ZEYNEB HATUN

(ö. 879/1474)

Divan şiirinin ilk kadın şairlerinden.

Müellif:

Kaynakların çoğuna göre Amasyalıdır. Pervâne Bey ile Latîfî, Kastamonulu mârifet sahibi bir zatın kızı olduğunu bildirir (Tezkiretü’ş-şu’arâ, s. 288). Babası kadı Mehmed Çelebi’dir; Hüseyin Hüsâmeddin bu ismi kadı Belâî Çelebi olarak zikreder. Babasının hem ilim hem sanatla uğraşması Zeyneb Hatun’un iyi bir eğitim almasını sağladı. Nitekim kaynaklarda da Zeyneb Hatun’un iyi yetiştirildiği, Arapça ve Farsça öğrendiği, Farsça’yı şiir yazacak derecede bildiği zikredilir. Aynı zamanda mûsikiyle de ilgilendi, şarkılar yazıp besteler yaptı. Âşık Çelebi, onun II. Bayezid devrinde oğlu Şehzade Ahmed’in hizmetinde Mihrî Hatun’la aynı dönemde yaşadığını, beraberce kaside ve methiye yazdıklarını bildirmektedir. Ancak bu bilgiyi Mihrî’nin 1512’den sonra, Zeyneb Hatun’un 1474’te vefat ettiği göz önüne alındığında şüphe ile karşılamak gerekir. II. Bayezid’in ardından oğlu Şehzade Ahmed’in Amasya valiliği sırasında bölgede bir şiir muhitinin teşekkül ettiği ve Zeyneb Hatun’un da bu çevre içinde yer aldığı tahmin edilmekte, şair Müeyyedzâde Abdurrahman Efendi’nin bu dönemde Amasya’da yaşamış olması böyle bir şiir çevresinin varlığı düşüncesini güçlendirmektedir. Zeyneb Hatun’un vefatıyla ilgili daha çok son devir kaynaklarında yer alan 879 (1474) tarihinin (, II, 220) nereden alındığı ve Amasya’da vefat eden Zeyneb Hatun’un kabrinin nerede olduğu bilinmemektedir.

Sehî, Zeyneb Hatun’la Mihrî Hatun’un şiirlerini övmektedir. Âşık Çelebi, Zeyneb Hatun’un evlendikten sonra şiir meclislerine katılmadığını, hiç evlenmeyen Mihrî Hatun’un bu sohbetlere devam ettiğini kaydetmekte (Meşâirü’ş-şuarâ, vr. 83b; ayrıca bk. Havlioğlu, I/1 [2010], s. 39), Latîfî ise Zeyneb Hatun’un da evlenmediğini söylemektedir. Ancak diğer bazı kaynaklarda onun evlendiği ve kocasının İshak Fehmi Çelebi olduğu belirtilmektedir (, II, 219; ayrıca bk. Havlioğlu, I/1 [2010], s. 33, 37, 39). Zeyneb Hatun’un Fâtih Sultan Mehmed’e takdim ettiği bir divanından söz edilmektedir. Zeyneb Hatun’un şairlikte Fıtnat Hanım’a denk sayıldığını belirten Bursalı Mehmed Tâhir, divanın bir nüshasının Süleymaniye Kütüphanesi’nin Ayasofya bölümünde bulunduğunu yazarsa da (, II, 220) yapılan araştırmalarda divanın herhangi bir nüshasına rastlanmamıştır (Çavuşoğlu, sy. 9 [1978], s. 406). Döneminde şiirleri hayli tanınmaktaydı; tezkirelerde de şiirlerinden övgüyle söz edilmektedir. Zeyneb Hatun, Amasya’da divan şiirinin yayılmasına öncülük etmiş, kendisinden sonra aynı bölgede Mihrî Hatun ve Ayşe Hatun gibi şairler yetişmiştir. Şair hakkında bilgi verilen hemen bütün tezkirelerde onun, “Keşf et nikābını yeri göğü münevver et / Bu âlem-i anâsırı firdevs-i enver et” matla‘lı ve “et” redifli gazeli yer almaktadır. Latîfî bu gazele bir nazîre yazmıştır (Tezkiretü’ş-şu’arâ, s. 289-290).


BİBLİYOGRAFYA

, s. 287-288.

Pervâne Beg Nazîre Mecmuası (67b-100b): Transkripsiyonlu ve Edisyon Kritikli Metin (haz. H. İbrahim Demirkazık, yüksek lisans tezi, 2002), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 154.

, vr. 83b; a.e. (nşr. Filiz Kılıç), İstanbul 2010, I, 591.

Latîfî, Tezkiretü’ş-şu’arâ ve tabsıratü’n-nuzamâ (nşr. Rıdvan Canım), Ankara 2000, s. 288-290.

, I, 435-436.

Mehmed Zihni, Meşâhîrü’n-nisâ, İstanbul 1294, I, 285-286.

Hacıbeyzâde Ahmed Muhtar, Şair Hanımlarımız, İstanbul 1311, s. 15-16.

, II, 219-220.

, I, 217.

Bedîhan Tamsöz, Osmanlıdan Günümüze Kadın Şairler Antolojisi, Ankara 1994, s. 9-11.

Serhan Alkan İspirli, Kadın Divan Şairleri ve Geleneğin Uzantısı, Ankara 2007, s. 31-36.

Mehmed Çavuşoğlu, “16. Yüzyılda Yaşamış Bir Kadın Şâir Nîsâyî”, , sy. 9 (1978), s. 405-406.

Didem Havlioğlu, “On the Margins and between the Lines: Ottoman Women Poets from the Fifteenth to the Twentieth Centuries”, Turkish Historical Review, I/1, Leiden 2010, s. 25, 33, 37, 39, 47.

Hasan Aksoy, “Müeyyedzâde Abdurrahman Efendi”, , XXXI, 485.

Ömer Zülfe, “Pervâne Bey Mecmuası”, a.e., XXXIV, 245.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2013 yılında İstanbul’da basılan 44. cildinde, 360-361 numaralı sayfalarda yer almıştır.