bedrettin’in yayımlanmış ilk şiiri olan “Ona”dan (Millî Mecmua, 1 Şubat 1925) sonra Anadolu Mecmuası, Türk Yurdu, Hayat, Muhit, Fikir Hareketleri, Meş’ale, Hız, Varlık, Oluş, Ülkü dergilerinde şiirleri ve yazıları çıkmıştır. “Beni teşvik edecek kadar iyi karşılandı” dediği ilk şiir kitabı Deniz Sarhoşları’nın (1926, 1929) ardından asıl şöhretini, Yayla Dumanı (1934) ve ölen küçük kızı için yazdığı şiirlerden meydana gelen Sarıkız Mermerleri ile kazandı (1942). Ölümünden az önce bütün şiirlerinden yaptığı derlemeyi Yayla Dumanı adıyla bastırmıştır (1945). Yakında bir romanı çıkacağını Mehmet Behçet Yazar’a gönderdiği mektubunda kaydetmiştir (1938).

Yahya Kemal Beyatlı, Ahmed Hâşim ve Faruk Nafiz Çamlıbel’in şiirlerinin etkisinde kalmakla beraber sayısı pek az olan makalelerinde kendisinin tercih ettiği adla memleket edebiyatı akımına bağlılığını belirtir: “Maya ve cevher Türklük. Şuur uyanık ve benliğimize çevrilmiştir. Bir kelime ile şiir ve edebiyatımız, şahsiyetini ve lâyık olduğu enginliği bulmak yolundadır.” Çocukluğundan beri önce babasıyla, Mülkiye Mektebi’ndeki öğrenciliği yıllarında ailesinin geçimine katkı sağlamak üzere tütün tahmin memurluğuyla, nihayet kaymakamlık ve mülkiye müfettişliği göreviyle dolaştığı Anadolu ondaki bu duyguları geliştirmiştir. Türk edebiyatının henüz incelenip aydınlanmadığı, Arapça ve Farsça’nın tesiriyle şahsiyetini kaybettiği, tamamen Türk’e has felsefe ve şiirin halk edebiyatında bulunduğu görüşünü benimseyen şair Yûnus Emre ile birlikte Seyrânî, Dertli, Vahdetî, Karacaoğlan’ın adını anarken divan ve halk şiiri arasındaki ortak ruhu göstermeye çalışır.

Temalarının başında deniz, memleket coğrafyası ve insanla aile gelmektedir. Başı boş hayallerin hâkim olduğu denizle ilgili şiirlerinin kaynağı Ahmed Hâşim’dir. Ufkunu daraltan sarp dağlar kendisinde deniz özlemi uyandırır (“Çoruh Akşamları”, “Ufuk Hasreti”). Deniz sevgisi ona “Barbaros” şiirini de yazdırmıştır. Aile fertleriyle ilgili kısmen biyografik şiirlerinde annesi, babası, küçük yaşta ölen kızı hakkındaki duygularını ve ıstırabını dile getirir. Sevgili için yazdığı şiiri azdır. Şiirlerinden derlediği son kitabını yine Yayla Dumanı adıyla yayımlaması onun asıl konusunun memleket coğrafyası ve insanı olduğunu gösterir. Bu vatan süregelen büyük savaşların sonunda kurtarılmıştır. Ülkeyi kurtaran Mehmetçik onun sevgilisi, ailesi ve Atatürk, şiirlerinin temel konularıdır. Yayımlanan ilk şiiri “Sılanın Toprağında” tabiat, aile, köye dönüşün buruk saadetini yaşayan ülkenin sahibi gaziyi anlatır. Mehmetçik’in yavrusuna ninnisi olan “Başaklar Arasında” unutulmaz şiirlerindendir. “Yangınların Işığında”, “Ayşe’nin Aşkı”, “Obanın Kızı”, “Tütün İşçileri” gibi manzum hikâyeler Anadolu insanının hayatından, duygularından kesitlerdir. Bu insanları çalışırken gösteren “Tahtacı Güzelleri”, “Efenin Müjdesi”, “Efenin Bayramı”, “Düven Sürene”, “Bir Dağ Perisine”, “Harman”, “Pazar Dönüşü” gibi tablo şiirleri sevilmiş ve bazıları bestelenmiştir. Tarih yerine milletin giriştiği yeni mücadeleyi, sarp tabiata karşı zaferleri anlatmayı tercih etmiş (“Tünel”, “Telgraf Direkleri”), Anadolu şehirleri tabiat özellikleri, yalnızlık, gurbet duygusu ve sonsuzluk hasretiyle dile getirilmiştir. Pürüzsüz bir Türkçe ile ve halk edebiyatından yararlanılarak geliştirilmiş bir ifadeyle konusunu sadece bu ülkenin toprağından, insanlarından ve özlemlerinden alan şiirleriyle bir yol açıcı olmasa da derin izler bırakmış bir şairdir. “Âşıkım dağlara kurulu tahtım” (Son Dilek), “Benim gönlüm sarhoştur” (Yıldızların Altında), “Gel gitme kalmasın gözüm yollarda” (Fidan Boyluma), “Eğilmez başın gibi” (Efenin Bayramı), “Kapıldım gidiyorum” (Akşam Misafiri) gibi bestelenmiş şiirleri vardır. Ölümünden sonra “temiz yürekli bir insan, içli bir şair” (Selâhattin Batu), “her şeyden evvel yurdunu, onun insanını, taşını, toprağını, her şeyini seven bir artist” (Baki Süha Ediboğlu) ifadeleriyle değerlendirilmiştir. Bütün şiir ve makaleleri İnci Enginün tarafından bir araya getirilip yayımlanmıştır (Ömer Bedrettin Uşaklı: Bütün Eserleri, Ankara 1986).

BİBLİYOGRAFYA

İsmail Habip [Sevük], Edebî Yeniliğimiz, İstanbul, 1932, II, 497-498; M. Behçet Yazar, Edebiyatçılarımız ve Türk Edebiyatı, İstanbul 1938, s. 331-336; Mustafa Gökçe, Ömer Bedrettin Uşaklı, Ankara 1958; Baki Süha Ediboğlu, Bizim Kuşak ve Ötekiler, İstanbul 1968, s. 49-55; İlhan Geçer, Ömer Bedrettin Uşaklı, Ankara 1986; Şener Öztop, Ömer Bedrettin Uşaklı: Hayatı, Sanatı, Şiirleri ve Makaleleri, Ankara 1992; Mehmet Kaplan, Şiir Tahlilleri II: Cumhuriyet Devri Türk Şiiri, İstanbul 1998, s. 53-56; Ahmet Kutsi Tecer, “Yayla Dumanı Münasebetiyle”, Varlık, nr. 33, İstanbul 1934, s. 13; H. Cahit Yalçın, “Ö. Bedrettin Bey: Deniz Hatıraları”, Fikir Hareketleri, nr. 26, İstanbul 1934, s. 11-13; “Yayla Dumanı”, İstanbul, nr. 40-41, İstanbul 1945, s. 11-13; Gündüz Akıncı, “Yayla Dumanı”, Ülkü, IX/98, Ankara 1945, s. 10; “Ömer Bedrettin Uşaklı Öldü”, Ulus, Ankara 25 Şubat 1946; Selâhattin Batu, “Zavallı Ömer Bedrettin”, a.e., 27 Şubat 1946; İnci Enginün, “Ömer Bedrettin”, TDl., LI/412 (1986), s. 289-303 (aynı yazı için bk. İnci Enginün, Yeni Türk Edebiyatı Araştırmaları 1, İstanbul 2012, s. 221-230).

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2019 yılında Ankara’da basılan (gözden geçirilmiş 3. basım) EK-2. cildinde, 626-627 numaralı sayfalarda yer almıştır.