ZEHÂVÎ

Cemîl Sıdkī b. Muhammed Feyzî b. Mollâ Ahmed el-Bâbânî ez-Zehâvî (1863-1936)

Iraklı düşünür, şair, edip ve yazar.

Müellif:

1 Muharrem 1280 (18 Haziran 1863) tarihinde Irak’ın Süleymaniye şehrinde doğdu. Tanınmış Kürt aşireti Bâbân’ın yönetici sülâlesine mensuptur. Dedesi Molla Ahmed kardeşiyle ihtilâfa düşerek İran’ın Kirmanşah şehrine bağlı Zehâv kasabasına göç etmiş, emîrin oğluna hocalık yapmış, hasta olan bu gencin ölümü üzerine onun nişanlısıyla evlendirilmiş, bu evlilikten Zehâvî’nin babası Muhammed Feyzî dünyaya gelmiştir. Süleymaniye’ye dönen baba ile oğul ve ardından gelen aile fertleri Zehâvî nisbesiyle anılmıştır. Muhammed Feyzî Efendi, Şâfiî olmasına rağmen otuz yedi yıl (1853-1890) Bağdat’ta Hanefî müftülüğü yapmış ve bu görevdeyken vefat etmiştir. Zehâvî mahalle mektebindeki ilk eğitiminden sonra sarf, nahiv, mantık ve belâgat dersleri aldı, babasından Beyzâvî tefsiri, Şerḥu’l-Mevâḳıf ve Mütenebbî’nin divanını okudu. Arapça, Farsça, Türkçe ve Kürtçe’ye vâkıf olan Zehâvî düzenli bir yüksek öğrenim görmedi; babasının teşvikiyle edebî ve felsefî eserleri okumaya yöneldi. Arap şiirinin klasiklerinden başka Ömer Hayyâm, Firdevsî, Hâfız-ı Şîrâzî gibi büyük İran şairlerinin eserlerini okudu.

Bu öğreniminin ardından icâzet alan Zehâvî, Bağdat’taki Süleymaniyye Medresesi’ne müderris tayin edildi (1884). İki yıl sonra Bağdat vilâyeti maarif meclisine üye seçildi. Ardından Bağdat vilâyet matbaasıyla (1888) Midhat Paşa’nın kurduğu ez-Zevrâ gazetesinin Arapça kısmının yazı işleri müdürlüğünü yaptı. 1890’da Bağdat İstînaf Mahkemesi üyeliğine getirildi. 1896’da bu görevinden ayrılıp İstanbul’a gitmek üzere Kahire’ye geçti. Burada kaldığı bir hafta içinde Ya‘kūb Sarrûf, Corcî Zeydân, Fâris Nimr, Şiblî Şümeyyil, İbrâhim el-Yâzicî gibi edip ve yazarlarla görüştü. 1897 Osmanlı-Yunan savaşında Osmanlılar’ın zaferi ve II. Abdülhamid için “el-Fethu’l-Hamîdî” adıyla bir kaside yazdı, bunun üzerine Yemen’e genel vâiz olarak gönderildi (1897), bir yıl sonra da İstanbul’a çağrılıp Yemen’deki başarılı hizmetlerinden dolayı madalya ile taltif edildi. Ancak Hür Türkler tarafından Abdülhamid yönetimine karşı oluşturulan, şair ve yazar İsmâil Safâ’nın başkanlığını yaptığı el-Halâye’s-sırriyye (gizli hücreler) adlı teşkilâtın üyesi olan Zehâvî, burada okuduğu “Hattâ me tağfülü?” (Ne zamana kadar gaflet edeceksin?) başlıklı kasidesi yüzünden Bağdat’a sürüldü (1899). II. Meşrutiyet’in ilânından sonra İstanbul’a dönünce Mekteb-i Mülkiyye’de İslâm felsefesi, Dârülfünun’da Arap edebiyatı dersleri verdi; Kahire’de çıkan el-Muḳaṭṭam dergisinde Otuzbir Mart Vak‘ası’nı eleştiren bir makale yazdı. 1910’da rahatsızlanarak Bağdat’a döndü. Buradaki Hukuk Mektebi’nde Mecelletü ahkâmi’l-adliyye okuttu. Aynı yılın ağustosunda el-Müʾeyyed gazetesinde çıkan yazısında kadın haklarını savundu, peçeye karşı çıktı. Bunun üzerine es-Seyfü’l-bâriḳ fî ʿunuḳı’l-mâriḳ başlıklı risâlenin yazarı Şeyh Muhammed Saîd en-Nakşibendî başta olmak üzere din ve tasavvuf erbabının eleştirilerine hedef oldu, zındıklık ve kâfirlikle itham edildi. Bağdat Valisi Nâzım Paşa tarafından Hukuk Mektebi’ndeki görevinden alındıysa da yeni vali Cemal Paşa kendisini görevine iade etti. Zehâvî, Müntefak ve Bağdat milletvekili olarak İstanbul’da meclis çalışmalarına katıldı (1914-1915). 1917’de Irak İngilizler’in işgalinde iken maarif meclisi üyesi seçildi. 1920’de Hukuk Mektebi’nde Arap dili müderrisliği ve ardından Adalet Bakanlığı’nda Osmanlı kanunlarını Arapça’ya çevirme komisyonuna başkanlık yaptı. 1925’te Irak Âyân Meclisi üyeliğine getirildi ve bu görevine dört yıl devam etti. 1934’te onun başkanlığında “Nâdi’l-kalemi’l-Irâkī” kuruldu. Miṣbâḥ gazetesinde şiirleri yayımlandı. Şubat 1936 tarihinde ölen Zehâvî Ebû Hanîfe’nin kabrinin yanına defnedildi. Tek eşi olan Türk asıllı Zekiye Hanım’dan çocuğu olmamıştır.

Ilımlı bir sosyalist olan Zehâvî şiir, araştırma ve makalelerinde sosyal hayatın sorunlarını, İslâm toplumunun geri kalmışlığını, kadın haklarını, çok evlilik ve boşanma problemlerini, sosyal adaleti, toplumdaki sınıf farklılıklarını, sınıflar arasındaki hak ve ödev dengesizliğini ele almış, bu yazılarını el-Mücmel mimmâ erâ adlı eserinde toplamıştır. Şiirlerinde din felsefesi, tabiat felsefesi, riyâzî ve amelî felsefe bağlamında çeşitli konulara dair fikirlerini açıkladığı için filozof şair olarak da anılmıştır. Ahmed Şevkī, Abbas Mahmûd el-Akkād ve Ma‘rûf er-Rusâfî gibi çağının ünlü şairlerini ve şiirlerini eleştirmiş, Rusâfî ile “sultânü’ş-şuarâ” unvanı için rekabete girmiştir. 1896-1927 yılları arasında el-Muḳteṭaf, el-Müʾeyyed, el-Muḳaṭṭam, Luġatü’l-ʿArab gibi dergi ve gazetelerde dil, edebiyat, felsefe vb. konulara dair makaleleri yayımlanmıştır.

Eserleri. A) Manzum: Zehâvî’nin bütün şiirleri yazılış tarihine göre sıralanmıştır: el-Kelimü’l-manẓûm (Beyrut 1327; nşr. M. Yûsuf Necm, Beyrut 1955; buradaki en son kaside 7 Ağustos 1324 [1906] tarihlidir); Rubâʿiyyâtü’z-Zehâvî (Beyrut 1924; Kahire 1955); Dîvânü’z-Zehâvî (Kahire 1343/1924); el-Lübâb (Bağdat 1928; seçme şiirlerini kapsar); S̱evre fi’l-caḥîm (Beyrut 1931; Bağdat 1934); el-Evşâl (Bağdat 1934); es̱-S̱ümâle (Bağdat 1939); en-Nezeġāt (eş-Şek ve’l-yaḳīn) (544 beyittir). B) Mensur: Taʿlîlü’l-câẕibiyye (el-Câẕibiyye ve taʿlîlühâ) (Beyrut 1908; Bağdat 1328/1910); ʿUlye’l-felsefe (Kahire 1894); el-Kâʾinât (Kahire 1896); el-Ḫayl ve sibâḳuhâ (Kahire 1896); el-Ḫaṭṭü’l-cedîd (Kahire 1896); el-Fecrü’ṣ-ṣâdıḳ fi’r-red ʿalâ münkiri’t-tevessül ve’l-kerâmât ve’l-ḫavâriḳ (Kahire 1323; Vehhâbîliğe reddiyedir); Hikmet-i İslâmiyye Dersleri (İstanbul; Mekteb-i Mülkiyye’de verdiği dersleri kapsar); “ed-Defʿu’l-ʿâm ve’ẓ-ẓavâhirü’ṭ-ṭabîʿiyye ve’l-felekiyye” (el-Muḳteṭaf, XLI/1, Kahire 1912); el-Mücmel mimmâ erâ (Kahire 1342/1924); Rubâʿiyyâtü’l-Ḫayyâm (Bağdat 1928; Farsça’dan Arapça’ya çevrilen 130 rubâîyi ihtiva eder); Rivâyetü Leylâ ve Semîr (Bağdat 1927; Meşrutiyet öncesi halkın psikolojik durumunun, sultan ve valilerin yönetiminin ele alındığı bir temsildir).

Zehâvî üzerine çalışma yapanlar arasında şu isimler zikredilebilir: Mehdî Abbas el-Ubeydî, Ḥaḳīḳatü’z-Zehâvî (Bağdat 1947); Nâsır el-Hânî, Muḥâḍarât ʿan Cemîl ez-Zehâvî (Kahire 1954); Yûsuf İzzeddin, ez-Zehâvî, eş-şâʿirü’l-ḳalıḳ (Bağdat 1962); Abdürrezzâk el-Hilâlî, ez-Zehâvî beyne’s̱-s̱evre ve’s-sükût (Beyrut 1964), eş-Şâʿirü’l-feylesûf ve’l-kâtibü’l-müfekkir (Kahire 1967), ez-Zehâvî fî meʿâriki’l-edebiyye ve’l-fikriyye (Bağdat 1982); Abdülhamîd er-Reşûdî, ez-Zehâvî: Dirâsât ve nuṣûṣ (Beyrut 1966); Dâvûd Sellûm, ez-Zehâvî 1355-1379 (Bağdat 1967); Cemîl Saîd, ez-Zehâvî ve S̱evretühû fi’l-caḥîm (Kahire 1968); İbrâhim el-Vâilî, Iżṭırâbü’l-kelim ʿinde’z-Zehâvî (Bağdat 1971); Necefî, el-Ḳavlü’l-cemîl ilâ ṣadîḳī el-Cemîl.


BİBLİYOGRAFYA

Zehâvî, Rubâʿiyyât, Beyrut 1928, s. m-ḫ.

a.mlf., “Aʿzâʾü’l-Mecmaʿi’l-ʿilmî: Ḥayâtî”, , VIII/5 (1928), s. 292-298.

Refâîl Battî, Siḥru’ş-şiʿr, Kahire 1922, s. 4-83.

a.mlf., el-Edebü’l-ʿaṣrî fi’l-ʿIrâḳı’l-ʿArabî, Kahire 1923, s. 5-66.

, III, 483-488.

Rezzûk Îsâ, ez-Zehâvî beyne’s̱-s̱evre ve’s-sükût, Beyrut 1963.

Hilâl Nâcî, ez-Zehâvî ve divânühü’l-mefḳūd, Kahire 1963, s. 19-41, 320-352, ayrıca bk. tür.yer.

a.mlf., “ez-Zehâvî”, , XI, 305-311.

Ahmet Savran, 19. Yüzyıl Osmanlılar Döneminde Yeni Arap Edebiyatı, Erzurum 1987, s. 209-212.

Hamîd el-Matbaî, “Cemîl Ṣıdḳī ez-Zehâvî”, Mevsûʿatü Beyti’l-ḥikme li-aʿlâmi’l-ʿArab, Beyrut 1420/2000, I, 126-128.

Tâhâ er-Râvî, “Cemîl Ṣıdḳī ez-Zehâvî”, , XIV/7-8 (1936), s. 248-255.

M. Ferîd Vecdî, “ez-Zehâvî el-feylesûfü’l-ʿIrâḳī”, , VIII/5 (1937), s. 337-344.

Selîm Tâhâ et-Tikrîtî, “Aʿlâmü’n-nehḍati’l-ḥadîs̱e: Cemîl Ṣıdḳī ez-Zehâvî”, el-Kitâb, VIII/6, Kahire 1949, s. 70-77.

Mün‘im Hamîd Hasan, “ez-Zehâvî ve’t-tecdîd fi’ş-şiʿr”, Mecelletü Âdâbi’l-Müstanṣıriyye, IX, Bağdad 1984, s. 455-498.

Wiebke Walther, “al-Zahāwī, D̲j̲amīl Ṣıdḳī”, , XI, 386-387.

Halîl Mûsâ, “ez-Zehâvî Cemîl Ṣıdḳī”, el-Mevsûʿatü’l-ʿArabiyye, Dımaşk 2004, X, 424-425.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2013 yılında İstanbul’da basılan 44. cildinde, 177-179 numaralı sayfalarda yer almıştır.