ZİYÂRÎLER

Hazar denizinin güneydoğusunda Cürcân ve Taberistan’da hüküm süren Deylemli bir hânedan (928-1090).

Müellif:

Hânedan, adını kurucusu Merdâvic’in babası Ziyâr b. Verdânşah’tan almıştır. Bazı kaynaklarda hânedan Sâsânî Hükümdarı Enûşirvan I. Hüsrev’in babası Kubâd’a nisbet edilir (Bîrûnî, s. 39). Ancak diğer İranlı hânedanlar gibi Ziyârîler de Sâsânî Hükümdarı Hüsrev zamanında Gîlân kralı olan Argūş Ferhâdân’ın soyundan geldiklerini iddia ederler (Madelung, IV, 212). Ziyârîler’in ilk hükümdarı Merdâvic, Sâmânîler’in Gîlânlı ünlü kumandanı Esfâr b. Şîreveyh’in hizmetine girdi ve ordu komutanlığında önemli başarılar kazandı. Esfâr ile Merdâvic, Taberistan’ın büyük bir kısmını ele geçirdikten sonra Zencan, Rey ve Kazvin gibi Cibâl vilâyetlerini de zaptettiler. Halkın kendilerine zulmeden Esfâr’a karşı tepki göstermesinden yararlanan Merdâvic bağımsızlığını ilân ederek merkezi Cürcân (Gürgân) olan Ziyârîler hânedanını kurdu (316/928). Hânedanın 319 veya 320 (932) yılında kurulduğuna dair görüşler de vardır. Merdâvic başarılı bir kumandan ve fırsatları iyi değerlendiren bir liderdi. Sâmânî Emîri Nasr tarafından 323’te (935) Cürcân’a hâkimiyeti tanındı ve Cürcân valiliğine getirildi. Burada kardeşi Veşmgîr ile iş birliği yapan Merdâvic, aynı yıl hizmetinde bulunan bir grup Türk askeri tarafından İsfahan’da öldürülünce bölgede Ziyârîler, Büveyhîler ve Sâmânîler arasında hâkimiyet mücadelesi başladı. Merdâvic’in yerine kardeşi Veşmgîr (Vüşmgîr) geçti. Bunun üzerine Sâmânîler’den Nasr b. Ahmed, daha önce kendi hânedanına ait olan toprakları geri almak amacıyla bir ordu sevkettiyse de Veşmgîr, Sâmânî ordusunu Taberistan’dan uzaklaştırıp Cürcân’ı zaptetti (323/935). Bu sırada Büveyhîler de İsfahan’ı ele geçirdiler. Veşmgîr, Büveyhîler’e karşı koyabilmek için Sâmânîler’e tâbi oldu ve onlardan yardım istemek zorunda kaldı. İsfahan’ı Büveyhîler’den geri alan Veşmgîr, Deylemli liderlerden Mâkân b. Kâkî ile iş birliği yaptı. Nasr b. Ahmed, Ebû Ali Ahmed b. Muhtâc komutasındaki bir orduyu Cürcân’a gönderince Mâkân Veşmgîr’den yardım istedi. İki taraf arasındaki mücadeleden faydalanan Büveyhîler tekrar İsfahan’da hâkimiyet kurdular. Ebû Ali de Rey üzerine yürüyüp Veşmgîr ve Mâkân’ın müttefik kuvvetlerini bozguna uğrattı. Mâkân bu savaşta hayatını kaybetti (21 Rebîülevvel 329/24 Aralık 940).

Veşmgîr, Mâkân’ın kuzeni Hasan b. Fîrûzân ile uğraşmak zorunda kaldığı için tekrar Sâmânîler’e tâbi oldu. Nasr b. Ahmed saltanatının sonlarına doğru Cibâl, Taberistan ve Cürcân’ı zaptetti. Ebû Ali Ahmed b. Muhtâc’ın Hasan b. Fîrûzân ile mücadelesinden yararlanan Veşmgîr, Rey şehrini ele geçirdiyse de buradaki hâkimiyeti kısa sürdü ve Büveyhî Emîri Rüknüddevle tarafından şehirden uzaklaştırıldı (331/943). Veşmgîr’in Ebû Ali’yi Büveyhîler’le iş birliği yapmakla suçlaması Ebû Ali’nin Sâmânî Emîri I. Nûh tarafından Horasan valiliğinden azledilmesine yol açtı. Veşmgîr ile Rüknüddevle arasındaki mücadele daha sonra da sürdü. Sâmânî Emîri Mansûr b. Nûh, Büveyhîler’e karşı bir ordu gönderince Veşmgîr, Sâmânî ordusuyla Cürcân’da birleşti, ancak bir av sırasında hayatını kaybetti (357/967).

Veşmgîr’in ölümü üzerine Ziyârî ailesinin ileri gelenleri babası ile sefere katılan oğlu Kābûs’a biat etmişlerdi. Bu sırada Taberistan’da bulunan Veşmgîr’in büyük oğlu Bihistûn da (Bîsütûn) Cürcân’a gelip kendisi adına biat aldı. Kābûs ise Sâmânîler’in desteğiyle hükümdarlık iddiasına devam etti. Büveyhîler’den Adudüddevle’nin kızıyla evlenen Bihistûn, Büveyhîler’in yardımıyla Cürcân ve Simnân’ı zaptederek Kābûs’u itaate zorladı. Büveyhîler’in kontrolündeki Abbâsî Halifesi Mutî‘-Lillâh, Bihistûn’un Taberistan, Cürcân, Sâlûs ve Ruyân vilâyetlerini hâkimiyeti altına almasını onayladı ve kendisine “Zahîrüddevle” lakabını verdi (360/971). Gîlân ve Deylem’de hüküm süren Ali evlâdı (Zeydîler) arasındaki taht mücadelelerine de karışan Bihistûn, Receb 367’de (Şubat 978) Esterâbâd’da öldü. Ardından Kābûs isyan eden küçük yaştaki yeğenini Simnân Kalesi’nde ele geçirerek Ziyârîler’in dördüncü hükümdarı oldu. Abbâsî Halifesi Tâi‘Lillâh ona da “Şemsülmeâlî” lakabını verdi ve hil‘at gönderdi. Büveyhî Emîri Adudüddevle, Kābûs’u Esterâbâd yakınlarında mağlûp ettikten sonra Taberistan ve Cürcân’ı ele geçirdi. Kābûs ise Sâmânîler’e sığındı ve ancak Büveyhîler’den Fahrüddevle’nin ölümünün ardından ülkesine dönebildi (387/997). Fahrüddevle’nin oğlu Mecdüddevle’yi yendikten sonra Cürcân’a gidip tekrar Ziyârî tahtına oturdu (Şâban 388/Ağustos 998). Kābûs, Gazneliler’le iyi ilişkiler kurmakla beraber sadece Abbâsî halifesini metbû tanıdı. Bilge kişiliğiyle tanınan ve kendisi de şair olan Kābûs âlim, edip ve şairleri himaye etmiş, Bîrûnî el-Âs̱ârü’l-bâḳıye adlı eserini ona ithaf etmiş, şairler onu övmüştür. Kābûs’un Büveyhî Veziri Sâhib b. Abbâd, Ebü’l-Fazl İbnü’l-Amîd ve tarihçi Utbî’ye yazdığı mektuplar, Seâlibî’nin Yetîmetü’d-dehr’i ile Yâkūt el-Hamevî’nin Muʿcemü’l-üdebâʾ adlı eserinde yer almaktadır. Kābûs zalimane davranışları yüzünden Ziyârî ordusu tarafından tahtından uzaklaştırıldı ve yerine “Felekülmeâlî” lakabıyla oğlu Menûçihr getirildi (402/1012). Kābûs da âsi askerler tarafından öldürüldü.

Öte yandan Gazneli Sultan Mahmud, Kābûs’un kendisine sığınmış olan diğer oğlu Dârâ’yı destekliyordu. Menûçihr, kardeşinin taht üzerindeki iddialarını önlemek ve Sultan Mahmud’un desteğini sağlamak için Gazneli Devleti’ne tâbi oldu. Ardından Sultan Mahmud’un kızıyla evlendi. Sultan Mahmud’un 404’te (1013-14) Hindistan’da Nâradîn’e yaptığı sefere Menûçihr, Deylemli askerlerden yardımcı birlik gönderdi. Sultan Mahmud, 419 (1028) yılında Büveyhîler’den Mecdüddevle’nin hâkimiyetindeki Rey şehrini zaptetmek amacıyla batıya yürüdüğü sırada, Gazneli ordusunun ülkesini ele geçirmesinden korkan Menûçihr sultana karşı düşmanca bir tavır takındı. Bunun üzerine Sultan Mahmud ülkesini hâkimiyeti altına aldı. Menûçihr, sultanın geri çekilmesiyle hânedanın başında kalabilmesini sağlamak için 500.000 dinar ödemek zorunda kaldı; kısa bir süre sonra da öldü (420/1029). Menûçihr de babası gibi şairleri himaye etmiş, “Menûçihrî” mahlasını ona nisbetle almıştır.

Menûçihr’in ölümünün ardından “Şerefülmeâlî” lakabıyla oğlu Enûşirvân tahta çıktı ve metbû tanıdığı Sultan Mahmud’a vergi ödedi. Gazneli Mahmud’un yerine geçen oğlu Sultan Mes‘ûd, Enûşirvân üzerinde etkili olan dayısı Ebû Kâlîcâr’ı akrabalık yoluyla kendisine bağlamaya çalıştı ve kızıyla evlendi. Bununla beraber yıllık verginin Nîşâbûr’daki eyalet divanına ödenmesine çok dikkat ediyordu. Ancak Ebû Kâlîcâr vergiyi düzenli ödemeyince Mes‘ûd, Hazar denizi sahillerine bir sefer yaptı. Gazneli ordusu bu sefer esnasında Cürcân ve Taberistan’ı ele geçirdi. Ebû Kâlîcâr, Enûşirvân ve diğer emîrlerle beraber Gazneli ordusunun önünden sürekli kaçtı; sonunda Sultan Mes‘ûd’dan af diledi (426/1035); Gazneli ordusunun çekilmesinin ardından Ebû Kâlîcâr tekrar bölgede hâkimiyetini kabul ettirdi. Fakat kendisi vergi ödemeye ve Gazneli sarayına rehine göndermeye söz vererek itaatini sürdürdü. Öte yandan Selçuklular’ın önünden kaçan Gazneli valiler Ebû Sehl el-Hamdûnî ve Ebü’l-Fazl es-Sûrî, Esterâbâd’a sığındı (429/1038). Sultan Mes‘ûd, Cemâziyelâhir 431’de (Mart 1040) hizmetlerinden dolayı Ebû Kâlîcâr’a hil‘at gönderdi. Nihayet Enûşirvân, 433 (1041-42) yılında Ebû Kâlîcâr’ı annesinin de yardımıyla esir alıp tahta geçmeyi başardı. Cürcân’ın bu karışık durumundan Selçuklular faydalandı. Tuğrul Bey, 433’te (1041-42) şehri ele geçirip eski Gazneli komutanlarından Merdâvic b. Bîşûî’yi (Bisû) buraya nâib tayin etti. Merdâvic, Tuğrul Bey’e 50.000 dinar vergi ödeyecekti. Ardından Enûşirvân üzerine yürüyerek onu 30.000 dinar vergi ödemeye mecbur etti. Sonunda Tuğrul Bey’in hâkimiyetini kabul edip anlaşmaya vardılar, Cürcân ve Taberistan’daki şehirlerde onun adına hutbe okuttular. Böylece Ziyârîler, Selçuklular’a tâbi olarak XI. yüzyılın son çeyreğine kadar varlıklarını devam ettirdiler. Enûşirvân muhtemelen 435 (1043-44) veya 441 (1049) yılına kadar hüküm sürdü ve bu tarihte öldü. Yerine Keykâvus b. İskender b. Kābûs geçti (1049-1087 [?]). Keykâvûs b. İskender, Ḳābûsnâme adlı nasihatnâme türündeki eseriyle İran’da en çok tanınan Ziyârî hükümdarıdır. Onun ardından tahta geçen oğlu Gîlân Şah adı bilinen son Ziyârî emîridir. 483 (1090) yılı civarında Hasan Sabbâh’ın liderliğindeki Nizârî İsmâilîler, Ziyârîler hânedanına son verdiler.

Diğer Deylemli hânedanların aksine Ziyârîler Sünnî idi (Bosworth, The New Islamic Dynasties, s. 166; Encyclopedia of Asian History, IV, 314). Ancak Ziyârîler’in sonradan Sâsânî Devleti’ni ihya etmek gibi bir düşünceye kapıldığını iddia eden araştırmacılar da vardır (Hasan Ahmed Mahmûd-Ahmed İbrâhim eş-Şerîf, s. 488). Ziyârîler bölgenin kültür tarihinde önemli izler bırakmış bir hânedandır. Şair, kâtip ve hekim İbn Hindû, Bîrûnî, İbn Sînâ gibi ünlü simalar Ziyârî sarayında himaye görmüşlerdir. Muhammed b. Abdülazîz b. Hüseyin el-Kusaybî, ed-Devletü’z-Ziyâriyye fî Ṭaberistân ve Cürcân ḫilâle’l-ḳarneyn er-râbiʿ ve’l-ḫâmîs el-hicriyyeyn adıyla bir doktora tezi hazırlamıştır (1412, Câmiatü’l-İmâm Muhammed b. Suûd el-İslâmiyye).


BİBLİYOGRAFYA

Muhammed b. Abdülcebbâr el-Utbî, Târîḫ-i Yemînî (trc. Cerbâzekānî, nşr. Ca‘fer Şuâr), Tahran 1345 hş., s. 48-68.

Gerdîzî, Zeynü’l-aḫbâr (nşr. Abdülhay Habîbî), Tahran 1347 hş., tür.yer.

Bîrûnî, el-Âs̱ârü’l-bâḳıye ʿani’l-ḳurûni’l-ḫâliye (nşr. C. E. Sachau), Leipzig 1923, s. 39, ayrıca bk. İndeks.

Muhammed b. Hüseyin el-Beyhakī, Târîḫ (nşr. Kāsım Ganî – Ali Ekber Feyyâz), Tahran 1324 hş., tür.yer.

, bk. İndeks.

, I-IV, bk. İndeks.

Abbas Pervîz, Deyâlime ve Ġazneviyân, Tahran 1336 hş., s. 11-50.

İkbâl-i Âştiyânî, Târîḫ-i Mufaṣṣal-ı Îrân (nşr. M. Debîrsiyâkī), Tahran 1346 hş., s. 126-148.

W. Madelung, “The Minor Dynasties of Northern Iran”, , IV, 175-176, 212-216, 373.

Reşîd Abdullah el-Cümeylî, Dirâsât fî târîḫi’l-ḫilâfeti’l-ʿAbbâsiyye, Rabat 1984, s. 173-188.

Ni‘met Ali Mürsî, Devletü Âli Ziyâr fî Ṭaberistân ve Cürcân ve mâ câverehümâ, Kahire 1987.

Abdülhüseyin Zerrînkûb, Târîḫ-i Merdüm-i Îrân, Tahran 1367 hş., s. 382-414.

Erdoğan Merçil, Gazneliler Devleti Tarihi, Ankara 1989, s. 15, 41.

a.mlf., “Muhtacoğulları”, Prof. Dr. Fikret Işıltan’a 80. Doğum Yılı Armağanı, İstanbul 1995, s. 70-76, 85-86.

a.mlf., “Ziyârîler”, , XIII, 622-624.

a.mlf., “Simcûrîler”, , XXXVII, 210-211.

C. E. Bosworth, The New Islamic Dynasties, Edinburgh 1996, s. 166-167.

a.mlf., “On the Chronology of the Later Ziyārids in Gurgān and Ṭabaristān”, , XL (1964), s. 25-34.

a.mlf., “Ziyārids”, , XI, 539-540.

Aydın Usta, Şamanizmden Müslümanlığa Türklerin İslamlaşma Serüveni (Sâmâniler Devleti 874-1005), İstanbul 2007, bk. İndeks.

Hasan Kerîm el-Câf, Mevsûʿatü târîḫi Îrân es-siyâsî, Beyrut 1428/2008, II, 73-86.

Hasan Ahmed Mahmûd-Ahmed İbrâhim eş-Şerîf, el-ʿÂlemü’l-İslâmî fi’l-ʿaṣri’l-ʿAbbâsî, Kahire, ts. (Dârü’l-fikri’l-Arabî), s. 486-488.

E. L. Daniel, “Ziyarid Dynasty”, Encyclopedia of Asian History, New York 1988, IV, 313-314.

Abdülkerim Özaydın, “Esfâr b. Şîreveyh”, , XI, 373-374.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2013 yılında İstanbul’da basılan 44. cildinde, 498-499 numaralı sayfalarda yer almıştır.