SA‘DÜ HÜZEYM (Benî Sa‘dü Hüzeym)

Kahtânîler’e mensup bir Arap kabilesi.

Müellif:

Adnân ve Kahtân’dan sonraki dört ana koldan Kudâa’ya mensup on iki kabileden biridir. Sa‘dü Hüzeym’in dahil olduğu Kudâa kabilesinin Adnânîler’den mi Kahtânîler’den mi geldiği hususunda nesep âlimleri arasında ihtilâf bulunmaktadır (bk. KUDÂA). Kudâa kabileleri, daha önce Güney Arabistan topraklarında yaşayan diğer Yemen asıllı kabileler gibi zamanla Kuzey Arabistan, Filistin ve Suriye topraklarına göç etti. Bunlardan Sa‘dü Hüzeym, Arap yarımadasının kuzeyinde yer alan Vâdilkurâ, Hicr ve Cinâb mevkilerine yerleşti ve zamanla bölgedeki Kudâa kabilelerinin en güçlülerinden biri haline geldi. Başlıca alt kolları Benî Uzre, Benî Hâris, Benî Zınne, Benî Selâmân, Benî Muâviye ve Benî Vâil olup bunların en önemlisi Benî Uzre’dir. Câhiliye döneminde Sa‘dü Hüzeymliler, diğer bazı Kudâa kabileleri gibi Dûmetülcendel’de bulunan Ved putuna tapıyordu. Bununla birlikte Bizans’ın siyasî nüfuzu altına girmeleri sebebiyle Hıristiyanlığı kabul etmiş olmaları da muhtemeldir.

Sa‘dü Hüzeym kabilesinin Kureyş’le ilişkisi, Mekke şehir devletinin kurucusu ve Hz. Peygamber’in dördüncü dedesi olan Kusay b. Kilâb’a kadar ulaşır. Sa‘dü Hüzeym’in ve Benî Uzre’nin reisi Rebîa b. Harâm b. Zınne, Mekke’ye geldiğinde Kureyşli Kilâb b. Mürre’nin dul eşi ve Kusayy’ın annesi Fâtıma bint Sa‘d ile evlendi, üvey oğlu Kusayy’ı da Vâdilkurâ ve Tebük civarındaki Benî Uzre yurduna götürdü. Burada Fâtıma, Rebîa’dan Rizah adında bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Erişkin çağına geldikten sonra Mekke’ye dönerek Kureyş kabilesi nezdinde seçkin bir yer edinen Kusay, sidâne hizmetini sahiplenebilmek için Huzâalılar’a karşı verdiği mücadelede Rizah’ı da yardıma çağırdı. Neticede ondan sağladığı 300 kişilik askerî destekle Mekke’nin idaresini ele geçirdi. Kureyş ile Sa‘dü Hüzeym münasebetinin daha sonraki devirlerde devam ettiği görülmektedir. Zemzem Kuyusu’na sahip olma konusunda Hz. Peygamber’in dedesi Abdülmuttalib ile diğer Kureyş soyluları arasında meydana gelen ihtilâfın halli için taraflar Sa‘dü Hüzeym kâhinine gitmişlerdi.

Suriye topraklarının Bizans hâkimiyeti altında olması dolayısıyla Sa‘dü Hüzeym, bölgede yaşayan diğer Arap kabileleri gibi Mûte Savaşı’nda müslümanların karşısında yer aldı. Hz. Peygamber bu kabilenin yaşadığı topraklara çeşitli zamanlarda askerî birlikler gönderdi. Bunlardan Amr b. Âs kumandasındaki birlik Zâtüsselâsil seriyyesinde (8/629) Belî kabilesiyle beraber Benî Uzre’yi etkisiz hale getirdi. Bazı mensuplarının Tebük Gazvesi sırasında (9/630) Resûl-i Ekrem’in huzuruna gelmesinin ardından Medine’ye bir heyet gönderen Sa‘dü Hüzeym kabilesi (Zilhicce 9 / Mart 631), burada müslüman olan ve büyük itibar gören heyetin dönmesinden sonra İslâmiyet’i kabul etti.

Sa‘dü Hüzeym 10. (632) yıldan itibaren başlayan ridde hareketlerine katıldı ve Hz. Peygamber’in bu kabileye âmil tayin ettiği Muâviye b. Fülân el-Vâbilî kendisine tâbi olanları da yanına alarak irtidad etti. İsyan Üsâme b. Zeyd tarafından bastırıldı. Hulefâ-yi Râşidîn döneminde önemli bir rol üstlenmeyen Sa‘dü Hüzeym, Hz. Ali – Muâviye b. Ebû Süfyân mücadelesinde Suriye’yi yurt edinen diğer kabileler gibi Muâviye tarafını tuttu. Bu kabileye mensup ünlü kişiler arasında Hz. Hüseyin’e ve Ehl-i beyt’e mersiye yazan Ca‘fer b. Sürâka b. Kutbe ile Talk b. Mukanna‘ b. Sinân ve meşhur nesep âlimi Muhammed b. Sâib el-Kelbî’nin kendisinden rivayette bulunduğu Nehhâr b. Evs b. Übeyr sayılabilir.

BİBLİYOGRAFYA
İbn İshak, es-Sîre, s. 3-4; Vâkıdî, el-Meġāzî, II, 750-751; İbn Hişâm, es-Sîre, I, 124, 130-137; IV, 16-17, 272; İbn Sa‘d, eṭ-Ṭabaḳāt, I, 83-84, 270, 329-333; II, 131, 160; Belâzürî, Ensâb, I, 18; Taberî, Târîḫ (Ebü’l-Fazl), III, 124, 243; İbn Hazm, Cemhere, s. 447-448; Ebû Ubeyd el-Bekrî, Muʿcemü me’staʿcem (nşr. Cemâl Tulbe), Beyrut 1998, I, 32, 39; III, 24; Yâkūt, Muʿcemü’l-büldân, V, 153, 345; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, II, 13; III, 343; Nüveyrî, Nihâyetü’l-ereb, II, 282, 295; F. McGraw Donner, The Early Islamic Conquests, Princeton 1981, s. 102-103; W. M. Watt, Muhammad at Medina, Oxford 1981, s. 106-108; Ömer Rızâ Kehhâle, Muʿcemü ḳabâʾili’l-ʿArab, Beyrut 1402/1982, IV, 248; İhsan en-Nas, el-Ḳabâʾilü’l-ʿArabiyye ensâbühâ ve aʿlâmühâ, Beyrut 1421/2000, II, 764-767, 778; Nadir Özkuyumcu, “Kelb”, DİA, XXV, 203-204.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2008 yılında İstanbul’da basılan 35. cildinde, 434-435 numaralı sayfalarda yer almıştır.

Leave a Comment