Ebû Muhammed Muvaffakuddîn Abdullāh b. Ahmed b. Muhammed b. Kudâme el-Cemmâîlî el-Makdisî (ö. 620/1223)
541 Şâbanında (Ocak 1147) Kudüs yakınlarında bulunan Nablus’a bağlı Cemmâîl köyünde doğdu. Birçok âlim yetiştiren Kudâme ailesinin tanınmış şahsiyetlerindendir. Bölgeye hâkim olan Franklar’ın kötü muamelesi yüzünden Kudâme ailesi 551 (1156) yılında Dımaşk’a göç etti. İbn Kudâme, ilk eğitimini babası tarafından 556’da (1161) kurulan Sâlihiyye Medresesi’nde babasından, Ebü’l-Mekârim İbn Hilâl ve diğer bazı hocalardan aldı. Başta Kur’ân-ı Kerîm olmak üzere Hırakī’nin el-Muḫtaṣar’ını ve mezhep fıkhıyla ilgili çeşitli metinleri ezberledi. Babasının vefatından sonra ağabeyi Ebû Ömer Muhammed’in himayesinde yetişti ve ondan ders aldı. Yazdığı bir şiirde kullandığı “muvaffak” redifinden dolayı halk arasında Muvaffakuddin lakabı ile meşhur oldu. 561’de (1166) teyzesinin oğlu Abdülganî b. Abdülvâhid el-Makdisî ile birlikte tahsil için Bağdat’a gitti. Burada Abdülkādir-i Geylânî’den ders almaya başladıysa da hocası kırk gün sonra vefat etti. Bu arada Abdülkādir-i Geylânî’den tasavvuf hırkası giydi. Hayatının ileri safhasında onun tasavvuf anlayışını devam ettirdiği görülür (tasavvuf silsilesi için bk. George Makdisi, Religion, Law and Learning in Classical Islam [1991], s. 88-96). Bağdat’ta kaldığı dört yıl boyunca başta Ebü’l-Feth İbnü’l-Mennî olmak üzere bölgenin ileri gelen âlimlerinden ders aldı. 565’te (1169) Musul’a geçti; bir süre kaldığı bu şehirde Ebü’l-Fazl Abdullah b. Ahmed b. Muhammed et-Tûsî’nin derslerini takip etti. Ardından Dımaşk’a döndüyse de yaklaşık bir buçuk yıl sonra ikinci defa Bağdat’a giderek (567/1171) öğrenimini sürdürdü. 573 (1178) veya 574 (1179) yılında hacca gitti ve Mekke’de Hanbelî âlimlerinden Mübârek b. Ali b. Hüseyin et-Tabbâh’tan ders aldı. Hac dönüşü Bağdat’ta yaklaşık bir yıl daha kalarak tahsiline devam etti. Bu arada Dımaşk’a dönmeyi düşündüğünde hocası İbnü’l-Mennî’nin Bağdat’ın ona ihtiyacı olduğunu söylemesi İbn Kudâme’nin öğrenimi sırasında bile seçkin bir yer edindiğini gösterir. Hocaları arasında ayrıca Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî, İbnü’l-Haşşâb, Ebü’l-Hasan el-Mevâzînî, Ebû Ali er-Rahbî, İbnü’t-Tâc, Ebû Mansûr İbnü’d-Dâmegānî, İbn Zafer, İbn Ebû Asrûn, Ebü’l-Meâlî Abdullah b. Abdurrahman es-Sülemî, Ebü’l-Mekârim Abdullah b. Muhammed el-Ezdî gibi âlimler bulunmaktadır (hocalarının bir listesi için bk. İs̱bâtü ṣıfati’l-ʿulüv [nşr. Bedr b. Abdullah Bedr], neşredenin girişi, s. 13-20; Zehebî, XXII, 166).
İbn Kudâme 575 (1179) yılında Bağdat’tan ayrılarak Dımaşk’a yerleşti, eğitim ve telif çalışmalarını burada sürdürdü. Kudüs’ün işgaline son vermek için Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin 583’te (1187) Franklar’a karşı düzenlediği sefere katılması dışında şehirden pek ayrılmadı. Selâhaddîn-i Eyyûbî bu savaşta İbn Kudâme’ye ve ağabeyi Ebû Ömer Muhammed’e müstakil bir çadır verdi. İbn Kudâme, Eyyûbî Hükümdarı el-Melikü’l-Muazzam Şerefeddin ile de iyi ilişkiler içinde oldu ve muhtemelen bu sebeple, 617 (1220) yılında Dımaşk Emeviyye Camii’nde Hanbelîler için de bir kürsü kuruldu. İbn Kudâme Dımaşk’a yerleştikten sonra uzun müddet Emeviyye ve Kāsiyûn camilerinde ders verdi; ayrıca ağabeyi Ebû Ömer’in ölümünün ardından el-Câmiu’l-Muzafferî’de imamlık ve hatiplik görevini üstlendi. Özellikle cuma günleri namazdan sonra aralarında birçok fakihin de bulunduğu çeşitli kişilerle münazaralar yaptı. İbn Kudâme’den birçok kişi ders aldı. Öğrencileri arasında kızı tarafından torunu Ebü’l-Abbas Takıyyüddin Ahmed b. Muhammed el-Makdisî, Ebû Muhammed Safiyyüddin İshak b. İbrâhim eş-Şakrâvî, Ebû Muhammed Şerefeddin Hasan b. Abdullah el-Makdisî, Ebü’s-Safâ Halîl b. Ebû Bekir el-Merâgī, Ziyâeddin el-Makdisî, Ebû Muhammed Bahâeddin Abdurrahman b. İbrâhim el-Makdisî, Ebû Şâme el-Makdisî, Ebü’l-Ferec Abdurrahman b. Rezîn el-Havrânî, Ebû Süleyman Abdurrahman b. Abdülganî el-Makdisî, Ebû Zekeriyyâ İbnü’s-Sayrafî, kardeşinin oğlu ve el-Muḳniʿ ile el-Muġnî’nin şârihi Ebü’l-Ferec İbn Kudâme, Ebü’l-Hasan Ali b. Ahmed es-Sa‘dî ve Ebû Bekir İbnü’l-İmâd el-Makdisî gibi âlimler bulunmaktadır (öğrencilerinin listesi için bk. İs̱bâtü ṣıfati’l-ʿulüv [nşr. Bedr b. Abdullah Bedr], neşredenin girişi, s. 20-25; Zehebî, XXII, 167). 1 Şevval 620’de (28 Ekim 1223) Dımaşk’ta vefat eden İbn Kudâme, el-Câmiu’l-Muzafferî’nin arkasındaki Kāsiyûn Kabristanı’na defnedildi. İbn Kudâme’nin hayatına dair öğrencilerinden Ziyâeddin el-Makdisî bir eser yazmış, birçok tarihçi onun şahsiyeti hakkındaki bilgileri bu eserden nakletmiştir (Zehebî, XXII, 167; İbn Receb, II, 136).
İbn Kudâme’nin ahlâkî faziletleri ve kerametlerine dair tabakat kitaplarında birçok rivayet bulunmaktadır (Ebû Şâme, s. 140; İbn Receb, II, 136-138). Takvâ ve zühdü yanında sünnete sıkı sıkıya bağlılığı, her türlü bid‘at ve hurafeye karşı mücadelesiyle de tanınmıştır. Bir taraftan Selef akîdesini savunurken diğer taraftan Hanbelî mezhebinin hukukî mirasını kendisinden sonraki nesillere aktarmak için eser telif etmeye ve öğrenci yetiştirmeye çalışmış, ders halkalarında ilmî meseleleri tartışıp Hanbelî fıkıh kültürü ve doktrininin oluşumuna katkıda bulunmuştur. Böylece Ebû Muhammed el-Berbehârî, Şerîf Ebû Ca‘fer el-Hâşimî, Hâce Abdullah-ı Herevî ve Abdülkādir-i Geylânî gibi ferdî hayatlarında zühdleri, içtimaî hayatlarında ise mücadeleleriyle tanınan Selefî-Hanbelî geleneğinin VII. (XIII.) yüzyıldaki en önemli temsilcilerinden biri olmuştur. İbn Kudâme geniş fıkıh kültürü, zühd hayatı ve bid‘atlarla mücadelesi gibi özellikleriyle sadece yaşadığı dönemin bir müellifi olarak kalmamış, aynı zamanda öğrencileri ve eserleriyle bu değerlerin daha sonraki nesillere ulaştırılmasını da sağlamıştır. Bu bakımdan VIII. (XIV.) yüzyılın İslâm dünyasında ismi ve görüşleri etrafında büyük tartışmalar meydana gelen Takıyyüddin İbn Teymiyye ile Muvaffakuddin İbn Kudâme arasında, tasavvuf konusundaki derin görüş farklılıkları bir tarafa bırakılırsa fıkhî anlayış ve mücadele geleneği yönüyle bazı benzerliklerin kurulması mümkündür.
Güçlü bir münazara yeteneğine sahip olan İbn Kudâme fıkıh, kelâm, hadis, hilâf, ferâiz, ensâb, Arap dili ve edebiyatı, hesap ve astronomi gibi dallarda yetkin bir âlim olmasına rağmen özellikle kelâm ve fıkıh sahalarında daha çok meşhur olmuştur. İbn Kudâme, Hanbelî mezhebi literatürüne en büyük katkıyı yapan müelliflerden biri olup döneminin âlimlerinden Ebû Bekir Muhammed b. Meâlî b. Ganîme, “Zamanımızda Muvaffak’tan başka ictihad derecesine ulaşan bir kişi bilmiyorum” demiş, Takıyyüddin İbn Teymiyye de Dımaşk’a Evzâî’den sonra İbn Kudâme’den daha fakih birinin gelmediğini belirtmiştir. Onun hakkında dönemin birçok âliminin benzer övgüleri bulunmaktadır (Zehebî, XXII, 168-173; İbn Receb, II, 135-137).
İbn Kudâme, Ahmed b. Hanbel’e bağlı olmakla birlikte fıkıhla ilgili eserlerinde mezhep taassubundan kaçınmaya çalışmış, kendi görüşüyle mezhepte yerleşik görüşün birbirine uymadığı durumlarda kendi görüşünü esas almıştır. Ancak kendi görüşleri de mezhep içi bir tercih niteliğindedir (Hanbelî mezhebindeki yerleşik görüşlere aykırı bazı ictihadları hakkında bk. Abdülazîz b. Abdurrahman es-Saîd, s. 88-92).
Müteahhir dönemde yaşamış olmasına rağmen İbn Kudâme İslâm dünyasında meydana gelen fikrî gelişmelerle pek ilgilenmemiş, genel anlamda düşünce ve akaid sahasında aşırı denebilecek bir muhafazakârlık ortaya koymuştur. Bundan dolayı akaid konularını anlamak ve gerektiğinde te’vile başvurmak amacıyla akla önem veren kelâmcıları İbn Teymiyye gibi etraflıca inceleyerek değil bütünüyle ve suçlayıcı bir üslûpla eleştirmiştir. İbn Kudâme’nin itikadî konularda Selefiyye’nin görüşlerini temellendirmeye çalışırken üzerinde en çok durduğu hususlar aklın ilâhî sıfatları ve onların mahiyetlerini bilmekten âciz kalması, Allah’ın zâtıyla arşın üzerinde olması, harf ve sesle (lafız) konuşması gibi meselelerdir. Ona göre ilâhî sıfatları kanıtlamak için “kıyâsü’l-gāib ale’ş-şâhid” adı verilen istidlâl tarzına başvurmak Allah’ı yaratıklarına benzetmeyi gerekli kılar. Kelâmcıların teşbihten kurtulmak amacıyla geliştirdikleri bu istidlâl tarzı onları teşbihe düşürmüştür (Münâẓara fi’l-Ḳurʾâni’l-ʿaẓîm, s. 75; Taḥrîmü’n-naẓar, s. 51). Yaratıklara nisbet edilen isim ve sıfatların Allah’a nisbet edildiği takdirde farklı anlamlar taşıdığının bilinmesi teşbihi ortadan kaldırmak için yeterli olup bazı sıfatları te’vil etmeye gerek yoktur.
Eserleri. A) Fıkıh ve Usulü. 1. el-Muġnî. Ebü’l-Kāsım el-Hırakī’nin Hanbelî fıkhına dair ilk el kitabı niteliğindeki el-Muḫtaṣar’ı üzerine yazılan çok sayıdaki şerhin en meşhurlarından biri olup çeşitli neşirleri yapılmıştır (nşr. M. Reşîd Rızâ, eş-Şerḥu’l-kebîr ile birlikte, I-XII, Kahire 1341-1348; buna iki indeks cildi ilâvesi ile, I-XIV, Beyrut 1392/1972, 1982; nşr. M. Reşîd Rızâ, eş-Şerḥu’l-kebîr olmaksızın, I-IX, Kahire 1367; nşr. Tâhâ ez-Zeynî – Mahmûd Abdülvehhâb Fâyid – Abdülkādir Ahmed Atâ, I-IX, Kahire 1388-1390/1968-1970; nşr. M. Sâlim Muhaysin – Şa‘bân M. İsmâil, I-IX, Riyad, ts.; nşr. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî – Abdülfettâh Muhammed el-Hulv, I-XV, Kahire 1406-1411/1986-1991). İbn Kudâme bu şerhte, Hanbelî mezhebindeki farklı görüşler yanında diğer mezhep imam ve müctehidlerinin de ictihadlarına geniş şekilde yer vermiş ve aralarında tercihlerde bulunmuştur. Bir fıkıh ansiklopedisi niteliğindeki eser İslâm hukukçuları tarafından önemli bir kaynak olarak kabul edilmiş, Şâfiî fakihi İzzeddin İbn Abdüsselâm da eserin bu niteliğine dikkat çekmiştir (İbn Kesîr, XIII, 100; İbn Receb, II, 133). Abdullah Ömer el-Bârûdî, el-Berḳu’l-lemmâʿ fîmâ fi’l-Muġnî min ittifâḳ ve’l-iftirâḳ ve’l-icmâʿ adlı eserinde (Beyrut 1406/1986), el-Muġnî’de zikredilen ve genel olarak İslâm hukukçuları tarafından benimsenen görüşleri kitap, bab ve fasıl sistematiğine göre bir araya getirmiştir.
2. el-ʿUmde fi’l-fıḳhi’l-Ḥanbelî. ʿUmdetü’l-fıḳh ʿalâ meẕhebi’l-İmâm Aḥmed adıyla da yayımlanan eser (nşr. Eşref b. Abdülmaksûd, Beyrut 1409/1988; nşr. Abdullah b. Sefer el-Gāmidî – Muhammed b. Dügaylîb el-Uteybî, Tâif 1409/1989, 1416/1995) başlangıç seviyesindeki fıkıh öğrencileri için bir ders kitabı niteliğindedir. Kitapta tartışma veya mukayeseye girilmeden ve delillerin ayrıntılarına inilmeden mezhepte tercih edilen görüşler sade bir üslûpla anlatılmıştır (Beyrut 1406/1986; nşr. Senâ Halîl el-Hevvârî – Eymân Muhammed Enver Zehrâ, Dımaşk 1990). Bu muhtasarı müellifin öğrencisi Ebû Muhammed Bahâeddin Abdurrahman b. İbrâhim el-Makdisî el-ʿUdde şerḥu’l-ʿUmde (Kahire 1960; nşr. Muhibbüddin el-Hatîb, Beyrut, ts.; nşr. Abdürrezzâk el-Mehdî, Beyrut 1416/1995), Takıyyüddin İbn Teymiyye Şerḥu’l-ʿUmde fi’l-fıḳh (nşr. Suûd b. Sâlih el-Utayşân, I, Riyad 1413/1993; nşr. Sâlih b. Muhammed el-Hasan, II-III, Riyad 1413/1993) ve Abdülmü’min b. Abdülhak el-Katîî Şerḥu’l-ʿUmde (İbn Receb, IV, 429) adıyla şerhetmiştir. Eser Henri Laoust tarafından Fransızca’ya çevrilmiştir (Le précis de droit d’Ibn Qudāma, Beyrut 1950). Abdullah b. Abdurrahman el-Bessâm da muhtasarı çeşitli not ve hâşiyeler ekleyerek ʿUmdetü’l-fıḳh şerḥ ve taʿlîḳ adıyla yayımlamıştır (Kahire 1379).
3. el-Muḳniʿ (I-II, Kahire 1322, 1341, 1382/1962; Riyad 1982; Katar 1393; Beyrut, ts.). Orta seviyedeki fıkıh eğitiminde ders kitabı olarak kullanılmak üzere yazılan eser Hanbelî ulemâsı tarafından hayli rağbet görmüş, birçok şerh, hâşiye ve ihtisar çalışmasına konu olmuştur.
4. el-Kâfî fî fıḳhi’l-İmâmi’l-mübeccel Aḥmed b. Ḥanbel. Hanbelî mezhebinin temel metinlerinden biri olan eserde mezhepteki farklı görüşler delilleriyle birlikte kaydedilmiştir (nşr. M. Züheyr eş-Şâvîş, I-IV, Dımaşk 1382; Beyrut 1399/1979, 1402/1982). Eser, müellifin el-ʿUmde ve el-Muḳniʿ adlı muhtasarlarının genişletilmiş bir şekli niteliğindedir. İbn Kudâme’nin öğrencilerinden Ziyâeddin el-Makdisî el-Kâfî’de geçen hadisleri tahriç etmiş, Abdurrahman b. Mahmûd b. Ubeydân el-Ba‘lî de Zevâʾidü’l-Kâfî ve’l-Muḥarrer ʿale’l-Muḳniʿ adlı bir çalışma kaleme almıştır (Dımaşk 1379; Riyad 1401).
5. ʿUmdetü’l-ʿaẓîm fî telḫîṣi’l-mesâʾili’l-ḫâriciyye ʿan Muḫtaṣarı Ebi’l-Ḳāsım (ʿUmdetü’l-ḥâzim fi’l-mesâʾili’z-zevâʾid ʿan Muḫtaṣarı Ebi’l-Ḳāsım, el-Hâdî) (nşr. Ali b. Abdullah b. Kāsım Âl-i Sânî, Beyrut, ts.).
6. Zevâʾidü’l-Kâfî ʿale’l-Ḫıraḳī. Hırakī’nin el-Muḫtaṣar’ı üzerine bazı ilâvelerden ibaret olduğu anlaşılan bu eseri, Cemâleddin Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Yûsuf es-Sarsarî (ö. 656/1258) Vâsıṭatü’l-ʿiḳdi’s̱-s̱emîn ve ʿUmdetü’l-ḥâfıẓi’l-emîn adıyla manzum hale getirmiştir (İbn Receb, II, 263).
7. Ravżatü’n-nâẓır ve cünnetü’l-münâẓır fî uṣûli’l-fıḳh ʿalâ meẕhebi’l-İmâm Aḥmed (nşr. Abdülkerîm b. Ali b. Muhammed en-Nemle, I-III, Riyad 1414/1993). Hanbelî mezhebinin ve Hanbelî fıkhı eğitiminin önemli usul kitaplarından olan eser üzerinde çeşitli şerh, hâşiye ve ihtisar çalışmaları yapılmıştır.
B) Kelâm. 1. Lümʿatü’l-iʿtiḳād el-hâdî ilâ sebîli’r-reşâd. ʿAḳīdetü’l-İmâm Muvaffaḳıddîn (Kahire 1329, el-Mecmûʿu’l-müştemil ʿale’d-düreri’l-âtiye içerisinde, s. 551-560) ve el-İʿtiḳād (nşr. Âdil Abdülmün‘im Ebü’l-Abbas, Kahire 1411/1990) adlarıyla da yayımlanan eserde müellif temel itikad konularını Selefî anlayış çerçevesinde özetlemiştir (Dımaşk 1338; nşr. Muhammed Ahmed Muhammed Abdüsselâm, Kahire 1340, ʿAşru resâʾil ve ʿaḳāʾid adlı mecmua içerisinde, s. 28-54; Kahire 1372/1953; nşr. Abdülkādir el-Arnaût, Dımaşk 1391, 1395, 1408/1987; nşr. Bedr b. Abdullah el-Bedr, Küveyt 1406/1986, 1416/1995, İs̱bâtü ṣıfati’l-ʿulüv ve Ẕemmü’t-teʾvîl ile birlikte). Lümʿatü’l-iʿtiḳād’ı Muhammed Sâlih el-Useymîn şerhetmiştir (Riyad 1403; nşr. Eşref b. Abdülmaksûd b. Abdürrahim, Riyad 1415/1995).
2. İs̱bâtü ṣıfati’l-ʿulüv. İbn Kudâme bu kitapta herhangi bir te’vil ve tefsire gitmeden, teşbih ve tecsîm isnatlarını da reddederek Allah Teâlâ’nın semada bulunduğunu ve arşa istiva ettiğini, Cenâb-ı Hakk’ın üstte, yukarıda oluş sıfatına sahip olduğunu ileri sürmüş, bu yöndeki naklî delilleri te’vil eden kelâmcıları eleştirmiştir (nşr. Ahmed b. Atıyye b. Ali el-Gāmidî, Beyrut-Medine 1409/1988; Tanta 1413/1993; nşr. Bedr b. Abdullah el-Bedr, Küveyt 1416/1995, bir önceki eser ve Ẕemmü’t-teʾvîl ile birlikte).
3. Münâẓara fi’l-Ḳurʾâni’l-ʿaẓîm. Ḥikâyetü’l-münâẓara fi’l-Ḳurʾân maʿa baʿżı ehli’l-bidʿa adıyla da neşredilen risâlede (nşr. Abdullah b. Yûsuf el-Cedî‘, Riyad 1989) İbn Kudâme, bid‘at ehli olarak nitelediği bir kişiyle Kur’an hakkında yaptığı tartışmayı anlatır ve Hanbelîler’in Kur’an’ın mahlûk olmadığına ilişkin klasik görüşlerini savunur (nşr. Ebû Abdullah Muhammed b. Hamed el-Hamûd, Küveyt 1410/1990). Muhtemelen söz konusu münazaranın mahiyetiyle ilgili olarak müellife farklı zamanlarda gelen taleplere ayrı ayrı cevap verilmesi sebebiyle günümüze adı ve muhtevası birbirinden farklı nüshalar ulaşmıştır. Bunlardan Leiden Universitätsbibliothek (Or., nr. 2523/1) ve Manisa İl Halk Kütüphanesi’ndeki (nr. 6584/5) nüshalar Hans Daiber tarafından bir araştırmayla birlikte Israel Oriental Studies’de yayımlanmıştır (bk. bibl.). Bu nüshalardan, tartışmanın İbn Kudâme ile Dımaşk Kadısı Ebû Abdullah Muhammed b. Ali el-Eş‘arî arasında geçtiği anlaşılmaktadır.
4. el-Burhân fî beyâni’l-Ḳurʾân. Kur’an’ın mahlûk olup olmadığı konusundaki tartışma çerçevesinde Allah’ın kelâm sıfatı ve bu sıfatın mushafla ilgisi üzerinde durulan eserde bazı Eş‘arîler’e nisbet edilen, mushaflara “Kur’an” adı verilmesinin mecaz yoluyla olduğuna dair görüş reddedilerek mushafın mecazi değil gerçek Kur’an olduğu ve Allah’ın kelâmının ses (savt) unsurunu ihtiva ettiği ispata çalışılır. Eseri neşreden Suûd b. Abdullah el-Fenîsân (Mecelletü’l-buḥûs̱i’l-İslâmiyye, XIX [Riyad 1407], s. 189-284), tek nüshasının Mekke’deki Mektebetü’ş-Şeyh Süleyman b. Abdirrahman el-Hamdân’da (nr. 42) bulunduğunu söylüyorsa da eserin diğer bir nüshası Manisa İl Halk Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (nr. 6584/4).
5. Ẕemmü’t-teʾvîl. Eserde Selef’in Allah’ın sıfatları konusundaki görüşleri Kitap ve Sünnet’ten delillerle ispat edilmeye çalışılmış ve te’vil ehli tenkit edilmiştir (Kahire 1329; nşr. Muhammed Ahmed Abdüsselâm Hıdır, Kahire 1351; nşr. Bedr b. Abdullah el-Bedr, Küveyt 1416/1995, Lümʿatü’l-iʿtiḳād ve İs̱bâtü ṣıfati’l-ʿulüv ile birlikte).
6. Taḥrîmü’n-naẓar fî kütübi ehli’l-kelâm. Kitâb fîhi er-red ʿalâ İbn ʿAḳīl, el-Menʿ mine’n-naẓar fî kütübi’l-mübtediʿa ve er-Red ʿalâ İbn ʿAḳīl adlarıyla da anılan eserde (Brockelmann, GAL Suppl., I, 689) İbn Akīl’in benimsediği ileri sürülen kelâmî görüşler eleştirilmiş, bu arada onun Şerîf Ebû Ca‘fer’in mescidinde cemaatin huzurunda görüşlerinden rücû ettiği anlatılmıştır (bu olayın ayrıntısı için bk. George Makdisi, Mélanges Louis Massignon, III, 91-126). Eserde bu vesileyle Allah’ın sıfatları ve halku’l-Kur’ân konusundaki Selefî görüş savunulmuş, Ebü’l-Vefâ İbn Akīl’in şahsında başta Mu‘tezile olmak üzere diğer grupların görüşleri tenkit edilmiştir. George Makdisi tarafından İngilizce tercümesiyle birlikte yayımlanan eser (Ibn Qudāma’s Censure of Speculative Theology, London 1962; Norfolk 1985), kelâm ilmine karşı cephe alan Hâce Abdullah-ı Herevî’nin (ö. 481/1089) Ẕemmü’l-kelâm ve ehlih (nşr. Semîh Dügaym, Beyrut 1994) adlı kitabından sonra kelâm ilmine ve kelâmcılara karşı Hanbelî ulemâsının muhalefetini ortaya koyan önemli bir çalışmadır.
7. el-ʿAḳīde fî ʿilmi’t-tevḥîd (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 3732/1). Risâle fi’l-iʿtiṣâm bi’s-sünne’nin (Manisa İl Halk Ktp., nr. 6584/7) değişik bir rivayeti olup ikisi birlikte Hans Daiber tarafından The Creed (‘Aqīda) of the Hanbalite Ibn Qudāma al-Maqdisī: A Newly Discoverded Text adıyla neşredilmiştir (Studia Arabica et Islamica, Fest. Ihsan Abbas, Beirut 1981, s. 105-125; Textual Sources for the Study of Islam, ed. Andrew Rippin – Jan Knappert, Manchester 1986, s. 121-127).
8. Risâletü’t-tenzîh (nşr. Ahmed Adnan Sâlih, Bağdad 1989).
9. Risâle ile’ş-Şeyḫ Faḫriddîn İbn Teymiyye fî taḫlîdi ehli’l-bidʿa fi’n-nâr (Brockelmann, GAL Suppl., I, 689).
10. eṣ-Ṣırâṭü’l-müstaḳīm fî is̱bâti’l-ḥarfi’l-ḳadîm. İbn Kudâme’nin el-Burhân fî beyâni’l-Ḳurʾân’ını yayımlayan Suûd b. Abdullah el-Fenîsân, bu eserin bir nüshasının kendisinde bulunduğunu ve onu yayımlamayı düşündüğünü söylemektedir (Mecelletü’l-buḥûs̱i’l-İslâmiyye, XIX [Riyad 1407], s. 197).
C) Hadis. 1. Ḳunʿatü’l-erîb fî tefsîri’l-ġarîb min ḥadîs̱i Resûlillâh ve’ṣ-ṣaḥâbe ve’t-tâbiʿîn (el-Muḫtaṣar fî Ġarîbi’l-ḥadîs̱). Ebû Ubeyd Kāsım b. Sellâm’ın Ġarîbü’l-ḥadîs̱ adlı eserinin ihtisarıdır (nşr. Ali Hüseyin el-Bevvâb, Riyad 1406/1986).
2. Muḫtaṣaru ʿİleli’l-ḥadîs̱. Ebû Bekir el-Hallâl’in eserinin muhtasarıdır. Muhammed Nâsırüddin el-Elbânî, Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye’de bulunan (Hadis, nr. 348) el-Münteḫab mine’l-eḥâdîs̱ adlı eserin bu kitap olabileceğini söylemiştir (Maḫṭûṭât, s. 99).
D) Diğer Eserleri. 1. et-Tebyîn fî ensâbi’l-Ḳureşiyyîn. Hz. Peygamber’in ve akrabalarının nesebi ve faziletleri hakkındadır. Bu çalışma, sadece nesep ve İslâm tarihi bakımından değil aynı zamanda Resûl-i Ekrem dönemindeki sosyal yapıyı gösteren sosyolojik ve antropolojik bir kaynak olması bakımından da önemlidir (nşr. Muhammed Nâyif ed-Düleymî, Bağdad 1402/1982; Beyrut 1408/1988).
2. el-İstibṣâr fî nesebi’ṣ-ṣaḥâbe mine’l-enṣâr. Eserde önce Hazrec ve Evs kabilelerine mensup sahâbîler, ardından ensardan kabilesi belli olmayan bazı kişiler tanıtılmıştır (nşr. Ali Nüveyhiz, Beyrut 1392/1972).
3. Kitâbü’t-Tevvâbîn (Kitâbü’t-Tevbe). Bu eserde Hârût ve Mârût adlı iki meleğin tövbeleriyle ilgili olaylar, Hz. Âdem, Nûh, Mûsâ, Dâvûd, Süleyman ve Yûnus peygamberlerin ve geçmiş ümmetlerden bazı kimselerin, ayrıca Resûl-i Ekrem’in, bazı sahâbîlerin ve İslâm tarihinde meşhur olan çeşitli kişilerin tövbeleriyle ilgili kıssalar anlatılır (nşr. George Makdisi, Kitâb at-Tauwâbîn: “Le livre des pénitents” de Muwaffaq ad-Dîn Ibn Qudâma al-Maqdisî, Damas 1961; nşr. Abdülkādir el-Arnaût, Beyrut 1394/1974; nşr. Hâlid Abdüllatîf es-Seb‘ el-Alemî, Beyrut 1410/1990; nşr. Alâ Abdülvehhâb Muhammed, Kahire 1414/1993).
4. Ẕemmü’l-müvesvisîn ve’t-taḥẕîr mine’l-vesvese. Ẕemmü’l-vesvâs adıyla da yayımlanan eserde (nşr. Abdullah b. Muhammed b. Ahmed et-Tarîkī, Riyad 1411/1990; nşr. Muhammed Hâlid Harse, 1411/1990) vesvesenin tahlili yapılıp özellikle ibadetlerin ifasında yol açtığı olumsuz sonuçlara dikkat çekilir (Kahire 1350, 1372/1953 [Lümʿatü’l-iʿtiḳād ile birlikte]; Beyrut, ts.; nşr. Ebü’l-Eşbâl ez-Züheyrî – Hasan b. Emîn Âl-i Mendûh, Kahire 1407/1987). İbn Kayyim el-Cevziyye eseri Mekâʾidü’ş-şeyâṭîn fi’l-vesvese ve ẕemmü’l-müvesvisîn adıyla şerhetmiştir (Beyrut, ts.).
5. Kitâbü’l-Müteḥâbbîne fi’llâh (nşr. Hayrullah eş-Şerîf, Dımaşk 1991; nşr. Mecdî es-Seyyid İbrâhim, Kahire 1987).
6. er-Riḳḳa ve’l-bükâʾ. Kitâbü’r-Riḳḳa adıyla da yayımlanan bu eserde (nşr. Müs‘ad Abdülhamîd Muhammed es-Sa‘denî, Beyrut 1414/1994) müellif tasavvufî bir yaklaşımla yumuşak kalplilik ve pişmanlık duygusu üzerinde durur, peygamberlerin ve sâlih kimselerin hayat hikâyelerini, zühd ve takvâlarını, ibadetlerini ve güzel sözlerini nakleder. Eserin son kısmında İbn Kudâme’nin velîlerin kerametlerinden deliller getirmesi tasavvufa bakış açısını yansıtması bakımından önemlidir (nşr. Ahmed b. Ebü’l-Ayneyn, Tanta 1412/1992; nşr. Muhammed Hayr Ramazan Yûsuf, Dımaşk 1415/1994).
7. Minhâcü’l-ḳāṣıdîn fî fażli’l-ḫulefâʾi’r-râşidîn (Nuruosmaniye Ktp., nr. 1274; Brockelmann, GAL, I, 503-504; Suppl., I, 689). Feżâʾilü’l-ḫulefâʾi’l-erbaʿa ve tertîbühüm fi’l-fażl ve fażlü hâẕihi’l-ümme ʿalâ ġayrihâ adıyla da anılmaktadır (Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 4445/1).
8. el-Vaṣıyye (nşr. Ümmü Ali bint Mahrûs el-Aselî, İsmâiliye 1411/1990).
9. Ẕemmü mâ ʿaleyhi muʿâni’t-taṣavvuf mine’l-ġınâ ve’r-raḳṣ. Fütyâ fî ẕemmi’ş-şebbâbe ve’r-raḳṣ ve’s-semâʿ (nşr. Muhammed b. Ömer b. Abdurrahman b. Akīl, Kahire 1976) ve Ẕemmü mâ ʿaleyhi müddeʿu’t-taṣavvuf (nşr. Züheyr eş-Şâvîş, Beyrut-Dımaşk 1404/1984) adlarıyla da yayımlanan risâlede İbn Kudâme bazı mutasavvıfların mûsiki, raks, def çalma ve yüksek sesle zikir konusundaki görüşlerini tenkit etmiştir (nşr. Hâmid el-Fıkī, Defâʾinü’l-künûz içerisinde, 1349).
10. Tuḥfetü’l-aḥbâb fî beyâni ḥükmi’l-eẕnâb (Brockelmann, GAL Suppl., I, 689).
11. el-Fevâʾid. İkinci cüzü Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye’de bulunmaktadır (Mecmû‘, nr. 7).
Kaynaklarda İbn Kudâme’ye nisbet edilen eserler arasında Muḳaddime fi’l-ferâʾiż, Kitâbü’l-Ḳader, Cevâbü mesʾele veredet min Ṣarḫad fi’l-Ḳurʾân, Bülġatü’ṭ-ṭâlibi’l-ḥaṣîṣ min ṣaḥîḥi ʿavâli’l-ḥadîs̱, ez-Zühd, eş-Şâfî, Fetâvâ ve mesâʾilü mens̱ûre, Menâsikü’l-ḥac, Ḳaḍâyâ ʿAlî, Feżâʾilü ʿÂşûrâʾ, Feżâʾilü’l-ʿaşr (cennetle müjdelenen on sahâbî hakkında), Ṣıfatü’l-felâḳ ve Meşyaḫa sayılabilir. İbn Kudâme irşad ve hikmet ağırlıklı şiirler de yazmıştır (bazı beyitleri için bk. Sıbt İbnü’l-Cevzî, VIII/2, s. 630; Ebû Şâme, s. 141; İbn Receb, II, 141-143). Müellif hakkında Abdülvehhâb İbrâhim Ebû Süleyman The Role of Ibn Qudama in Hanbali Jurisprudence (doktora tezi, 1970, University of London) ve Sa‘d b. Muhammed b. Îsâ en-Nebâtî Cühûdü İbn Ḳudâme fî ḥidmeti’l-ʿaḳīde (yüksek lisans tezi, 1411, Câmiatü Ümmi’l-kurâ [Mekke]) adıyla birer çalışma yapmışlardır.
BİBLİYOGRAFYA
Muvaffakuddin İbn Kudâme, Taḥrîmü’n-naẓar fî kütübi ehli’l-kelâm: Ibn Qudāma’s Censure of Speculative Theology (nşr. ve trc. G. Makdisi), London 1962, tür.yer.; ayrıca bk. neşredenin girişi, s. IX-XXVI.
a.mlf., Ẕemmü’t-teʾvîl, Kahire 1351, tür.yer.
a.mlf., el-Kâfî (nşr. Züheyr eş-Şâvîş), Beyrut 1402/1982, neşredenin girişi, I, s-s.
a.mlf., İs̱bâtü ṣıfati’l-ʿulüv (nşr. Ahmed b. Atıyye b. Ali el-Gāmidî), Beyrut-Medine 1409/1988, s. 9-66; a.e. (nşr. Bedr b. Abdullah el-Bedr), Küveyt 1416/1995, neşredenin girişi, s. 7-35.
a.mlf., Lümʿatü’l-iʿtiḳād (nşr. Bedr b. Abdullah b. el-Bedr), Küveyt 1416/1995, tür.yer.
a.mlf., Münâẓara fi’l-Ḳurʾâni’l-ʿaẓîm (nşr. Ebû Abdullah Muhammed b. Hamed el-Hamûd), Küveyt 1410/1990, tür.yer.; ayrıca bk. neşredenin girişi, s. 5-24.
a.mlf., Ravżatü’n-nâẓır (nşr. Abdülkerîm b. Ali b. Muhammed en-Nemle), Riyad 1414/1993, neşredenin girişi, I, 1-52.
Yâkūt, Muʿcemü’l-büldân, II, 113.
Sıbt İbnü’l-Cevzî, Mirʾâtü’z-zamân, VIII/2, s. 627-630.
Münzirî, et-Tekmile, V, 158.
Ebû Şâme, eẕ-Ẕeyl ʿale’r-Ravżateyn, s. 139-142.
Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XXII, 165-173.
İbn Fazlullah el-Ömerî, Mesâlik, VIII, 111-117.
Safedî, el-Vâfî, XVII, 37-39.
Kütübî, Fevâtü’l-Vefeyât, II, 158-159.
Yâfiî, Mirʾâtü’l-cenân, IV, 47-48.
İbn Kesîr, el-Bidâye, XIII, 99-101.
İbn Receb, eẕ-Ẕeyl ʿalâ Ṭabaḳāti’l-Ḥanâbile, Beyrut, ts. (Dârü’l-ma‘rife), II, 133-149, 263; IV, 429.
İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire, VI, 256.
Burhâneddin İbn Müflih, el-Maḳṣadü’l-erşed (nşr. Abdurrahman b. Süleyman el-Useymîn), Riyad 1410/1990, II, 12-20.
Ali b. Süleyman el-Merdâvî, el-İnṣâf fî maʿrifeti’r-râciḥ mine’l-ḫilâf (nşr. Muhammed Hâmid el-Fıkī), Beyrut 1406/1986, neşredenin girişi, I, 14.
Ebü’l-Yümn el-Uleymî, ed-Dürrü’l-münaḍḍad fî ẕikri aṣḥâbi’l-İmâm Aḥmed (nşr. Abdurrahman b. Süleyman el-Useymîn), Kahire 1412/1992, I, 346-348.
a.mlf., el-Menhecü’l-aḥmed (nşr. Abdülkādir el-Arnaût v.dğr.), Beyrut 1997, IV, 148-165.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 343, 828, 924; II, 1164, 1406, 1415, 1478, 1628.
İbnü’l-İmâd, Şeẕerât, V, 88-92.
Rûdânî, Ṣılatü’l-ḫalef bi-mevṣûli’s-selef (nşr. Muhammed Haccî), Beyrut 1408/1988, s. 144, 207, 217, 242, 250, 264, 274, 285, 335-336, 344, 405, 414, 418, 442, 460.
Ahlwardt, Verzeichnis, IV, 10-11.
Brockelmann, GAL, I, 502-504; Suppl., I, 688-689.
Îżâḥu’l-meknûn, I, 70, 544; II, 241.
George Makdisi, “Nouveaux détalis sur l’affaire d’Ibn ʿAqīl”, Mélanges Louis Massignon, Damas 1957, III, 91-126.
a.mlf., “Two More Manuscripts of the Book of Penitents” (ed. J. M. Barrol), Orientalia Hispanica, Leiden 1974, I, 526-530.
a.mlf., “L’isnād initiatique soufi de Muwaffaq ad-Dīn Ibn Qudāma”, Religion, Law and Learning in Classical Islam, Norfolk 1991, s. 88-96 (altıncı makale).
a.mlf., “The Hanbali School and Sufism”, Boletín de la Asociación Española de Orientalistas, XV, Madrid 1979, s. 115-126.
a.mlf., “Ibn ʿAḳīl”, EI2 (İng.), III, 699-700.
a.mlf., “Ibn Ḳudāma al-Maḳdisī”, a.e., III, 842-843.
Elbânî, Maḫṭûṭât, s. 96-99.
Abdülazîz b. Abdurrahman es-Saîd, İbn Ḳudâme ve âs̱âruhü’l-uṣûliyye, Riyad 1408/1987, s. 81-143.
Ramazan Şeşen, Muḫtârât mine’l-maḫṭûṭâti’l-ʿArabiyyeti’n-nâdire fî mektebâti Türkiyâ, İstanbul 1997, s. 130-133.
H. Laoust, “Le Ḥanbelisme sous le califat de Baghdad”, REI, XXVII (1959), s. 67-128.
D. Raymond, “L’ijtihâd chez Muwaffaq al-Dîn b. Qudâma”, a.e., XXXI (1963), s. 33-47.
Mehmed Hayri Kırbaşoğlu, “Allah’ın Kelâmı Olması Açısından Kur’ân’ın Mâhiyetiyle İlgili İhtilaflar ve İbn Qudâme el-Maqdisî’nin ‘Kitâbu’l-Burhân fî Beyâni Haqîqati’l-Qur’ân’ı”, AÜİFD, XXVIII (1986), s. 427-444.
İhsân en-Nas, “Kitâbü’t-Tebyîn fî ensâbi’l-Ḳureşiyyîn li’bn Ḳudâme el-Maḳdisî”, MMLADm., LXIX (1415/1994), s. 403-413.
a.mlf., “Kitâbü’l-İstibṣâr fî nesebi’ṣ-ṣaḥâbe mine’l-enṣâr li’bn Ḳudâme el-Maḳdisî”, a.e., LXIX (1415/1994), s. 413-417.
Hans Daiber, “The Quran as a Shibboleth of Varying Conceptions of the Godhead”, IOS, XIV (1994), s. 249-295.
Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1999 yılında İstanbul’da basılan 20. cildinde, 139-142 numaralı sayfalarda yer almıştır.