MUHAMMED ŞAH

MUHAMMED ŞAH (ö. 1264/1848) Kaçar hükümdarı (1834-1848).

Müellif: Osman Gazi Özgüdenli

7 Zilkade 1222’de (6 Ocak 1808) doğdu. Kaçar Hükümdarı Feth Ali Şah’ın torunu, saltanat nâibi Abbas Mirza’nın oğludur. Mirza Nasrullah Sadrülmâlik-i Erdebîlî ile Hacı Mirza Akāsî (Ağası) tarafından yetiştirildi. Özellikle Hacı Mirza Akāsî onun üzerinde çok etkili oldu.

Muhammed Şah 1824’te Hemedan valiliğine tayin edildi. Ancak kendisi Hemedan’a gitmeyip Muhammed Hüseyin Han’ı vekil gönderdi. 1826 yılında, o sırada Azerbaycan valisi olan babası Abbas Mirza tarafından dayısı Emîr Han Serdar ile birlikte Gence ve Tiflis’i Ruslar’dan geri almak üzere görevlendirildi. Ayrıca çeşitli eyaletlerde idarî görevlerde bulundu ve babasına vekâleten Merâga valiliği yaptı. 1832-1833 yılında babası Abbas Mirza’nın Horasan ve Herat seferlerine katıldı. Babası Herat kuşatması sırasında vefat edince Feth Ali Şah’ın emriyle kuşatmayı yarıda bırakarak Tahran’a döndü. 20 Haziran 1834’te dedesi tarafından veliaht ilân edilerek Azerbaycan’ın idaresiyle görevlendirildi. Feth Ali Şah’ın vefatının ardından 8 Kasım 1834’te Mirza Ebü’l-Kāsım Kāimmakām-ı Ferâhânî’nin desteğiyle Tebriz’de tahta çıktı. Ancak Feth Ali Şah’ın ülkenin çeşitli yerlerinde yöneticilik yapan altmış kadar oğlundan bazıları ve Kaçar hânedanına mensup birçok kişi hükümdarlığını tanımadı. Bu arada Tahran valisi olan amcası Ali Mirza Zıllüssultan kendisini hükümdar ilân etti. Ordusunu cülûs merasiminin yapılacağı Tahran’a sevkedecek maddî imkânlardan mahrum olan Muhammed Şah, Rusya ve İngiltere temsilcilerinin refakatinde yola çıkabildi. 2 Ocak 1835’te Tahran’a girdi; cülûs merasimi 31 Ocak’ta yapıldı. Fakat Şîraz’da kendi adına hutbe okutan ve bazı ulemâ tarafından desteklenen amcası Fars Valisi Hüseyin Ali Mirza Fermânfermâ’nın itaat altına alınmasından sonra tahta yerleşebildi. Muhammed Şah tahta çıktığında ülke siyasî karışıklıklar ve iktisadî sıkıntılar içindeydi. Şah uzunca bir süre bu sorunlarla mücadele etmek zorunda kaldı. Afganistan ile Hindistan’ın kapısı durumundaki Herat’ın hâkimi Kâmrân Mirza’nın Feth Ali Şah zamanında taahhütlerini yerine getirmemesi ve Sîstan’a akınlar düzenleyerek bazı İranlılar’ı esir alması üzerine, Orta Asya’da yavaş yavaş kalıcı başarılar kazanan ve gözünü daha güneye dikmeye başlayan Rusya’nın da etkisiyle 22 Temmuz 1837’de Herat seferini başlattı.

İran güçlerinin Herat’a kadar ilerlemesi, sömürgesi olan Hindistan’ın savunması için Afganistan’ı Rusya ile arasında tampon bölge olarak gören İngiltere’yi telâşlandırdı. İngiliz hükümeti, daha önce İran’a Afganistan’la anlaşmazlıklarında taraf tutmayacağını resmen bildirmesine rağmen hemen harekete geçti. Ancak İngiltere’nin İran nezdindeki diplomatik teşebbüsleri Herat kuşatmasını önlemeye yetmedi. Bunun üzerine İngiltere, bir yandan Afganistan’daki emîrleri İran’a karşı birleştirmeye çalışırken diğer yandan da Basra körfezine donanma göndererek İran’ı savaşla tehdit ettiler. Bu tehditler karşısında Rusya’dan umduğu desteği de bulamayan Muhammed Şah, İngilizler’in baskısıyla yaklaşık on aydan beri devam eden Herat muhasarasını kaldırmak zorunda kaldı. Kuşatma esasen pek iyi gitmeyen ülke ekonomisini iyice sıkıntıya soktu. Bu başarısızlığın ardından Muhammed Şah ülke işlerini veziri Hacı Mirza Akāsî’ye bıraktı.

Muhammed Şah zamanında Osmanlı Devleti ile de zaman zaman gerginlikler yaşandı. İltica ve sınır meselelerinin yanı sıra Kerbelâ’da cereyan eden bazı olaylar iki devleti savaşın eşiğine getirdi. Neticede Rusya ve İngiltere’nin İran nezdindeki girişimleriyle sınır meselesinin müzakere edilmesine karar verildi. Osmanlı-İran sınırının tesbiti için Rusya ve İngiltere temsilcilerinin de yer aldığı bir sınır komisyonu kuruldu. Komisyonun uzun süren çalışmaları sonunda Osmanlı Devleti ile İran arasında 1847’de II. Erzurum Muahedesi imzalandı. Bu yıllarda Şiîler’in Kerbelâ’da Vehhâbîler tarafından katledilmesi de Osmanlı-İran münasebetlerinin gerginleşmesine sebep oldu. İran, Osmanlı hükümetinin bu hadiseden üzüntü duyduğunu bildirip tazminat ödemeyi vaad etmesi üzerine savaş hazırlıklarını durdurdu.

1842’de İsmâilîler’in lideri Hasan Ali Şah Ağa Han Kirman’da isyan etti. Kirman sınırında Yezd valisi tarafından bozguna uğratılan Ağa Han Hindistan’a kaçtı. 1844 yılında mehdî olduğunu iddia eden Mirza Ali Muhammed Bâb’ın Şîraz’da kurduğu Bâbîlik (Bâbiyye) hareketi mensuplarının Kirman ve Horasan’da çıkardığı isyanlar güçlükle bastırıldı. Bûşehr, Şîraz ve İsfahan gibi şehirlerde kısa sürede yayılarak taraftar toplayan Bâbîlik, Mirza Ali Muhammed’in yakalanarak zindana atılmasına rağmen halefi Nâsırüddin Şah zamanında İran’ı ciddi şekilde sarsmaya devam etti. 1846’da Hasan Han Sâlâr Horasan’da ayaklandı. Aynı yıl Rusya ile imzalanan Tiflis antlaşmasıyla Hazar denizindeki iki liman Rusya’ya terkedildi. Orta Asya’ya yönelik askerî harekâtlarda önemli birer üs vazifesi gören bu limanlar Ruslar’ın Türkistan’ı işgal etmesini kolaylaştırmıştır.

Muhammed Şah, 6 Şevval 1264’te (5 Eylül 1848) Tecrîş’in batısındaki Muhammediyye Kasrı’nda vefat etti. Tecrîş’ten Bâğ-ı Lâlezâr-ı Tahran’a getirilip geçici olarak defnedilen naaşı, halefi Nâsırüddin Şah’ın Tahran’a gelmesinin ardından Emîr-i Kebîr Mirza Takī Han’ın emriyle Kum şehrinde hazırlanan türbesine nakledildi. Zayıf karakterli, çabuk öfkelenen, ileriyi göremeyen, tedbirsiz ve merhametsiz bir hükümdar olan Muhammed Şah ülkenin idaresini Haci Mirza Akāsî’nin eline bırakmış, onun başarısız politikaları yüzünden hazine iflâsın eşiğine gelmiş, askerlerin maaşı ödenemez olmuştur. Öte yandan Muhammed Şah döneminde İran Batı kültürüne açılmış, onun zamanında Avrupa ülkeleriyle kurulan siyasî ve ticarî ilişkiler halefi Nâsırüddin Şah devrindeki modernleşme hareketlerine zemin hazırlamıştır. Muhammed Şah’ın hükümdarlığı döneminde İran’ın iç ve dış siyasetine yön veren belirleyici faktör İngiltere ve Rusya’nın İran üzerindeki güç ve nüfuz mücadelesi olmuş, bu mücadelede Muhammed Şah daha çok Rusya’nın etkisinde kalmıştır.

BİBLİYOGRAFYA

Mîrzâ İbrâhîm-i Şeybânî, Münteḫabü’t-tevârîḫ, Tahran 1366 hş., s. 67-79; C. de Sercey, Îrân der 1839-1840 m. (trc. İhsan İşrâkī), Tahran 1362 hş., s. 89-232; Sultan Ahmed Adudüddevle, Târîḫ-i ʿAḍudî (nşr. Abdülhüseyin Nevâî), Tahran 2535 şş., s. 218-267; Hasan-e Fasā’ī, History of Persia under Qājār Rule (trc. H. Busse), New York-London 1972, s. 231-281; Abbas İkbâl, Târîḫ-i Mufaṣṣal-ı Îrân, Tahran 1346 hş., s. 809-818; Ferîdûn Âdemiyyet, Emîr-i Kebîr ve Îrân, Tahran 1362 hş., s. 53-197; Abdullah Râzî, Târîḫ-i Kâmil-i Îrân, Tahran 1363 hş., s. 503-512; P. Sykes, Târîḫ-i Îrân (trc. M. Takī Fahr-i Dâî-yi Gîlânî), Tahran 1366 hş., II, 467-495; M. Cevâd Meşkûr, Târîḫ-i Îrân-zemîn, Tahran 1366 hş., s. 339-345; Abbas Amanat, Resurrection and Renewal. The Making of the Babi Movement in Iran: 1844-1850, Ithaca 1989, s. 109-207; J. B. Kelly, Britain and the Persian Gulf: 1795-1880, New York 1991, s. 292-301, 343-351, 594-600; Mehdî Bâmdâd, Şerḥ-i Ḥâl-i Ricâl-i Îrân, Tahran 1371 hş., III, 257-262; B. English, Ceng-i Îrân ve Engilîs, Cüdâʾî-yi Herât (trc. S. Pîrâ – M. Ettehadieh), Tahran 1381 hş., s. 9-49, 111-167; A. K. S. Lambton, “Muḥammad S̲h̲āh”, EI2 (İng.), VII, 452-457.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2005 yılında İstanbul’da basılan 30. cildinde, 571-572 numaralı sayfalarda yer almıştır.

Leave a Comment